Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/493 E. 2022/670 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/462 Esas
KARAR NO : 2022/651
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketine trafik sigortalı … plaka numaralı aracın 20/01/2013 tarihinde karıştığı kaza dolayısıyla açılan iki hasar dosyasından ölen ve yaralanan hak sahiplerine müvekkili şirket tarafından tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan aracı sevk ve idare eden dava dışı … …’e söz konusu kazaya ilişkin Adli Tıp kurumundan alınan raporda 1.48 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, Kara yolları Motorlu araçlar ZMMM sorumluluk sigorta genel şartlarını, zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkı başlıklı b.4 maddesinde sigortacı tarafından sigortalıya rücu edilebilecek hallerin sayıldığı ve “Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar” hallerinde sigortacının rücu edilebileceği belirtilmiş olmakla sigortalı aracın araç sürücüsünün genel şartların b4 maddesinin c fıkrası ve kara yolları trafik kanunun 95. Maddesinin 2. fıkrası gereğince ödenen tazminatın rücu edilebileceğini bildirip, toplam 451,902.00 TL maddi tazminatın 87.437,07 TL’sinin ödeme tarihi olan 20.02.2018 tarihinden itibaren; 73.642.74 TL’sinin ödeme tarihi oları 27.02.2019 tarihinden itibaren; 290,769,67 TL’sinin ödeme tarihi olan 19,06.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, mahkeme masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kanun ve Yargıtay kararlarına göre sigorta şirketinin yükümlülüğüne yerine getirdikten itibaren iki yıl içinde rücu davasını açması gerekmekte olduğunu, dava dilekçesinden de anlaşıldığı üzere ödeme tarihlerine bakıldığında zamanaşımının gerçekleştiğini, bu yönden davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin tacir olmadığını, dolayısıyla bu davanın TTK kapsamında dava olmadığından ticaret mahkemesinde değil, genel mahkeme de açılması gerektiğini, bu nedenle de görev itirazında bulunduğunu, müvekkili … …’in bu dava da araç sahibi olarak davalı konumunda olduğunu, bir kazada sürücünün kusurlu olmasının rücu talebi için yeterli bir gerekçe olmadığını, çünkü sürücünün bu olayda bir kastı olmadığını, ayrıca olayda davacının sigortalısı … … ’ında kusuru olduğunu, bunun da toplanacak deliller ve yapılacak bilirkişi incelemesi ile sabit olacağını, nitekim davacı tarafın sunmadığı ancak … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/… sayılı dosyasında mevcut 2 ayrı raporda … … kusurlu bulunduğunu, davanın bu nedenle haksız ve reddinin gerektiğini bildirip, öncelikle görev itirazının değerlendirilerek, görevsizlik kararı verilmesine karar verilmesini, zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini, esasa yönelik incelemeye girildiği takdirde açıkladığı hususların araştırılması ve delillerin toplanması ile davanın esastan reddine karar verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
… Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2022/… Esas 2022/… Karar sayılı kararında “Dosya kapsamından, davanın konusunu oluşturan 18/12/2012 günlü kazaya neden olan … plaka sayılı sigortalı aracın hususi araç olduğu ve davalı gerçek kişi adına kayıtlı bulunduğu, aracın davacı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığı ve sigortalının görülmekte olan davada, davalı sıfatı taşıdığı anlaşılmaktadır. Dava şartı niteliğindeki görev sorunu kendiliğinden ve öncelikle irdelenmelidir. (HMK.m.114,m.115) 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında kanunun 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Görülmekte olan davanın; davacı sigortacının (-3. şahıslar için ödediği tazminatı sürücünün ehliyetsiz olması nedeniyle-) davalı sigortalısına karşı açtığı rücuan tazminat davası olması ve davanın 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra 31/08/2015 tarihinde açılmış bulunmasına göre; mahkemece davaya bakma hususunda Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; HMK’nın 114/c maddesi uyarınca ve HMK’nın 115/2.maddesi gereğince, görevsizlik nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca da, mahkemelerin görevli olmasının kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle istinaf başvuru nedenleri ile bağlı olmaksızın ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. madde hükmü uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı sigorta şirketi vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde … plakalı aracın kaza tarihinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunun, 20/01/2013 tarihinde sigortalı … plakalı aracın karıştığı davaya konu kazanın meydana geldiğinin, kaza nedeniyle dava dışı üçüncü kişilere davacı sigorta şirketi tarafından ödemeler yapıldığının, kaza anında … plakalı araç sürücüsünün 1,48 promil alkollü olduğunun tespit edildiğinin, araç sürücüsünün kaza anınında alkollü olması nedeniyle davacının rücu hakkının bulunduğunun beyan edilerek davaya konu kaza nedeniyle dava dışı üçüncü kişilere ödenen tazminat bedellerinin rücuen tahsili talepli bu davanın açıldığı, davanın …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/… Esas 2019/284 Karar sayılı dosyasında açıldığı, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/… Esas 2019/284 Karar sayılı dosyasında davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği, taraflarca görevsizlik kararına karşı kanun yoluna başvurulmadığı ve kararın kesinleştirildiği ve dosyanın mahkememizin bu esas numarasını aldığı, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/… Esas 2019/284 Karar sayılı dosyasında görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de davalının … plakalı aracın kaza tarihinde maliki ve zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin tarafı olduğu, davalının gerçek kişi olduğu, davalının tacir olduğuna ve aracın vasfı ile kullanım amacı da değerlendirildiğinde aracın da ticari amaçla kullanıldığına ilişkin dosya içerisinde herhangi bir delilin bulunmadığı ve bu hususta da tarafların herhangi bir itiraz ve beyanlarının bulunmadığı, bu davanın 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığı, yukarıda belirtilen İstinaf ilamında açıklandığı üzere 6502 sayılı Kanun doğrultusunda taraflar arasında düzenlenen sigorta sözleşmesi kapsamında davalının tüketici ve sigorta sözleşmesinin de tüketici işlemi olduğu, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 20.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
2-6100 Sayılı HMK.’nun 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacı tarafın müracaat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
3-6100 Sayılı H.M.K.’ nun 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderlerinin (harç, mahkeme masrafları ve vekalet ücreti v.b.) görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır