Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/674 E. 2023/84 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/674 Esas
KARAR NO : 2023/84
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2021
KARAR TARİHİ : 06/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında taşeron ilişkisi kurulduğunu, kurulan bu ilişkiye istinaden davacı tarafından davalı yana teminat verildiğini, söz konusu sözleşme uyarınca davacının üzerine düşen borcu yerine getirmiş olmasına rağmen verilen teminatın yarısı iade edildiğini, teminatın eksik kalan tutarı için borçlu aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine ait ödeme emrinin 02/07/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, 09/07/2021 tarihinde davalının itiraz ederek takip durduğunu, davalının …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline ve takibin devamına, %20den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davalı kayıtlarının incelenmesinde davacıya iade edilmesinde sakınca olmayan teminatların iade edildiğini ancak sözleşme hükümlerine göre ise tutulmaya devam edilmesi düzenlenen teminatların ise tutulmaya devam edildiğini ve henüz talep ile iade şartlarının oluşmadığını, sözleşmenin 15.maddesinin bu konuda düzenlendiğini, işin kabulü başlıklı 20.maddesinde gerekli düzenlemenin bulunduğunu, sözleşmenin 31.sayfasında yer alan Özel İdare şartları düzenleyen 1.maddesinde sözleşme bedelinin 1.651.266,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin bir kısım değişikliğe uğradığını ve taraflar arasında akdedilen 01/11/2018 tarihli Zeyilname ile bu kez iş bedeli güncellenerek 2.571.205,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin 23.sayfasında Taşeron Sözleşmesi verileri bölümünde kesin teminat oranı %10 olarak belirlendiğini ve sonrasında sözleşme bedelinin artırılması ile bu orannın % 7 ye düşürüldüğünü, davacının akdettiği sözleşmeye istinaden 2.571.205,00 TL % 7 olmak üzere davalı şirkete 179.984,35 TL oranında kesin teminat vermek yükümlülüğü altına girdiğini, davacının davalıya 120.000 TL bedelli teminat mektubu verdiğini, varsa iade edilmesi gereken tüm teminatların davacıya 19/12/2019 tarihinde eksiksiz iade edildiğini, davanın reddine, %20′ sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama
giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER
…. İş Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak 2016/… esas sayılı dosyanın akıbetinin araştırılarak mahkememize bildirilmesi istenilmiştir.
… İş Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak 2018/… esas sayılı dosyanın akıbetinin araştırılarak mahkememize bildirilmesi istenilmiştir.
… A.ş’ye müzekkere yazılarak Taraflar arasındaki dava konusu 17/07/2017 tarihli … numaralı Taşeron Sözleşmesi uyarınca üstlenilen … PROJESİ’nin kısmi steam tracing montajı işi kapsamında davacı taşeron firma olan …’nin yaptığı işlerin kesin kabullerinin yapılıp yapılmadığını, yapıldı ise ne zaman yapıldığının bildirilmesi ile ilgili evrakların mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
… Ltd.şti.’ye müzekkere yazılarak Taraflar arasındaki dava konusu 17/07/2017 tarihli … numaralı Taşeron Sözleşmesi uyarınca üstlenilen … RAFİNERİSİ PROJESİ’nin kısmi steam tracing montajı işi kapsamında davacı taşeron firma olan …’nin yaptığı işlerin kesin kabullerinin yapılıp yapılmadığını, yapıldı ise ne zaman yapıldığının bildirilmesi ile ilgili evrakların mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
15/05/2022 tarihinde Mali Müşavir ve İnşaat Yüksek Mühendisi bilirkişi heyetinden bilirkişi raporu alınmıştır.
GEREKÇE;
Dava, cari hesap alacağından kaynaklı başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminat istemine ilişkindir.
İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.
İtirazın iptali davalarında dava konusu farklı sebeplere dayanabileceği için görev ve yetki hususu, dava konusunun niteliğine göre HMK ve özel kanunlar çerçevesinde gözetilmesi gerekir.
İtirazın iptali davaları, icra takibine bağlı davalar olup, takibe dayanak belgelere bağlı olarak yargılama yapılır. Yargıtay HGK’nun 11/02/2020 tarih, 2017/… E. ve 2020/… K. sayılı ilamında belirtildiği üzere itirazın iptali davaları icra takibine bağlı davalardır. Alacağın varlığının genel hükümlere göre ispatlanması imkânı, takip talebinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece icra mahkemesinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. Bu sebeple itirazın iptali davalarında alacaklı, takipte dayanmadığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanamaz. Bu davaların konusu, icra takibine konu alacağın varlığıdır. Bu yönüyle itirazın iptali davalarının alacak davalarından farklı bir yönü bulunmamaktadır.
Davacı alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması gerekir. Alacağın likit olmasından kasıt, alacağın belirlenebilir olmasıdır. Bunun yanında davalı borçlu yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibinde haksız olması ve kötü niyetli olması gerekir.
Taraflar arasında 17/07/2017 tarihli taşeron sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı taraf işbu sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirdiğini ve iş başında yatırmış olduğu teminatın kendisine iade edilmesi gerektiğini öne sürmüş; bu hususta dava konusu takibi başlatmıştır. Takip dosyasının incelenmesinde takibin usulüne uygun olduğu, itirazın ve açılan iş bu davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf dava tarihi itibari ile kesin kabulün yapılmadığını, iş mahkemesinde derdest olan dosyalar sebebi ile teminatın iadesi şartlarının oluşmadığını iddia etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin yükümlülüklerin davacı taşeron firmaya ait olduğu anlaşılmıştır. İş kazaları sebebi ile doğacak tazminat yükümlülüklerinin davacı taşeron firmaya ait olduğu hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf yargılama süresince bu konuda doğacak yükümlülüklerin kendilerine ait olduğunu ifade etmiştir.
Sözleşme konusu iş kapsamında işçilerin geçirdiği iş kazasına yönelik … İş Mahkemesi’nin 2018/96 (2022/224 ) ve … İş Mahkemesi’nin 2016/… esas sayılı dosyalarının derdest olduğu, bu dosyalarda hem davacı hemde davalı firmanın taraf olarak bulunduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesine göre iş kazası sebebi ile doğacak yükümlülüklerin davacı taşeron firmaya ait olması taraflar arasındaki iç ilişkiye ilişkin bir husustur. Tazminat talebinde bulunan işçilerin husumeti her iki işverene de yöneltmiş olması sebebi ile davalının da işçilere karşı tazmin yükümlülüğü söz konusudur.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelenerek hazırlanan 15/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda taraflar arasındaki işin kesin kabulünün yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu hususta Mahkememizce yapılan araştırmaya göre aksi bir sonuca ulaşılamamıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde yukarıda açıklanan sebepler ile derdest olan iş mahkemesi dosyaları sebebi ile davalı tarafın tazminat yükümlülüğü doğmasının muhtemel olması ve kesin kabulün henüz yapılmamış olması sebebi ile teminatın iadesi şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeple davanın reddine, takip başlatılmasında davacı alacaklının kötü niyetle olduğuna dair herhangi bir delil bulunmaması sebebi ile davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatının REDDİNE,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 1.109,19-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 12.012,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Fazla yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır