Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/228 E. 2022/516 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/228 Esas
KARAR NO :2022/516

DAVA:Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli)
DAVA TARİHİ:14/04/2022
KARAR TARİHİ:05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalı …ŞTİ.’de %40 hissesi bulunan …’ın 23.12.2021 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılarını gösterir veraset ilamlarını mahkemeye sunduklarını, …, …, …, …, … ve …’ın şirkette temsil ettiği toplam pay yüzdesinin 14,28 olup azlık oyu olduğunu, Türk Ticaret Kanunun 411. Maddesi uyarınca azlık payına sahip ortakların şirketi olağanüstü genel kurula çağrı sorumluluğu ve yetkisi bulunduğunu, TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca olağanüstü genel kurul çağrısı yapmak üzere … 21.Noterliği’ nin 24.02.2022 tarihli … yevmiye numarası ihtarnamesi ile … SAN.TİC.LTD.ŞTİ Yönetim Kuruluna taraflarınca başvuru yapıldığını, ihtarnamenin 28.02.2022 tarihinde aynı adreste evrak almaya yetkili daimi çalışana tebliğ edildiğini, tebliğ tarihinden bu yana şirketin, olağanüstü genel kurul çağrısı taleplerine de olumlu bir yanıtı olmadığını, (TTK 617/f.3,m.414/f.4), bu nedenle olağanüstü genel kurul taleplerinin ihtarnamede belirtildiği gibi aşağıdaki gündemle mahkemeye yöneltme zorunluluğu doğduğunu, TTK MADDE 412- (1) “Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir.” uyarınca ihtarnamede olağanüstü genel kurul talep edenler ile mahkemeye başvuru yapan ortakların aynı olduğunu, toplantının ivedi olarak yapılmasının ortakların çıkarları açısından kaçınılmaz olduğunu, merhum …’ ın ülke çapında tanınan ve saygınlıkla anılan bir ismi olduğunu, bu nedenle öncelikle müvekkilleri adına vekil sıfatıyla eşleri diğer mirasçı sayın …’a yazılı mesajla başvurulup, sorunun karşılıklı anlayış ve hakkaniyet esasları içerisinde çözülmesi önerisi yapıldığını, ancak olumlu bir yanıt alınamadığını, bu arada da … tarafından, aralarındaki mal rejimi anlaşması uyarınca rejimin resmi tasfiyesi talebiyle ….Aile Mahkemesi’ nde … esas sayılı dosyası açıldığını, taraflarından 24.02.2022’de gönderilen ihtarnamenin birinci paragrafında :”Şirket işleyişinde herhangi bir aksama olmaması, şirketin maddi olarak bir zarara girmemesi ve sonuç olarak şirketin içeride ve dışarıdaki maddi yükümlülüklerinin aksamaması ve buna bağlı olarak temsil ve ilzama yetkili kişi ve organların yeniden düzenlenmesi amacıyla olağanüstü genel kurulun toplanmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.”şeklinde çok açık bir şekilde taleplerini sunduklarını ancak bu süre zarfında taleplerinin kabul görmediğini, bu aşamalar sonucunda taraflarından ….Sulh Hukuk Mahkemesinde terekenin tespiti talepli dava açıldığını ancak mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle ve şirket payının da tereke içinde bulunması nedeniyle şirketteki mali ve yönetsel durumun tespiti için yaptıkları iyi niyete yanıt verilmediğini, şirketin işleyişi;aktif ve pasifi;dolayısıyla müvekkillerini ilgilendiren alacak ve borç tespiti (borcun miktarı açısından mirasın reddi seçeneği de gözönüne alınarak) ve genel olarak şirket ile ilgili olarak hiçbir bilginin hiçbir mirasçıya verilmediğini, yasanın emredici kuralları uyarınca ve iyiniyetle zorunlu olmadıkları halde bugüne kadar beklenilmesine karşın bir sonuç elde edilemediğini belirterek açıklanan nedenler ile takdir edilirse, durumun ivediliği gözönüne alınarak duruşma açılmaksızın dosya üzerinden talep edilen gündemle toplantı yapılmasına ve çağrı yapmak üzere mahkemece kayyum atanmasına, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirkette %40 hissedar olan muris …’ın vefatı sonrası, mirasçı davacıların şirket hissedarı olduğunu, müvekkillerinin şirket hisselerinin miras nedeniyle %14,28 olduğunu iddia ederek, müvekkili şirkette genel kurul yapılmasını, dava dilekçesinde belirledikleri gündemle toplantı yapılmasına ve şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava ettiğini, muris …’ın 23/12/2021 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılar olarak geriye eşi … ve murisin kardeşleri davacılar ile yine murisin kardeşi olan dava dışı … ile … ‘ın kaldığını, öncelikle davacı tarafın iddia ettiği gibi, müvekkillerinin şirket hissesinin %14,28 olmadığını, murisin müvekkili şirketin %40 hissedarı olduğunu, bu hisse yasal miras payı oranında hesaplandığında bu hissenin %20’si murisin eşi dava dışı …’a kalan %20’si mirasçı tüm kardeşler arasında eşit olarak dağıtıldığını, her bir kardeş mirasçı için hesaplama yapıldığında davacıların hissesinin %14,28 olarak göründüğünü, dava dışı mirasçı murisin eşi … tarafından evlilik birliğinin ölüm ile sona ermesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi davasının …. Aile Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açıldığını, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu gereğince kanunî mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimi olup edinilmiş mallara katılma rejiminin hangi hallerde sona erdiği hususunun ise TMK. m. 225’te düzenlendiğini, buna göre, eşler başka bir mal rejimini kabul ederse, mahkeme evliliğin iptaline, boşanmaya veya mal ayrılığına geçilmesine karar verirse ya da eşlerden biri ölürse mal rejiminin sona ereceğini, görüldüğü üzere, eşlerden birinin ölümü halinde mal rejiminin sona ereceğini ve bundan sonra mal rejiminin tasfiyesi aşamasına geçileceğini, mal rejiminin tasfiyesine bağlı olarak eşlere katılma alacağı denilen bir alacak hakkı tanıdığını, katılma alacağının hesaplanması bakımından temel kavramın ise artık değer olduğunu, TMK. m. 231/I’de artık değerin nasıl hesaplanacağının belirtildiğini, buna göre, artık değerin, her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktar olduğunu, burada edinilmiş malların toplam değeri belirlenirken eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da göz önünde bulundurulduğunu, mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenen katılma alacağının, terekeye ait borç niteliğinde olduğunu, bu tasfiye sonucunda mal rejiminden kaynaklanan alacağını elde eden sağ kalan eşin daha sonra terekenin hesaplanması üzerine ölen eşin mirasçıları ile birlikte terekeden miras payını da alacağını, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinden sonra mirasın tasfiyesine geçildiğini, mirasın tasfiyesine sağ kalan eşin mirasçılarla birlikte dâhil olacağını, bu durumda sağ kalan eş için iki defa; önce edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, sonra da terekenin tasfiyesinde maddî koruma sağlanmış bulunduğunu, sağ kalan eşin katılma alacağı varsa bu aynı zamanda ölenin terekesinin borcu olduğunu, bu katılma alacağının ölen eşin terekesinden çıkarıldıktan sonra ölen eşin net terekesinin elde edildiğini, sağ kalan eşin bu miktar üzerinden kaçıncı zümre ile birlikte mirasçı ise, ona uygun orandaki miras hakkını alacağını, müvekkilinin şirket hisselerinde de öncelikle evlilik birliğinin ölümle sona ermesi nedeniyle mal rejimi tasfiyesi işlemlerinin yapılmasını, terekenin dava dışı mirasçı …’a ayrıca mal rejimi nedeniyle hangi oranda borçlanacağının belirlenmesi gerektiğini, dolayısıyla davacıların asıl hisselerinin iddia ettikleri %14,28 olmadığını gösterdiğini, tasfiye işlemleri tamamlandığında davacıların iddia ettiği hisse oranının 1/2 oranında azalarak ve %7,14’e düşebileceğini, müvekkilinin şirket tarafından Türk Ticaret Kanunu’nun 596/2 maddesi uyarınca işlem yapılabilmesi için tüm davacılar ve dava dışı mirasçılara … 23. Noterliği’ nin 19/04/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, bu ihtarname ile Türk Ticaret Kanunu’nun 596. Maddesi “(1) Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.
(2) Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır.” hükmü uyarınca müvekkilinin şirketin muristen kalan davacılar ve dava dışı diğer kardeşlere ait hisselerinin şirketin halihazırdaki %60 hissedarı, şirketin kurucusu ve aynı zamanda mesleği ve tecrübesi ile şirketin devamlılığında esas olan dava dışı …’a devredilmesi ve kanunun belirlediği şekilde karşılığı bedelin ödeneceği ihtar edildiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 597/1 maddesinde yer alan “Kanunda veya şirket sözleşmesinde esas sermaye payının bedeli olarak gerçek değerin öngörüldüğü durumlarda, taraflar anlaşamamışlarsa bu değer, taraflardan birinin istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince belirlenir.” hükmü uyarınca davacılara Asliye Ticaret Mahkemesinde bedel tespiti davası açılabileceği de ihtarname ile bildirildiğini ancak ne davacılardan ne de dava dışı diğer mirasçı kardeşlerden taraflarına ulaşan herhangi bir yanıt bulunmadığını, bu davayı açma hakkının hem davacılara hem de dava dışı kişilerle müvekkili şirkete verilmiş bir hak olduğunu, bu süreçler devam ederken, hisse oranları net olarak belirlenmediğini, terekeye ilişkin bir çok dava bulunan ve Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca tanınmış bir hak kullanılmak suretiyle davacıların müvekkilinin şirketteki hisselerinin şirketin reel değeri üzerinden dava dışı …’a devredilmesi yönündeki hakkın kullanımı söz konusu iken iş bu dava konusu işlemlerin yapılabilmesinin hukuken de olanağının bulunmadığının açık olduğunu, davacı tarafın yapmaya çalıştığı şeyin müvekkili şirketin çalışamaz hale gelmesini ve sonrası süreçte tasfiyesinin yapılmasını amaçlamak olduğunu, şirketin bilançosu ve gelir tablosunun herhangi bir tedbir veya kayyum atanması hususunun müvekkili şirketi çalışamaz hale getireceğini gösterdiğini, murisin hissedar olduğu ve hisse çoğunluğunun dava dışı …’a ait olduğu müvekkili şirketin bir tekstil firması olup, bu firmanın ürettiği bütün ürünlerin dava dışı mirasçı … tarafından tasarlanan ürünler olduğunu, dava dışı …’ın 1989 yılında kurmuş olduğu … Tekstil isimli şirketin ardından müvekkili şirketi kurduğunu, bu şirketten sonra muris ile evlendikten sonra, tekstile dair birikimleri üzerinden şirketi yöneten, satılan ürünleri tasarlayanın müvekkili olduğunu, şirketin tüm çalışanları da bu hususu bilip şahit olduklarını, muris …’ın müvekkili şirketteki hisselerinin sadece veraset ilamında belirtilen oranlar üzerinden değil, evlilik birliğinin tasfiyesine ilişkin …. Aile Mahkemesi’nde görülen dava sonrası netleşeceği, tüm mirasçılara TTK 596/2 hükmü uyarınca devralma talebinin gönderildiği ve mirasçıların bu talebe henüz herhangi bir cevap vermemiş olmaları birlikte değerlendirildiğinde, işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek açıklanan nedenler ile davacı tarafın kayyum atanması talebinin reddine, …. Aile Mahkemesi’ nin … esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, TTK 597/1 hükmü işlemlerinin yerine getirilmesinin beklenmesine, hukuken davacı tarafın talebini yerine getirmenin mümkün olmaması, muris …’ın müvekkili şirketteki hisselerinin sadece veraset ilamında belirtilen oranlar üzerinden değil, evlilik birliğinin tasfiyesine ilişkin …. Aile Mahkemesi’nde görülen dava sonrası netleşeceğini, tüm mirasçılara TTK 596/2 hükmü uyarınca devralma talebinin gönderildiği ve mirasçıların bu talebe henüz herhangi bir cevap vermemiş olmaları birlikte değerlendirildiğinde, işbu davanın reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava;6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun’un 411, 617 ve devamındaki maddeleri uyarnıca olağanüstü genel toplantısı çağrısı talebine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün, …. Aile Mahkemesinin yazı cevapları ve tüm dosya kapsamı davanın delillerini oluşturmaktadır.
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde bildirdikleri ….Aile Mahkemesi’ nin … esas sayılı dosyasının incelenmek üzere talep edildiği, dosyanın incelenmesinde; davacının …, davalının … olduğu, dava konusunun evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle anlaşmalı boşanma talebine ilişkin olup dosyanın karar hususunda müzakereye alınmasında dosyamız ile ilgisinin bulunmadığının anlaşıldığı, bu sebeple mahkememizce doğru esasın tespiti ile …. Aile Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası örneğinin celp edildiği, incelenmesinde, davacının …, davalıların, …, …, Hüseyin Tınaz ( muristen hemet sonra vefat etmişti) mirasçıları; “…, …” … …, … olup davanın konusunun davacının eşi …’ın ölümü nedeniyle, eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi işlemlerinin yapılması, murisin terekesinin 1/2’sine tekabül eden katılma alacağının asıl miktarının mahkemece belirlenecek bedel sonrası ortaya çıkması neticesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL’sinin %50 faiziyle birlikte (… 8. Noterliği’nin 26/12/2002 tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Edinilmiş Mallara Katılma Sözleşmesi’nin 18. Maddesi uyarınca) davacıya ödenmesi talebinden ibaret olduğu, dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
TTK 617. Maddesine göre, (1) Genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Olağan genel kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır. (2) Genel kurul, toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on güne kadar kısaltabilir.(3) Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir. (4) Herhangi bir ortak sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça, genel kurul kararları, ortaklardan birinin gündem maddesi ile ilgili önerisine diğer ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm ortakların onayına sunulması kararın geçerliliği için şarttır.” denilmektedir.
TTK 410. Maddesine göre;” Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler. Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir. ” denilmektedir.
Mahkememizce dosya üzerinden yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı ve ekleri incelendiğinde, şirket yetkililerinin … ve … oldukları, şirket adresinin … Mah. … Sok.No.2 K.1 …/ İstanbul olup mahkememizin yetkili olduğu, şirket ana sözleşmesine göre, davalı şirketin %60 hissesinin dava dışı …’a ait olduğu, %40 hissesinin vefat eden …’a ait olduğu, şirketin temsil ve ilzamı başlıklı 9. Maddesine göre, şirket müdürlüğüne ilk 10 yıl için … ve …’ ın seçildiği, 28.08.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile Şirket müdürü olan … ve …’ın yeniden şirket müdürü seçilmesine ve aksi kararlaştırılıncaya kadar şirket kaşesi altında vaz’edecekleri Münferit imzalarıyla her hususta şirketi temsil ve ilzam etmelerine oybirliğiyle karar verildiği, şirket yetkililerinden %40 oranında hisse sahibi …’ ın vefat ettiğinin, genel kurulun da toplanamadığı anlaşılmakla TTK 617, 410 vd Maddeleri gereğince şirket müdürü ve yetkilisini seçmek üzere gündemi düzenlemek ve yasa hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere kayyım atanmasının gerekli olduğu dosyadaki delillerden anlaşıldığından davacıların isteminin kabulüne ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …-0 sicil numarasına kayıtlı bulunan … ve Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti yetkilisi …’ ın vefatı nedeniyle şirket yetkilisini seçmek amacıyla şirket genel kurulunu 2 aylık süre içinde toplantıya çağırmak üzere…T.C.Kimlik Numaralı vergi müfettişi …’ın kayyım olarak atanmasına, adı geçene 4.000 TL ücret takdirine, kayyım ücretinin davacı tarafça karşılanmasına, ücret yatırıldığında kayyıma görevinin işbu kararla birlikte tebliğine,
2-Davacılar tarafça, kayyımın göreve başlamasından sonra kararının hüküm özetinin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirilmesine,
3-Peşin harç karar harcını karşıladığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır