Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/245 E. 2022/215 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/245 Esas
KARAR NO : 2022/215
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasıyla borçlu müvekkilleri aleyhine kambiyo takibi yapıldığını, örnek 10 ödeme emri tebliğ edildiğini, takibe konulan 13.10.2014 tanzim ve 31.05.2019 vade tarihli bononun teminat senedi olduğunu, davalının cari hesap ekstresinde, takibe konu senedin davalının cari kayıtlarında işlenmediğinin görüldüğünü, ayrıca, takip konusu bononun tanzim tarihinin taraflar arasındaki sözleşmeyle aynı gün tarihli olmasının da, bononun teminat senedi olduğunu gösterdiğini, hem sözleşme, hem de takibe konu edilen bononun 13.10.2014 tarihinde düzenlendiğini, bono üzerinde nakten klozunun bulunduğunu, bu duruma göre, davalı alacaklının, müvekkili ile yaptığı 13.10.2014 tarihli sözleşmeye istinaden hem müvekkiline gazete dağıtım işini bayilik verdiğini, hem de aynı gün dağıtıcısı olan müvekkiline 20.000,00.-TL nakit borç verdiğini ve karşılığında bu bonoyu aldığını, bunu kabul etmenin, akla, mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, teminat senedi iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, takibe konu bononun teminat senedi olduğununun 13.10.2014 tarihli sözleşme ve yine tarafların aynı olduğu …. İcra Müdürlüğü 2019/ … Esas dosyaya ibraz ettiği cari hesap ekstresi, yani davalıdan sadır olan belgelerle sabit olduğunu, bizzat davalının ibraz ettiği cari hesap ekstresinde, ne müvekkiline verildiği iddia edilen 20.000,00.-TL nakit paranın ne de 20.000,00.-TL bedelli bononun kaydı bulunmadığını, davalının ticari defter ve kayıtlarında nakit para çıkışı ve bono kaydı bulunmadığı için müvekkilinin davalıya borçlu olmadığı ve ayrıca bononun da teminat senedi olduğunun açık olduğunu, müvekkili …’nun davalı firmaya herhangi bir borcunun olmadığını, davalının takip konusu alacağı ve bonoyu 31/05/2017 tarihli Temlik Sözleşmesine istinaden devir aldığını iddia ettiğini, ancak sunmuş olduğu Temlik Sözleşmesinde müvekkili … ‘nun ismine yer verilmediği için, geçerli bir temlik işlemi olmadığı ve davalının takip hakkı bulunmadığının anlaşıldığını, diğer müvekkili … yönünden ise; davalıyla herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmaması, takibi konu edilen bonoda sadece “adi kefil” sıfatıyla imzası bulunması ve adi kefalet itirazı, asıl borç olmadığı için feri borcun da doğmayacağı gerekçeleriyle, menfi tespit davasının açıklanan tüm nedenlerle kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı Abdullatif Yılmaz Kurtoğlu arasında 13.10.2014 tarihinde bayilik sözleşmesi akdedildiğini ve davacı borçlunun işbu sözleşme kapsamında müvekkili şirketçe basımı gerçekleştirilen yayınların dağıtım işini üstlendiğini, davacı borçlu ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkinin işbu sözleşmeyi müteakip başlamış olduğunu, davacı borçlunun müvekkili şirkete olan borcuna istinaden 13.10.2014 düzenleme, 31.05.2019 vade tarihli ve 20.000,00 TL bedelli bonoyu keşide ederek davalıya teslim ettiğini, işbu bononun, davacı … tarafından da avalist sıfatı ile imzalandığını, vadesi gelen bononun davacı borçlularca ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, doktrindeki görüş birliği ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bir senedin teminat senedi olduğunun kabulü için neyin teminatı olarak verildiğinin bono metni üzerinde yer alan bir ibare ifade edilmesi veya takibe dayanak senede açıkça atıf yapılan İİK 169/a kapsamında bir belge ile ispatlanması gerektiğini, bu nedenle takibe dayanak senedin teminat senedi olmadığını, somut olaya ilişkin Yargıtay içtihatları çerçevesinde takibe dayanak bononun TTK’da düzenlenen şartları ihtiva etmesi sebebiyle kambiyo senedi vasfını haiz olduğunu, TTK’nin 702. Maddesine göre davacı kefilin, müvekkili şirketin alacağına karşı davacı borçlu gibi asli ve müteselsilen sorumlu olduğunu beyanlarla davacı borçlular ikame edilen davanın ve ihtiyati tedbir kararının reddine, müvekkili şirketin haklı alacağının tahsilini geciktirme maksadı ile hareket eden kötü niyetli borçlular hakkında dava konusu tutarın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesi uyarınca düzenlenen ve icra takibine konu edilen teminat senedi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, Arabuluculuk Son Tutanağı, ….İcra Müdürlüğü’nün 2019/ … Esas sayılı takip dosyası, … A.Ş. ile davacı … arasında düzenlenen 13/10/2014 tarihli sözleşme, davalı ile dava dışı … A.Ş. arasında düzenlenen 31/05/2017 tarihli temlik sözleşmesi, bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
…. İcra Dairesi’nin 2019/… takip sayılı icra dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından davacılar aleyhine 21.705,48.-TL tutarındaki toplam alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Takip dayanağının 13/10/2014 düzenleme tarihli, 31/05/2019 vade tarihli davacılarca keşide edilen 20.000-TL’lik senet olduğu görülmüştür. Bono üzerinde ayrıca nakden kaydı bulunmaktadır.
Mahkememizce 28/05/2021 tarihli ara karar ile; “Davacı vekilinin … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı icra takibinin durdurulması talebinin İ.İ.K. 72/3. Maddesi gereği yerinde görülmediğinden reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen 21/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda sonuç ve özetle; “davacı ile davalı arasında 13.10.2014 tarihinde imzalanan bayilik
sözleşmesine dayalı ticari ilişki mevcut olduğu,
davalı vekili 01.11.2019 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. Nolu
dosyasında 20.000,00 TL asıl alacak ve 1.645,48 TL işlemiş faizi ve 60,00 TL komisyon ile
birlikte 21.705,48 TL 31.05.2019 vadeli senet için takip başlatmış ve alacak için takip
tarihinden itibaren işleyecek % 19,50 reeskont avans faizi ile tahsil edilmesini talep ettiği,
davacı vekili takibe konu senedin teminat senedi olarak verildiğini, müvekkillerinin davalı
alacaklı tarafa bu senetten borcu olmadığının tespitini dava ettiği, davalı ticari defter kayıtları incelenmiş, ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK 64. Md. ve 213
sayılı VUK 221. Md. göre açılış ve kapanış tasdikleri usulüne uygun olduğu, kendi lehine delil
vasfını taşıdığı (HMK 222. Md.), incelenen dava dışı temlik veren taraf 2014-2019 yıllarına ait defter kayıtlarında davacı cari hesabı yukarıya
çıkarılmış ve dosyaya ek yapılmış olduğu, takibe konu 13.10.2014 tanzim ve 31.05.2019 vade tarihli 20.000 TL lık bono/senedinin davalı
defter kayıtlarında davacı cari hesaplarında kayıtlı olmadığı,
dava konusu senedin taraflar arasında imzalanan 13.10.2014 tarihli bayilik sözleşmesinin 6.1.
maddesi gereğince teminat senedi olarak verildiği değerlendirilmiş olduğu…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 24/02/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz ederek ek rapor alınmasını talep etmiştir. Davacı vekili ise 28/02/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce 14/03/2022 tarihli duruşmada davalı vekilinin ek rapor alınması yönündeki talebinin dosyanın geldiği aşama itibariyle reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık temelde, dava konusu bononun teminat senedi olup olmadığı ve davalının sözleşmesel edimlerini yerine getirip getirmediği ve davacıların bono nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasındadır.
Dava dışı … A.Ş. ile davacı … arasında düzenlenen 13/10/2014 tarihli sözleşmesinin 6/1. maddesinde, doğabilecek muhtemel alacaklarına karşılık üç aylık yayın bedeli tutarında teminat verileceği düzenlenmiş olmakla takip konusu bonoya açık bir atıf bulunmakla birlikte sözleşme ile takibe dayanak bononun aynı gün düzenlenmiş olması ve davalı ile dava dışı … A.Ş. arasında düzenlenen 31/05/2017 tarihli temlik sözleşmesinde bayilerin doğmuş ve doğacak alacağının temlik edildiği fakat bayi davacı …’nun cari hesaptan kaynaklanan alacağının bulunmadığının bilirkişi raporuyla da sabit olması karşısında bononun teminat bonosu olduğu iddiası ispatlanabilmiştir.
Davacı … ise takibe konu bonoda avalist olup, 6102 sayılı TTK’nın 702/2. maddesi uyarınca, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. Dolayısıyla avalistin, keşideci ile lehtar arasında olan şahsi def’ilere dayanması mümkün değildir. Hal böyle olunca davacı … lehine aval verdiği keşideci gibi bonodan dolayı sorumludur. Anılan hüküm karşısında adı geçen davacının senedin teminat olarak verildiği ve hükümsüz kaldığı yönündeki iddiaları dinlenemez.(Emsal: Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 20/09/2017 tarihli 2016/11415 E., 2017/6074 K. sayılı kararı; 20/03/2017 tarihli 2016/7655 E., 2017/2238 K. sayılı kararı; 21/11/2016 tarihli 2016/7157 E., 2016/14900 K. sayılı kararı)
Tüm bu delillerden ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; dosya kapsamında bulunan dava dışı temlik eden … A.Ş. ile davacı … arasında 13/10/2014 tarihli bayilik sözleşmesinin imzalandığı, anılan ve davacılar tarafından imzalanan söz konusu senetin sözleşmesinin eki ve teminatı niteliğinde olduğu anlaşılarak “teminat senedi” vasfını taşıdığı görülmüştür.
Teminat senedi, düzenlenmesine neden olan sebebe/asıl borç ilişkisine sıkı
sıkıya bağlıdır; bu ilişkiden bağımsız olarak ileri sürülemez. Teminat senetlerin bakımından kambiyo senetlerinde olduğu gibi mücerretlik ilkesi (soyutluk) söz konusu değildir.
Teminat senetleri, bir anlaşma uyarınca işin, verilen sözün, mal veya hizmetin eksiksiz tamamlanacağını, taahhüdün sorunsuz yerine getirileceğini aksi taktirde sorumlu olunacağının
beyan edildiği senetlerdir.
Taraflar arasında akdedilen ve teminat senedi vasfını haiz olduğu kabul edilen bu
senetten doğan borcun doğup doğmadığı hususu ispata muhtaçtır.
Bu yönde, dava dışı temlik eden … A.Ş. ile davalı ticari defter kayıtları incelenmiş, ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK 64. Md. ve 213
sayılı VUK 221. Md. göre açılış ve kapanış tasdikleri usulüne uygun olduğu görülmüş, incelenen defter kayıtlarında takibe konu 13.10.2014 tanzim ve 31.05.2019 vade tarihli 20.000,00.-TL’lik bono/senedinin davalı
defter kayıtlarında davacı cari hesaplarında kayıtlı olmadığı ve cari hesap alacağının bulunmadığı alınan bilirkişi raporuyla da sabittir.
Tüm dosya içeriğine göre, davacılar tarafından düzenlenen senedin “teminat senedi” vasfında olduğu, bu senedin davacı yan tarafından davalıya verilen hizmet karşılığında imzalanarak düzenlendiği, işbu davaya konu teminat senedinin bayilik sözleşmesine dayanarak imzalandığı görülmekle; sözleşmenin senet lehdarı davacı tarafından hazırlanıp imzalandığı, senet ile sözleşmenin ilişkili olduğu, bu şekilde dava konu bononun kontratın teminatı olarak düzenlendiği, kayıtsız şartsız bir borç vaadi içermediği kanatine varılmış, dava konusu senetten dolayı davacı …’nun borçlu olmadığının tespiti ile; davacı … tarafından davalı aleyhine açılan davanın ise;
aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olacağı ve buna göre, kendi aval kaydını ve imzasını iptal etmeyen davacı … …’nun senedi iktisap etmiş olan davalıya karşı sorumluluğu devam edeceğinden reddine, şartları oluşmadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminat isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HUAK 18/A-(13) ve (14). Fıkrası hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2021/… sayılı dosyasından arabulucu olarak atanan … ekte sunulan 1.320,00.-TL tarife bedeli üzerinden kesilen tarihli 22/09/2020 … belge nolu Serbest Meslek Makbuzu doğrultusunda ödeme yapıldığı tespit edilerek davalı aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacı … tarafından davalı aleyhine açılan DAVANIN KABULÜ İLE;
…. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı takip dosyasında yürütülen takip ve bu takibe konu bono ve ferileri nedeniyle davacı … ‘nun DAVALIYA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı … tarafından davalı aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE,
3-Davacıların şartları oluşmayan kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.366,20.-TL Karar ve İlam Harcından, peşin harç olan 341,55.-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 1.024,65.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- 5.100,00. -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- 5.100,00. -TL vekalet ücretinin davacı … ‘ndan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 60,75.-TL, bir bilirkişi ücreti 800,00-TL, 59,30.-TL başvuru harcı, 8,50.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 928,55.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/03/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır