Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/266 E. 2022/637 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/266 Esas
KARAR NO : 2022/637
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 27/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına … San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2009/… Esas sayılı dosyası üzerinden haklı alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını ve icra takibinin kesinleştiğini, halihazırda icra dosyasının derdest olup borçlular tarafından ödemenin gerçekleştirilmediğini, söz konusu şirketin ise … ‘ne … Sicil Numarası ile kayıtlı iken 07.07.2014 tarihinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesi kapsamında Resen Terkin işleminin gerçekleştirilmiş olup şirketin faaliyetlerine son verildiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun Ek Tasfiye başlıklı 547. Maddesinde yer alan düzenleme gereği şirketin geçici olarak canlandırılması için alacaklılar tarafından şirketin tasfiyeden önceki merkezinin bulunduğu yerde şirketin ihyası davası açılabileceğinin ifade edildiğini, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca kurulmuş bir şirketin tasfiyesinin, faaliyete son verme ve şirketin her türlü hesaplarının kapanması neticesini doğuran bir süreç olduğunu, şirketin fesih veya infisah edilmesi ile başlayan tasfiye sürecinin, tasfiye işlemlerinin tamamlanması sonrasında şirketin ticaret sicil kaydının silinmesi ile son bulacağını, bu sürecin tamamlanması ile şirketin tüzel kişiliğinin de ortadan kalkacağını, ancak, bir şirketin ticaret sicil kayıtlarının terkin edilmesinden sonraki bir tarihte de borcunun ortaya çıkabileceği veya şirkete ait bir hakkın varlığının terkinden sonra öğrenilebileceğini, bu gibi durumların ortaya çıkması hâlinde, şirketin ihyası davası açılması gerektiğini, ihya sürecinin bir anlamda şirketin geçici olarak canlandırılması anlamına geldiğini, davanın açılmasını gerektiren durumun şirket aleyhine Resen Terkin işleminden önce başlatılmış olan icra takibi olduğunu müvekkilinin haklı alacağına henüz kavuşamamış olması ve borçlu şirket aleyhine başlatılmış olan icra takibinin derdest olduğu göz önünde bulundurulduğunda huzurdaki davanın ikame edilmesinde hukuki yararlarının bulunduğunu, yasal hasım konumunda olan … ‘ne husumet yöneltmiş olup borçlu şirketin tasfiye işlemlerini yürüten tasfiye memuru ilan edilmediğinden, taraflarıyca tasfiye memurunun tespit edilemediğini, davalı tarafça davanın tasfiye memuruna yöneltilmesi gerektiğinin talep edilmesi halinde HMK 124/3 gereği taraf teşkilinin sağlanmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davanın tasfiye memuruna da yöneltilmesi halinde taraf değişikliği talebinin kabulü ile yargılama neticesinde haklı davanın kabulüne, ilgili tebligatların borçlunun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yer alan … Cad. … Merkezi No: … /İstanbul adresine çıkarılmasının talep olunduğunu beyanlarla Ticaret Sicilinden terkinine karar verilmiş olan borçlu şirket hakkında müvekkilinin haklı alacağına kavuşabilmesi adına, haklı davanın kabulü ile borçlu aleyhine başlatılmış olan icra takibi ile sınırlı olmak üzere borçlu şirketin ihyasına, tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; mahkemeye açılan işbu davanın beş yıllık süre dolduktan sonra açılmış olduğunu, … ‘nün TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicili Müdürlüğü, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün resen terkin işleminin, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkili … ne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … San. Ve Tic. Limited Şirketi’nin dosyasının incelendiğini, resen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 07.07.2014 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğinin anlaşıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicili Müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, (Müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce bu hususun tespit edilmesi mümkün olmadığından) buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicil Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, Ticaret Sicili Müdürlüğünce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını,müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını,Yargıtay içtihatları gereğince sermaye artırımı yükümlülüğünü yerine getirmediği için ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin, tekrar ticari faaliyetlerine devam edebilecek şekilde ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilmesi mümkün olmadığından; taleple bağlı kalınarak sınırlı olarak dava konusu şirketin ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilebileceği ve tasfiye memuru atanması gerektiğini beyanlarla müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince resen ticaret sicil kayıtlarından terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
…’nün yazı cevabının dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Somut olayda; İhyası istenen şirketin dava tarihi itibariyle Ticaret Sicilinde kayıtlı bulunan şirket merkezinin …/ İstanbul olduğu ve mahkememizin yargı yetkisi içinde bulunduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın çözümünde HMK. 14/2. ve T.T.K.nun 547/1. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir.
Ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin yeniden ihyasının sağlanması amacıyla 6102 Sayılı TTK kapsamında iki farklı yol öngörülmüştür. Buna göre, tasfiye sürecine giren şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde TTK’nın 547. maddesi kapsamında sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Şirkete ait bir malvarlığının bulunması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bir diğer yol ise TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen şirketlerin yeniden tescilidir. Buna göre asgari sermaye miktarına ulaşmayan, adres değişikliğini bildirmeyen şirketlerin re’sen kayıtlardan terkini halinde şirketin faal olması ve gerekli bazı koşulların da gerçekleşmesi halinde tekrar sicile kaydı mümkündür.
Somut olayda, ihyası talep olunan … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ nin sicil kayıtları incelendiğinde, şirketin 6102 sayılı TTK’ nun Geçici 7. Maddesi gereğince 07.07.2014 tarihinde resen terkin edildiği, şirket yetkilsinin … olduğu anlaşılmıştır.
Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. Bu nedenle davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu kabul edilmelidir.
6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketlerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. 559 Sayılı TTK nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair KHK gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler.
Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret Sicil Müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirketin ihyasını isteyebilirler.
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesi; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; ” 5174 sayılı kanunun 10 ve 32. maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler..” ifadesi ile geçici 7.madde kapsamında olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihtarın şirkete tebliğe gönderildiği, ilanın yapıldığı bu sebeple kusurlu kabul edilemeyeceği, davanın terkinden sonra açıldığı gözetildiğinde tasfiye halinde ihyası gerektiğinden davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri yoluna gidilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilen haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK daki tasfiye usulüne uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin istisnai ve geçici oluşu göz önüne alındığında kapsamının genişletilemeyeceği, kanunda gösterilmeyen bir halin tebliğ ile düzenlenemeyeceği dikkate alınarak ,bu sebeble şirketin ihyasına karar verilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 7/15. maddesi uyarınca sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de şirkete tasfiye memuru atanması gerekmektedir. Terkin işlemi TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca yapılsa da münfesih şirkete ihya kararı ile birlikte tasfiye memuru atanması gerekmektedir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından …ne karşı açılan davanın KABULÜ İLE, … ‘nün … sicil numaralı sicilinde kayıtlı Tasfiye halinde … San. ve Tic. Limited Şirketi’nin ticaret siciline kayıt ve tesciline, karar kesinleştiğinde kararın …’ne yazı ile bildirilmesine,
2-Tasfiye memuru olarak … ‘ün (TC:… ) atanmasına,
3-Tasfiye memuruna ücret atanmasına yer olmadığına,
4-Kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,
5-Ticaret Sicil Memurluğunun yargılama gideri, ücreti vekalet ve harçtan sorumlu tutulmamasına,
6- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı vekilince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı, oy birliğiyle karar verildi.20/10/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır