Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/88 E. 2021/870 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/88 Esas
KARAR NO : 2021/870
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2021
KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından müvekkillerine yönelik olarak … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… nolu dosyası ile 300.000 Amerikan doları (takip talebindeki TL karşılığı 1.809,000 TL) tutarında icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin davalıya böyle bir borcu bulunmamakta olup durumun tespiti için işbu davanın ikamesi gerektiğini, müvekkillerinden …, “… … Ticaret Limited Şirketi”ni … Mah. … Cad, … No: … Şişli adresinde 07.09.2015 tarihinde kurulduğunu, müvekkillerinin yazılım sektöründe faaliyet gösteren … Limited Şirketi’nin tek pay sahibi ve temsile yetkili kişisi olduğunu, davalı …Ş. ‘ nin ilk olarak 05.10.2015 tarihinde … Mah. … Cad. … İş Merkezi No: … Şişli’de … tarafından Limited Şirket olarak kurulduğunu, …’ un daha sonra tür değişikliğine giderek Anonim Şirket olduğunu, … …’ nin şirketteki hisselerini “görünüşte” … … …’e ve … …’a devrettiğini ancak şirket kurulma talimatını veren ve kuruluşundan itibaren şirketle ilgili tüm ticari ve idari kararları alan … … olduğunu, … …’ in şirketin kurucusu gözüken … …’nin eski işvereni, şirket A.Ş.’ye dönüştükten sonra hissedar olan … … …’in abisi ve diğer hissedar … …’ın da farklı şirketlerde birlikte çalıştığı bir kişi olduğunu, …’un ilk kuruluş aşamasından itibaren tüm idari işlemleri yürüten ve ticari kararları veren … …’ in, en nihayetinde 2019 yılında şirketin hissedarı ve münferit imza yetkilisi olarak filli durumu yasallaştırdığını, … LTD. iken şirketi yürütmek için bilişim işinden anlayan bir kişi arayışında olan … … Ocak’ ın 2016’da ortak bir tanıdıkları aracılığıyla müvekkilleri …’e ulaştığını ve birlikte çalışmayı teklif ettiklerini, o tarihten sonra müvekkilinin fiilen … Şirketi’nde çalışmaya başladığını ancak SGK girişinin 13.05.2016 tarihinde yapıldığını, müvekkili …’ in genel müdür sıfatıyla, … …’in talimatlarına uygun şekilde … Şirketi’nin idari işlerini yürüttüğünü ve bunun karşılığında kendisine maaş ödendiğini, …’un marka değerini etkileyebilecek, ödemelerini düzensiz yapma riski bulunan sorunlu müşterilerin işlemleri diğer müvekkili … Şirketi üzerinden yürütüldüğünü ve bu şekilde …’un ödeme almadan KDV ve diğer vergilerin yükü altına girmesinin önlendiğini, bilançosunda sorunlu ödeme gözükmeyerek, marka değerini koruma sağlandığını, bu işlemlere ilişkin … üzerinden alınacak ödemelerin bir miktar hizmet bedeli kesintisi yapılarak (adeta bir aracılık ücreti gibi) …’a aktarıldığını, …’ un çoğunlukla yurtdışı firmalarıyla çalıştığından ithalattan kaynaklı KDV yükünü … değil … yüklenecek şekilde …’a işlenmesi gereken bazı faturalar gerektiğinde …’a işlendiğini, görüldüğü üzere … …’ in müvekkili …’in şirketi …’ı adeta bir paravan şirket gibi kullanıldığını, …’un sorun teşkil edebilecek tüm müşterilerden, KDV ve diğer vergi yüklerinden kurtulmuş ve …’ ın ciddi bir vergi yükünün altına sokulduğunu, bir noktada her iki şirketin tek bir iktisadi bütünlük olarak hareket etmeye başladığını ve … …’in talimatları uyarınca …’u korumak için gerek ticari gerekse hukuken sıkıntı doğurabilecek tüm işlemlerin …’a aktarıldığını, 2018 yılına kadar işlerin bu şekilde devam ettiğini ve müvekkilinin emeklerine karşılık olduğu söylenerek kendisine … A.Ş.’nin 610 hissesi devredildiğini, müvekkili … ile birlikte … … … ve … … 12.07.2021 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, müvekkilinin bu işlemlerin kendisini adeta suç ortağı haline getirmek amacıyla planlı şekilde yapıldığını çok sonra fark edebildiğini, müvekkili … ‘in alacaklı şirkette çalıştığı dönem boyunca tüm işlemlerin … …’in talimatları doğrultusunda ve tüm yönetim kurulu üyelerinin de bilgisi dahilinde gerçekleştirdiğini, Temmuz 2018 öncesinde Yönetim Kurulu üyesi olmayan ve hiçbir imza yetkisi bulunmayan müvekkilinin yapmış olduğu işlemleri tek başına yapamayacağının, böyle bir yetkisi ve imkânı bulunmadığının açık olduğunu, … şirketinin ortakları müvekkilinin elini kolunu bağlamak ve suçlarını gizlemek adına ve de inceleme bahanesiyle … Şirketinin defterlerini, 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait tüm faturalarının asıllarının bulunduğu alım-satım evrakları klasörünü kendi muhasebecilerine 11.11.2019 tarihinde teslim ettiklerini , … A.Ş.’nin ortaklarının müvekkilinin borçlu olmadığını ispatlamasını önlemek için defterleri halen müvekkiline teslim etmediklerini, müvekkilinin ticari defterleri üzerinde 11.11.2019 tarihinden sonra yapılan herhangi bir tahrifattan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, takip konusu senetlerin müvekkilleri şirket ve … bakımından geçersiz kambiyo senetleri olduğunu ve bu senetlerin hukuki bir sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, takip konusu senetlerin üzerinde malen kaydı olup müvekkilleri ile alacaklı arasında bu senetlerin verilmesini gerektirir bir ticari işlem gerçekleşmediğini bu hususun ispatı için alacaklıya yazı yazılarak ticari defterlerinin incelenmek üzere istenmesini ve ayrıca müvekkili …’a ait defterlerin de alacaklı uhdesinde bulunduğundan bu defter ve belgelerinde istenmesini talep ettiklerini, takibe konu senetlerin müvekkili …’e kendisi ve … adına hapse attırılacağı, hayatının bitirileceği tehditleriyle imzalatılmış olduğundan yani müvekkilinin iradesi sakatlanmış olduğundan işbu senetlerin hükümsüz olduğunu, hiçbir şekilde taraflar arasında takibe konu senetlere dayanak ticari ilişki bulunduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilleri …’a Ağustos ve Eylül aylarında toplam 401.000 TL nakit ödeme yapmaya zorlandığını, bu nakit ödeme dikkate alınmadan senetlerin tamamının işleme konulmuş olması tam da … ortaklarının davranış tarzını ve kötü niyetini ortaya koyan bir husus olduğunu, müvekkillerince yapılan bu ödemelerin iadesi ve elinden zorla alınan hisseler için de gerekli hukuki sürecinde taraflarınca başlatılacağını, takibe konu senetler hukuken geçersiz olup müvekkilleri yönünden hukuki sonuç doğurmaları mümkün olmadığını belirterek açıklanan nedenler ile müvekkillerinin davalıya söz konusu takip miktarı tutarında borçlu olmadığının tespitine, müvekkilleri hakkında icra işlemleri yapılması halinde onarılamayacak zararlar meydana geleceğinden takibin tedbiren durdurulmasına, bu mümkün değil ise icra dosyasına giren/girecek miktarların davalıya ödenmesinin önlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin yazılım alanında hizmet veren ve piyasada tanınmış ve saygın bir şirket olduğunu, 2015 yılında Limited Şirket olarak kurulmuş 2018 yılında Anonim Şirkete çevrildiğini, sektörde lider durumunda olan çok uluslu … Ltd.’nin Türkiye’ deki partneri ve yetkili satıcısı olduğunu, müvekkili şirketin …’ dan satın aldığı “süreli yazılım kullanım” lisanslarını, Türkiye’de gerçek yada tüzel kişilere satmakla yetkilendirildiğini, Lisanslar, … ile müvekkili şirket arasındaki, sözleşme şartlarına uygun olarak, fatura karşılığı alınmakta ve müvekkili şirket tarafından, müşterisine , fatura edilmek sureti ile satıldığını, müvekkili şirketin müşterileri arasında, … AŞ, … Holding AŞ, … AŞ gibi, Türkiyenin önde gelen ticari şirketleri bulunduğunu, 2019 yılında, müvekkili şirket tarafından alınan, bir muhasebe denetleme programının kurulumu sonucunda, şirketin muhasebe giriş çıkış kayıtlarında, olağanüstü bir dengesizlik fark edilmesi üzerine yapılan incelemede, … ‘dan alınan lisansların bedellerinin, müvekkili şirket tarafından ödendiği ve fakat bunların kayıtlarda görünmediğinin fark edildiğini, müvekkili şirketin, o esnada, yöneticisi ve tek başına temsil ve ilzam yetkilisi olan, davacı …’den, konuya ilişkin, tatmin edici bir açıklama alınamaması üzerine, biraz daha ayrıntılı ve derinlemesine inceleme ihtiyacı doğduğunu, bunun sonucunda ise, davacının, müvekkili şirket aleyhine, sahibi olduğu, diğer davacı … şirketi üzerinden, … tarafından, … ‘dan, bedeli ödenerek, fatura karşılığı alınmış olan Lisansları, direk şirketi üzerinden satabilmek için, müvekkili şirketin kayıtlarında göstermediği, …’un …’a fatura karşılığı satıp bedelini alması gereken, lisansları hiç fatura kesmeden … üzerinden sattığı bunların bedelini de yine kendi şirketi adına tahsil ettiği, kendi şirketi …’ın yüklü miktarda borcunu da yöneticisi olduğu … şirketine ödemediğini, …’un kasasından, kişisel harcama olarak, ciddi miktarda para çektiğini ve fakat iade etmemiş olduğunun görüldüğünü, yapılan incelemede, bu işlemlerin toplam tutarının, KDV dahil 373.640,96 USD olduğunun tespit edildiğini, diğer yandan, davacının, yöneticisi olduğu müvekkili şirket kasasından şahsen 211.187,02.-TL nakit para kullandığının ve iade etmediğinin de ortaya çıktığını, davacı … ile bu tespitler sonrasında, yapılan toplantıda,”amacının, usulsüzlük yapmak olmadığını ,kendisinin ve şirketinin, nakit sıkıntısı içinde olduğunu , bu yüzden, kendi şirketi üzerinden sattığı lisansların, faturalarının, kesilmesini; sadece geciktirdiğini, eli rahatladığında , bu faturaları kestirmeyi düşündüğünü ve bu tutarların, müvekkil şirkete borcu olduğunu ve ödeyeceğini “ifade ettiğini, şirket yetkililerinin davacının, ticari itibarının, bir daha piyasada iş yapamayacak şekilde etkilenmesini de önleyecek şekilde ; şirkete olan tüm borcunu ödemeye ve şirketteki hissesi ile yönetim yetkilerini devrederek, bu meseleyi kapatmaya yönelik, teklifini kabul ederek; 17.08.2019 tarihli protokol hükümleri kapsamında müvekkili şirkete verilen zararın, tamamıyla karşılanması, koşuluna bağlı olarak, davacı yan ile anlaşmaya vardıklarını, işbu Protokolün tarihini takiben, davacı borçlu …’in müvekkili şirket kasasından çektiği, 211.187,02.-TL tutarında 9.08.2019 da ödeme iradesini gösterir mahiyette, kısmi olarak 111.000,00.-TL ödeme yaptığını, yine davacının protokole uygun olarak, borçlarına mahsuben , 27.09.2019 da, kendisine ait olan … plakalı … marka aracını, … Noterliğinin … yevmiye numaralı Araç Satış Sözleşmesi ile müvekkil şirkete 265.000,00.-TL ye devrettiğini, ödenen bu tutarların şirket tarafından bu tutarın davacıların borçlarından mahsup edildiğini, müvekkili şirketin, davacıların iddiası aksine, davacının yönetim yetkilerini, suistimaline kadar; dikkate değer bir vergi borcu olmadığını, her ne kadar, menfi tespit davalarında, genel olarak, ıspat külfeti, davalı alacaklıya ait ise de, istisnai durumlarda, ispat külfetinin, borçlu olmadığı iddiasında bulunan, davacıya geçtiğini, huzurdaki uyuşmazlıkta; olumsuz tespit konusu, kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacak olduğundan ispat külfetinin davacılara ait olduğunu belirterek açıklanan nedenler ile düşük gösterilen harca esas değer üzerinden, eksik ödenen dava harcının tamamlatılmasına, davanın icra takibinden sonra açılmış olduğu dikkate alınarak, usul ve yasaya aykırı olan tedbir talebinin reddine, haksız ve kötü niyetle açılmış davanın reddine, davacı borçlular aleyhine, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılardan tahsiline,karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… İcra Müdürlüğünün 2020/… E. Sayılı dosya sureti, … Bankasının yazı cevabı ve tüm dosya kapsamı davanın delillerini oluşturmaktadır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2020/… Soruşturma 2020/… Karar nolu dosyasının incelenmesinde; müştekilerin … , … … Sanayi Ticaret Limited Şirketi olduğu, C. Savcılığınca yapılan soruşturma neticesinde; müştekiler vekilinin şikayet dilekçesi içeriği ve müştekinin şikayet beyanı ve şüphelilerin ifadesi ve tanık beyanları ile denetim raporu ve icra evrakı suretlerine göre taraflar arasında şirket yönetimi ve hukukundan kaynaklı hukuki ihtilaf oluşturabilecek sorunlar olduğu ve şikayete koııu olayda atılı suçun yasal unsurları da oluşmadığından dolayı ve bu nedenlerle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, anılı karara itiraz üzerine … Sulh Ceza Hakimliği’nin 14/07/2020 tarih 2020/… d.iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bu halde … Cumhuriyet Başsavcılığı’ nca verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava, … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı takip dosyasına dayanak her biri 75.000 USD bedelli 4 adet bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır. Davacı vekilince dava dilekçesinde; Ağustos 2019’da … …, … …, … … ve … … …’ in müvekkili …’i şirket merkezinde toplantıya çağırdığını, burada kendisine … üzerinden yapılmış olan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, kendisinin … bünyesinde çalışırken yaptığı bazı işlemlerin suç teşkil ettiğini, şikâyet etmeleri halinde uzun yıllar hapiste kalacağını, devleti zarara uğrattığı için “hayatının artık bittiğini” söyleyerek tehdit ettiklerini, bu toplantıda müvekkillerine zorla bir ödeme protokolü imzalattıklarını, bu protokolün bir örneğini müvekkillerine vermedikleri için müvekkilinin burada yazan miktarını ve ödeme şartlarını hatırlamadığını, protokolün imzalanmasından sonra da müvekkilini tehdit etmeye devam eden şahısların Eylül 2019’da müvekkilini çağırarak yine aynı tehditlerle takibe konu senetleri imzalattıklarını, ayrıca müvekkilinin …’taki hissesine de aynı tehditlerle bedelsiz olarak el koyduklarını, o dönemde henüz yeni evlenmiş ve çocuğu da yeni doğmuş olan müvekkilinin, …’ın …’a bir borcu olmamasına rağmen sırf hapse girme korkusuyla söz konusu senetleri hem şirketi hem de kendi adına imzalamak zorunda bırakıldığını, müvekkilini hapislerde süründürecekleri ve hayatını bitirecekleri tehditleriyle hisseleri elinden alındığını, 300.000 Dolar tutarında senetler imzalatıldığını ve kendisinden toplamda 401.000 TL civarında bir paranın zorla alındığını ifade ettiği, bu haliyle davanın hukuki nitelemesi mahkememize ait olmakla, davanın korkutma irade bozukluğuna dayalı menfi tespit davası olarak kabulünde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Ceza soruşturmasının ; kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlandığı ve kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkememizce 17.06.2021 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı uyarınca taraf vekillerinin tanık dinletme talebinin tanık listesi sunulduğunda ve tanıklarını hangi hususta dinleteceklerine ilişkin beyan dilekçesi sunulduğunda değerlendirilmesine karar verilmiş, ancak davacı tarafça tanık listesinin sunulmadığı görülmüştür. Bu halde ispat yükü kendisinde olan ve kambiyo senedinin tehdit ile doldurulduğunu iddia eden taraf olan davacının bu iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı vekili 11.11.2021 tarihli duruşmada alınan beyanında ve yazılı beyanlarında, takibe konu senetlerin malen kaydı içerdiğini, hukuki ilişkinin mal alım satımı olarak açıklandığını, ancak davalı tarafın beyanlarında senetlerin şirketi zarara uğratmasından kaynaklı bedel olarak istenildiğinin belirtildiğini, dolayısıyla senetlerin dayanağı hukuki ilişkinin çöktüğünü, bu sebeple ticari defter incelemesi talep ettiğini ifade etmiş ise de; davanın korkutma irade bozukluğuna dayalı menfi tespit davası olarak açıldığı, korkutma olgusunun ispat edilemediği, bu durumda mahkememizce yapılacak bilirkişi incelemesinin yargılamaya bir yenilik katmayacağı anlaşılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacıların davasının REDDİNE,
2- İnfaz edilen tedbir kararı bulunmadığından İİK madde 72/4 uyarınca davalı lehine tazminat hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30. TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 30.893,20. TL’nin mahsubu fazla yatırılan 30.833,90. TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 102.111 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
6-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır