Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/772 E. 2023/167 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/… Esas
KARAR NO : 2023/167
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/… E. 2022/… K. Sayılı Dosyası
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (Yönetim Kurulu Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 31/12/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (Yönetim Kurulu Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Mahkememiz asıl dava dosyasında davacının vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle: … A.Ş.’nin borsada işlem gören hisselerinden 250.000 adedine sahip bir hissedar olduğunu, davalı şirketin gerçekte sermaye arttırımını gerektirecek bir sebep ve ihtiyaç olmamasına rağmen dürüstülük kuralına aykırı olarak sermaye artırıma ilişkin aldığı karar neticesiyle kendisini ve diğer pay sahiplerini zarar uğrattığını, şirketin buradaki tek amacının bu tarz bir kararla hisseyi baskılayarak zaten bedelliye katılacak gücü kalmamış küçük yatırımcının elindeki hisselerini kat be kat zararına elinden çıkarmasını sağlamak ve böylece hissesini diğer paydaşların zararına olacak şekilde artırmak olduğunu, şirketin kasasında daha 2020 yılı sonunda yaptığı %400 bedelli sermaye artırımından 400 milyon TL kasasında olduğunu, artı 20213’üncü çeyreğinde karını 18 milyon’ dan 256 milyona çıkardığını, İstanbul’ da devam eden ve bitmiş projelerden beklenen 700 milyon TL’ nin kasasına girmeye yakın olduğunu, davalı şirketin borsada işlem fiyatının, 2020 yılında yapılan bedelli sermaye artışı sürecinde yükseldiğini, ancak bölünmenin gerçekleştiği tarihten sonra sürekli düştüğünü ve bu düşüşün 23/12/2021 tarihli sermaye artırımına ilişkin Yönetim Kurulu Kararı’nın KAP’a bildirilmesine kadar devam ettiğini ve o seviyelerde kaldığını, bedelli sermaye artırım kararının, onaylanmadığı taktirde baskının yapılamayacağını, 2020 yılında yapılan sermaye artırımının gereklerinin yerine getirilmediği, hangi ölçüte göre yeni bir sermaye artırımının talep edildiğini, sermaye artırım kararının konusu ve amacının, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, bu durumda, çoğunluk pay sahiplerinin sermaye artırımı haklarının, azınlık pay sahiplerinin zararına olacak şekilde hakkın kötüye kullanılması şeklinde ortaya çıktığını, ortaklığın mali durumu gerektirmediği halde veya gerektiğinden fazla artırım yapılarak azınlık pay sahiplerinin ortaklıktaki sermaye ve pay oranlarının küçültülmesinin / azaltılmasının amaçlandığını, sermaye artırımında vergisiz iç kaynaklar var iken, bedelli yeni pay alma haklarını kullanamayacakları bilinen azınlık pay sahiplerinin ödemesiz pay alma oranlarını düşürmek amacıyla yapıldığını, yönetim kurulu kararının çoğunluk pay sahiplerinin sermaye artırımı haklarını kötüye kullandıklarını ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını gösterdiğini ifade ederek Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen sermaye artırım kurallarının ihlali nedeniyle ortaya çıkacak zararları konusunda hukuki ve cczai olmak üzere her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle ve ivedilikle işin ivediliği ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun sermaye artırımı ile ilgili karar yermesinden önce, Yönetim Kurulu Kararının yürütülmesinin geri bırakılması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bu kararın uygulanması için Sermaye Piyasası Kurulu’na yazı yazılmasına, Sermaye Kurulu’na yazı yazılarak Yönetim Kurulu Kararının İptali için dava açıldığı hususunun şerh verilmesine, yargılama sonunda ise; davalarının kabulüne, 03.12.2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararının iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/… E. Sayılı dosyasında davacı vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin borsada işlem gören hisselerinden 908.502 adedine sahip bir hissedar olduğunu, kendisi gibi küçüklü büyüklü binlerce hissedar olduğunu, davalı şirketin gerçekte sermaye arttırımını gerektirecek bir sebep ve ihtiyaç olmamasına rağmen, dürüstlük kuralına aykırı olarak sermaye arttırımına ilişkin aldığı karar neticesinde, kendisini ve diğer azınlık pay sahiplerini zarara uğrattığını, şirketin buradaki tek amacının, bu tarz bir kararla hisseyi baskılayarak, zaten bedelliye katılacak gücü kalmamış küçük yatırımcının elindeki hisselerini kat be kat zararına elinden çıkarmasını sağlamak ve böylece şirketteki hissesini, diğer paydaşların zararına olacak şekilde arttırmak olduğunu, şirketin kasasında daha 2020 yılı sonunda yaptığı %400 bedelli sermaye arttırımından 400.000.000,00-TL olduğunu, 2021’in 3. çeyreğinde kârını 18.000.000,00-TL’den 256.000.000,00-TL’ye çıkardığını, İstanbul’da devam eden ve bitmiş projelerinden beklenen 700.000.000,00-TL’nin kasasına girmeye çok yakın olduğunu, dolayısıyla yeni yatırımlar için büyüme ve kaynak yaratma iradesinin olmadığını, 2020 yılında sermaye artışı sürecinde, şirket hissesinin değerinin 17,40-TL’ye çıktığını, oralardan 9,75-TL’ye düştüğünü ve bölünmenin gerçekleştiği 10/11/2020’de şirket hisse değerinin 2,75-TL olarak belirlendiğini, o günden beri şirket hisse değerinin 2,75-TL’yi bile görmediğini, sermaye arttırımına dair 13/12/2021 tarihli yönetim kurulu kararının KAP’a bildirilmesi ile şirket hisse değerinin 1,66-TL’lere düştüğünü ve halen o seviyede olduğunu, sermaye arttırımı nedeniyle geçen sene 2,48-TL ortalama ile aldığı 250.000 hisseye bir yıl önce ödediği bedelin 620.000,00-TL olduğunu, geçen bir yıllık sürede dövüzün 7,00-TL’lerden 18,00-TL’lere çıktığını ve enflasyonun da aynı düzeyde artığını, normalde 1.500.000,00-TL olması gereken yatırımının şu andaki değerinin 400.000,00-TL olduğunu, bunun sebebinin sermaye arttırımı kararı ile şirketin hisseye yaptığı bilinçli baskı olduğunu, sermaye arttırımı onaylanmadığı veya iptal edildiğinden bu baskınnı yapılamayacağı ve şirket yatırımcılarının da mağdur edilemeyeceğini, davalı şirketin 13/12/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında, şirket esas sözleşmesinin 8. Maddesinin vermiş olduğu yetkiye dayanarak, 1.400.000.000,00-TL kayıtlı sermaye tavanı içerisinde, 620.000.000,00-TL olan çıkarılmış sermayenin tamamının nakden karşılanmak suretiyle 775.000.000,00-TL nakit olarak %125 oranında arttırılarak 1.395.000.000,00-TL’ye çıkarılmasına dair karar alındığını, sermaye arttırımlarının, şirketin amaç ve gereksinimlerine uygun olmadığını, çoğunluk pay sahiplerine yarar sağlarken, münferit ve azınlık pay sahiplerinin azarara uğramasına sebebiyet veriyor ise dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, şirketin daha 2020 yılında yaptığı sermaye arttırımının gereklerini yerine getirmediğini, hangi ölçüte göre yeni bir sermaye arttırımı talep edildiğini anlamakta güçlük çektiğini, sermaye arttırımlarının şirket amaç ve gereksinimleriyle paralelliğinin; çoğunluk pay sahiplerinin sermaye arttırımına gitmelerindeki amacın salt kişisel yarar sağlamak olup olmadığı, azınlık pay sahiplerinin sermaye arttırımı sebebiyle zararının bulunup bulunmadığı ve zarara uğramaları kaçınılmaz ise de an az zarar verecek yolun seçilip seçilmediği gibi kıstaslarla değerlendirilmesi gerektiğini, sermaye arttırımının, vergisiz kullanılabilecek iç kaynaklar var iken, bedelli yeni pay alma haklarını kullanamayacakları bilinen azınlık pay sahiplerinin ödemesiz pay alma oranlarını düşürmek amacıyla yapıldığının kuşkusuz olduğunu, aynı zamanda eşit işlem ilkesine de aykırı olduğunu, bu nedenle kararın batıl olduğunu, ayrıca davalı şirketin, sermaye arttırımı için SPK’ya yapmış olduğu başvuruda yanlış rakamlar ile izahname sunumu yaptığını, yönetim kurulu kararında %125 arttırım öngörülürken, başvuruda %400 gibi arttırımdan bahsederek çelişki yarattığını, yalnızca bu durum nedeniyle bile kararın iptal edilmesi gerektiğini, nihayetinde davalı şirket yönetiminin, dürüstlük kuralına son derece aykırı hareket ederek ticari ahlaka, iyi niyete ve teammüllere uygun hareket etmediğini, tüm bu nedenlerle ve mahkememizce re’sen nazara alınacak nedenlerle, TTK’nın öngörülen sermaye arttırım kurallarının ihlali nedeniyle ortaya çıkacak zararı konusunda hukuki ve cezai olmak üzere her türlü yasal hakları skalı kalmak kaydıyla, öncelikle işin ivediliği ve SPK’nın sermaye arttırımı ile ilgili karar vermesinden önce, yönetim kurulu kararının yürütülmesinin geri bırakılması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bu kararın uygulanması için SPK’ya yazı yazılmasını, sermaye kuruluna yazı yazılarak yönetim kurulu kararının iptali için dava açıldığı hususunun şerh verilmesini, yargılama sonunda davanın kabulünü ve 13/12/2021 tarihli yönetim kurulu kararının iptalini talep etmiştir.
CEVAP
Mahkememiz asıl dava dosyasında davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşmek maksadıyla SPK’ya müracaat yaptığını, SPK tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonrasında, … Anonim Şirketi unvanı ile kurulan şirketin SPK ve buna dayanılarak çıkarılan tebliğler kapsamında, şirketin bugünkü haline dönüşmesine izin verdiğini, ve bunun Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylandığını, 2499 sayılı SPKK’nın yürürlükten kaldırıldığını, yerine 6362 sayılı SPK’nın TBMM’de kabul edildiğini, yeni kanuna uyum sağlanması maksadıyla SPK tarafından daha önce çıkarılan tebliğlerin yenilendiğini, 25/12/2013 tarihli Resmi Gazete’de, tebliğin 5. maddesi ile kayıtlı sermaye sistemindeki ortaklıklara verilen izin çerçevesinde oluşturulan kayıtlı sermaye tavanının, beş yıl içerisinde sermaye arttırımlarıyla tamamlanmasının öngörüldüğünü, 5 yıl içinde kayıtlı sermaye sistemindeki çıkarılmış/ödenmiş sermayenin kayıtlı sermaye tavanına ulaşmaması halinde, yönetim kurulunun sermaye arttırımı kararı alabilmesi için daha önce izin verilen tavan ya da yeni bir tavan tutarı için kuruldan izin almak suretiyle yapılacak ilk genel kurul toplantısında yeni süre için yetki alınması zorunluluğu getirildiğini, yeni alınan yetkinin süresinin de beş yıl olarak sınırlandırıldığını, sürelere uyum sağlanması amacıyla müvekkili şirket tarafından SPK’ya başvuru yapıldığını, hem ana sözleşmenin yeni TTK’ya ve SPK’ya, hem de sermaye piyasası kurulu tarafından çıkarılan ikincil mevzuata uyumunun sağlanması maksadıyla ana sözleşme değişikliğine onay istendiğini, kurul tarafından ana sözleşme değişikliğinin onaylanmasına ilişkin talebin uygun bulunması üzerine müvekkili şirket genel kurulunun 28/06/2013 tarihinde toplanarak ana sözleşmenin birçok maddesinin tadiline karar verdiğini, tadil edilen sermaye ve paylar başlığı taşıyan ana sözleşmenin 8. maddesi ile; “Sermaye Piyasası Kurulu’nca verilen kayıtlı sermaye tavanı izni 2012-2016 yılları (5 yıl) için geçerli…” olduğuna dair düzenlemeye yer verildiğini, kayıtlı sermaye tavanı olan 1.400.000.000,00-TL’lik tutarın 2016 yılına kadar da tamamlanamadığı için sürenin uzatılması maksadıyla yeniden SPK’ya müracaat edildiğini, kurul tarafından verilen izin ve Sanayi ve Ticaret bakanlığı’nın onayı çerçevesinde sürenin yeniden uzatıldığını ve 2016-2020 yılları içerisinde kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayenin tamamlanması ile ilgili ana sözleşme değişikliğinin 22/06/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yapıldığını ve 05/07/2017 tarihli ve 9360 sayılı TTSG’de yayınlandığını, şirketin kayıtlı sermaye sistemine geçtiği tarih olan 05/03/2008 yılı itibariyle, kayıtlı sermaye tavanının 1.400.000.000,00-TL olarak belirlenmiş olmasına karşın, ödenmiş sermayesinin 70.000.000,00-TL’si olduğunu, bu sermayenin 28/02/2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla 87.500.000,00-TL’sine, 03/05/2012 tarihli yönetim kurulu kararıyla 124.000.000,00-TL’sine ve 04/09/2020 tarihli yönetim kurulu kararıyla 620.000.000,00-TL’sine çıkarıldığını, halihazırda çıkarılmış ve tamamen ödenmiş sermayesinin 620.000.000,00-TL’si olduğunu, dava konusu edilen kararla bu sermayenin 1.395.000.000,00-TL’sine çıkarılması için 13/12/2021 tarihinde yönetim kurulu kararı alınmış olup izin için SPK’ya müracaat edildiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… esas sayılı dosyasında, müvekkili şirket tarafından sermayenin arttırılmasına ilişkin alınan yönetim kurulu kararının iptali talebiyle açılan bir dava bulunduğunu, davanın halen derdest olduğunu ve içerik bakımından eldeki dava ile hemen hemen aynı olduğunu, müvekkili şirketin işleminin kanuna uygun olduğunu, ana sözleşmeyle kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayenin arttırılması hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, dolayısıyla TTK’nın 445. maddesinde yer alan genel kurul iptal sebeplerinden biri olan kanuna aykırılık söz konusu olmadığını, dava konusu işlemin ana sözleşmeye de aykırı olmasının söz konusu olmadığını, dürüstlük kuralına aykırılıktan ve eşit işlem ilkesine aykırılıktan da söz edilemeyeceğini, davacının sermaye arttırımını gerektirecek bir sebep ya da ihtiyaç olmadığını ileri sürdüğünü, ancak sermaye arttırımıyla fon kullanım raporunda ihtiyaç duyulan fonun tamamının karşılanamadığını, bu nedenle eksik kalan kısmın projeden satışlarla elde edilen finansman ile prohelerin ilerlemesinin sağlandığını, yıllık %30’lara varan kredi faizleri ile yapılacak yatırımlardan kâr etmenin imkansızlığı nazara alındığında, şirketin özkaynaklarına dayalı olarak yatırım politikası izlemesinin ortakların aleyhine değil, lehine sonuç doğuracağını, sermaye arttırımının oluşturacağı kaynağın, … (…1-2), … … ve … projelerinde kullanılmasının amaçlandığını, buna ilaveten … projelerinin de yapılan ihaleler sonucu müvekkili şirkette kaldığını, arsa bedellerine ilaveten projenin gerçekleştirilmesi için yapılacak harcamalar da dikkate alındığında, arttırılan sermayenin sadece tek bir projeyi bile karşılayamayacağının aşikar olduğunu, müvekkili şirket tarafından yürütülen projelerin, davacının ileri sürdüğü gibi proje kapsamında üretilen bağımsız bölümlerin satışıyla elde edilecek gelir çerçevesinde gerçekleştirilebileceği yönündeki iddiasının yerinde olmadığını, davacının bir diğer iddiası olan sermaye arttırımları nedeniyle küçük yatırımcılar üzerinde baskı kurmak ve ellerindeki hisseleri geri almak olduğu şeklindeki iddasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ve yine davacının sermayenin arttırımının şirketin amaç ve gereksinimlerine uygun olmadığı, çoğunluk pay sahiplerine menfaat sağlarken münferit ve azınlık pay sahiplerini zarara uğrattığı iddiasının tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının sermaye arttırımına katılmasını, dolayısıyla rüçhan hakkını kullanmasını engelleyen herhangi bir işlemin de söz konusu olmadığını, davacının, mahkememizi yanıltmak maksadıyla sehven yapılan ve daha sonra düzeltilen bir işlemden bile medet umduğunu, sermaye arttırımı ile ilgili yönetim kurulu kararıyla sermaye piyasası kuruluna yapılan başvurunun çelişkili olduğu iddiasını öne sürmekten çekinmediğini, yine davacının, davalı şirketin borsada işlem gören hisse değerinni düştüğü iddiasının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yine aynı şekilde davacının yapılan işlemin TTK’ya aykırı olduğu yönündeki iddiasının da gerçek dışı olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle, davacının tedbir talebinin ve davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye ticaret mahkemesi’ nin 2022/… E. Sayılı dosyasında davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşmek maksadıyla SPK’ya müracaat yaptığını, SPK tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonrasında, … Anonim Şirketi unvanı ile kurulan şirketin SPK ve buna dayanılarak çıkarılan tebliğler kapsamında, şirketin bugünkü haline dönüşmesine izin verdiğini, ve bunun Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylandığını, 2499 sayılı SPKK’nın yürürlükten kaldırıldığını, yerine 6362 sayılı SPK’nın TBMM’de kabul edildiğini, yeni kanuna uyum sağlanması maksadıyla SPK tarafından daha önce çıkarılan tebliğlerin yenilendiğini, 25/12/2013 tarihli Resmi Gazete’de, tebliğin 5. maddesi ile kayıtlı sermaye sistemindeki ortaklıklara verilen izin çerçevesinde oluşturulan kayıtlı sermaye tavanının, beş yıl içerisinde sermaye arttırımlarıyla tamamlanmasının öngörüldüğünü, 5 yıl içinde kayıtlı sermaye sistemindeki çıkarılmış/ödenmiş sermayenin kayıtlı sermaye tavanına ulaşmaması halinde, yönetim kurulunun sermaye arttırımı kararı alabilmesi için daha önce izin verilen tavan ya da yeni bir tavan tutarı için kuruldan izin almak suretiyle yapılacak ilk genel kurul toplantısında yeni süre için yetki alınması zorunluluğu getirildiğini, yeni alınan yetkinin süresinin de beş yıl olarak sınırlandırıldığını, sürelere uyum sağlanması amacıyla müvekkili şirket tarafından SPK’ya başvuru yapıldığını, hem ana sözleşmenin yeni TTK’ya ve SPK’ya, hem de sermaye piyasası kurulu tarafından çıkarılan ikincil mevzuata uyumunun sağlanması maksadıyla ana sözleşme değişikliğine onay istendiğini, kurul tarafından ana sözleşme değişikliğinin onaylanmasına ilişkin talebin uygun bulunması üzerine müvekkili şirket genel kurulunun 28/06/2013 tarihinde toplanarak ana sözleşmenin birçok maddesinin tadiline karar verdiğini, tadil edilen sermaye ve paylar başlığı taşıyan ana sözleşmenin 8. maddesi ile; “Sermaye Piyasası Kurulu’nca verilen kayıtlı sermaye tavanı izni 2012-2016 yılları (5 yıl) için geçerli…” olduğuna dair düzenlemeye yer verildiğini, kayıtlı sermaye tavanı olan 1.400.000.000,00-TL’lik tutarın 2016 yılına kadar da tamamlanamadığı için sürenin uzatılması maksadıyla yeniden SPK’ya müracaat edildiğini, kurul tarafından verilen izi nve Sanayi ve Ticaret bakanlığı’nın onayı çerçevesinde sürenin yeniden uzatıldığını ve 2016-2020 yılları içerisinde kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayenin tamamlanması ile ilgili ana sözleşme değişikliğinin 22/06/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yapıldığını ve 05/07/2017 tarihli ve 9360 sayılı TTSG’de yayınlandığını, şirketin kayıtlı sermaye sistemine geçtiği tarih olan 05/03/2008 yılı itibariyle, kayıtlı sermaye tavanının 1.400.000.000,00-TL olarak belirlenmiş olmasına karşın, ödenmiş sermayesinin 70.000.000,00-TL’si olduğunu, bu sermayenin 28/02/2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla 87.500.000,00-TL’sine, 03/05/2012 tarihli yönetim kurulu kararıyla 124.000.000,00-TL’sine ve 04/09/2020 tarihli yönetim kurulu kararıyla 620.000.000,00-TL’sine çıkarıldığını, halihazırda çıkarılmış ve tamamen ödenmiş sermayesinin 620.000.000,00-TL’si olduğunu, dava konusu edilen kararla bu sermayenin 1.395.000.000,00-TL’sine çıkarılması için 13/12/2021 tarihinde yönetim kurulu kararı alınmış olup izin için SPK’ya müracaat edildiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… esas sayılı dosyasında, müvekkili şirket tarafından sermayenin arttırılmasına ilişkin alınan yönetim kurulu kararının iptali talebiyle açılan bir dava bulunduğunu, davanın halen derdest olduğunu ve içerik bakımından eldeki dava ile hemen hemen aynı olduğunu, müvekkili şirketin işleminin kanuna uygun olduğunu, ana sözleşmeyle kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayenin arttırılması hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, dolayısıyla TTK’nın 445. maddesinde yer alan genel kurul iptal sebeplerinden biri olan kanuna aykırılık söz konusu olmadığını, dava konusu işlemin ana sözleşmeye de aykırı olmasının söz konusu olmadığını, dürüstlük kuralına aykırılıktan ve eşit işlem ilkesine aykırılıktan da söz edilemeyeceğini, davacının sermaye arttırımını gerektirecek bir sebep ya da ihtiyaç olmadığını ileri sürdüğünü, ancak sermaye arttırımıyla fon kullanım raporunda ihtiyaç duyulan fonun tamamının karşılanamadığını, bu nedenle eksik kalan kısmın projeden satışlarla elde edilen finansman ile prohelerin ilerlemesinin sağlandığını, yıllık %30’lara varan kredi faizleri ile yapılacak yatırımlardan kâr etmenin imkansızlığı nazara alındığında, şirketin özkaynaklarına dayalı olarak yatırım politikası izlemesinin ortakların aleyhine değil, lehine sonuç doğuracağını, sermaye arttırımının oluşturacağı kaynağın, … (…1-2), … … ve … projelerinde kullanılmasının amaçlandığını, buna ilaveten … projelerinin de yapılan ihaleler sonucu müvekkili şirkette kaldığını, arsa bedellerine ilaveten projenin gerçekleştirilmesi için yapılacak harcamalar da dikkate alındığında, arttırılan sermayenin sadece tek bir projeyi bile karşılayamayacağının aşikar olduğunu, müvekkili şirket tarafından yürütülen projelerin, davacının ileri sürdüğü gibi proje kapsamında üretilen bağımsız bölümlerin satışıyla elde edilecek gelir çerçevesinde gerçekleştirilebileceği yönündeki iddiasının yerinde olmadığını, davacının bir diğer iddiası olan sermaye arttırımları nedeniyle küçük yatırımcılar üzerinde baskı kurmak ve ellerindeki hisseleri geri almak olduğu şeklindeki iddasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ve yine davacının sermayenin arttırımının şirketin amaç ve gereksinimlerine uygun olmadığı, çoğunluk pay sahiplerine menfaat sağlarken münferit ve azınlık pay sahiplerini zarara uğrattığı iddiasının tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının sermaye arttırımına katılmasını, dolayısıyla rüçhan hakkını kullanmasını engelleyen herhangi bir işlemin de söz konusu olmadığını, davacının, mahkememizi yanıltmak maksadıyla sehven yapılan ve daha sonra düzeltilen bir işlemden bile medet umduğunu, sermaye arttırımı ile ilgili yönetim kurulu kararıyla sermaye piyasası kuruluna yapılan başvurunun çelişkili olduğu iddiasını öne sürmekten çekinmediğini, yine davacının, davalı şirketin borsada işlem gören hisse değerinni düştüğü iddiasının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yine aynı şekilde davacının yapılan işlemin TTK’ya aykırı olduğu yönündeki iddiasının da gerçek dışı olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle, mahkeme dosyasının …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini ve tedbir talebi ile davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Açılan dava, 13.12.2021 tazihli Yönetim Kurulu Kararının iptaline talebine ilişkindir.
Mahkememizce İMKB (BİST) E. Başmüfettişi ve Sermaye Piyasası ve Borsa Uzmanlarından aldırılan 23.12.2022 tarihli rapor dosya içerisinde mevcuttur.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’ nun 25.11.2021 tarih ve 1232 sayılı kararı uyarınca “1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden, 2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden,3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. maddesinde düzenlenenler hariç), 4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, Kaynaklanan ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere; f) İstanbul’da yirmi bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7, 8 ve 9 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakmasına) karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan doğduğu ve uyuşmazlığa bu kanun hükümlerinin uygulanacağı göz önüne alınarak; dava açılış tarihi de göz önüne alınarak dava dosyasının konusu itibariyle İstanbul 6.7.8.9. İhtisas Asliye Ticaret Mahkemeleri’ ne tevzi edilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM. Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Dava dosyasının konusu itibariyle İstanbul 6.7.8.9. İhtisas Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
2-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
3-Harç, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin esas mahkemesinde karara bağlanmasına,
Dair, tarafların yüzüne karşı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere karar verildi. 09/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır