Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/606 E. 2022/190 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/606 Esas
KARAR NO : 2022/190
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 21/10/2021
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı … ‘ın 28/03/2028 tarihine kadar münferiden davalı şirket yetkili müdürü olarak atandığını, davacı …’ın davalı şirkette 1,050,000 TL sermaye payı ile (9660) hakim ortak olduğunu, davacı, eski eşi olan müdür …’ın son bir kaç ay içerisinde muhtelif kanuna aykırı davranışlarını tespit edildiğini ve buna istinaden ortak vasfı ile davalı şirket hesaplarını incelediğini ve bu şirket hesaplarından mahkeme gerekli gördüğü takdirde bilirkişi marifetiyle yapılacak şirket hesabı incelemeleri ile de bu hususun belirleneceğini, davalı …’ın müdürü olduğu davalı şirketten kendisine haksız ve kanuna aykırı para çekmesinin yanısıra, yine şirketin parasıyla 16/03/2020 yılında davalı şirket ile benzer şekilde “sağlık hizmetleri sektöründe” faaliyet gösteren …Tic. Ltd. Şti.’nin tüm hisselerini eski hissedarlarından satın alarak bu şirketib tek sahibi haline geldiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun limited şirket müdürlerinin rekabet yasağı ile şirkete olan bağlılık yükümlülüğünü düzenleyen 626’ıncı maddesi uyarınca, “(1) Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ila 205’inci madde hükümlerinin saklı olduğunu, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortakların yazılı olarak izin vermemiş ise müdürlerin şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacağını, Müdürlerin de ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabidir.” hükmüne amir olduğunu, davalı …’ın Türk Ceza Kanunu çerçevesinde suç işlediğinin sabit olmakla beraber kendisi ayrıca açıkça Türk Ticaret Kanunu amir hükümlerine aykırı davranmış olduğunu, davalının dava konusu dışında da davacı aleyhine zarara sebep olacak ve suç teşkil edecek faaliyetleri (Türkiye’de ve yurtdışında) ayrıca tespit olunduğunu, bunlarla ilgili hukuki işlemlere ayrıca başlandığını, davalı … aleyhine; a) yukarıda 3. Paragrafta belirtilen para çekme fiili ile şahsına şirket kaynaklarından menfaat sağlaması sebebiyle Türk Ceza Kanunu çerçevesinde, b) yukarıda 4. Paragrafta belirtilen haksız rekabet fiili neticesi Türk Ceza Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu (haksız rekabet hükümleri) çerçevesinde ve c) yukarıda 5. Paragrafta belirtilen fiiler neticesi Cumhuriyet Başsavcılığı ve ilgili yurtdışı yargı mercileri nezdinde tüm şikayet hakları ve bu davanın ikamesi ile birlikte ayrıca kullanılacağını, davalı müdürün, şirketi kendi menfaatleri için kullandığı diğer vaka ve deliller ile de sabit olduğunu, kendisinin davacı harici şirket ortağı … ile de bir husumet halinde olup ve kendisi ile ayrı bir dava derdest halde olduğunu, müdür …’ın talihsiz bir şekilde şirketi kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak ve kendine kanun dışı çıkar sağlamak adına her türlü yola başvurmakta ve tüm şirket ortaklarını karşısına aldığını , davalı müdürün kendisine emanet edilmiş ve kendi kontrolünde olan paraları açıkça kendisine almış ve emniyeti suistimal suçu işlediğini, bu ifade ve cezai kovuşturma süreci ile de sabit olduğu üzere şirket müdürü davalı … mütemadiyen “özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini” ağır bir şekilde ihlal ettiğini, davaya konu şirket sağlık hizmetleri sunmakta olan bir kurum olup faaliyet konusu çerçevesinde sürekli otorite denetimlerine konu olduğunu, bu denetimlerde gerekli bilgi, belge ve raporlama konusunda uzman olan ve şirketle alakalı tüm işleri yürüten ve hatta davacı … ilgilenmekte iken, kendisinin davalı müdür tarafından haksız ve mesnetiz vekaletten azledilmesi sonucu dava ikamesinden çok kısa bir süre otorite ilgili Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan bilgi isteme denetim faaliyetine cevap vermediğini, davalı müdürün ayrıca şirket hakim ortağı davacının şirket adına işlem yapabilmesi için tevdi edilmiş vekaletnameyi, içinde kendi menfaatine kanuna aykırı işlemlerde rahatça bulunabilmek
adına ve hakkını kötüye kullanarak mesnetsizce sona erdirdiğini, davalının hal ve tavırlarıyla, davacıya husumet beslediği,
yetkilerini kötüye kullanarak davalı şirketi kendi kasası gibi
kullandığı, şirket aracını kendi şahsi işlerinde kullandığı açıkça tespit
edildiğini, ortak olan veya olmayan müdürün yeni bir şirkete ortak olması,
mesaisinin çoğunu yeni kurulan şirkete harcaması, ya da zimmetine mal
varlığı geçirmesi Yargıtay’a göre azil için haklı sebep niteliğinde olduğunu ,Yargıtay bir kararında müdürün şirketin iştigal konuları aynı olan başka bir
şirkette ortak olup mesaisinin çoğunu buraya harcadığı ve bunu yaparken genel kuruldan izin almadığı gerekçesiyle müdürün azli davasını kabul
ettiğini, limited şirket müdürü sırf sıfatı nedeniyle bankalarda hesap açtığını, şirkete ait hesaplardan para çektiğini iddia ederek bunun ticaret
şirketi yönetiminin doğal bir sonucu olduğunu iddia etmemesi gerektiğini, bu şartlar muvacehesinde şirket genel kurulu toplantı çağrısı
yapmak, bu toplantıyı tertip etmek ve müdürün azlini temin etmenin olanaksız göründüğünü bu sebeplerle, toplantı çağrısı yapmadan
mahkeme’den müdürün azlini talep etmek gereği hasıl olduğunu, bu konuda emsal kararlara göre de bu hususa cevaz verildiğini, 6102 sayılı TTK’nın 630/2 maddesinde “Her ortak, haklı sebeblerin varlığında, yöneticilerin yönetim – hakkınının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden – isteyebilir” hükmünün düzenlemiş olduğunu, 6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesinde düzenlenen dava hakkının her ortağa tanınmış yasadan kaynaklanan bir hak olduğunu, davalı şirket nezdinde, davalı müdür …’ın kanuna aykırı işlemleri neticesi oluşan zarar her geçen gün artması sebebiyle bu konuya derhal müdahale etmek zorunluluğu hasıl olduğunu meseleye müdahale edilmeyen her gün davalının kanuna aykırı faaliyetlerine devam etmekte olup genel kurul yapılmasını engellemekte, şirketin işleyişini aksatmakta ve telafisi imkansız zararlara yol açtığını, davalı müdürün her an şirketin kasasını kendi mefaatleri için ve diğer ortaklıkları için tüketmekte, şirket aracını şahsi işlerinde kullanmakta ve tamamen ortakların kararlarına, şirket amacına, şirket menfaatine, kanuna ve özen borcuna aykırı davrandığını, müdür …’ın bu dava neticeleninceye kadar tüm yetkilerinin durdurulmasına ve şirket yönetiminin hakim ortak davacı … ‘a devredilmesine, tedbiren karar verilmesi gereklilik arz ettiğini belirterek açıklanan nedenler ile davalı müdür …’ın bu dava neticeleninceye kadar davalı şirket nezdindeki tüm yetkilerinin durdurulmasına ve şirket yönetiminin münferiden hakim ortak davacı …’a devredilmesine, tedbiren karar verilmesine, davalı müdür …’ın davalı şirket nezdindeki müdürlük görevinden azledilmesine ve davacı …’ın yetkili müdür olarak atanmasına, masraf ve vekalet ücretlerinin davalıya tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/2097 e., 2016/274 k. sayılı ve 14.01.2016 tarihli kararı ve bu husustaki emsal yüksek mahkeme içtihatları göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafın işbu davayı ikame etmesinde ”hukuki yararı” bulunmadığını, işbu nedenle sayın mahkemenizden huzurdaki davanın ”hukuki yarar yokluğu” nedeni ile usul yönünden reddini talep ettiklerini, davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli olmadığını, bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerektiğini, HMK madde 114/h fıkrası gereği davanın açılmasında hukuki yararın bulunması dava şartı olduğunu, davacı, hakkına kavuşmak için mahkemenin kararına muhtaç bulunduğunu, davacı …’ın şirkette 1.050.000,00 TL sermaye payı ile %60 oranında hakim ortak olduğunu, davacının şirket nezdindeki hissesinin %60 olduğu göz önünde bulundurulduğunda genel kurulu toplayarak genel kurul kararı ile davalı şirket müdürü …’ın görevini sona erdirmesi mümkün iken, işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, huzurdaki davanın ”hukuki yarar yokluğu” nedeniyle usul yönünden reddini talep ettiklerini, davalılardan müvekkili … tarafından diğer davalı müvekkil şirket …’nin müdürlük vazifesi şirketin faaliyete başlama tarihinden itibaren azami dikkat ve özen ile usul ve yasalara uygun biçimde yürütüldüğünü, davacı tarafın müvekkili …’a karşı kin ve husumet güderek, tarafların ortak olduğu diğer davalı şirketin işleyişi ve yönetimi ile kişisel çıkarlarını birbirlerine karıştırdığını, davalılardan müvekkili … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 28.03.2008 tarihinde kurucu ortak vasfını haiz … ve … tarafından kurulduğunu, işbu kuruluş esnasında davalılardan müvekkili …, diğer davalı müvekkili şirketin 28.03.2008 tarihinden başlamak üzere 20 yıl boyunca yani 28.03.2028 tarihine kadar şirketin müdürü olarak tayin edilmiş ve bu husus ticaret siciline de tescil edildiğini, davalılardan müvekkili … Şirketi’nin halihazırda üç ortağı bulunmakta olup bunlar davacı …, diğer davalı müvekkili … ve dava dışı … olduğunu, müvekkili …, davacı …’ın eski eşi olduğunu, tarafların boşanmış olduğunu, davacı … ‘ın boşanma sürecinden itibaren eylemli biçimde müvekkiline karşı kin ve husumet güttüğünü, tarafların boşanma kararı uyarınca, müvekkili … tarafından davacı …’a 1 adet taşınmaz devredileceğini, müvekkili …’ın davacı …’a yapılacak devir için defaetle tapuda buluşmayı teklif etmiş ise de davacı taraf kötü niyetle hareket ederek müvekkilinih bu talebini geri çevirip mahkemelere de iş yükü oluşturacak şekilde dava açma yolunu tercih ettiğini, müvekkili …’ın yine tüm iyi niyetiyle davanın açıldığı tarihten sonra dahi davacıya tapuyu devretmeyi teklif etmiş ve hatta vekil sıfatı ile avukat tarafından da davacı ile iletişime geçilerek müvekkilinin tapu devrine hazır olduğu belirtilip, uygun gün tayin edilmeye çalışılmış ise de davacı tarafın bu durumu kabul etmediğini, davacı tarafın, müvekkili …’a kin ve husumet güttüğünün bir kanıtı da dava dilekçesinde gerçeklik ile alakası dahi bulunmayan ”…Ticaret Limited Şirketi”nin müvekkiline ait olduğu sebebi olduğunu, davacı tarafın bahsettiği global güzellik merkezinin müvekkili …’ın yakın zamanda evleneceği nişanlısı Derya Kart’a ait olduğu, davacı … tarafından ne iş hayatının etiğine ve profesyonelliğine aykırı biçimde kişisel çıkarlar, husumetler tarafların ortak olduğu şirket meselelerine karıştırılıp , şirketin istikbali ile oynadığını, davacı tarafın müvekkili …’ın azledilmesinin gerekliliği ve haklılığına ilişkin hiçbir gerekçe gösteremediğini, işbu nedenle Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/16810E., 2015/1562 K. ve 09.02.2015 tarihli kararı da göz önünde bulundurularak davanın reddi gerektiğini, davacı …’ın yukarıda da izah olunduğu üzere kişisel meseleleri ile şirketin işleyiş ve yönetimini birbirine karıştırarak; müvekkilimizi üstün bir özveri ve layığı ile yürüttüğü şirket müdürlüğü görevinden azletmeye çalıştığını, haklı nedeni bulunmaksızın yönelttiği işbu azil talebinin mahkemeniz tarafından reddini talep ettiklerini, davacı … ‘ın müvekkil … tarafından …’nin tüm ticari ve resmi işlerinin yürütülmesi için kendisine verilen vekaletnameler ile yüklendiği vekillik sıfatını kötüye kullandığını, bağlılık yükümlülüğüne ve rekabet yasağına aykırı davranmış olup şirketteki işlemler ve para transferleri hakkında ortaklara bilgi vermediğini, müvekkili …’ın şirket müdürü sıfatıyla …’nin tüm ticari ve resmi iş ve işlemlerinin yürütülmesi için davacıya ….noterliği 14.03.2019 tarih … yevmiye no’lu ve … .noterliği 06.12.2016 tarih … yevmiye no’lu vekaletnamelerini verdiğini, ancak davacı … işbu vekaletnamelerde kendisine verilen yetkilerini kötüye kullandığını, müvekkilinin davacıdan bir çok kez yaptığı işler hakkında bilgi istemiş ise de davacının müvekkilinin bu talebini yerine getirmediğini müvekkili … ilk olarak davacının bu haksız ve kendisine verilen vekaletname ile yüklendiği vekil sıfatı ile bağdaşmayan haksız eylemleri nedeni ile ilk olarak kendisini … noterliği 06.12.2016 tarih … yevmiye no’lu vekaletname yönünden … noterliği 12.10.2018 Tarihli … Yevmiye No’lu Azilnamesi İle ; ….noterliği 14.03.2019 Tarih … Yevmiye No’lu Vekaletnamesi Yönünden ….noterliği 28.09.2021 Tarihli … Yevmiye No’lu Azilnamesi İle azlettiğini, davacı …’ın yalnızca kendisine ait şirketi lehine TTK’ya aykırı işlemler yapmakla da yetinmemiş, sürekli olarak ikamet ettiği sitenin aidatı, araç benzin giderleri başta olmak üzere kişisel giderleri için davalı …’nin hesabından para çektiğini, müvekkilinin aldığı iddia edilen paralar ise müvekkilinin davalı şirkette yürüttüğü müdürlük görevi nedeniyle hak etmiş olduğu maaşı olduğunu, işbu hususların tespitine yönelik sayın mahkemenizden aşağıda yer alan bankalara detaylı hesap dökümlerinin için müzekkere yazılmasını ve davalı şirkete ait karar defterlerinin celbini ve alanında uzman bilirkişiler vasıtasıyla davacının müvekkilden aldığı vekaletnameler kapsamında gerçekleştirdiği hukuka aykırı ödemelerin tespitini talep ettiklerini belirterek açıklanan nedenler ile davanın ”hukuki yarar yokluğu” nedeniyle usul yönünden reddine, mahkemenin usul hususundaki talep ve iddialarımız hakkında aksi kanaatte olması halinde davanın esastan reddine, her türlü yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava: Davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin münferiden yetkili müdürü …’ın azli talebine ilişkindir.
… Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/… E. Sayılı dava dosyası, … nün, … Aile Mahkemesinin 2021/… E. Sayılı dava dosyası, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… E. Sayılı dava dosyası, … Aile Mahkemesinin 2019/… E. Sayılı dava dosyası, … Bankası, … Bankası, … … Bankası , … … , … yazı cevapları ve tüm dosya kapsamı davanın delilleri oluşturmaktadır.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 24/02/2022 tarihli dilekçesinde özetle, dava konusu iddia ve taleplerinden davalı …’ın vefat etmiş olması sebebiyle feragat ettiklerini işbu sebeple feragat beyanları doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili mahkememize sunmuş olduğu 03/03/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili … ile davacı … arasında işbu davayı da kapsayacak şekilde; 08.12.2021 tarihli protokol/uzlaşma tutanağı, 18.01.2022 tarihli ek protokol/uzlaşma tutanağı düzenlenmiş olup bu bağlamda müvekkili …’ın …. Noterliğinin 20.01.2022 tarihli ve … yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesiyle davalı … San .ve Tic. Ltd. Şti. şirketindeki hisselerini davacıya devrettiğini, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan mezkur protokoller uyarınca …. Noterliğinin 20.01.2022 tarihli ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacı …’a … San. Ve Tic. Ltd. Şti. için en geniş şekilde yetki verdiğini, 2022/01 Karar sayılı şirket karar defteri … Noterliğinin 20.01.2022 tarihli ve 1501 yevmiye numaralı tasdikiyle onaylı olup müvekkili şirket müdürlüğünden de anılı protokoller kapsamında istifa ettiğini halihazırda … kayıtlarında şirket müdürü olarak … ‘ın görüldüğünü, müvekkili …’ın 03.02.2022 tarihinde vefat etmiş olup vefat ile birlikte vekillik görevlerinin işbu müvekkil yönünden kendiliğinden sona erdiğini, müteveffanın yasal mirasçıları 01.09.2003 doğumlu … ve 24.12.2005 doğumlu … olduğunu, mirasçıların ikametgah adresi “… Mah. … Cad. … Apt. No: … / İSTANBUL” olup mirasçılara tebligat çıkarılmasını talep ettiği, davalılar vekilinin yine mahkememizin 03/03/2022 tarihli celsesinde davacı tarafın feragat beyanının takdirinin mahkemeye ait olduğu, vekalet ücreti ve yargılama giderleri talepleri bulunduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekilinin dosyada mevcut vekaletnamesinin yapılan incelemesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
HMK’nun 311/1.maddesi “Feragat ve Kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmüne haizdir.
Davadan feragat, kesin hükmün yasal sonuçlarını doğuran ve davayı sonuçlandıran taraf işlemi olup, davalının kabulüne dâhi bağlı değildir. Bu durumlar karşısında davacının davasından feragat etmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜ K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE ,
2-Harçlar kanunu gereğince davadan feragat veya davalı kabul veya sulh muhakemenin ilk celsesinde vuku bulduğundan, maktu karar ve ilam harcının üçte biri olan 26,90 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 32,40 TL ‘nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı şirket kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T ( madde-6) göre hesaplanan 2.550,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak ilgili davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, davalılar vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır