Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/201 E. 2022/624 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/201 Esas
KARAR NO : 2022/624
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2021
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklının …. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası ile müvekkili … … aleyhine dava dışı … Tic. İnş Taah. Ltd. Şti ticari kredi sözleşmesine kefil olduğu gerekçesiyle ilamsız icra takibi başlattığını, bu icra dosyasından yapılan ödeme emrinin tebliğ işleminin iptali ve ödeme emri tebliğ tarihinin 15/01/2021 olarak düzeltilmesi için … İcra Hukuk Mahkemesinde 2021/… esas sayılı dosya ile dava açtığını ve davanın reddolduğunu, bunun üzerine kararı istinaf ettiklerini, yapılan ödeme emri tebliği işleminin Tebligat Kanununa ve Yönetmeliğe açıkça aykırı olduğunu, takibin usulsüz bir şekilde kesinleştiğini, davalı alacaklı tarafça ilamsız takibin dayanağı olarak davacı borçlunun, dava dışı 3. Şahıs … Tic. İnş. Taah. Ltd. Şti ile davalı alacaklı arasında imzalanmış olan ticari kredi sözleşmesine kefil olduğunun gösterildiğini, ancak takibe konu bu VDF Ticari Kredi Sözleşmesinin kefil beyanları ve kefil eş rıza beyanları bölümlerindei davacı borçlu … … ve eşi … …’ın kefil taahhüdüne ilişkin beyanlarının TBK madde 583 ve madde 584 hükümlerindeki şekil şartlara uygun olarak alınmadığını, somut olayda takibe konu icra takibinin dayanağı olan sözleşmede, kefil eş rıza beyanları bölümünde, davacı borçlu … …’ın eşi … …’ın rızası olduğuna ilişkin el yazılı taahhüt ve imzaya itiraz etmekte olduğunu, söz konusu imza ve eşinin kefil olmasına rıza gösterdiğine ilişkin yazı eşi … …’a ait olmadığını, takip dayanağı sözleşmede kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartı olan eşin rıza mevcut olmadığını, ilgili icra takibinin derdest olduğunu bildirip, davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulü ile, takibe konu kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesini, davacı borçlunun davalı alacaklıya bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini, davacı borçlunun davalı alacaklıya bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini, davaya konu takibin kesinleşinceye kadar durdurulmasına, kötü niyetli davalının %20 tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki açılan borçlu olmadığının tespiti davasının haksız ve kötü niyetle açılmış olduğunu, reddinin gerektiğini, dilekçe ekinde sunulan 28/05/2018 tarih … nolu VDF Kredi Sözleşmesinde davacının imzası ve eşinin kredi kullanımına ilişkin muvafakatine ilişkin beyan ve imzasının sözleşmede bulunduğunu, davaya konu kredinin asıl borçlusunun ticari bir firma olduğunu, krediye konu aracın ticari faaliyette kullanılacağına ilişkin beyan bulunduğundan, kredi KKDFsiz kullandırılmış ticari kredi olduğunu, davacının da menfi tespit davasını Asliye Ticaret Mahkemesinde açarak basiretli bir tacir olduğunu kabul etmiş sayılacağını, bu durumda kefaletin oluşmadığı ya da eş rızasının geçersiz olduğu iddialarının da geçerliliğini yitirdiğini bildirip, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2016/… Esas 2017/… Karar sayılı kararında ” Mahkemece, borçlunun itirazında sözleşmedeki imzasını inkar ettiği, imza incelemesi yaptırılabilmesi için sözleşme aslının temin edilmesinin gerektiği, yapılan tüm araştırmalara rağmen sözleşmenin aslının temininin mümkün olmadığı, fotokopi belge üzerinde imzaya ait bilirkişi incelemesinin yaptırılamayacağı, dosyadaki belgelere göre sözleşmedeki imzanın borçlu davalıya ait olduğunun da kanıtlanamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle davalının yargılama sırasında karşı taraftan tahsili gereken yargılama gideri olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.” belirtilmiştir.
Yargıtay … . Hukuk Dairesi’nin 2021/ … Esas 2022/ … Karar sayılı kararında “Davalı vekili; kredi sözleşmesine şahsi kefalet vermediğini, sadece adına kayıtlı taşınmazın ipoteği için imza verdiğini, ipotek sözleşmesi dışındaki imzaları kabul etmediğini, ayrıca kefalete eşinin rızasının bulunmadığını zira sözleşmedeki imzanın eşine ait olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; 6098 sayılı TBK’nın 584. maddesine göre sözleşmede eş rızasının mutlak surette bulunması gerektiği, davalının kefaletteki eş rızası imzasının eşine ait olmadığı yönündeki iddiası üzerine Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alındığı, raporda imzanın davalının eşine ait olup olmadığı konusunda bir sonuca varılamadığı yönünde bir tespit yapıldığı, davalı, kefaletteki eş rızası imzasının sahteliğini ileri sürdüğünden imzanın aidiyeti konusundaki ispat yükünün davacıya ait olduğu, kefalete eş rızası koşulunun gerçekleşmediği ve kefalet sözleşmesinin davalıyı bağlamayacağı gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı Banka vekili istinaf etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davaya konu sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde yer alan “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” düzenlemesi gereğince, kefaletin geçerliği için kefilin eşinin rızasının alınmasının zorunlu olduğu, kefilin eşinin kredi sözleşmesine rızasının bulunduğu hususun davacı tarafça kanıtlanması gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı Banka vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirket ile dava dışı … Ltd. Şti.arasında 28/05/2018 tarihli kredi sözleşmesi düzenlendiği, kredi sözleşmesinde davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, davalı tarafından bu sözleşme doğrultusunda …. İcra Dairesinin 2020/… Esas sayılı dosyası ile alacak ve ferileri toplamı ile birlikte 254.821,54 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde davacı ile davalı arasında 6098 sayılı TBK’nun 583.maddesinde düzenlendiği şekilde usulüne uygun bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığının, yine sözleşmede davacının eşinin rızasının bulunduğuna ilişkin imza ve yazının davacının eşine ait olmadığının iddia ve beyan edildiği, dosyaya sözleşmenin fotokopilerinin sunulduğu, sözleşme fotokopileri incelendiğinde davacının sözleşme kapsamında 279.961,16 TL tutar ile sınırlı olmak üzere müteselsil kefil olduğuna ilişkin yazısının ve imzasının bulunduğu, davacı ile eşi … …’ın 12/01/1993 tarihinde evlendikleri ve sözleşme tarihinde evli oldukları, sözleşme tarihinde 6098 sayılı TBK’nun yürürlükte olduğu, 6098 sayılı TBK’nun 584.maddesinde “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” düzenlemesinin bulunduğu, davacı tarafça davaya konu kredi sözleşmesinde eş rızasına ilişkin olarak imza ve yazının davacının eşi olan … …’a ait olmadığının beyan edildiği bu beyan ve iddia doğrultusunda sözleşmedeki eş rızasına ilişkin yazı ve imzanın davacının eşi olan … …’a ait olduğunun ispat yükünün davalıda olduğu, bu hususta imza incelemesi yapılması gerektiği, taraflarca kredi sözleşmelerinin fotokopilerinin sunulduğu, sözleşme aslının sunulmadığı, sözleşme fotokopileri üzerinden imza incelemesi yapılamayacağı, imza incelemesi yapılabilmesi için sözleşme aslının gerektiği, davalı tarafa sözleşme aslını sunması için ihtaratlı süre verildiği, davalı tarafça sözleşme aslının bulunamadığından sunulamadığının beyan edildiği, verilen süre içerisinde davalı tarafça sözleşme aslı sunulmamış olup, fotokopi üzerinden de imza incelemesi yapılamayacağı bu nedenle sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 584/1 maddesi uyarınca eş rızası alındığına ilişkin imzanın davacının eşine ait olduğunun ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça ispat edilemediği, eş rızası koşulunun sağlandığının davalı tarafça ispat edilemediğinden kefalet sözleşmesinden de davacının sorumlu olmayacağı anlaşılmakla davanın kabulüne, davacı tarafça kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de sözleşmede davacının kefil sıfatıyla imzası bulunmakla ve bu imzaya davacı tarafça itiraz edilmemekle, eş rızasına ilişkin şartın sağlandığının ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar verildiğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HUAK 18/A-14. Fıkrası ;”Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri uyarınca görüşmelerin sonlandığı son anlaşmazlık tutanağı düzenlendiği ve arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2021/… esas sayılı dosyasından arabulucu olarak atanan … ‘a ekte sunulan 1.320,00 TL tarife bedeli üzerinden kesilen Serbest Meslek Makbuzu doğrultusunda ödeme yapıldığı tespit edilerek davalı taraf aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
1-Davanın kabulü ile, davacının …. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı icra dosyasında ve bu icra dosyasına konu kredi sözleşmesi nedeniyle, borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının kötü niyeti tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 17.406,86-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 4.351,72-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 13.055,14-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.351,72 TL harcın, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 8,50 vekalet harcı, 172,65-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 240,45 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 38.675,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
😎 Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (…Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır