Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/463 E. 2022/803 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/463 Esas
KARAR NO : 2022/803

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 16/08/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacının 06.02.2019 tarihinden bu yana davalı şirketin 33.350 hisse paylı ortağı olduğunu, şirketin diğer ortaklarının ise … ve … olduğunu, şirketin 06.02.2019 tarihinde kurulduğunu, imzaya yetkili kişinin davacı olarak belirlendiğini, şirket her ne kadar 06.02.2019 tarihinde kurulmuş olsa da restoranın açılışının 23.04.2019 tarihinde gerçekleştiğini ve 2019 Mayıs ayının sonlarına doğru da hizmet verilmeye başlandığını ve davacının bu süreç boyunca maddi ve manevi zararlara uğradığını, davacı ile şirket ortakları arasında ortaklığın sürdürülmesinin imkansız hale gelmesi nedeniyle davacının 14.09.2019 tarihi itibariyle şirket ile tüm ilişkisini kesmek zorunda kalarak şirketten fiili olarak ayrıldığını, davacının şirket kuruluşundan önce başka bir yerde düzenli bir çalışma hayatına sahip iken şirket ortaklarından …’ nun eşi olan dava dışı …’ nun vaatlerine dayanarak işini bıraktığını, davacı şirketin Şubat ayında kurulacağı ve işletmenin derhal hizmet vermeye başlanacağı belirtilmesine rağmen işletmenin 2019 Mayıs ayının sonlarına doğru hizmet vermeye başladığını, davacının bu süreçte sürekli olarak kendi cebinden harcama yaptığını ve maddi olarak zarara uğradığını, davacının işini kaybetmemek ve daha fazla zarara uğramamak adına çoğu zaman yaşadığı olayları sineye çektiğini, yeri geldiğinde aşçı olarak yeri geldiğinde garson olarak iki ay süre ise muhasebeci olarak çalıştığını, son olarak davacının ortakları tarafından hırsızlıkla suçlandığını ve sürekli olarak çoğalan baskılar, kâr payının verilmemesi, şirket faaliyetlerinin davacıya danışılmadan yürütülmesi ve genel olarak davacının ortaklıktan kaynaklı haklarının kullandırılmaması nedenleriyle ortaklıktan ayrılmak zorunda bırakıldığını, davacının 14.09.2019 tarihi itibariyle şirkete ve işletmeye dair tüm evrak ve kartları şirkete teslim ederek şirketten fiili olarak ayrıldığını, davacıya, ortakları tarafından ayrılma akçesinin verileceği belirtilmiş olmasına rağmen sürekli
oyalandığını ve son olarak hiçbir hakkı verilmediğini, davacının fiili olarak çalıştığı süre boyunca yaşadığı haksızlıkların tanık beyanları ile de sabit olduğunu, fiili olarak şirketten ayrılmak zorunda bırakılan davacının paylarını devredebilmek ve yasal hakkı olan ayrılma akçesini alabilmek amacıyla 22.10.2019 tarihinde şirkete ihtarname çekildiğini ve şirket tarafından kötüniyetli olarak talebin reddedildiğini, ortaklığın devam etmesinin imkansız hale geldiğini, davacının 6102 sayılı TTK 638 madde 2.fıkrasına istinaden haklı sebeple şirket ortaklığından ayrılmak istediğini, davacının davalı şirketin müdürü konumunda olup imza yetkisinin kendisinde olduğunu ancak 2021 Mart ayı itibariyle davacının onayı ve hiçbir bilgisi olmadan imzaya yetkili kişinin değiştiğini ve davalı şirketin
diğer ortaklarından biri olan …’nun şirket müdürü olduğunu, şirket müdürünün değişmesinin ancak davacının onayı ve imzası ile mümkün olabilecekken yapılan değişikliğin hukuka aykırı olduğunun
düşünüldüğünü, davacının şirketin kuruluş aşamasında ayni sermaye olarak şirketin neredeyse tüm mutfak ihtiyaçlarını temin ettiğini, bunlar arasında buzdolabı, derin dondurucu, tencereler, fırın,
paslanmaz çelik küvetler, yemek takımları vs bulunduğunu, ilgili durumun tanık beyanları ile de sabit olduğunu, davacı tarafından şirkete şirket payı dışında getirilmiş bulunan demirbaşların da
değerinin HMK 107.madde gereğince bilirkişi marifetiyle tespitinin gerektiğini beyanlarla davacının ortağı olduğu … Ltd Şti’ ndeki ortaklıktan çıkmasına, ortaklığının sona erdirilmesine, ortaklıktan çıkma kararının Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne bildirilmesine, dava açılırken tespiti mümkün olmadığından belirsiz alacak davasının kabulü ile şimdilik, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL ayrılma akçesi ve 1.000,00 TL kâr payının ihtarname tarihi olan 22.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı şirketten tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
kötü niyetli şirket ortaklarının şirketin içini boşaltmasının ve bu suretle davacının mağduriyete uğratılmasının, şirketin ve şirkete ait işyerinin 3.kişilere devrinin, banka hesaplarının boşaltılmasının, işyerindeki demirbaşların 3.kişilere satışının önlenmesi amacıyla şirket malvarlığına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, bu hususta Ticaret Sicil Müdürlüğüne, bankalara, Trafik Sicil Müdürlüklerine yazı yazılmasına, davacının şirket yetkilisi olmasına rağmen hukuka aykırı olarak rızası dışında imza yetkisinin elinden alınmış olması ve şirketin üçüncü kişilere borçlandırılmış, vergi ve sigorta borçları
ödenmeyerek davacının borç yükü altına sokulmuş olma ihtimaline binaen acilen şirkete ihtiyati tedbir olarak alanında uzman bir mali müşavirin kayyum olarak atanmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının usule aykırı olduğunu,
bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinin mümkün olmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacının davalı şirket ortakları ile yapılan görüşme ile ayrılma akçesinin verileceğinin iddia edildiğini, davacı taraf ile iddia edildiği şekilde bir görüşme yapılmadığını, ilk beyanlarında ortaklıktan ayrılmaya zorlandığını iddia eden davacı tarafın, dilekçenin devamında ortaklarının bu sözlerine itibar ederek davacı şirketten ayrıldığını ifade ettiğini, böylelikle birbiriyle çelişen iki ayrı beyanda bulunduğunu, davacının müdür olduğu dönemde davalı şirketin karlılık hedeflerini sağlayamadığı gibi gereği gibi de yönetilemediğini ve hatta kötü niyetli davranışları sebebiyle zarara uğradığını, işletmenin belirtildiği gibi Mayıs ayında değil, Şubat ayında fatura kesmeye başladığını, bu fatura bedellerinin de diğerleri gibi ne olduğunun bilinmediğini, davalı şirketin diğer ortaklarının Bakırköy …Noterliği’ nin 08.11.2019 tarih ve … yevmiye nolu işlemiyle keşide ettikleri ihtarname ile şirket müdürü …’ den gerektirici sebepleri ve gündem maddelerini bildirerek genel kurul çağrısı yapması istendiğini ancak davalı şirket müdürünün taraflarına
herhangi bir dönüş yapmadığı gibi sözlü iletişim teşebbüslerinin de sonuçsuz kaldığını bu bakımdan davalı şirketin genel kurul toplanması talebi yerine getirilmediğini, genel kurul çağrı talebinin davalı şirket müdürü tarafından dikkate alınmadığından, TTK madde 412 hükmü uyarınca İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyası ile olağanüstü genel kurul talepli dava ikame edildiğini ve yapılan yargılama sonucu taleplerin kabulüne karar verildiğini, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … karar sayılı ilamı gereğince, 22.02.2021 tarihinde yapılan genel kurul
kararı ile dava dışı …’ nun yetkili tek müdür olarak seçildiğini, bu itibarla davacı …’ nin şirketteki müdürlük görevinin sona erdiğini, TTK 638.maddesinde haklı sebeple çıkma davası açma hakkının tanımlandığını, dava açan ortağın haklı sebeplerin varlığını ispatlaması gerektiğini, haklı sebebin bulunmaması halinde ortağın şirketten çıkmasına hak kazanamayacağını, haklı sebeple çıkma durumunda, ortağa ayrılma payının ödenmesi nedeniyle şirketin malvarlığında azalma meydana geleceğinden, ortağın çıkma hakkını kullanmasındaki meşru yararların, başka bir biçimde sağlanıp sağlanmayacağı araştırılması gerektiğini, davacının ihtiyati tedbir olarak kayyım atanması ve şirket malvarlığına tedbir konulması talepleri ve faiz taleplerinin yerinde olmadığını, davacının şirkette “mobbing” e maruz kaldığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının şirketten 224.304 TL nakit para aldığını ve iade etmediğini, ayrılma akçesi ve kâr payı alacaklarına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, davacının 22.10.2019
tarihli ihtarnamesine ilişkin alacak taleplerini bunca zaman geçtikten sonra öne sürmesinin de tamamen kötü niyetli olduğunu, davanın haksız kazanç elde etme niyetiyle ikame edildiğini gösterdiğini, davalı şirkette herhangi bir aktif varlık bulunmadığını ve gayri faal olduğunu, işbu aşamada eğer mahkemece ayrılma akçesine hükmedecekse şirketin feshine karar verilmesi gerektiğini beyanlarla ortaklıktan ayrılma davası şartları oluşmadığından davanın öncelikle usulden mahkeme aksi kanaatteyse esastan reddine, eğer mahkemece ortaklıktan ayrılmanın şartlarının oluştuğuna kanaat getirilirse şirketin
devamında ortakların menfaati kalmadığından şirketin tasfiyesine karar verilmesine, şirketin mali durumunun incelenmesine ve şirketin devamında hissedarların menfaatinin olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alınmasına, davanın tümüyle reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlığın,davacı tarafın davalı şirketten haklı nedenle çıkma koşullarının oluşup oluşmadığı,mahkememizce davacı tarafın haklı nedenle çıkma koşullarının oluştuğu kanaatine varılması durumunda hesaplanacak ayrılma akçesi ve kar payı alacağı bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı hususularında toplandığı görülmüştür.
20/08/2021 tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin: “Davacının davada bu aşamada haklılığı yönünde yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gibi talep yargılamayı gerektirdiğinden HMK.nun 389. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” kanaatiyle reddine karar verilmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas, … Karar sayılı dosyasında verilen kararın incelemesinde; … ve … tarafından … aleyhine 6102 sayılı 617/3 madde atfıyla 411 ve 412 maddeleri uyarınca toplantıya çağrı için kayyım atanması, kayyım tarafından müdürün görevden alınması, yeni müdür tayini gündemi ile Genel Kurul yapılması talepli dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacıların davasının kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü … sicil numarasında kayıtlı… Limited Şirketi’ nin şirket müdürünün görevden alınması ve müdür seçilmesi gündemi ile toplantı için gerekli hazırlıkları yapmak ve karar almak üzere …’ a Genel Kurulu toplantıya hususunda izin ve yetki verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ‘nden celp edilen yazı cevabının incelenmesinde; ortakların: … sermayesinin: 33.325,00; Elif Türkoğlu sermayesinin: 33.350,00, … sermayesinin: 33.325,00 olduğu, yetkililerin: … Münferiden Göreve Başlama Tarihinin 22.02.2021 tarihi olduğu, İstanbul …ATM’ nin … Esas, … Karar sayılı kararı ile münferiden şirket müdürü davacı … yerine 22.02.2021 tarihi itibariyle şirket ortağı …’ nun şirketi münferiden yetkili olarak müdür seçildiği anlaşılmıştır.
16/12/2021 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı … beyanında; “Ben … Catering de garson olarak çalıştım. Tarafları bu şekilde tanırım. Talat usta mutfakta Aşçı olarak çalışmaktaydı. Davacı ortaktı ama kendisine söylenilen ne iş var ise onları yapıyordu.Elif Hanım ve eşi restaurant’a misafirleri ile birlikte gelip giderlerde yiyip içerlerdi ancak hesap ödemezlerdi.Davacı … onların her işine koştururdu misafirleri gelince her işi yapardı. Çalıştığım süre içerisinde ne dediler ise yaptığına tanık oldu. Mutfak ekipmanlarını Talat Usta aldı hatta mutfak ile ilgili tüm harcamaların davacı tarafça yapıldığını biliyorum bir defasında Eminönü’ne beraber gidip çay bardağı gibi mutfak eşyaları aldır. Biraz öncede ifade ettiğim üzere davacı taraf davalı şirket ortaklarından Elif ve Eşi Zafer Bey’in restaurant’a geldiklerinde tüm isteklerini yerine getirirdi hizmet ederdi buna rağmen Elif ve… hiç hesap ödemezlerdi davacıya hırsızlık şeklindeki ithamlarının bu durumu örtbas etmek için itham ettiklerini düşünüyorum nitekim adı geçen kişiler bana da benzer ithamlarda bulundular ayrıca gün sonunda şirketin faaliyet raporu Bünyamin Bey’e teslim edilirdi masraflar da Bünyamin Bey’e bildirilirdi.Ben garson olduğum için kasaya bakmıyordum.Davalı şirkette kasa yoktur belden bağlamalı garsonların kullandığı kasalar vardı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında; “Ben… işlerini yaptım.Ben inşaatçıyım şirketin mutfağının seramiğini yaptım. Beni işe davacı … çağırdı ödemeyi Talat Bey’den aldım. Davacı aynı zamanda benim komşumdur. Davacı önceden Ordu Evinde Aşçıbaşı idi, Ben Ocak ayında tadilat işini yaptım yılını hatırlamıyorum henüz fiilen faaliyeti verilmiyordu. Mutfak tadilat aşamasındaydı ancak şirket adına başka yerden yemek temin edip hizmet verildiğini biliyorum, Ben sadece Talat Bey ile muhatap oldum. Diğer ortaklar ile muhataplığım olmadı. Diğer ortaklardan Bünyamin Bey ben talimat yaparken birkaç defa geldi . Ben iş sahibi olarak Talat Bey ile Bünyamin Bey’i gördüm Bünyamin Bey’in bana verdiği bir talimat yoktur fikir alışverişinde bulunduk.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında; “Ben T… Park ‘ın alan koordinatörü olarak çalışıyorum davalı …firması da bu alan içerisinde hizmet vermektedir. Tarafları bu sebeple tanırım. Ben firmanın davacı tarafından sevk ve idare edildiğine şahit oldum. Biz alan personeli olarak davalı firmada da yemek yiyorduk. Bu sebeple sorumlu kişinin Talat Bey olduğunu biliyorum bir ara davacının şirkete gelmemeye başladığını biliyorum . Ben de sürekli alanda olduğum için neden gelmediğini sorduğumda, anlaşmazlık olduğunu söylediler.Ben durumu Bünyamin Bey’den öğrendim …u da tanıyorum.”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında:”… de aşçı olarak çalışıyordum.Davacıya sektörden tanırım bu şirketin ben de ortağıyım, Beni Talat Bey Elif Hanımlar ile tanıştırdı. İş arayışında olduğum için bu işe girmeye karar verdim.Talat Bey ile benim sermayemiz yoktu.Para kazandıkça ekipmanlar alınmaya başlanıldı.Tanıştığımız mali müşavir firmasına faturalara ve evrakları işe başlangıçları Talat Bey bildirirdi.Davacıdan şirketin gelir giderleri ile alakalı rapor istedik birkaç gün bu raporu hazırlamaya çalıştı. Sonrada işe gelmedi biz firma adına yapılan ödemeleri halen daha çözemedik. Davacı ayrıldıktan sonra da tedarik faturaları gelmeye devam etti. Ödemesini alamadığını söyleyen firmalar da oldu. Bunları da ödedik sonrasında müdür değişikliği talebinde bulunduk ve kurula gittik burada da yaklaşık 224.000 TL kadar karşılığı olmayan bir hesap olduğunu düşünüyoruz biz de şirketin tasfiyesini istiyoruz. 224.000 TL şirket kayıtlarında gözüküp fiilen olmayan bir paradır. Müdür değişikliğinden sonra bu para davacı tarafından iade edilmedi….ve Eşi hizmetin yalnızca kaliteli yürümesini isterdi bunun dışında alım satım yahut yönetim olarak şirkete karışmadılar… ve eşi restauranta geldiklerinde cari hesap açılırdı misafirlerin yanında hesap almazdık ancak sonrasında cari hesaplarına ödeme yaparlardı kredi kartı pos cihazlarında da bu durum mevcuttur Elif ve eşi yalnızca davacıdan rapor istedi kendilerinin davacıya karşı bir ithamı olmadığı akabinde de davacı işe gelemedi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
30/03/2022 tarihinde düzenlenen Ticaret/Borçlar Mevzuatı Nit.Hes.Uzmanı ve S.M.Mali Müşavir bilirkişiden alınan heyet raporunda neticeten;
“1- Davalı şirketin 2019 ve 2021 yılları yasal defterlerinin TTK. Hükümlerine göre sahibi lehine
delil teşkil edeceği, davalı şirketin 2020 yılı yasal defterlerinin TTK. Hükümlerine göre(yevmiye defteri süresinde kapanış tasdik edilmediğinden) sahibi lehine delil teşkil
etmeyeceği, 2- Şirkete ait 2019 yılı envanter defterinin yazılmadığının (boş olduğunun) görüldüğü, dolayısıyla 2019 yılında şirkette herhangi bir sayım ve kontrolün yapılmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla 2019 yılına ait yasal defterler sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olsa da değerleme ve analiz yapmaya uygun olmadığı,
3-Şirketin yasal defterlerinde demirbaşlara ait herhangi bir kaydın var olmadığı, dava dilekçesinde davacı tarafından mutfakta kullanılan tüm mutfak ekipmanlarının teslim edildiğinin beyan edildiği, tanık …’ nın ifadesinde “Mutfak ekipmanlarını Talat Usta aldı” dediği, davacı vekili tarafından inceleme anında gösterilen sonrasında kendisinden bizzat alınarak incelenen evraklar arasında davacının işletmeye teslim ettiğini beyan ettiği demirbaşlara ait (mutfak ekipmanları) bir faturaya rastlanılmadığı,
4-Davalı şirkete ait 2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço hesaplarının gerçeği yansıtmadığının
anlaşıldığı, Hazır Değerlerde bulunan 108 Diğer Hazır Değerler hesabı şirket içinde kredi kartı ile ilgili yapılan satışların izlendiği POS hesabı için kullanıldığının görüldüğü, 31.12.2019 yılı kapanış bakiye rakamının 752.240,65 TL gerçekle bir ilgisinin var olmadığının bir başka göstergesi de 102 Bankalar Hesabının var olmadığı, Pos Hesabına giren miktar vadesi geldiğinde şirketin mevduat hesabına aktarılarak şirketin kullanımına sunulduğu, 102 Bankalar Hesabının 2019 yılında olmamasının ve şirkete ait 2019 yılında hiçbir demirbaşın olmamasının gerçekle bir ilgisinin var olmadığının anlaşıldığı, bilanço kalemleri incelendiğinde sadece POS Hesabı, Alıcılar Hesabı ve Satıcılar Hesabından oluşan gayet basit hazırlanmış hiçbir analize uygun olmayan bir özelliğe sahip olduğu,
5-2019 yılında kurulan şirkette ortakların taahhüt ettikleri sermaye paylarını ödemedikleri, böylece şirketin tüm esas sermayesinin ödenmemiş olduğu, 6- Davalı şirkette 2019 yılının dönem net karının gerçeği yansıttığı, fakat 2020 yılıyla ilgili olarak herhangi bir yetkilinin olmamasının sonucu olarak gelir tablosunda hiçbir şeyin kontrol edilmediğinin anlaşıldığı, bunun bir göstergesi olarak 258.291,83 TL satışa karşılık 2.764,00 TL maliyet öngörülmesinin piyasa gerçeklerine ve ticari teamüllere uygun olmadığı, bu gelir tablosuna bakıldığı zaman Genel Yönetim Giderlerine göre bir maliyet öngörüldüğü ve dolayısıyla muhasebe ilkelerine aykırı olarak şirketin zarar rakamının daha fazla yükselmesine izin verilmediği nin anlaşıldığı, 7-Davacının kendi tuttuğu ve ek olarak sunulan dökümde de görüldüğü üzere 01.07.2019-
14.09.2019 tarihleri arasında davacının çalıştığı sürede işletmenin 141.781,38 TL kar elde ettiğinin görüldüğü, 2019 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde dönem net karı olarak 150.130,69 TL beyan edildiği, iki rakamın birbirine çok yakın olduğu, dolayısıyla davacının 2019 yılı dönem net karından sahip olduğu % 33,33 hissesi oranında (150.130,69*%33,33=50.038,56) 50.038,56 TL kar payı olarak hesap edildiği, 8-Davalı …Ltd Şti’ ne ait 2019 yılı yevmiye defterinde 331 Ortaklara Borçlar hesap koduyla kayıtlı olduğu, bu cari kodla yevmiye defterinde yapılan işlemler kayıt altına alındığı, 331 Ortaklara Borçlar hesabı 31.08.2019 tarihi itibariyle 28.793,09 TL BORÇ bakiyesi verdiğinin görüldüğü, 331 Ortaklara Borçlar Hesabı pasif karakterli bir hesap olduğu, Pasif karakterli hesaplar alacak bakiyesi verdiği asla BORÇ bakiyesi vermediği, 331 Ortaklara Borçlar hesabı olarak kullanılan hesap aslında 131 Ortaklardan Alacaklar hesabı olduğu, bununda anlamı ortakların (… + …) şirketten borç aldıklarının anlaşıldığı, sermaye taahhütlerini şirkete ödemeyen ortaklar … ve …’ nun şirketin varlıklarından ya da fonlarından kendi hesaplarına kullandıkları,
9-Davalı şirketin 2021yılı bilançosu incelendiğinde 2020 yılına göre bir değişikliğin var olmadığının görüldüğü, 2021 yılı bilançosunda da tüm ortaklar tarafından taahhüt edilen sermayenin şirkete ödenmediğinin anlaşıldığı,
10-Heyetteki mali bilirkişi tarafından davalı vekili ile şirket merkezinde yerinde inceleme için ilk görüşüldüğünde işyerinin gayri faal olduğunun beyan edildiği, inceleme günü olarak kararlaştırılan 25.03.2022 tarihinde saat 10.30’da davalı vekili arandığında “ siz şirket merkezini mi görmek istiyorsunuz yoksa lokantayı mı” diye sorulduğu, özellikle lokantayı görmek isteyince, davalı vekili tarafından “lokantayı başkası işletiyor” cevabının verildiği, bunun üzerine başkasının işlettiği işyerinde inceleme yapılmayarak, şirket mali müşavirinden alınan ve raporaeklenen belgeler ve dosya üzerinden inceleme yapıldığı, davaya cevap dilekçesinde de “Davalı şirkette herhangi bir aktif varlık bulunmadığı ve gayri faal olduğu” beyanıyla lokantayı başkası işletiyor cevabının birbiriyle uyumlu olmadığı,11-Davalı şirket ortaklarının şirkete karşı taahhüt ettikleri sermaye borçlarını ödemedikleri, ortaklar arasında karşılıklı güven ilişkisinin ve birlikte şirket ortaklığına devam etme iradesinin kalmadığı, şirketin 2020 yılından itibaren gayri faal olduğu, şirket tarafından işletilmeye başlanan lokantanın başkasına devredildiği, bu koşullar altında davacıdan şirket ortaklığına devam etmesinin beklenemeyeceği ve TTK.m.638/2 çerçevesinde şirketten çıkma için haklı sebeplerin mevcut olduğunun değerlendirildiği, 12- Şirket genel kurulunun kar dağıtımı yönünde bir kararı olmadığı için davacının kar payı isteyemeyeceği, 13-Mahkemenin takdiri davacının şirketten çıkmasının koşullarının oluştuğu yönünde olması halinde, davalı şirkette şirket değerlemesi yapılacak malvarlığı unsurlarının mevcut olmadığı, ancak 31.12.2019 bilançosu ile varlığı tespit edilen 150.130,69 TL toplam kardan davacının hissesine düşen 50.038,56 TL’nin davacının ayrılma akçesi olarak kabul edilebileceği” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 14/04/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekili de 14/04/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmuştur. Mahkememizce 09/06/2022 tarihli celsede dosyanın davalı vekilinin itirazları ve beyanları değerlendirilmek üzere bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti ek raporunda;
“Kök rapordaki, davacının haklı sebeple şirketten çıkmasının koşullarının oluştuğuna dair inceleme, tespit ve değerlendirmelerimizde bir değişiklik olmamıştır. 2.Kök rapordan sonra dosyaya sunulan, şirketin yapılandırılan kamu borçları hesaptan düşülüp, şirketin net alacakları ve ortaklardan alacakları hesaba eklenerek davacının ayrılma akçesi yeniden hesaplanmıştır: 2019 yılı net karı üzerinden ayrılma akçesi payı; 150.130,69 – 137.238,01=12.892,68 x %33,3=4.293,26TL Şirketin net alacakları üzerinden ayrılma akçesi payı:250.270,91/3 = 83.423,63 TL Diğer ortaklardan alacaklar sebebiyle ayrılma akçesi payı; 29.793,09 /3 = 9.931,03TL olduğu, bu haliyle davacının toplam ayrılma akçesinin 197.647,92 TL olduğu ” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 25/07/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi ek raporuna karşı itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davacı vekili ise 23/11/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda ayrılma akçesi yönünden davayı ıslah etmiş, harçlandırmış, ıslah dilekçesinden bir suret davalı yana tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 06/12/2022 tarihli dilekçesiyle ıslah dilekçesine karşı itirazlarını sunmuştur.

Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddia ve savunmaları alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde, dava TTK.m.638/2’ye göre açılmış, limited şirketten haklı sebeple çıkma davasıdır.
Davalı şirket 3 ortaklı 100.000 TL sermayeli olup her biri 25 TL’lik 5.000 pay vardır. Davacı …’ in, her biri 25,00 TL değerinde 1333 adet paya karşılık gelen 33.325,00 TL nakit sermaye taahhüt ederek şirkete ortak olduğu, davacının da diğer iki ortağın da taahhüt ettikleri sermayeye mahsuben şirkete herhangi bir ödeme yapmadıkları, başlangıçta şirket müdürü olarak seçilen davacının ortaklar arasında yaşanan sorunlar sebebiyle Eylül 2019 itibariyle şirket müdürlüğünü fiilen bıraktığı, mahkemece verilen karar doğrultusunda kayyım tarafından genel kurul çağrısı yapıldığı ve davacının müdürlük görevinin seçim ile sona erdiği olayda, mahkememizce atanan mali bilirkişi tarafından, şirket kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, sermaye taahhüdünü yerine getirmemiş olan diğer şirket ortakları … ve …’nun şirketin varlıklarından ya da fonlarından kendi hesaplarına para aktardıklarının tespit edildiği, şirketin 2020 sonu ve 2021 sonu bilançosu karşılaştırılınca 2021 yılında kayda değer bir hareket olmadığı, dava tarihi itibariyle şirketin pasif olduğunun görüldüğü, dosya kapsamındaki ihtarnameler ile tarafların özetlenen karşılıklı iddia ve savunmaları ortaklar arasında derin görüş ayrılıkları çıktığını ve artık birlikte şirket ortaklığını sürdürmelerinin kendilerinden beklenemeyeceğini gösterdiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde şirketten çıkma, ayrılma akçesi ve kar payı talep edilmiştir. Dosya kapsamındaki delillerden, şirketin kuruluşundan itibaren şirket ortağı ve şirket müdürü olan davacının Eylül 2019’a kadar aktif olarak şirket işleri için çaba harcadığı, sonra ortaklar arasında yaşanan derin görüş ayrılıkları sebebiyle şirketten uzaklaştığı, şirket ortakları arasında iletişimin kalmadığı, 2020 yılı ve sonraki yıllara ait finansal tablolardan şirketin aktif bir ticari faaliyetinin bulunmadığı, tüm şirket ortaklarının taahhüt ettikleri nakit sermaye borçlarını şirkete ödemedikleri, davacı dışındaki şirket ortaklarının da davacı ile birlikte şirkete devam etmeyi istemedikleri dikkate alınarak TTK.m.628/2 anlamında, davalı şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olduğu ve davacının şirketten çıkması için haklı sebeplerin bulunduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile davacının TTK md 638 uyarınca davalı şirket ortaklığında çıkmasına izin verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Şirketin 2019 yılı bilançosu kar göstermekte ise de şirket genel kurulu kar dağıtımı yönünde herhangi bir karar almadığından, davacının dava tarihi itibariyle talep edilebilir bir kar payı alacağı olamayacaktır. Davacının haricen tuttuğu kayıtlara göre Eylül 2019 tarihine kadar şirketin 2019 yılı bilançosu ile tespit edilen rakama yakın kar ettiği anlaşılsa da, yıllık karın usulünce çıkarılan yıllık bilanço ile tespit edileceği, haricen tutulan kayıtlara göre kar tespiti ve kar dağıtımı yapılamayacağı değerlendirilmesi yönündeki bilirkişi görüşüne de mahkememizce aynen itibar olunmuştur.
Davacının ayrılma akçesi talebi yönünden usul ve yasaya uygun, bilimsel verilere dayanan bilirkişi ek raporuna mahkememizce itibar olunduğu, buna göre, kök rapordan sonra dosyaya sunulan, şirketin yapılandırılan kamu borçları hesaptan düşülüp, şirketin net alacakları ve ortaklardan alacakları hesaba eklenerek davacının ayrılma akçesi yeniden hesaplandığı,
2019 yılı net karı üzerinden ayrılma akçesi payı;
150.130,69 – 137.238,01=12.892,68 x %33,3=4.293,26TLŞirketin net alacakları üzerinden ayrılma akçesi payı:250.270,91/3 = 83.423,63 TL
Diğer ortaklardan alacaklar sebebiyle ayrılma akçesi payı;
29.793,09 /3 = 9.931,03TL olduğu, bu haliyle davacının toplam ayrılma akçesinin 97.647,92 TL anlaşılmakla hesaplanan 97.647,92 TL ayrılma akçesinin mahkememiz karar tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacının TTK md 638 uyarınca davalı şirket ortaklığında ÇIKMASINA İZİN VERİLMESİNE,
2-Hesaplanan 97.647,92 TL ayrılma akçesinin mahkememiz karar tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.670,32.-TL Karar ve İlam Harcından, peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.749,3‬0.-TL ‘nin mahsup edilerek eksik kalan 4.921,02‬.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına
4-15.623,67.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.749,3‬0.-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 167,80.-TL , 59,30.-TL başvuru harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 6.000,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.235,6‬0.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,

Dair, taraf vekillerine yüzlerine karşı, oybirliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır