Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/715 E. 2023/104 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/715 Esas
KARAR NO : 2023/104
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 13/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13/02/2021 tarihinde gerçekleşen hırsızlığa teşebbüs olayının gerçekliği adreste davacı müvekkili şirketin bulunduğunu, hırsızlığa teşebbüs olayının davacı müvekkili … ve Ticaret Limited Şirketi’ne karşı işlendiğini, davalı vekilinin cevap dilekçesinde … numaralı sözleşmenin davacı müvekkili şirkete ait olmadığını ve taraf sıfatının olmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, sunulan sözleşme evraklarından da anlaşılacağı üzere … numaralı sözleşme … ile … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında keşide edildiğini müvekkili davacı şirketin hırsızlığa teşebbüs olayını güvenlik hizmeti aldığı davalı tarafından öğrenmediğini komşusu … isimli şahıstan öğrendiğini belirtilen adreste bulunan iş yerinde 13/01/2021 günü saat 23:00 sıralarında hırsızlığa teşebbüs olayının gerçekleştiğini, hırsızlığa teşebbüs olayından 17/02/2021 günü komşusu … isimli şahsin kendisine bilgi vermesi üzerine haberdar olduğunu, iş yerini kontrol ettiğinde kepenklerinin zorlandığını, kepenklere ve kepenk kutusuna zarar verildiğini fark ettiğini ve derhal polise giderek olay nedeniyle şikayetçi olduğunu, davalı … şirketinin müvekkili davacı şirkete güvenlik hizmeti vereceği hususunda sözleşme tahakkuk edildiğini, davalı şirketin bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin olduğunu, davacı şirkete karşı hırsızlığa teşebbüs olayında davalı şirketten bildirimde bulunması ve kolluk kuvvetlerine haber vermesini beklemek şirketin son derece haklı bir beklentisi olduğunu, davalı şirketin bu ihmalkar davranışı müvekkili şirkete mağdur olmasına ve güvenini kaybetmesine yol açtığını hal böyle olduğunda davacı müvekkili şirketin sözleşmeyi karşılıklı güven çerçevesinde devam ettiremeyeceğini ve sözleşmeyi haklı nedenle fesih ettiğinin açıkça ortada olduğunu yüklenici olan davalı tarafın olayın gerçekleştiği anda müvekkili şirkete bildirimde bulunmadığı gibi olaydan sonra da kolluk kuvvetlerine bildirimde bulunmadığını, davalı tarafın güvenlik hizmeti verdiği müvekkili şirkete karşı sadakat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini davalının sözleşme ile güvence altına aldığı eylemlerden en önemlilerinden biri olan bir hırsızlığa teşebbüs olayında müvekkiline haber verme ve kolluk kuvvetleri adrese gönderme gibi en temel ve en önemli yükümlülüğünü gerçekleştirmediğini davalı tarafın güvenlik hizmeti verdiği davacı şirketin menfaatini koruyamamış ve ayrıca müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı haklı olarak beklediği faydayı sağlayamadığını bunun sonucunda davalı tarafın ayıplı hizmet verdiği açıkça ortada olduğunu beyan ettiği anlaşıldı.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Açılan davanın davacının taraf sıfatı ve taraf ehliyeti olmadığını, hırsızlık olayının meydana geldiği iddia edilen iş yerinin davacı firmaya ait olmadığını, davacının iş bu davayı ikame etmesinde hukuki yararın olmadığını, davacının … numaralı güvenlik sistemi sözleşmesine dayanarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını ve takibe itirazlarının müteakip iş bu davayı ikame ettiğini, taraflar arasında iddia edildiği şekliyle … numaralı herhangi bir sözleşme bulunmadığını, şirketin cari kayıtları incelendiğinde mezkur sayılı sözleşmenin dava dışı 3. Kişi ile yapıldığını, hatta sözleşmede belirtilen adresin davacıya ait iş yeri adresinden farklı olduğunun görüldüğünü, bu sebeple huzurdaki davada davacının taraf sıfatı ve taraf ehliyeti bulunmadığını, taraf sıfatı yokluğunun söz konusu olduğunu, davacı tarafın kendisine ait olmayan işletmede meydana geldiğini iddia ettiği hırsızlık olayı sebebi ile ortaya çıkan zararın tazminini talep etmeye hak ve yetkisi bulunmadığını, mahkeme tarafından davanın esasına girilmeden evvel usule ilişkin beyan ve itirazlarının kabulü ile taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, easasa ilişkin ise; müvekkili şirketin elektronik güvenlik sistemlerinin kurulması ve alarm haber alma merkezi aracılığıyla bu sistemlerin izlenmesi alanında hizmet veren kurumsal bir firma olduğunu, müvekkili şirketin gerçek veya tüzel kişilere hizmet sunarken öncelikle müşteri ile alarm güvenlik sözleşmesi akdettiğini, müşterinin belirttiği adreste ücretsiz keşif yaparak sistemin nereye kurulması gerektiğini ve hangi sistemlerin kurulması gerektiğini tespit ettiğini, akabinde müşteriyi bilgilendirerek belirtilen adreste sistemi kurup, çalışır vaziyette eksiksiz olarak teslim ettiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen güvenlik sistemi hizmet sözleşmesi kapsamında belirtilen güvenlik teçhizatı ve tüm ürünler çalışır vaziyette, eksiksiz ve her türlü fiili ve hukuki ayıptan ari olarak davacıya teslim edildiğini, bu hususun davacının kendi el yazısıyla imzalamış olduğu teslim ve montaj formu ile de sabit olduğunu, dava konusu meydana gelen hırsızlık olayında müvekkili şirketin hiçbir kusuru olmadığını, müvekkili şirketin 2188 sayılı kanun, ilgili yasal mevzuat ve sözleşme hükümleri uyarınca yerine getirmesi gereken tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkili şirkete kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu yaşanan olay sonrasında müvekkili tarafından yapılan kontrollerde; 13/02/2021 günü olay tarihinde saat 18:33’te mekan kapanışının geciktiğini ve alarm sisteminin kurulmadığını, buna ilişkin sistemde kayıtlı kullanıcıya sms gönderildiğinin tespit edildiğini, dosyaya sunulan sinyal rapor kayıtlarında da görüleceği üzere alarm sisteminin kurma ve kapama işlemlerinin günlük olarak abone tarafından manuel olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini, olay tarihinde saat 18:33 itibari ile alarm güvenlik sisteminin kurulmadığının aboneye sms olarak bildirildiğini, dolayısıyla davacının yukarıda belirtilen kurma kapama yükümlülüğüne aykırı hareket ederek sözleşmenin 10.1 maddesini ihlal ettiğinin ortada olduğunu, devamla saat 19:01 itibariyle yapılan otomatik kontrolde test sinyalinin sorunsuz çalıştığının görüldüğünü, bu halde müvekkili firmanın sözleşmeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğinin aşikar olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin sigorta sözleşmesi hükmünde olmadığını, sözleşmeyle ilgili tüm yükümlülüklerini yerine getiren müvekkili şirketin hiçbir kusuru bulunmadığını, TBK 52. Maddesi uyarınca davacının müterafık kusuru bulunduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin kusurlu olduğu bir an için varsayılsa bile davacı tarafın bahsi geçen müterafik kusuru müvekkili şirkete atfedilmeye çalışılan kusurla zarar arasındaki illiyet bağını ortadan kaldırır nitelikte olduğundan müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı aleyhine %20 den az olmayacak oranda kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
… . İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2021/… esas sayılı dosyasının gönderilmesi istenilmiştir.
Tarafların ticaret sicil kayıtları incelenmiştir.
05/10/2022 tarihinde Güvenlik konusunda uzman bilirkişi vasıtası ile bilirkişi raporu alınmıştır.
GEREKÇE:
Davanın, … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu belirlendi.
İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.
İtirazın iptali davalarında dava konusu farklı sebeplere dayanabileceği için görev ve yetki hususu, dava konusunun niteliğine göre HMK ve özel kanunlar çerçevesinde gözetilmesi gerekir.
İtirazın iptali davaları, icra takibine bağlı davalar olup, takibe dayanak belgelere bağlı olarak yargılama yapılır. Yargıtay HGK’nun 11/02/2020 tarih, 2017/19-2076 E. ve 2020/117 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere itirazın iptali davaları icra takibine bağlı davalardır. Alacağın varlığının genel hükümlere göre ispatlanması imkânı, takip talebinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece icra mahkemesinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. Bu sebeple itirazın iptali davalarında alacaklı, takipte dayanmadığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanamaz. Bu davaların konusu, icra takibine konu alacağın varlığıdır. Bu yönüyle itirazın iptali davalarının alacak davalarından farklı bir yönü bulunmamaktadır.
Davacı alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması gerekir. Alacağın likit olmasından kasıt, alacağın belirlenebilir olmasıdır. Bunun yanında davalı borçlu yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibinde haksız olması ve kötü niyetli olması gerekir.
Dava konusu icra dosyasının incelenmesinde takibin usule uygun olduğu, davalı borçlunun süresinde itiraz ettiği ve davacı alacaklının süresinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davacı alacaklı, davalı ile aralarında güvenlik hizmetine ilişkin sözleşme bulunduğunu, iş yerinde meydana gelen hırsızlığa teşebbüs olayında davalının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve bu sebeple davalıya ödediği sözleşme bedelinin iadesi için takip başlattığını öne sürmüştür. Davacının mahkememize sunduğu sözleşme aslında davalının imzasının ve tarihin bulunmadığı, davacının bildirdiği sözleşme numarasına kayıtlı sözleşmenin ve ödenen faturaların dava dışı üçüncü bir kişiye ait olduğu, davacıya ait … ve … numaralı farklı sözleşmelerin bulunduğu ve bunların üzerinin çizilerek … yazıldığı tespit edilmiştir. Davacı ile dava dilekçesinin ekinde sunulan ve bildirilen sözleşme numarasına göre sözleşmenin tarafı olan üçüncü kişi … Makine firması arasında herhangi bir organik bağın veya sözleşme devrinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, takibe konu ve dava dilekçesinin ekinde bulunan 3 adet fatura sebebiyle toplamda 8.398,72 TL ödeme yaptığını beyan etmiş ise de faturaların … Makine adına kesildiği ve davacı ile davalı arasında yukarıda numarası verilen sözleşmeler gereği kesilen 5 adet farklı faturanın bulunduğu ve bu faturaların toplamının da 1.873,36 TL olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacının sunduğu sözleşmede herhangi bir tarih ve davalı imzası da bulunmadığı gözetilerek taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi ispatlanamamıştır.
Davacı meydana gelen hırsızlık teşebbüsü olayı sebebiyle ödemelerin iadesini talep etmiş ise de, dosya kapsamında meydana gelen hırsızlık teşebbüsü ve verilen zarara ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır. Olaya ilişkin savcılığa müracaat edilip edilmediği hakkında da mahkememize bilgi verilmemiştir. Dolayısıyla davacı, iddia ettiği hırsızlık teşebbüsü olayını ispatlayamamıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle davacının davalı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi, sunduğu faturalar sebebiyle ödeme yaptığını ve iddia ettiği hırsızlık teşebbüsü olayını ispat edememesi sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatının REDDİNE
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 36,47-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Fazla yatan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, miktar itibariyle istinaf sınırı altında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır