Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/702 E. 2023/434 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/702 Esas
KARAR NO:2023/434

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ:06/12/2021
KARAR TARİHİ:13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması yargılaması neticesinde;
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;Müvekkili banka ile borçlulardan … Araçlar Şirketi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine göre kredi kullandığını, diğer davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredi kullanan şirketin geri ödemelerinde aksamalar olduğundan … 16.Noterliğinin 26.Aralık 2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kredi kullanan ve kefillerine kredi borcunun kapanması için hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini ve ihtarnamenin borçlulara tebliğ olduğunu, borcu ödemeyen borçlular hakkında …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davalı borçlulardan … … Araçlar ve … …. Asliye Ticaret Mahkemesi … dosyasından konkordato davası açıp tedbir kararı aldıklarını, kefillerden tedbir kararı olmayan … hakkında İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını, bu kararın uygulandığını ve ödeme emri gönderildiğini, borçlunun itiraz ettiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … dosyasından Davacıların kesin mühlet taleplerinin reddine, davacılardan … … ara. Ltd. Şti.nin boca batık olmadığı anlaşıldığından tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiğini, daha sonra borçlulara ödeme emri gönderildiğini, borçluların takip sonrası ödemeler yaptığını ve 29.217,53 TL bakiye borcu kaldığını, dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşama olmadığını, …’in şirketten ayrılmış olması şahsi kefilliğinin de sona erdiği anlamına gelmemekte olduğunu, imzaladığı genel kredi sözleşmesinin limiti kadar sorumlu olduğunu,. TTK mad 584/ ek fıkra gereği kefillik için eş muvafakatine gerek olmadığını, imzalanan genel kredi sözleşmesinin 6,2 maddesine göre yetkili mahkeme İstanbul icra Müdürlükleri ve Mahkemeleri olduğunu beyan ve gerekçelerle …. İcra Müdürlüğü … dosyasına borçluların yaptıkları itirazların kaldırılarak bakiye alacak üzerinden takibin devamına, %20 aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, mahkeme masrafları ve vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Davacı Banka 09.04.2013 tarihli 150.000 TL miktarlı genel kredi sözleşmesi ve 29.04.2016 tarihli 750.000 TL miktarlı genel kredi sözleşmelerine konu alacaklarının kat edildiği gerekçesi ile …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından … … Araçlar Ltd. Şti., … ve müvekkil aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe yapılan 25/01/2019 tarihli itirazlarıyla takibin durduğunu, alacağın kat edildiğine dair icra dosyasında sureti bulunan … 16. Noterliği’nin 26.12.2018 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi müvekkile tebliğ edilmediğini, alacaklı taraf ihtiyati haciz talebinde tebliğ edildiğini belirtmiş olmasına rağmen tebliğ şerhini icra dosyasına sunmadığını, müvekkilinin takibe dayanak kredi sözleşmelerinden sadece 09.04.2013 tarihli 150.000 TL miktarlı genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğunu, 750.000 TL miktarlı genel kredi sözleşmesinde taraf olmadığını, müvekkilinin kefil olduğu 150.000 TL miktarlı genel kredi sözleşmesine istinaden borçlu şirket tarafından 30.09.2015 tarihinde 149.538,54 TL miktarlı iskonto kredi kullandırıldığını ve 10.03.2016 tarihinde kredi borcunun tamamının kapatıldığını,müvekkili borçlu şirketin ortaklığından 14/08/2015 tarihli ortaklar kurulu kararıyla ayrıldığını, buna dair ayrılma kararının yayımlandığı 12/10/2015 tarihli 8923 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilan sayfasını sunduklarını, müvekkilinin taraf olmadığı ve imzasının bulunmadığı yeni/yenilenen kredi sözleşmelerinden dolayı yasal olarak herhangi bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen davacı taraf, müvekkilinin borcun 150.000-TL’siyle sorumlu gösterme çabasında olduğunu, müvekkili şirketin ortağı olmadığını ve 29.04.2016 tarihli genel kredi sözleşmesi tanzim edilirken imza yetkisinin ve kredi kefilliğinin olmadığını davacı taraf çok iyi bilmesine rağmen, hukuka aykırı şekilde icra takibi yaptığını, müvekkilinin kefil olduğu 09.04.2013 tarihli 150.000-TL miktarlı genel kredi sözleşmesine istinaden borçlu şirket tarafından 30.09.2015 tarihinde 149.538,54-TL miktarlı iskonto kredisi kullanıldığı, kredinin geri ödemesinin son olarak 10.03.2016 tarihinde gerçekleştiği ve kredi borcunun tamamının kapatıldığı, 2016 yılına ilişkin başkaca bir ticari kredinin olmadığı belgelendiğini, davacı bankadan 2014 yılı içerisinde kredi kullanılmadığı için 2014 yılına ait muavin defter kayıtları bulunmadığını, davacı tarafın hukuka aykırı ve mesnetsiz şekilde başlattığı icra takibi ve ihtiyati haciz kararı verilmesi neticesinde müvekkilinin taşınmazlarına haciz konulmuş olup şahsi ve mesleki itibarının zedelenmesine sebebiyet verildiğini beyan ve gerekçelerle davanın müvekkili yönünden reddine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar … …Sanayi Ticaret Ltd.şti. ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Konkordato sürecinde, amme alacaklarına ilişkin takipler de dâhil olmak üzere, hiçbir takip yapılamayacakken, davacı/alacaklı tarafından yapılan usule ve kanuna aykırı takip, iş bu davanın konusu olamayacağını, dava, süresi içinde açılmadığından usulden reddi gerektiğini, davacı/alacaklı vekilince 02.07.2019 tarihinde, dava konusu icra takibine yapmış olduğumuz itiraza binaen arabuluculuğa başvuru yapıldığını, davacı tarafından yapılan bu başvuru ile İİK 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık dava açma süresi başlamış olup, huzurdaki dava yaklaşık olarak 2,5 yıl sonra ikame edildiğini, davacı tarafından arabuluculuk başvurusu sonunda tutulan son tutanak belgesi incelendiğinde, davacı/alacaklının dava konusu icra dosyasına ilişkin itirazın iptali istemenin talep edilmediği ve son tutanak belgesine konu olmadığı anlaşıldığından, huzurdaki dava için dava şartının yerine getirilmediği tespit edilmesi gerektiğini, takibe itiraz ederken belirttiğimiz yetki itirazımızı yineliyoruz. yetkili mahkeme, müvekkil ikametgahı yeri mahkemesi olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, alacaklı görünen davacıya borçlarının bulunmadıklarını, müvekkiline daha önce alacaklı tarafından gönderilmiş herhangi bir ihtar veya temerrüt yazısı olmadığından, faiz isteminde bulunulamayacağını, müvekkiline gönderilen ödeme emri ekinde söz konusu takip dayanağı belgeler yer almadığını beyan ve gerekçelerle davanın usulden reddini, mahkeme aksi kanaate ise esastan reddini, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, argılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalılar aleyhine davalı … yönünden 150.000 TL kadarıyla sorumlu olduğu belirtilerek asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV ile birlikte toplam 634.759,67 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu ve davacı tarafından bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce oluşturulan ara kararı gereği dosyanın kök rapor için bilirkişiler Mali Müşavir …, Bankacı … ve Niterlikli Hesap Uzmanı … tarafından sunulan 23/03/2023 tarihli raporda;”Davalı şirkete ait ticari defterlerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirkete ait ticari defter kayıtlarına göre, takip tarihi olan 17.01.2019 tarihi itibariyle davacı bankaya 33.690,50 TL borcunun bulunduğu, banka kayıtlarından hareketle yapılan hesaplamaya göre Sayın Mahkeme’nin takdirinin Yargıtay kararları çerçevesinde temerrüt faiz oranının %60 olarak tespiti halinde 06.12.2021 dava tarihi itibarı ile davalıdan davacı banka tarafından 31.989,03 TL fazla tahsilat yapıldığı görüldüğü, takip tutarı değişmiş olması nedeniyle yeniden yapılacak kapak hesabı çerçevesinde fazla tahsil edilen tutarın mahsup edilmesi gerektiği, anapara borç kalmadığından faiz talep edilemeyeceği, Mahkeme’nin takdirinin temerrüt faizinin %90 olduğu yönünde olması halinde davacı bankanın davalıdan alacak tutarı dava değeri olan 29.217,53 TL olduğu, Anapara tutarı olan 29.217,53 TL ya dava tarihinden tahsil tarihine kadar %90 faiz talep edilebileceği, davalı defterlerinde bankaya 33.690,50 TL borç görünmesinin değerlendirme yetkisinin Mahkeme’de olduğu, sözleşme hükümlerine göre kefaletten sarfınazar edildiğine dair bir belge sunulmadığından davalı … ve …’in kefalet limiti olan bu borçtan sorumlu olduğu” şeklinde görüşlerini bildirmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 2021/1535 Esas 2021/1261 Karar sayılı kararında “Somut olayda, borçlu şirket aleyhine başlatılan takip tarihinin 18/12/2019 olduğu, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyasında 09/10/2018 tarihinde 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, 06/01/2019 tarihli celsede geçici mühlet kararının 2 ay daha uzatıldığı, 06/03/2019 tarihli celsede de 06/03/2019 tarihinden itibaren 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiği, davanın feragat nedeniyle karar verildiği 14/10/2020 tarihine kadar kesin mühletin ve tedbirlerin devam ettiği, bu haliyle takip tarihinin mahkeme mühlet kararından daha sonra olduğu, takibin konkordato kesin mühlet süresi içinde başlatıldığı ve dolayısıyla kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçlarını düzenleyen İİK’nın 294/1. Maddesi uyarınca alınan tedbirlerin devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili her ne kadar dava tarihi itibariyle tedbirlerin kalktığını ileri sürmüş ise de İİK 288. maddesi hükümleri uyarınca verilen geçici mühlet kararı sebebiyle uygulanması gereken İİK’nun 294. maddesine göre borçlu hakkında takip başlatılamayacağı ve alacaklı tarafından başlatılan takip alacağının İİK’nun 206. maddesinde belirtilen nitelikte alacaklardan da olmadığı da gözetilerek başlatılan icra takibinin geçersiz olduğu, itirazın iptali davası, icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça itirazın iptali davası dinlemeyeceğinden davacı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.” belirtilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2021/57 Esas 2023/611 Karar Sayılı kararında “Genel kredi sözleşmesinin temerrüt faizine ilişkin 22. maddesinde; temerrüdün gerçekleşmesi halinde, kredi borcunun muaccel olduğu tarihte cari olan bankanın TCMB’ye bildirdiği en yüksek kredi faiz oranına yüzde yüz ilave ile bulunacak temerrüt faiz oranının esas alınacağı düzenlenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava dilekçesine ekli 21/03/2014 tarihi itibariyle bankanın TCMB’ye bildirildirdiği en yüksek akdi kredi faiz oranı esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Öncelikle bankaların müşterileni fiilen uygulamadıkları ancak TCMB’ye bildirdikleri faiz oranlarının temerrüt faizi hesabında esas alınamayacağı dairemizin yerleşik uygulamasıdır. Öte yandan nakde dönüşen gayrınakdi krediler tazmin tarihleri itibariyle muaccel hale geleceklerinden, bu tarihlerdeki akdi faiz oranları esas alınarak temerrüt faizi belirlenmelidir. Mahkemece HMK 31 maddesi uyarınca davacı banka vekiline, 658/202 nolu 50.000,00-TL bedelli teminat mektubunun nakde dönüştüğü 26/03/2015 tarihi ile 658/223 nolu teminat mektubunun nakde dönüştüğü 04/03/2016 tarihleri itibariyle bankaca TCMB’ye bildirilen ve müşterilere fiilen uygulanan en yüksek kredi akdi faiz oranlarının sunulması için kesin süre verilmesi ve buna göre ek rapor alınması, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından gereğinin yerine getirilmemesi halinde davalı kredi lehdarına fiilen uygulanan en yüksek akdi faiz oranı esas alınarak temerrüt faizinin tespiti için ek rapor alınması gerekirken, davalıların bilirkişi raporuna itirazları karşılanmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olmuş, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. ” belitilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde davacı banka ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiğinin, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı davacı bankanın bakiye alacağının bulunduğunun, diğer davalıların genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğunun ve borçtan sorumlu olacaklarının beyan edilerek bu davanın açıldığı, davalı … vekilince sunulan cevap dilekçesinde davalının sadece 150.000 TL bedelli 09/04/2013 tarihli sözleşmede kefil olarak imzasının bulunduğunun, diğer sözleşmede kefil olarak imzasının bulunmadığının, 150.000 TL bedelli 09/04/2013 tarihli sözleşmeye ilişkin borcun tamamen ödendiğinin, davalının diğer sözleşmeden de sorumlu olmayacağının beyan edilerek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, diğer davalılar vekilince sunulan cevap dilekçesinde davalı … ile davalı şirketin …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile konkordato talebinde bulunduklarının, konkordato sürecinde İİK’nun 294. Maddesince takip başlatılamayacağının, davanın süresi içerisinde açılmadığının beyan edilerek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, dosya içerisinden davalılar tarafından icra dosyasına sunulan itiraz dilekçelerinden sadece … tarafından sunulan itiraz dilekçesinin 27/11/2021 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/1 maddesi doğrultusunda 1 yıllık hak düşürücü sürenin itiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren başlayacağı bu nedenle hak düşürücü sürenin dolmadığı, davanın süresi içerisinde açıldığı, davacı vekilince davacı banka ile davalı şirket arasında düzenlenen 750.000 TL bedelli 29/04/2016 tarihli, 150.000 TL bedelli 09/04/2013 tarihli genel kredi sözleşmelerinin, sözleşmelere ilişkin hesap hareketlerinin, davacı tarafından davalılara gönderilen ihtarname ve tebliğ belgelerinin sunulduğu, kredi sözleşmeleri incelendiğinde 750.000 TL bedelli 29/04/2016 tarihli kredi sözleşmesinde sadece davalılardan …’ın müteselsil kefil sıfatıyla beyan ve imzasının bulunduğu, 150.000 TL bedelli 09/04/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde de davalı … ile davalı …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, bu sözleşmede müteselsil kefalete ilişkin yazıda davalı şirketin bankadan kullandığı veya kullanacağı her türlü krediye 150.000 TL miktarla sınırlı olmak üzere müteselsil kefil olunduğunun beyanının bulunduğu, bakiye alacak iddiasına ilişkin olarak davacı tarafından davalılara … 16. Noterliği’nin 26/12/2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiği, …’a tebligatın yapıldığı, diğer davalılara yapılan tebligatın iade edildiği görülmüş ise de tebligatların sözleşmede belirtilen adreslerine yapıldığı, davalılar tarafından adres değişikliklerinin bankaya bildirildiğine ilişkin dosyaya delil sunulmadığı, tarafların ticari defterlerinin, kredi sözleşmelerinin, hesap hareketlerinin ve diğer delillerin incelenerek davacı bankanın sözleşmelerden kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığının hesaplanması için bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bilirkişi heyetinin 23/03/2023 tarihli raporu dosyaya sunduğu kredi sözleşmelerinin 2.7.1 maddesinde temerrüt faizi yönünden temerrüt tarihinde aynı tür Türk Lirası krediler ve hesaplar için Bankanın TC Merkez Bankasına bildirmiş olduğu kısa, orta ve uzun vadeli cari kredi faizlerinden en yüksek olanının %50 fazlası olarak hesaplanacak oranda temerrüt faizi ödemeyi kabul edileceğinin düzenlendiği, bilirkişi heyetince sözleşme kapsamında davalı tarafça yapılan ödemeler ve tarihleri tespit edilerek hesaplamanın yapıldığı, bilirkişilerce raporda temerrüt tarihinde davacı bankanın Merkez bankasına bildirdiği en yüksek faiz oranının %60, fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranının ise %40 olduğunun, Yargıtay kararları doğrultusunda fiilen uygulanan %40 faizin %50 fazlası olan %60 faizin temerrüt faizi olarak hesaplama yapılması gerektiğinin belirtilerek %90 ve %60 temerrüt faizi oranında iki farklı seçenekte hesaplama yapıldığı, yukarıda belirtilen İstinaf ilamında da açıklandığı üzere içtihatlarda bankaların müşterilerine fiilen uygulamadıkları ancak TCMB’ye bildirdikleri faiz oranlarının temerrüt faizi hesabında esas alınamayacağının belirtildiği, somut olayda da davacı bankanın temerrüt tarihinde müşterilerine uyguladığı en yüksek faiz oranının %50 fazlasının temerrüt faiz oranı olarak uygulanması gerektiği bu nedenle %60 temerrüt faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamanın esas alınması gerektiği, bu faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada davacı bankanın davalıdan 31.989,03 TL fazla tahsilat yapıldığının tespit edildiği, yapılan bu hesaplamanın denetime elverişli ve uygun bulunduğu, davacı bankanın davalı tarafından dava tarihinden önce yapmış olduğu ödemelerle sözleşmeden kaynaklı olarak alacağının kalmadığı, davalıdan fazla tahsilat yapıldığının anlaşıldığı, davalı şirket ile diğer davalı … yönünden bu davalılar tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında konkordato talebinde bulunulduğu, İİK’nun 288.maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağının, aynı kanunun 294/1 maddesinde mühlet içinde borçlu aleyhinde hiç bir takip yapılamayacağının düzenlendiği, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 26/12/2018 tarihli ara kararda üç ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, yine ara kararda tüm takip işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 17/01/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, itirazın iptali davasında usulüne uygun başlatılmış icra takibinin, bu icra takibinde düzenlenmiş ödeme emrinin bulunmasının, ödeme emrinin borçluya tebliğinin ve süresi içerisinde borçlu tarafından itiraz edilerek takibin durmasının gerektiği bu hususların dava şartı olduğu, somut olayda yukarıda belirtildiği üzere davalı şirket ile davalı … yönünden davaya konu icra takibinin konkordato talebinde verilen geçici mühlet süresi içerisinde başlatıldığı …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının 26/12/2018 tarihli ara kararı ve verilen tedbir kararı ile İİK’nun 288.ve 294.maddeleri doğrultusunda geçerli bir icra takibi bulunmadığı anlaşıldığından davalılar … ve … …San. Tic. Ltd. Şti. Yönünden açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı … yönünden açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HUAK 18/A-(14). Fıkrası: “Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No:2021/8567 sayılı dosyasından arabulucu …’a 1.320,00 TL tarife bedeli üzerinden ödeme yapıldığı tespit edilerek arabulucuk giderlerinin davacıya yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davalılar … ve … …San. Tic. Ltd. Şti. Yönünden açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davalı … yönünden açılan davanın REDDİNE,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan, başlangıçta alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 120,60-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4–Davalılar … ve … …San. Tic. Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … vekili tarafından yapılan 25,00-TL vekalet harcı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalılar … ve … …San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından yapılan 8,50-TL vekalet harcı giderinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
8-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır