Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/561 E. 2021/1000 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/561 Esas
KARAR NO : 2021/1000
DAVA : şirket hisse devir işleminin iptali
DAVA TARİHİ : 01/10/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan şirket hisse devir işleminin iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti. Ortakları davacı …’ in (%50 hissedar) ve davalı …’ in (%50 hissedar) iken 31.10.2013 tarihinde limited şirket hisse devri sözleşmesi (Ortak içi) imzalandığını, … ve Ticaret Ltd. Şti. … tarafından kurulduğunu, davalı …’ in Üniversiteden mezun olunca herhangi bir bedel ödemeksizin şirkete ortak olduğunu, başka bir yerde daha önce çalışmadığını, başkaca herhangi bir geliri de olmadığını, davacı ile davalı … arasında aşağıda ayrıntılı açıklanacak nedenlerle … Noterliği’ nin 31.10.2013 tarih … yevmiye numaralı Limited Şirket hisse devir sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre “Ticari Merkezi … Mahallesi … Sk. … Ap. No: … Giriş Dükkan … İstanbul’da bulunan ve … ‘nün … sicil numarasında kayıtlı bulunan … Vd. … vergi sicil numaralı … İnşaat dekorasyon Taahhüt ve Mühendislik Hizmetleri Limited Şirketi ünvanlı şirket ortaklarından ben devreden adı geçen şirketteki 90.000-TL lik hissemden ile davalı … arasında aşağıda ayrıntılı açıklanacak nedenlerle … Noterliği’ nin 31.10.2013 tarih … yevmiye numaralı Limited Şirket hisse devir sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre “Ticari Merkezi … Mahallesi … Sk. … Ap. No: … Giriş Dükkan … İstanbul’da bulunan ve …’nün … sicil numarasında kayıtlı bulunan … Vd. … vergi sicil numaralı … İnşaat dekorasyon Taahhüt ve Mühendislik Hizmetleri Limited Şirketi ünvanlı şirket ortaklarından ben devreden adı geçen şirketteki 90.000-TL lik hissemden72.000-TL lik hissemi bütün aktif ve pasifiyle hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte yukarıda ismi yazılı bulunan halen şirketimiz ortaklarından devralana 72.000 TL (yetmişikibintürklirası) bedel karşılığında devir ve temlik ettim. Devir Bedelini kendisinden nakten ve tamamen aldım. Devrettiğim hissemin devir devir alan adına kayıt ve tescil edilmesine rıza ve muvafakat ettiğimi şimdiden kabul , beyan ve ikrar ederim. Ben hisseyi devralan olarak yukarıda hissesini devir edenin beyanında yazılı olduğu şekilde adı geçen şirketteki hissesini sevir aldım. Devir bedelini kendisine nakden veya tamamen ödedim. Taraflardan her biri bu şirket hisse devir sözleşmesini devralan adına ortaklar pay defterine yazdırmaya yetkilidir. Taraflar işbu sözleşmenin ilgili mercilere kayıt ve tescil ettirilmesine rıza ve muvafakatlarının bulunduğunu , devredenin terkin edilmesini şimdiden kabul beyan ve ikrar ederler.” hükümlerinin yer aldığını, müvekkili davacı …’ in dava dışı Şahtekin … ile evlilik birliği devam ederken boşanma ihtimali doğduğu aşamada bu işlemi yapmış olup gerçekte devir iradesi olmadığını, davacı müvekkili …’ in davalılardan …’in babası olduğunu, dava dışı Şahtekin … ile 2002 yılında ikinci evliliğini yapmış iken 2013 yılı ikinci yarısında evlilik birliğinde sorunlar yaşanmaya başladığını ve … ile Şahtekin …’ in boşanmanın eşiğine geldiğini, bu gelişmeler üzerine davacının şirketteki hissesinin % 40′ ını hukuki süreç sonuçlanıncaya kadar oğlu davalı …’e devir etmeye karar verdiğini, bu devir işleminden Şahtekin …’in de hiçbir şekilde haberi olmadığını, devir işleminin kendisinden gizli yapıldığını, davalı … tarafından da bu devir uygun görülmüş olup yukarıdaki sözleşme imzalandığını, baba ve oğul arasında sözlü olarak inançlı işlem olduğunu, bu inançlı işlemin tanık , isticvap , yemin ve sair diğer delillerle dava aşamasında ispatlanacağını, tarafların iradesinin olası bir boşanmada yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçtiğini, müvekkili davacı … ile dava dışı Şahtekin … arasındaki anlaşmazlıkların çözüme ulaşmış olup boşanma davası sürecine gidilmemiş olduğunu, müteaddit defalar davacı müvekkilinin oğlundan hisseleri geri istemesine rağmen maalesef dava tarihine kadar hisseler kendisine iade edilmediğini, gerçekte şirketin % 40 hissesinin …’e ait olup …’e ait olmadığını, 31.10.2013 tarihinde öncesinde veya sonrasında banka kanalıyla ve sair bir ödeme vasıtası ile bedeller ödenmediğini, şayet bir ödeme iddiası var ise bu konudaki delili davalı …’ in beyan ve ispat ettiğini, … Noterliği’ nin 03/11/2014 tarih ve … sayılı imza sirkülerine göre taraflar önemli hususlarda müşterek imza atma yönünde karar almış olup bu dahi gerçekte … ve …’in % 50′ şer oranda hissedar olduklarına bir karine olduğunu, davacı müvekkili tarafından davalı …’e vermiş olduğu yetkileri azilname ile geri aldığını, davacı müvekkilinin 2013 ve devam eden dönemde böbrek rahatsızlığı arttığını ve 2015 yılında diyaliz hastası olduğunu, bu süreçte de davalı … tarafından şirket işlerinde bir kısım hatalı uygulamalar yapıldığının öğrenildiğini, davalı …’in ticari faaliyet olarak şirket dışında bir geliri bulunmadığını, İzmir Urla’da bulunan taşınmazın şirket gelirleri ile alınmış olduğu tespit edildiği takdirde bu konuda da yasal yollara başvurulacağını, bu aşamada şirkete ait bir kısım taşınmaz ve araçların satışının yapılmaması için kaydına tedbir konulmasını talep ettiklerini belirterek açıklanan nedenler ile teminatsız İhtiyati tedbir talebinin kabulüne, … Ltd. Şti. adına kayıtlı bulunan (1) İstanbul İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parsel … Blok … Kat … nolu bağımsız bölüm ve (2) İstanbul İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parsel Blok … Kat … nolu bağımsız bölüm taşınmazların ve şirket adına kayıtlı … plakalı aracın ve şirket adına var ise başkaca kayıtlı araçların üçüncü kişilere satışının, devrinin önlenmesi için kaydına tedbir konulmasına karar verilmesini, davanın kabulüne sermayesi 180.000-TL olan davalı … Ltd. Şti. nezdinde davalı … üzerine kayıtlı 72.000-TL miktarlı payın ( %40) iptali ile davacı … adına kaydına karar verilmesini, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı tutulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, Türk Ticaret Kanununda bir çok konuda zamanaşımı süresinin öngörüldüğünü, bu sürelerin 3 aydan başlamak üzere 5 yıla kadar uzayan süreler olduğunu, bunlardan ilkinin T.T.K.’nun 60. maddesinde yer almakta olup, “56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmünü içerdiğini, yine T.T.T.’nunun 158 maddesi “(1) Devrolunan şirketin borçlarından birleşmeden önce sorumlu olan ortakların sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla ki, bu borçlar birleşme kararının ilânından önce doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler bu tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır. (2) Devrolunan şirketin borçlarından doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının ilânı tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar.” hükmünü içerdiğini, T.T.K.’nun 231. maddesinin ise, “(1) Bir ortak 230 uncu maddeye aykırı hareket ederse, şirket, bu ortaktan tazminat istemekte veya tazminat yerine bu ortağın kendi adına yaptığı işleri şirket adına yapılmış saymakta, üçüncü kişilerin hesabına yapmış olduğu işlerden doğan menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemekte serbesttir. (2) Bu seçeneklerden birine diğer ortaklar çoğunlukla karar verir. Bu hak, bir işlemin yapıldığının veya ortağın diğer bir şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten başlayarak üç ay ve her hâlde işlemin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.” hükmünü, T.T.K.’nun 264. maddesi ise, “(1) Şirketin borçları için, şirket alacaklılarının ortaklara ileri sürebilecekleri istem hakları, ortağın şirketten ayrılmasının, şirketin sona erdiğinin veya iflâsının ilân edildiğinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmasından itibaren üç yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar; ancak, niteliği nedeniyle, alacağın daha kısa bir zamanaşımına bağlandığı durumlarda o zamanaşımı süresi uygulanır.” hükmünü içerdiğini, sonuç olarak, T.T.K’nunda yer alan ağırlıklı zamanaşamı süreleri 3 yıl olup, bunun üç istisnasını 512, 560 ve 611. maddelerinde yer alan 5 yıllık zamanaşımı süreleri olduğunu, huzurda görülen dava ile ilgili olmamakla birlikte T.T.K.’nun 512.maddesi; “(1)Haksız yere ve kötüniyetle kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alan pay sahipleri, bunları geri vermekle yükümlüdür. Yönetim kurulu üyelerinin kazanç payları hakkında da aynı hüküm uygulanır.(2) Geri alma hakkı, paranın alındığı tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” T.T.K.’nun 560.maddesi; “(1) Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü ve T.T.K.’nun 611.maddesi; “(1) Haksız yere kar almış olan ortak ve müdür bunu geri vermekle yükümlüdür. (2) İyiniyetli oldukları takdirde ortak veya müdürün haksız alınan karı geri verme borcu, şirket alacaklılarının haklarını ödemek için gerekli olan tutarı aşamaz.(3) Şirketin haksız alınan karı geri alma hakkı, paranın alındığı tarihten itibaren beş yıl, iyiniyetin varlığında iki yıl sonra zamanaşımına uğrar.” hükümlerini içerdiğini, davacının şirketteki hisselerini dava dilekçesinde de ifade ettiği gibi … Noterliği’nin 31.10.2013 tarih ve … yevmiye numarası ile kayıtlı hisse devir sözleşmesi ile hisselerinin devredilmiş olduğu yani aradan 8 yılı aşkın bir sürenin geçmiş olduğunu, bu işlemle ilgili olarak dava ve talepte bulunma hakkının, T.T.K.’nunda yer tüm zamanaşamı süreleri dikkate alındığında “zamanaşımına” uğramış olduğu açıkça görüldüğünü, bu nedenle, bahse konu davanın evvelemirde esasa girilmeden “zamanaşımı” itirazları doğrultusunda reddedilmesi gerektiğini, dava dilekçelerindeki açıklamalarının aksine davacının 1976-1995 yılları arasında tek bir firmaya hizmet veren, yanında hiçbir çalışanın olmadığı, basit hesaplar ile tutulan bir şahıs firması olduğunu, davacının ne bir personeli ne de kurumsal bir ofisinin olmayıp, hesap kitapları son derece düzensiz ve amatörce tutulan bir firma olduğunu, davalı müvekkilinin 2001 yılında … nden İnşaat Mühendisi olarak mezun olmasından sonra babası …’in bu şahış firmasında çalışmaya başladığını sonuç olarak , davacının şirket hisselerini davalı müvekkiline satışının ne davacının evliliği ile ne de inançlı işlemle her hangi bir ilgisi olmadığını, davacının şirketteki hisselerini oğlu …’e satış suretiyle devrettiğini, dolayısıyla bu durumunun aksine yönelik olarak dava dilekçesindeki tüm beyan ve iddiaların gerçek dışı olup, kabulünün mümkün olmadığını bu nedenle, haksız olarak açılan davanın bu gerekçe ile de reddi gerektiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan mahkeme kararının huzurdaki dava ile bir ilgisinin bulunmaması bir yana ancak Yüksek Mahkeme (Yargıtay) kararları, yerel mahkemeler için içtihat niteliğinde olduğundan bahisle bağlayıcı olabileceğini, bir başka yerel mahkemenin verdiği kararın diğer bir yerel mahkeme için içtihat olarak ne kabulü ne bağlayıcılığı söz konusu olduğunu, dava dilekçesindeki şirkete ait bina, arsa, arazi ve taşınmazların satış işlemlerinin şirket hisselerinin devrindden önceki gibi müşterek imza ile yapılıyor olmasının, şirkette eşit hissedar olarak değerlenmeye gerekçe olarak göstermeyi anlamanın mümkün olmadığını, hisselerini noter huzurunda devri sırasındaki, “şirketteki hissemi bütün aktif ve pasifiyle hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte yukarıda ismi yazılı bulunan halen şirket ortaklarından devralana 72.000.-TL bedel karşılığı devir ve temlik ettim. Devir bedelini kendisinden nakten ve defaten tamamen aldım” gibi bir beyan ve kabül var iken, şirkete ait menkul ve gayrimenkulleri müşterek imza ile devrediyor olmayı %50’şer ortaklığın devamı şeklinde yorumlamanın akılla ve mantıkla bağdaştırabilmenin mümkün olmadığını belirterek açıklanan nedenler ile davanın söz konusu talebin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle esasa girişilmeden reddine, zamanaşımı itirazımızın kabul görmemesi halinde, M.K.’nun 2 maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olarak, sözde muvazaalı işlem iddiasıyla açtığı davanın yine esasa girilmeden reddine, M.K.’nun 2. maddesine aykırı gerekçe ile açıldığı iddialarının da kabul edilmemesi halinde, haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın, öncelikle ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin olmak üzere top yekün reddine, yargılama gideri ve mahkeme vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, inançlı işlemle yapıldığı ileri sürülen şirket hisse devir işleminin iptali ile hisselerin davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamında mevcut … Noterliği’nin 31.10.2013 tarihli … yevmiye nolu Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi incelendiğinde, davacının davalı şirketteki hissesinin bir kısmını davalıya devrettiği, devir bedelinin nakden ve peşin alındığı hususlarının belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizde görülmekte olan davada, Yerleşik Yargıtay uygulaması gereği, davanın BK’ nun 147/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı, eldeki davada 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususlarının incelenmesi gerekeceği, davanın açılış tarihinin ; 01/10/2021 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Sicil kayıtlarına göre; davacının 31.10.2013 tarihinde limited şirket hisse devir sözleşmesi ile hisseleri iktisap ettiği ve hisse devrinin 01.11.2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ile kabul edilerek 14 Kasım 2013 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, ortaklar Kurulu Kararlarında pay defterine kayıt için de karar alındığından muacceliyetin ortaklar kurulu karar tarihlerinden itibaren işlemeye başlayacağı, bu haliyle 01.11.2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ve dava açılış tarihi olan 01/10/2021 tarihi arasında zamanaşımı süresi dolduğu anlaşılmakla davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30. TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 1.229,58 TL’nin mahsubu fazla yatırılan 1.170,28. TL harcın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
5-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır