Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/344 E. 2022/319 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/344 Esas
KARAR NO : 2022/319
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/06/2021
KARAR TARİHİ : 11/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı banka şubesinde işlem gören müvekkiline ait hesaptan usulsüz para çekme işlemi yapıldığını, şirket yönetiminin el değiştirmesi neticesinde bu usulsüzlüğün tespit edildiğini, bu usulsüzlüğün tespitinden sonra ilgili banka şubesinden hesaptan yapılan havalelere ilişkin defalarca hesap hareketleri ve hareketlere neden olarak gösterilen yazılı talimatlar talep edildiğini, davalı şubenin her defasında bir gerekçe ile bu belgeleri taraflarına vermediğini, internet bankacılığı üzerinden yapılan incelemede müvekkilinin banka hesabından haberi ve bilgisi olmadan, sahte imzalarla paralar çekildiğini, o dönemlerde şirkette çalışan … …’ın kendi adına sahte imzalı havale talimatları ile para çektiğini, bankanın bu usulsüz işlemlere onay verdiğini, bu işlemleri yapan … … aleyhine ….İş Mahkemesi’nde 2016/… esas sayılı dosya ile dava açıldığını, müvekkilinin çeşitli bankalarda hesaplarının olduğunu, bu bankalar aleyhine yasal yollara müracaat edildiğini, bilirkişi raporu ile çekilen paraların imzalar taklit edilerek ya da sahte imzalarla çekildiğinin tespit edildiğini, şirket müşterek müdürü … …’ nın imzasının taklit edildiğini, şirket müşterek müdürünün belirtilen tarihlerde İstanbul’ da olmadığını, davalı banka ile müvekkilinin yapmış olduğu sözleşme gereği mevduatlarını korumakla yükümlülük altına girdiğini, bu nedenle hesaptan usulsüz para çekilmesine onay verdiği için müvekkiline karşı tam ve tek kusurlu olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini bu nedenle tam sorumlu olduğunu, müvekkilinin hesaplarına ilişkin kayıtları tutmakla ve talep halinde ibraz etmekle görevli banka bu görevini yerine getiremediğini, şirket yönetiminin değişmesinden sonra hesap hareketlerinin taraflarına verilmediğini, ancak şirket sekreterine kendi adına havale ayrılacağı tanındığını, davalı banka … … aleyhine ….İş Mahkemesi’nde açmış oldukları davadan talep edilmesine rağmen yaklaşık 4 yıl sonra imzalı dekontların bir kısmının gönderildiğini, tüm dekontların dava dosyasına sunulmadığını, belgelerin saklanması nedeni ile davanın açılmasının geciktiğini, bu işlemler nedeni ile maddi kayıp yaşayan müvekkilinin kamuya karşı sorumluluklarını yerine getiremediğini, bu nedenler ile hem ticari itibarı ve bankalar nezdinde kredibilitesinin zarar gördüğünü, müvekkili şirket yetkilisi … …’nın usulsüz işlem yapan banka şubesi ve usulsüz işlemi düzenleyen … … aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, bilirkişi listesinde sunulan ödemelere ilişkin ödeme talimatı yazılarının ve dekont asıllarının, 20/12/2012-30/06/2014 yılları arasındaki para çekme talimatlarının istenerek bu talimatlar üzerindeki imzaların davalı bankadan istenmesini, bu dekontlar ve ödeme talimatlarındaki tüm imzaların bilirkişi marifeti ile incelenmesini, 50.550,00-TL maddi tazminatın, sahte talimat ve imzalarla usulsüz olarak çekilen paraların çekildikleri tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu 16/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu işlemlerin davacı firma ile dava dışı … … arasındaki işlemlerden kaynaklı olduğunu, müvekkilinin hukuka aykırı ve hatalı bir işlemi söz konusu olmadığından davacının … …’a karşı davayı açması gerekirken müvekkilinin hakkında açılan davada pasif husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği İş Mahkemesinde görülen dava ile … …’dan alacağını (eğer varsa) tahsil etmesi gerekirken davacının müvekkiline dava açması düşünülemediğini, dosyada müvekkili açısından bir esas incelemesine girilmesine gerek bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde de iddia ettiği üzere işlemler 2012/2014 tarihlerinde gerçekleştiğini, dava taraf sözde zararından haberdar olduğunu ikrar ettiğini, davanın 2021 yılında ikame edildiğini, davacının zarara uğradığını iddia ettiği tarihte zararı bildiğini, davacının sözde zarar hakkında bu tarihten önce bilgi sahibi olduğunu, dolayısıyla dava açılış tarihinde davacının iddia ettiği sözde alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin idari kurumların denetimine tabi işlemler yapan ve bu işlemleri mevzuatın ve bankacılık teamüllerinin gerektirdiği şekilde uygulayan, güven kurumu niteliğinde olan bir banka olduğunu, müvekkilinin bankanın davaya konu işlemlerinde herhangi bir ihtimalinin söz konusu olmadığını, dava dışı … … davacı şirketin sekreter ve evrak takip yetkilisi olarak çalıştığını, bankacılık uygulamasında, bir hesap sahibi tarafından imzalanarak gönderilen talimat ile bankalar talimatta parayı alacak kişi olarak belirtilen şahsa imza karşılığı ödeme yapıldığını, davacı şirket yetkilisi tarafından müvekkilinin 16.05.2014 ve 02.06.2014 tarihlerinde iki farklı talimat gönderilerek dava dışı … …’a 15.200-TL ve 39.000-TL ödemelerin yapılmasının talep edildiğini, anılan talimatların davacı şirketin kaşesi ve davacı şirketin yetkilisinin imzasını taşıdığını, müvekkili banka yetkilileri tarafından şirket yetkilisinin aranarak teyit alındığını, bu teyit işleminin herhangi bir zorunluğunun olmadığını, dava dışı … … bu huzurdaki işlemler açısından hukuken ticari vekil konumunda olduğunu, şirketlerin çoğu zaman nakit ihtiyacını karşılamak üzere iş yerindeki yardımcılarıyla birlikte yazılı talimat vererek bankadan nakit para çekilmesinin sağlandığını, davacı şirket çalışanına para ödenmesi talimatından sonra müvekkilinin parayı ödediğini, şirket yetkilisinin imzası ve kaşesini içeren ve telefonda teyit alınmış yazılara göre işlem yapıldığını, bankaların müşterilerine belli aralıklarla hesap ekstreleri gönderdiklerini, müşterilerin de diledikleri zaman hesap hareketlerinin dökümü alabildiklerini, basiretli bir tacir olmak zorunda olan davacının muhasebe işlerini yürüten uzman muhasebecilerinin olduğunu, haksız fiilin TBK. çerçevesinde yapılan tanımına göre haksız fiilden bahsedebilmek için 5 unsurun bulunmasının gerektiğini, bunların fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılık olduğunu, müvekkilinin davacının meydana geldiğini iddia ettiği zarara ilişkin kusuru ve hukuka aykırı bir fiili de olmadığını, müvekkilinin usulüne uygun talimata göre işlem yaptığını, davacı tarafın zararını ispat edemediğini, müvekkilinin her hangi bir kusurunun olmadığını, HMK 114/h uyarınca hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, davacı tarafından işlemi yapan şahıs veya şahıslar ve hesabına para gönderilen şahıslara dava açmak yerine kusuru olmayan müvekkiline karşı dava açılması nedeniyle sıfat yokluğundan davanın usulden reddine, davanın dava dışı … …’ a ihbarına, davanın esasına geçilmesi halinde esastan reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı şirkete ait hesap hareketleri, … İş Mahkemesi’nin 2016/… Esas 2021/268 Karar sayısı dosyasının bir örneği, arabuluculuk tutanağının dosyamız arasında olduğu görüldü.
Mahkememizce celp edilen …. İş Mahkemesi’nin 2016/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde ise, davacı … … İşletmesi Limited Şirketi tarafından davalı … … aleyhine tazminat davası açıldığı, mahkemece 17/03/2021 tarihinde ispatlanamayan davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
Davalı bankaya yazılan yazıya cevap verildiği, davacıya ait banka nezdinde bulunan hesap hareketlerinin gönderildiği görülmüştür.
… ‘ne davacı ile ilgili ticaret sicil kayıtlarının istenilmesine ilişkin yazılan yazıya cevap verildiği, istenilen hususların dosyamız içerisine gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, düzenlenen 23/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç ve özetle;
“Mahkemece dosyaya celpedilen Grafoloji Raporunda “Yukarıda açıkladığım negatif yönde saptırmalarıma istinaden; niteliklerini yukarıda “İNCELEME
KONUSU” başlığı altında detaylandırdığım … Bankası … Şubesine
hitaben düzenlenmiş; “yapılmasına dair” talimat asıllarındaki ( toplam 34 adet) …
… Ltd. Şti.. içerikli kaşe izleri üzerinde atılı bulunan imzaların
davacı şirket yetkilisi … …’nın eli ürünü olmadığı, dökümü yapılan talimat
asıllarındaki (toplam 12 adet) “… … LTD. ŞTİ.
içerikli kaşe izleri üzerinde atılı bulunan imzalardan “A” harflerine benzer şekillerle
başlayan birer adedinin … İnandının hakiki imzalarına benzetilerek yapılandırılmış
oldukları kanaatine varılmıştır.” denildiği görülmüş olup anılan grafoloji raporu davalı bankadan yapılan para ödemelerine ilişkin olmayıp dava dışı banka olan …
Bankasından yapılan işlemlere ait olduğu, öte yandan davalı bankaya ait olsaydı bile
talimatların iğfal kabiliyetine haiz olduğu, uzmanlık alanım grafolojik yönden inceleme ve
tespitte bulunma imkanı vermemekle birlikte, tarafların iddia ve savunmaları, işlemlerin
yapıla gelme şeklinden, diğer bir ifade ile işlemlerin davacı şirketin muhasebe elemanı,
dava dışı … … tarafından davacı şirket yetkililerine atfen atılı imzaları taşıyan
talimatlarla yapıla geldiği, mevcut delillerle taraflar arasındaki teamülün bu şekilde
oluştuğu, talimatlarda bulunan imzaların sahte imzalar olduğunun ilk bakışta çıplak gözle
ayırt edilmesinin mümkün olmadığı, grafoloji raporunun dava konusu olayla ilgisinin
bulunmadığı, celp edilen … İş Mahkemesine sunulan taahhütname içeriği ve hangi
talimatın gerçek hangisinin sahte imzalarla düzenlendiğinin belirlenmesinin mümkün
olmaması gerçeği karşısında, davalı bankanın özen borcunu ihlal etmediğinin
söylenebileceği..” yönünde görüş ve kanaatte bulunmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 28/12/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekili 18/01/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyanlarını dosyaya ibraz etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık noktaları; Davacı tarafın mali işler müdürünün sahte talimatlara istinaden usulsüz işlemleri ile davacıya ait hesaplardan kendisine para aktarıp aktarmadığı, talimatların sahte olup olmadığı, talimatlardaki imzaların iğfal kabiliyetinin olup olmadığı, bu duruma davalı bankanın kusurlu ve usulsüz eylemlerinin neden olup olmadığının, tarafların kusur oranının ve zarar miktarının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi nin 12/03/2015 tarih 2014/… Esas 2015/… Karar nolu ilamı ve yine aynı dairenin 05/04/2016 tarih 2015/… Esas ve 2016/… Karar nolu ilamları da nazara alınarak davalı bankaya ait bankacılık hizmet sözleşmesi gereğince bankacılık işlemlerinin gönderilen talimatlara dayalı olarak yapıldığı, bu konuda taraflar arasında teamül oluştuğu, talimatta imzaların şirket yetkilisinin imzalarına benzediği, ayrıca taraflar arasındaki ilişkinin uzun süredir devam ettiği, davacı tarafından hesap cüzdanlarının yazdırılabileceği, davacının basiretli bir tacir olması ve buna göre davranması gerektiği ve hayatın olağan akışına göre büyük meblağlardaki işlemlerde de davacı şirketin internet bankacılığı hesabında görüntülenmesi, yine taraflar arasındaki sözleşme gereği, haberdar olduğu, uzun sürede herhangi bir itirazda bulunmaması hususları da dikkate alındığında davalı bankaya usulsüz işlemin gerçekleşmesinden dolayı hafif kusur dahi izafe edilmesi mümkün olmadığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HUAK 18/A-(13) ve (14). Fıkrası hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2020/… sayılı dosyasından arabulucu olarak atanan Av. …
ekte sunulan 1.320,00.-TL tarife bedeli üzerinden kesilen Serbest Meslek Makbuzu doğrultusunda ödeme yapıldığı tespit edilerek, davanın reddine karar verildiği de dikkate alınarak davacı aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL Karar ve İlam Harcının, peşin yatırılan 863,27.-TL’ den mahsup edilerek fazla yatırılan 782,57.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir olunan 7.371,50.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır