Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/258 E. 2023/653 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/… Esas
KARAR NO : 2023/653
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Tespit
DAVA TARİHİ : 26/04/2021
BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2023/… ESAS 2023/… KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 21/03/2023
KARAR TARİHİ : 23/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 03.09.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde esas sözleşmesi ile ilan edildiğini, şirketin 01.12.2016 tarihli yönetim kurulu toplantısı ile ortaklardan … ‘ın; 100 adet hissesine karşılık 100.000 TL hissesini … … …’a devrettiğini, şirketin tek ortağı müvekkilinin … … … olduğunu, bu durum 10.02.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, akabinde 30.01.2017 tarihinde genel kurulunun yapıldığını genel kurul kararı ile müvekkili şirketin yönetim kuruluna seçildiğini ve şirketi temsil ve ilzam edileceğine karar verildiğini, ilgili kararın 10.02.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, 14. 02. 2020 tarihli Olağan Genel Kurul’da ise müvekkili … … …’un 12.02.2023 tarihine kadar yönetim kurulu adına şirketi temsil yetkisi verildiğini, bu kararın 24.02.2020 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, aradan geçen süre içerisinde hiç bir şekilde pay devri veya şirkete ortak alma gibi bir durum söz konusu olmamasına rağmen; şirketin; 22 Mart 2021 tarihli olağan genel kurulu topladığını; müvekkili … … …’un yöneticilik görevini sona erdirildiği ve şirketi temsil yetkisinin elinden alındığını, ilgili kararın 12.04.2021 tarihinde Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, ilgili toplantı tutanağı ve müvekkilinin görevlerinin sona erdiğini içeren ihtarnameyi müvekkiline noter kanalı ile gönderdiğini, ancak bu genel kurulunun usulsüz olarak toplandığını ve alınan kararların yok hükmünde olduğunu, bir anonim şirketin genel kurul çağrısının nasıl yapılacağının TTK 410. maddede düzenlendiğini, TTK 410: ‘Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağırılabileceğini , yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabileceğini, mahkemenin kararının kesin olduğunu, 22.03.2021 tarihli iptali istenen genel kurul toplantı çağrısı ne yönetim kurulunun re’sen ne de pay sahiplerinin talebi üzerine mahkeme aracılığıyla yapıldığını, müvekkili … … … 22.03.2021 tarihinde şirketin yönetim kurulunu tek başına temsil ettiğini, davacı vekilinin 18.05.2021 tarihli süre uzatım dilekçesinin açıklamalar kısmının birinci paragrafında da ”Huzurdaki dava, müvekkil şirketin eski yönetim kurulu başkanı tarafından müvekkil şirkete açılmış haksız ve hukuka aykırı bir davadır. ” şeklinde ikrarı ile de bu durum ihtilafsız ve sabit olduğunu ancak dava dilekçelerinde de belirttikleri gibi genel kurul toplantısına katılan kişilerin şirkete pay sahibi olan kişiler olmadığını, davalı şirketin genel kurulunu yapan şahısların yasayı açıkça çiğnediğinin aşikar olduğunu, toplantı çağrısının yetkili organ tarafından yapılmaması halinde toplantıda alınan bütün kararların batıl olacağına ilişkin Yargıtay kararının ”somut olayda toplantıya çağrı hususunda müdürler kurulu tarafından herhangi bir karar alınmadığı hususunun tartışmasız olduğunu, her ne kadar diğer müdür, davacı müdür ile toplanamadıklarını ve bu nedenle çağrının kendisi tarafından yapıldığını savunmuş ise de TTK’nın 410/2. maddesinde böyle bir durumda çağrının ne şekilde yapılabileceği düzenlenmiş olup bu prosedüre uyulmadığı da dosya kapsamıyla sabit olduğunu, bu durumda çağrıya yetkili organın genel kurul toplantısı yapılmasına yönelik bir kararı olmadan yetkisi bulunmayan bir müdür tarafından yapılan çağrı ile toplantının yapıldığını, toplantı esnasında davacı ortak müdürün bu şekilde toplantı yapılamayacağına ilişkin itirazda bulunduğu, bu itirazını muhalefet şerhi olarak tutanağa derc ettirdiği anlaşıldığından bu toplantıda alınan tüm kararlar batıl olup mahkemece bu nedenle alınan kararların butlanına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmeyerek bozmayı gerektirdiğini, 22.03.2021 tarihli davaya konu genel kurul toplantısının Türk Ticaret Kanunu ve şirketin genel kurul iç yönergesine uygun olarak ilan edilmediğini, bu ilanın yapılmamasına gerekçe olarak müvekkiline çekilen ihtarda TTK 416. madde uyarınca ilana gerek duyulmadığının belirtildiğini, ancak şirket kendisine yazılan müzekkereye rağmen mahkemeye genel kurula katılan kişileri gösteren hazirun cetvelini ve listede yazan kişilerin oy hakkı sahipliğini gösterir pay senetlerini dosyaya hala daha sunamadığını , toplantıya katılanlar pay sahipleri olmadıklarını, TTK m. 407/2 uyarınca, murahhas üyelerle en az bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmalarının şart olduğunu, kanuna göre 22.03.2021 tarihli genel kurul toplantısında en az bir yönetim kurulu üyesinin bulunması gerektiğini, TTK’nın amir olan hükmüne 22.03.2021 tarihli iptale konu toplantıda riayet edilemediğini, şirketin yönetim kurulunu tek başına oluşturan müvekkile çekilen ihtarda genel kurulun çağrısız, ilansız ve müvekkil katılmadan yapıldığının aşikar olduğunu, şirkete ortak olduğunu iddia edenlerin kötü niyetli olduğunu, şirketi müvekkilinin devraldığı 01.12.2016 tarihinden 22.03.2021 tarihine kadar bütün genel kurulları müvekkili tarafından yapıldığını, şirketin ”ito firma detay” evrakında işlem seyri incelendiğinde her şeyin olağan akışında devam ederken 22.03.2021 tarihinde, esas sözleşme değişikliği, pay dağılım işlemi, yönetim kurulu görev bölümü, temsil, yönetim kurulu seçimi, iş yeri nakli işlemlerinin aynı günde adeta yangından mal kaçırma edasıyla yapıldığının aşikar olduğunu, … San. A.Ş.,’ nin müvekkili … … …’a ait olduğunu, bu durumun dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları TTSG ilanında görüleceğini, müvekkilinin şirketin 100 hissesini, 01.12.2016 tarihinde şirketin eski sahibi … ‘dan devraldığını, Bu tarihten sonra şirketin bütün işlemlerinin müvekkili tarafından yürütüldüğünü, sunulan TTSG ilanları ve genel kurul tutanaklarından anlaşılacağı üzere şirketin bütün genel kurulları müvekkili tarafından yapılarak yönetim organını tek başına temsil ettiğini, müvekkili … … …’un şirketin tek sahibi ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, aksi durumun ispatının hangi evraklarla olacağının TTK’da sayıldığını, ortaklığın ispatının bu kadar basit ve açık iken; yasa ve ticari örf adete aykırı bir şekilde şirkete pay sahibi olduğunu iddia eden kişilerin müvekkili ve müvekkiline ait olan şirketi zarara uğratma gayesi içine girdiklerini belirterek açıklanan nedenler ile Yönetim kurulu tarafından sunulan mesnetsiz beyanlara itibar edilmemesine, tedbir taleplerinin mahkeme tarafından değerlendirilmesine, davanın kabulüne karar verilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının kötü niyetli, haksız, usul ve yasaya aykırı davasının, gerek usul ve gerekse esasa dair gerekçelerle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının, müvekilinin şirkette pay sahibi olmadığını, huzurdaki davayı açmanın hak ve yetkisi bulunmadığı gibi, bu davayı açmakta hiçbir hukuki yararının da olmadığını, ayrıca dava dilekçesindeki iddialarının tümünün asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı 22.03.2021 tarihli Genel Kurul kararının bütün sonuçlarıyla iptalini talep etmişse de, bu iddialarının tümünün gerçek dışı olup, öncelikle hukuken 22.03.2021 tarihli Genel Kurul kararının iptalini talep etmeye hakkı bulunmayan davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 446. maddesinde genel kurulun iptali davasını açabilecek kişilerin sınırlı sayıda sayıldığını, bu kişilerin genişletilmesinin mümkün olmadığını, TTK 446. maddesinin davacının işbu davayı açmasına hukuken engel olduğunu, davanın öncelikle hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, davanın “genel kurul iptali davasının açılması şartları oluşmadığından” usul yönünden de reddinin gerektiğini, davacı tarafından haksız ve asılsız gerekçelerle iptali talep edilen davaya konu genel kurulda genel kurul çağrısı yapılmasının gerekmediğini, davacı yanın, genel kurul toplantısında TTK.’nun 416. maddesinde yazılı çağrı koşuluna uyulmadığı yönündeki asılsız iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle de huzurdaki bu haksız davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından haksız ve asılsız gerekçelerle iptali talep edilen davaya konu genel kurulda, oy hakkı olmayan kimselerin oy kullanmadığını, davacı yanın, kendisinin tek pay sahibi olduğu gibi hiçbir delile dayandırılmayan bu asılsız iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle de huzurdaki bu haksız davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından haksız ve asılsız gerekçelerle iptali talep edilen davaya konu genel kurulda, toplantı ve karar nisabının oluştuğunu, davacı yanın, davaya konu genel kurulda toplantı ve karar nisabı oluşmadığı yönündeki asılsız iddialarının da hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle de huzurdaki bu haksız davanın reddi gerektiğini, yönetim kurulu üyeliği görevinin sona ermesini sindiremeyen, paydaş olduğunu ispatlayamayan, kaçırılan gayrimenkulleri sonrasında hiç bir mal varlığı kalmamış olan şirketin çalışmasını ve hatta alınacak kararlarla kendi aleyhine açılacak davaları da önleyip durdurmayı amaçlayan kötü niyetli davacının her türlü hukuki dayanaktan yoksun tedbir talebinin reddinin gerektiğini, davaya konu genel kurul toplantısının dürüslük ve iyi niyet kurallarına uygun olduğunu, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına uygun hareket etmeyenin bizzat davacının kendisi olduğunu, kendisinin yönetim kurulundan çıkarılacağı ve yetkilerinin alınacağını anlayan … … …’un bilgisi ve onayı dahilindeki genel kurul toplantısına katılmadığını, müvekkili şirketin 100 adet payının 50 adedinin dava dışı … … …’e diğer 50 adedinin ise … …’ya ait olduğunu, davacının müvekkili şirkette payının bulunmadığı, çağrı yapılmaksızın tüm paylara sahip paydaşların bir araya gelerek Genel Kurul toplantısı yapabileceği ve iptali istenen 22.03.2021 tarihli genel kurulun da bu şekilde gerçekleştirildiği gerçeği karşısında davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı sabit olup davanın reddinin gerektiğini, beyanlarla işbu davanın haksız olup, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle davacı yanın tedbir talebinin daha sonra da haksız ve kötü niyetli işbu davasının reddine karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/… Esas 2023/… Karar Sayılı Dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar … nin üyeleri iken tümü aile bireyleri ve yakın dostları olan diğer kooperatif üyeleri tarafından kooperatif arsasına yapılacak olan konutların müteahhitliğinin kat karşılığı inşaat sistemi ile davacılarca üstlenilmesinin talep edildiğini, inşaat işini gerçekleştirmek üzere davacılar tarafından isimlerinin baş harflerinden oluşan davalı şirketin %50’şer paydaşlık ile kurulmasına karar verildiğini, ancak davacıların hem kooperatifin yönetim kurulu üyeleri olup hem de mevzuat gereğince kooperatif için inşaat yapacak müteahhit şirketinde yöneticileri olmalarına hukuken imkan olmaması nedeniyle inşaatları yapacak şirketi kurarlarken yakın dostları ve çok güvendikleri bir kişi olan … Arslan’ı emanetçi kişi/saman adam olarak seçtiklerini ve şirketi onun üzerine kurduklarını, 2016 yılı sonlarında inşaatlar devam ederken … n’ın görevini ifa edemeyecek kadar ağır hastalandığını, hastaneye yatarak riskli bir ameliyet geçirdiğini, davacıların bu görevi üstlenmesi için … ailesinin çok uzun yıllardır şöförlüğünü ve yardımcılığını yapan, ailenin emektar çalışanı ve bir anlamda kahyası olan … … …’u seçtiklerini, 2018 yılı Mayıs ayında şirketin gerçek ortakları olan davacıların inşa ettikleri ve şirket payına düşen 12 adet daireyi şirket envanterine almaya karar verdiklerinde … … …’a şirketin 100.000 TL mevcut sermayesi karşılığında 4 adet her biri 25.000 TL nominal değerinde geçici ilmühaber çıkartılması hususuna ilmuhaber aldırdıklarını, … … …’un bu ilmuhaberlerin 50.000 nominal değerdeki iki adedini … …’ya, 50.000 nominal değerdeki iki adedini de … … …’e yani şirketin gerçek ortaklarına aralarında birer pay devir sözleşmesi imzalanarak devrettiğini, 2019 yılında artık … Sitesi olarak adlandırılmış olan sitede inşaat ve diğer işlerin sona ermesi, kooperatif üyelerinin konutlarını teslim almaları ile mal sahibi kooperatifin tasfiye kararı aldığını, bunun üzerine davacıların da artık kooperatif yönetim kurulu üyeliğinden ayrılarak davalı şirketin yönetimini … … …’dan devralmalarının önünde bir engel kalmadığını, ancak davacı … … …’in hastalanarak ağır bir ameliyat geçirmesi, uzun tedavi dönemi akabinde Covid-19 salgınına bağlı pandemi şartları ve yasaklar nedeniyle şirketin gerçek ortaklarının şirket yönetimini resmi olarak da devralmaları işlerinin aksadığını, 01/03/2021 tarihinde alınan yönetim kurulu kararları doğrultusunda … … için 50 adet hisse/50.000 TL hisse tutarı ve … … … için 50 adet hisse/50.000 TL hisse tutarı ile yönetim kurulu tarafından şirket ortaklar pay defterine kaydedildiğini ve davacılar ile … … … arasındaki emanetçi adam/saman adam ilişkisinin de son bulduğunu, pandemi şartları nedeniyle şirketin nama yazılı hisse senetlerinin bastırılması gecikerek genel kurul tarihine yetişmediğini, ancak şirketin gerçek ortaklarının 22/03/2021 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu kararına uygun olarak pay defterine kayıtlı %50’şer hisse payları ile katıldıklarını, dolayısıyla toplantıda şirket hisselerinin tamamının temsil edildiğini, ancak emanetçi kişi vasfı ile görev yapan … … …’un genel kurulun tescilinin pandemi nedeniyle gecikmesini fırsat bilerek şirketin tüm varlığını oluşturan taşınmazları bila bedel, şirket kasasına bir lira dahi girmeksizin eşinin üniversite öğrencisi 22 yaşındaki yeğenine tapuda satış göstererek devrettiğini, buna karşın … … tarafından taşınmazların bulunduğu …’ta … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/… esas sayılı tapu iptal davası ve bu davada taşınmazlara konulan ihtiyati tedbir ile engel olunduğunu, ancak … … …’un şirketin gerçek sahibi ve tek paydaşının kendisi olduğunu öne sürerek davalı şirkete karşı ….ATM 2021/… esas sayılı 22/03/2021 tarihli anonim şirket genel kurulunun bütün sonuçları ile iptali konulu davayı açarak şirketin tek hissedarının kendisi olduğunu iddia ettiğini, bu nedenlerle davacıların davalı şirketin 22/03/2021 tarihli genel kurul toplantısı sırasında toplam 100 adet olan paylarından 50 adedinin … …’ya, 50 adedinin … … …’e ait olduğunun ve davacıların davalı şirketin paydaşları olduğunun tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/… Esas 2023/… Karar Sayılı Dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin … tarafından Çanakkale/…’ta inşa edilen olan inşaatların yapılabilmesi için davacılar tarafından kurulduğunu, şirketin unvanındaki H ve N harflerinin de davacıların baş harflerinin oluştuğunu, davacıların hem kooperatif yönetiminde yer almaları hem de şirketin ortaklık yapılısı ve yönetiminde yer almaları mevzuat bakımından sakınca teşkil ettiğinden şirketin başta davacıların yakın dostu … adına kurulduğunu, adı geçen emanetçi kişinin rahatsızlığı nedeniyle de davacı … … …’in evinde çalışanı olan … … …’un emanetçilik görevini üstlendiğini, inşaatın tamamlanması ile şirketin ortakları olan davacıların bu kez kayıtlarda da şirket ortağı olarak görünmelerinde herhangi bir sakınca kalmadığından bu hususta ilmuhaberler ve hisse devir sözleşmeleri düzenlendiğini, daha sonra da bizzat … … …’un imzaladığı 01/03/2021 tarihli yönetim kurulu kararıyla bir genel kurul toplantısı yapılmasına ve şirketin gerçek ortakları olan davacıların şirket kayıtlarına da ortak olarak tescil edilmelerine karar verildiğini, neticede 22/03/2021 tarihinde genel kurul toplantısını icra edildiğini, toplantı icrasını takiben nama yazılı hisse senetleri bastırıldığını ve şirket kayıtlarına tescil edildiğini, bu nedenlerle davacıların 22/03/2021 tarihinde davalı şirketin %50’şer hisseli ortakları olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
… Başkanlığı’na, … San. A.ş.’ye, … Noterliği’ne yazılan müzekkerelere ayrı ayrı cevap verilmiş, cevabi yazılar dosya arasına alınmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait 2021/… E. Sayılı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’na ait 2021/… , 2021/… ve 2021/… sayılı soruşturma sayılı dosya örnekleri , … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/… Soruşturma sayılı dosyasının, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/… E. Sayılı dosyası celp edilerek incelenmiştir.
27/04/2021 tarihli tensip tutanağı ile davacı tarafından yönetim kurulu üyelerinin isimleri bildirildiğinde, davacı tarafın iptali istenilen kararlara karşı yürütmenin geri bırakılmasına ilişkin talebinin T.T.K’nun 449. Maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra değerlendirilmesi gerekeceğinden yönetim kurulu üyeleri adlarına açıklamalı davetiye tebliği ile 2 hafta içerisinde beyanda bulunmaları istenilmiş, ara karar gereği … A.Ş’nin yönetim kurulu üyeleri … … ve … … …’in görüşlerini bildirir 23/06/2021 tarihli dilekçelerini dosyaya ibraz ettiği görülmüştür.
11/10/2021 tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin; “İhtiyati tedbir talebinin, talep yargılamayı gerektirdiğinden reddine” denmek suretiyle karar verilmiştir.
Birleşen davada … … … vekili 19/05/2023 tarihli dilekçesi ile, asli müdahale talebinde bulunmuştur.
Ana davadaki uyuşmazlığın; 22/03/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının usulüne uygun toplanıp toplanmadığı, davaya konu gelen kurul kararlarının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının aktif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı , davada hukuki menfaatin bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Birleşen dava ise; davacıların, davalı şirketin ortakları olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Ana davada davacı … … … vekili 16.10.2023 tarihli dilekçesi ile; “Davalıya karşı açmış olduğumuz davadan ve birleşen dava yönünden de asli müdahale talebimizden feragat ediyoruz. Bu nedenle sonuç ve istemlerimizden vazgeçmekteyiz. Durumumuzu mahkemenize sunmaktayız.” şeklinde beyanda bulunarak davadan feragat ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen dava davacıları … … ve … … … vekili 17/10/2023 tarihli dilekçesiyle; “Görülmekte olan davada, asıl davayı açan ve birleşen davaya da asli müdahale talebinde bulunan … … …’un tüm taleplerinden ve davasından feragat ettiği dosyaya sunduğu dilekçesi ile sabit olmakla, adı geçen davacının davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmesini, birleşen dosyada asli müdahale talebinden feragat beyanı doğrultusunda işlem yapılmasını, birleşen her iki dosya bakımından da karşı taraflardan yargılama gideri veya vekalet ücreti talebimizin olmadığını, ayrıca, taraflar arasında sağlanan sulh kapsamında davalı şirketin “ortaklığın tespiti davamızı” kabul beyanı ve asli müdahilin de feragat beyanı doğrultusunda, müvekkillerin şirket pay defterinde yazılı şekilde davalı şirkete ortak olduklarının tespiti ile huzurdaki dosyaların bu şekilde hüküm kurularak kapatılması…” yönünde talepte bulunmuştur.
Davalı … A.Ş.vekili ise 17/10/2023 tarihli dilekçesiyle; “… … …’un feragat beyanlarına bir diyeceğimizin olmadığını, Kendisinin açtığı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ederiz. Dosyada birleşen davalarda karşı taraflardan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebimizin bulunmadığını beyan ederiz.Davacının feragati üzerine Sayın Mahkemece hüküm kurularak, Birleşen ortaklığın tespiti davasına gelince, müvekkil şirket ortaklarının, şirket pay defterine dercedilmiş olduğu üzere … … … ve … … olarak %50’şer hisseli iki ortak olarak tespitiyle, Dosyaların bu şekilde karar verilip (M. … …’un davasının feragat nedeniyle ret, birleşen ortaklığın tespiti davasında ise … … … ve … …’nun talepleri doğrultusunda yapılacak ortaklık tespiti ile) kapatılmasını…” beyan ederek taleplerde bulunmuştur.
Yine Davalı … A.Ş.vekili ise 02/11/2023 tarihli dilekçesiyle; “… … …’un feragat beyanlarına bir diyeceğimizin olmadığını, kendisinin açtığı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ederiz. Dosyada birleşen davalarda karşı taraflardan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebimizin bulunmadığını beyan ederiz. Davacının feragati üzerine Sayın Mahkemece hüküm kurularak, dosyaların bu şekilde kapatılmasını…” yönünde beyanda bulunmuştur.
Feragat, HMK md. 307 vd. maddeleri uyarınca davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi anlamında olup, karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Feragat kayıtsız ve şartsız olarak yapılmalıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının feragatinin usul ve yasaya uygun olması sebebiyle ana davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Birleşen dava yönünden ise davalı … Anonim Şirketi’ne karşı açılan davanın kabul nedeniyle kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Ana Dosya Yönünden Davacı Tarafından Açılan Davanın Feragat Nedeniyle Reddine,
-Harçlar kanunu gereğince, davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan, maktu karar ve ilam harcının üçte ikisi olan 179,90-TL harçtan davacı tarafından yatırılan 59,30.-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 120,6‬0.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Taraf vekilleri tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Taraf vekillerince talep edilmediğinden taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
2-Birleşen Dava yönünden ise davanın KABUL NEDENİYLE KABULÜ ile;
Birleşen dava davacıları … … ve … … …’in davalı … Turizm İnşaat Ticaret Sanayi Anonim Şirketi’nin %50’şer hisseli iki ortak olarak TESPİTİNE,
-Yeterince harç alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
-Asli müdahale talebinde bulunan … … … tarafından yatırılan 179,90.-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip iadesine,
-Taraf vekilleri tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
-Taraf vekillerince talep edilmediğinden taraflar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/10/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır