Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/255 E. 2022/776 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/255 Esas
KARAR NO : 2022/776
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2021
KARAR TARİHİ : 12/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikinci el araç- satım işi yaptığını, davalılardan … Motorlu Araçlar Açık Artırma Ticaret Anonim Şirketi, diğer davalı şirket … Taşıt Kiralama Ticaret Anonim Şirketine ait araçları İnternet sitesi üzerinden açık artırma usulüyle satışa çıkarıldığını, davalı … tarafından yapılan online açık artırmada, her araç için, teklif veren alıcılara açıklanmayan, taban bir fiyat belirlendiğini, açık artırma sonunda araç, taban fiyatı üzerinde olan en yüksek teklifi verene satıldığını, açık artırma sonucunda en yüksek teklifin taban fiyatın altında kalması halinde ise …, tüm katılımcılara artırmanın iptal edildiğine dair mail gönderildiğini, açık artırma sonucunda taban fiyatın üzerinde olmak koşuluyla en yüksek telifi verene firmaya …, satışın onaylandığına dair ve araç alım satım sözleşmesi ile birlikte teklif edilen bedelin yatırılması gereken banka hesap bilgilerinin yer aldığı “Satın Alma Onayı” adında mailin gönderildiğini, bu mailin en yüksek teklif veren alıcıya gönderilmesinin ardından alıcı, 3 iş günü içerisinde mailde belirtilen satın alma fiyatını …’ya ait banka hesaplarına göndermek zorunda olduğunu, satış bedelinin yatırılmasının ardından …, sisteme üyelik aşamasında her alıcıdan (teklif verenden) aldığı araç alım vekaletiyle en yüksek teklif verene araç satışının yapıldığını, araç satışının gerçekleşmesinin ardından araç alıcıya teslim edilmekte ve sürecin bu şekilde son bulduğunu, bu sürecin sonunda arcın kendi adına tescil edilmesini bekleyen müvekkilinin 02/12/2020 tarihinde … tarafından arandığını, yapılan telefon görüşmesinde … yetkilileri araç satışının iptal edileceğini, müvekkilinin bu durumu kabul etmediğini, sözleşmeye göre aracın artık kendilerinin olduğunu, ve …’da bulunan alım vekaletinin kullanılarak aracın kendi adlarına tescil edilmesi gerektiğini, bu görüşmenin ardından müvekkiline mail gönderildiğini, bu mailin ardından müvekkili tarafından davalılara … Noterliği 09/12/2020 tarih … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, ikinci el araç satımı işi yapan müvekkilinin en yüksek teklif verdiği bu aracın kendi adına tescil edilmemesi nedeniyle zarara uğradığını, davalının gönderdiği 02/12/2020 tarihli mailde, satışın kendi hatalarından iptal edildiğini kabul ettiklerini, 2.500.-TL ceza bedelini ödemeyi kabul ettiklerini, bu maille kusurlu olduklarını da kabul ettiklerini, bu nedenlerden dolayı yapılacak yargılama neticesinde müvekkilinin uğradığı zararın tespiti ile uğranılan zararın davalılardan tahsili amacıyla işbu davayı açtıklarını, bu satışın haksız bir şekilde iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … Anonim Şirketi vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sonuç kısmında yer alan 1.000.-TL tutarındaki kısmi talebin hangi zarar kalemine istinaden istendiği açık ve net bir şekilde anlaşılamadığını, zira dilekçe içeriğinde hem mahrum kalınan kar kaybı bulunduğunu, hem de itibar kaybı yaşadığını, mahrum kalınan kar kalemi bir maddi tazminatı davasının konusu iken itibar kaybına ilişkin iddialar ise manevi tazminat davasının konusu olduğunu, müvekkilinin davacı ve diğer davalı ile arasındaki satışın gerçekleşmesi için bir aracı olup huzurdaki dava bakımından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, aracın satışına ilişkin hukuken geçerli bir satış sözleşmesi bulunmadığından, davacının sözleşmeye dayalı herhangi bir talep hakkının bulunmadığını, satış bedelini müvekkili şirkete göndermeyen davacının ihalede satın alma koşullarını yerine getirmediğini, mahrum kalınan kar veya itibar kaybı iddiaları davacı tarafça ispat edilemediğini, bu nedenlerden dolayı haksız ve yasal dayanığı olmayan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ticaret Anonim Şirketi vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirket bakımından husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu aracın satış ihale sürece müvekkili şirket tarafından yürütülmediğini, müvekkili şirket tarafından davacıya herhangi bir satış taahhüdünde bulunulmadığını, davacıdan da satış bedeli veya kapora gibi herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, otomobil satışı noter huzurunda gerçekleştirilen resmi şekle tabi bir işlem olup müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir satış sözleşmesinin veya satış vaadi sözleşmesinin bulunmadığını, davacının ihalenin iptali nedeniyle kardan mahrum kaldığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirketin hesaplarına ödenen herhangi bir araç satış bedelinin bulunmadığını, davacının iddiaları hiçbir somut delile dayanmadığını, tamamen varsayımsal bir zarar iddiası ile müvekkili şirketten talepte bulunulması hukuk dayanağından yoksun olduğunu, müvekkili şirketin maliki olduğu bu aracı davacıya satacağına dair ne satış sözleşmesi imzalanmış ne de satış vaadinde bulunduğunu ve araç teslimi yapılmadığını, kimi zaman ihaleye çıkan araçların hukuki veya fiziki durumları aracın resmi satışının gerçekleşmesine uygun olmadığını, bu halde söz konusu araç için davacıya herhangi bir taahhütte bulunmayan müvekkili şirketin davacının sözde zararını gidermekle yükümlü olmasından söz edilemeyeceğini davacının usul ve yasaya aykırı davasının reddine karar verilmesini, dava konusu uyuşmazlıkta taraf sıfatı bulunmayan müvekkili şirket bakımından davanın husumet yokluğundan reddine, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının tüm talepleri ile birlikte esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
… ‘ na müzekkere yazılarak, davacı, … ‘in esnaf kaydının olup olmadığı hususunun mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
… ‘ na müzekkere yazılarak, davacı, … ‘in ticaret sicil de tacir kaydının bulunup bulunmadığının araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’ ne müzekkere yazılarak, davacı, … ‘in Vergi Usul Kanunu 176. ve 177. Maddeleri gereğince 1. Sınıf tacir olup olmadığı, bilanço usulüne göre defter tutup tutmadığı, tacir mi esnaf mı olduğu, tacir ise hangi defterleri tuttuğu, Vergi Usul Kanunu 177/1 maddesinde ki limitleri aşıp aşmadığı esnaf işletmesini aşan düzeyde gelir sağlayıp sağlamadığı hususlarının mahkememize bildirilmesi istenilmiştir.
… ‘ ne müzekkere yazılarak, … plaka sayılı araca ait tüm takyidat bilgilerinin araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
Alanlarında uzman bilirkişiler aracılığıyla, 27/12/2021 tarihinde bilirkişi raporu alınmıştır.
Alanlarında uzman bilirkişiler aracılığıyla, 23/03/2022 tarihinde bilirkişi ek raporu alınmıştır.
GEREKÇE:
Dava, davalı … Anonim Şirketi’ ne ait internet sitesi üzerinden gerçekleşen açık artırmanın iptali nedeniyle iddia olunan mahrum kalınan kâr bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacının talebinin hukuki niteliği TBK md. 112’ye dayanmaktadır. TBK md. 112 “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” şeklindedir. Bu madde uyarınca tazmin edilecek zarar doktrinde ve uygulamada menfi zarar ve müspet zarar olarak ikiye ayrılır. Müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kâr mahrumiyeti de müspet zararın içindedir. Kâr mahrumiyeti, borcun yerine getirilmemesi sebebiyle kâr elde edilememesi sebebiyle meydana gelen malvarlığındaki gerçek eksilmedir. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında kâr kaybının hesaplanmasında kesinti yönteminin uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır.
Yargıtay 15. HD’nin 2018/3513 Esas ve 2019/3182 Karar sayılı ilamında “Türk Borçlar Kanunu 112. maddesine göre, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır.” şeklinde karar verilmiştir. Kararda belirtildiği üzere TBK md. 112 uyarınca davacının tazmin edilmesi gereken zararı, gerçek bir zarar olmalıdır.
Somut olayda davacı taraf araç alım satım işi ile uğraştığını, Davalı …’nın sahibi olduğu internet sitesi üzerinden açık arttırma yoluyla diğer Davalı …’a ait bir araç satın aldığını, ancak satışın sonradan iptal edilmesi sebebiyle dava konusu aracı satamadığını ve kâr kaybı yaşadığını iddia etmiştir. Motorlu araçların satışı, resmi şekilde yapılması gereken işlemlerdir. Somut olayda araç satışı için henüz resmi şekil şartı yerine getirilmemiş olup, taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesi mevcut değildir.
Davacı ile Davalı … arasındaki sözleşmenin incelenmesinde araç bedelinin satın alan kişi tarafından yatırılması gerektiği, ancak somut olayda araç bedelinin satın alan davacı dışında bir üçüncü kişi tarafından yatırıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacının sözleşme gereği ücret ödeme edimini gereği gibi yerine getirdiği söylenemez. Bu sebeple yapılan açık artırma sonucu satış işleminin iptal edilmesinde davalının haklı sebebe dayandığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı her ne kadar satın alınan aracın tekrar satılamaması sebebiyle kâr kaybı yaşadığını iddia etse de, yukarıda açıklandığı üzere ortada davacının gerçek bir zararı bulunmamaktadır. Zira davacının aracı satın aldıktan sonra tekrar satacağına ilişkin ileri sürdüğü beyanları soyut niteliktedir. Aracın davacı tarafça tekrar satılacağına ilişkin somut olarak yapılmış bir sözleşme veya sözleşme vaadi bulunmamaktadır. Davacının aracı tekrar satacağına ilişkin beyanları kabul edilse dahi aracın satışının ne zaman veya hangi şartlarda gerçekleşeceği belli değildir. Davacının aracı satın aldıktan hemen sonra satması ile bir yıl sonra satması arasında satış bedelleri farklılık gösterecektir. Dolayısıyla davacının yukarıda açıklandığı gibi ve hukuken korunan net ve gerçek bir zararı yoktur.
Tüm dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle davacının iptal edilen işlem ile ilgili kâr mahrumiyetinin bulunmaması sebebiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 21,40.-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 1.000,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalılar vekili tarafından yapılan 17,00.-TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinden bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 12/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır