Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/189 E. 2022/474 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/189 Esas
KARAR NO : 2022/474
DAVA : Hisse devir işleminin iptali
DAVA TARİHİ : 25/03/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan hisse devir işleminin iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin … San. Tic. Ltd. Şti.’nde hisse sahibi olup, 02.06.2020 tarihine kadar hisselerin büyük çoğunluğunun kendisinde olduğunu, söz konusu şirketin aile şirketi olup, müvekkilinin babası olan … ile birlikte şirket ortağı olduğunu ancak …’ in müvekkilini takip ettirmesi ve müvekkilinin haberi olmaksızın görüntülerini kayıt altına aldırarak müvekkili elindeki görüntüleri ifşa edeceğinden bahisle tehdit etmesi sonucu müvekkilinin üzerine kayıtlı şirket hisselerinin büyük çoğunluğunun (%80) şirket hissedarı …’e devretmek zorunda kaldığını, Davalı şirket hissedarı …’in 04.06.2020 günü müvekkilinin dava konusu hisse devrinin gerçekleştirildiği şirket adresine çağırdığını ve müvekkilinin adrese gittiğinde noter katibinin, şirket muhasebecisi ve babası olan şirket hissedarı …’in adreste bulunduğunu gördüğünü, ne olduğunu sorduğunda şirket hissedarı …’in müvekkili şirket hisselerini kendisine devretmesini aksi halde elinde müvekkiline ait görüntüler bulunduğunu bu görüntüleri ifşa edeceğini söylediğini, müvekkilinin duydukları karşısında şaşırdığını, görüntü içeriklerinin ne olduğu konusunda bilgi sahibi olmadığından tedirgin olup kendisini baskı altında hissederek şirket hisselerini herhangi bir bedel tahsil etmeksizin ve noter huzuruna gidilmeksizin şirket adresinde iradesine uygun olmamasına rağmen tehdit nedeniyle devretmek zorunda bırakıldığını, bu duruma olay anında adreste bulunan şirket muhasebecisi ve noter katibinin de şahit olduğunu, iş bu sebeple müvekkilinin iradesi fesada uğratılarak hiçbir bedel ödenmeksizin şirket hissedarı … adına hisse devir işlemi gerçekleştirilmiş olduğundan süresi içerisinde iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, devir işleminin noter huzurunda gerçekleştirilmediğini, somut dava konusu hisse devir işleminin, dilekçenin olay kısmında da açıklandığı üzere müvekkilinin iradesi etkilenmek suretiyle şirket adresinde noter başkatibinin adrese gelmesi suretiyle gerçekleştirildiğini, 6102 sayılı TTK’nın 595. Maddesi gereğince; “Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır.” hisse devir işlemlerinin noter huzurunda yapılması esas olup, dava konusu devir işleminin arz ettikleri üzere şirket adresinde gerçekleştirildiğini, devir işleminin şirket adresinde gerçekleştirilmesi kanuna aykırı olup, müvekkilini baskı altına almak için şirket adresi tercih edildiğini, devir işleminin müvekkilinin iradesi fesada uğratılarak tehdit ve baskı suretiyle gerçekleştirilmiş olduğundan hisse devrine ilişkin işlemin ve şirket hissedarı …’in müdür tayin edilme işleminin geçersiz sayılarak iptali ile hisselerin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ettiklerini, 6098 sayılı TBK’nın 39. Maddesi gereğince; “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.” dilekçe ekinde ibraz ettikleri CD görüntüsü, hisse devrine karşılık herhangi bir ödeme gerçekleştirilmemiş olması ve tanık beyanları ile de kolaylıkla ispat edileceği üzere müvekkilinin korkutularak iradesine uygun olmayan bir şekilde söz konusu hisse devir işleminin gerçekleştirildiğinin sabit olduğunu, CD görüntü içeriğinde müvekkilinin , aynı zamanda şirket hissedarı … ve kardeşi olan dava dışı … isimli kişinin avukatlığını yapan kişi tarafından takip edildiğini ve izni olmaksızın özel hayatın gizliliği ihlal edilerek görüntüleri kayıt altına alındığını ve tehdit unsuru olarak kullanılmış olduğunu, bu konuda ilgili avukat aleyhine … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/… BM sayılı dosyası üzerinden şikayet gerçekleştirilmiş olup, tazminat dava haklarını da saklı tuttuklarını, şirket hissedarı …’ in yaşı itibariyle işlerini idame ettirebilecek güce sahip olmadığını, tamamen art niyetli kişilerin yönlendirmesiyle müvekkilinin korkutularak söz konusu hisse devri ve müdür tayin edilme işlemi gerçekleştirildiğini, bu durum dahi tek başına işlemlerin hileli olarak gerçekleştirildiğinin en açık göstergesi olduğunu, 80 yaşının üzerinde olan bir kişinin şirkete 02.06.2035 tarihine kadar müdür tayin edilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi şirket menfaatlerinin korunması açısından da kanuna aykırılık arz eder nitelikte olduğunu, dilekçeleri ekinde ibraz ettikleri 15.06.2020 tarihli sicil gazetesi ile de sabit olduğu üzere şirket hissedarı …’ in 02.06.2035 tarihine kadar münferiden temsile yetkili olmak üzere müdür tayin edilmiş olduğunu, müvekkilinden edindikleri bilgiye göre şirket hissedarı … isimli kişide kişilik bozukluğu bulunmakta olup, ileri yaşta olması da gözetilerek sağlıklı karar alma kabiliyeti bulunmadığını, şirket hissedarı …’in 80 yaşının üzerinde olduğunu, bu yaştaki bir kişinin 15 yıl süre ile müdür tayin edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olup, bu durumun söz konusu işlemin hileli olarak gerçekleştirildiğinin de en açık göstergesi olduğunu, şirket hissedarı …’ in tek başına hareket etmediğini, art niyetli kişilerce kendi menfaatlerine yönelik olarak yönlendirilmeye çalışıldığını belirterek açıklanan nedenler ile hileli devir işlemi ile şirket hissedarı …’e devir edilen hisselerin, 3. Kişilere devri halinde müvekkilinin telafisi güç veya imkansız zararlara uğrayacağından ivedi bir şekilde şirket hissedarı …’e ait hisselerin 3. Kişilere devrinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesini, müvekkili adına … San. Tic. Ltd. Şti.’nde bulunan ve şirket hissedarı …’e devir edilen devre konu şirket hisselerinin müvekkilinin tehdit edilmesi suretiyle iradesi fesada uğratılarak devir edilmiş olması sebebiyle hisse devrine ilişkin 02.06.2020 tarih, 2020/01 sayılı Genel Kurul kararının ve şirket hissedarı …’in müdür tayin edilme işleminin geçersiz sayılarak iptali ile hisselerin müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin esas kurucusunun … olduğunu, …’in 1956 yılında İstanbul’a gelerek el arabası ile meyve sebze satarak geçimini sağlamaya çalışmış olduğunu, 1973 yılından itibaren ise mısır çarşısı, … sok. no. … ‘de bulunan dükkanında … Genel Müdürlüğü’nün kiracısı olduğunu, yine meyve – sebze satmaya devam ettiğini, daha sonra baharat ve benzeri ürünler satarak ticari faaliyetini devam ettirmiş olduğunu, 1956 yılından itibaren …’in tamamen kendi çabaları sonucu adeta dişiyle tırnağıyla kazıyarak işletmesini bugünlere getirdiğini, davalı şirketin saygın ve alanında tanınmış bir kuruluş olmasını sağladığını, 2010 yılına kadar …’in müvekkili şirketin ticari faaliyetlerini şahıs şirketi bünyesinde sürdürürken, 2010 yılında oğlu dava dışı … … ve davacı kızının isteği ile şirketi sermaye şirketine dönüştürme kararı aldığını, bunun üzerine 07.09.2010 tarihinde davalı … Tic. Ltd. Şti’nin kurulduğunu, davalı tarafından davacı yana %20, dava dışı … …’e %75 hisse verdiğini, geri kalan %5 hissenin …’in üzerinde kaldığını, davacı yanın ve dava dışı eski hisse sahibi … …’in hiç bir şekilde sermaye koyarak bu hisselerin sahibi olmadığını, söz konusu hisselerin ve davalı şirketin tek ve gerçek sahibinin, işi kuranın, işi geliştirenin, şirket için sermaye koyan tek kişinin … olduğunu, kuruluşta müvekkili şirketin %95 oranındaki esas sermaye payının … tarafından çocuklarına bedelsiz olarak bırakılmış olduğunu, herhangi bir karşılık alınmadığını, 05.03.2018 tarihinde ise dava dışı hissedarlardan … … tarafından %75 oranındaki esas sermaye payının, ortakların babası olan …’i zora sokma amacıyla, yine kendisinin haberi ve onayı dahi olmadan tamamen bedelsiz olarak davacı … … …’e devredildiğini, söz konusu pay devrinden sonra davacı yanın esas sermaye payının %95 seviyesine çıkmış olduğunu, belirtilen pay devrini gösteren ticaret sicil gazetesi kayıtlarını da delil dilekçeleri ekinde olduğunu, son 4-5 yılda şirketin kasasını davacının tutmuş olduğunu, davacı yanın hiç bir şekilde üzerinde düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, şirketin ticari faaliyete konu mallarını, şirketin çalışanları ile birlik olarak habersizce kendi çıkarı için kullanmış olduğunu ayrıca davacı … … … ‘in Akbank Mercan şubesinde USD, EURO ve Türk Lirası hesapları açtığını, şirket hesabında bulunan ve şirket hesabına aktarılması gereken paraları kendi hesaplarına aktarmış olduğunu, …’in kötü niyetli olduğunu iddia eden davacı yanın babasının kurduğu şirketin paralarını kendi zimmetine geçirdiğini, bunun üzerine şirketin kurucusu ve asıl sahibi olan …’ in davacı yan ile 2020 yılının başından itibaren görüşmeler gerçekleştirdiğini, kendisinin bu tutumlarının şirketin 60 yıllık ticari itibarına gölge düşürdüğünü, aralarındaki ailevi ilişkileri yıprattığını belirttiğini ancak davacı yanın yükümlülüklerini yerine getirmemeye ve şirketi zarara sokucu eylemlerine devam ettiğini, davacı yanın şirketin kasasından kendi hesabına para aktarıldığı ortaya çıktığında kendisinin çok sinirlendiğini, defalarca davalı şirketin ticari faaliyetini devam ettirdiği dükkanın önüne gelerek herkesin huzurunda küfürler ve sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit ve hakaretler savurmuş olduğunu, en sonunda tarafların … … …’in üzerinde bulunan 95.000,00 TL değerindeki %95 oranındaki esas sermaye payının %75’lik kısmının …’e devredilmesi konusunda anlaşmış olduklarını, 02.06.2020 tarihinde usule ve şekil şartlarına uygun olarak, tarafların geçerli ve birbirine uygun irade beyanlarının örtüşmesi sonucu … Noterliği’nin 02.06.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı pay devir sözleşmesine uygun şekilde gerçekleştirdiğini, söz konusu hisse devri sonucu hisselerin %20 oranındaki kısmının davacı üzerinde, geri kalan %80 oranındaki kısmının … üzerinde kaldığını, şirket hisselerini ele geçirmek davacı yanın kendi babası olan …’i kandırarak kendisinin akıl sağlığını yok etmesi amacıyla, …’in canını tehlikeye atacak antidepresan ilaçlar vermiş olduğunu, davacı yanın gerçeğe aykırı beyanlarının aksine, İstanbul 1. Noterliği’nin 02.06.2020 tarihli ve 1385 yevmiye numaralı pay devir sözleşmesi ile gerçekleşen devir işleminin sözleşmede hüküm altına alındığı şekilde gerçekleştiğini, somut olayda müvekkili şirketin kurucusunun tehdit ve ikrah içerikli hiç bir fiili bulunmamakta olup, mesnetsiz iddialarını ispata yarar hiç bir delil sunamamış olduğunu, davacı yanın dava dilekçesinin 2. ve 3. bendinde müvekkili şirketin kurucusu …’in ve avukatı olarak şahsımın kendisini takip ettirerek görüntülerini kayıt altına aldırdıklarını, bu görüntüleri ifşa edeceğinden bahisle davacı yanı tehdit ederek müvekkili şirkete ait hisselerin büyük çoğunluğunu üzerine geçirdiğini, bu tehdidin devir işleminin gerçekleştiği tarihte şirket merkezinde gerçekleştiğini, sonuç olarak ikrah sebebiyle iradesinin sakat olduğu ve pay devir işleminin geçersiz sayılması gerektiğini iddia ettiğini, davacı yanın iddialarının tamamıyla dayanaksız ve gerçeğe aykırı olduğunu, davacı yanın dilekçesinin 2. sayfasında mezkur tarihli pay devir sözleşmesine konu devir işlemini bedelsiz bir şekilde yapıldığının iddia ettiğini, bu hususun tamamıyla gerçeğe aykırı olduğunu, mezkur tarihli noter tarafından imzaların onandığı pay devir sözleşmesinde belirtildiği şekilde devir işlemi gerçekleştiğini, pay devir sözleşmesinde açıkça pay devir işlemi karşılığında davacı yanın 75.000,00 TL ödemeyi nakden açıkça hüküm altına alındığını, söz konusu hukuki ilişki (esas sermaye payının devri) akrabalar arasında gerçekleşmiş olsa dahi, davacı yanın ödemeyi nakit olarak aldığı resmi bir senet ile sabit olduğunu, davacı yanın iddialarını yazılı delille ispat külfeti altında olduğunu, davacı yanın iddialarının aksine, taraflar arasındaki yazılı devir sözleşmesinin noter huzurunda ve noterin adresinde yapılması konusunda herhangi bir kanuni zorunluluk olmadığını, bu iddianın hiç bir hukuki dayanağı bulunmadığını, T.T.K m. 495’te düzenlenen limited şirkette esas sermaye payının geçişi hükümleri uyarınca, limited şirketlerde pay devir işlemlerinin iki unsurdan meydana geldiğini, ilk unsur tarafların aralarında nerede hazırlandığı ve imzalandığı fark etmeksizin yazılı sözleşme akdetmeleri ve imzaların noterlik tarafından onanması olup, somut olayda taraflar arasındaki pay devir sözleşmesinin yazılı şekilde hüküm altına alındığının sabit olduğunu, taraflar arasındaki limited şirkette esas sermaye payının devir işleminin hüküm ifade etmesi için sözleşmenin ve işlemin noter huzurunda yapılmasına gerek bulunmayıp, sadece imzaların noter tarafından onanmasının yeterli olduğunu, Noterlik Kanunu m.90 uyarınca limited şirketlerde esas sermaye payı devrinin şeklinin onaylama biçimindeki noter senedi şeklinde olduğunu, onaylanan imzanın noter huzurunda dahi atılmasına gerek bulunmayıp, ilgili imzaların noter veya yetkili noter katibi tarafından onaylama şerhi ile belirtilmek koşulu ile noter dışında onaylanmasının da mümkün bulunduğunu,(ulukapı/atalı, usul hukuku, s. 140), somut olayda da tarafların, imzalarının imzaya yetkili noter katibi huzurunda atıldığını, onaylama işleminin usulüne uygun olarak yapılmış olduğunu ve imzaların noter katibi huzurunda atılmış olduğu noterlikçe imzaları onaylanan mezkur tarihli pay devir sözleşmesine verilen onaylama şerhinde açıkça görüldüğünü, açıklanan sebepler ile davacı yanın iddialarının aksine pay devir işleminin TTK, Noterlik Kanunu ve sair mevzuat hükümlerindeki şekil şartlarına uygun olarak noterlikçe onandığının sabit olduğunu, yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediğini, davacı yanın iddialarının tamamıyla mesnetsiz iddialar olup, davacının iddialarını yaklaşık olarak dahi ispatlamaya yarar hiç bir somut delil bulunmadığını, davacı yanın ikrah hukuksal nedenine dayalı geçersizlik talebini yaklaşık ispata yarayacak bir ceza mahkemesi kararı veya soruşturma dahi bulunmadığını, yine davacı yan ile davalı şirketin kurucusu ve yetkilisi arasında gerçekleştirilen tüm devir işlemlerinin şekil şartlarına uygun olduğunu, bu itibarla iddialarını yaklaşık olarak dahi ispat edemeyen davacı yanın tedbir talebinin kabulü tamamıyla usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek açıklanan nedenler ile davacı yanın tedbir talebinin reddine, davacı yanın tüm iddialarının ve davanın reddine, tarafların tüm beyanlarının ve savunmalarının kabulüne, yargılama ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Davacı tanığı …’in mahkememizin 21/10/2021 tarihli celsesinde, ” Ben 31/12/2020 tarihine kadar davalı şirketin muhasebecisiydim. Şu anda çalışmamız sona ermiştir. Ben davalı şirketin dışarıdan mali müşavirliğini yaptım. Bir dönem davacı … Hanım da babası ile arası iyiyken şirkette çalışıyordu. Ağabeyi … Bey de şirkette çalışıyordu. Abisi … şirketten ayrılırken hissesini …’e devretti. … Hanım’ın babası ile arası bozulunca şirkete gelmemeye başladı. Araları bozulduktan bir süre sonra … Bey davacı … ‘in hisselerinin devrinin kendisine yapılacağını söyledi hem beni hem de noter katibini iş yerine çağırdı. Sinirli bir şekilde babasına hitaben sana bunları kimin yaptırdığını biliyorum şeklinde sinirli şeyler söyledi aradan süre geçtiği için kelimeleri tam olarak hatırlayamıyorum ” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tanığı …’ın mahkememizin 03/03/2022 tarihli celsesinde ” Ben işlem tarihinde … Noteri olarak görev yapmaktaydım . Şuanda tayinim … Noterliğine çıktı tarafıma gösterdiğiniz Limited şirket pay devri sözleşmesini incelediğimde işlemin imzaya yetkili katip … … tarafından yapıldığını görmekteyim. Tarafımızdan mahalline gidilmesi iş insanları tarafından istenildiğinde biz işlemi hazırlıyoruz bulundukları mahalle gidiyoruz orada imza ve beyanlarını alıyoruz akabinde işlemi noterlikte tamamlıyoruz . … … … ve … …’i görmedim ” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava, korkutma iddiasına dayalı limited şirket hisse devir sözleşmesinin iptali ile hisselerin davacıya iadesi istemlerine ilişkindir.
İkrah (korkutma), bir kimsenin başka surette yapmayacak olduğu bir hukuksal işlemi bir kötülüğün kendisinin veya yakınlarının başına gelebileceğini görerek korkmak suretiyle cebir altında yapması halidir. Korkutma bir nevi tehdittir. Kişide sözleşme yapma iradesi bulunmadığı halde böyle bir irade varmış gibi beyanda bulunmasıdır. TBK 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi ya da yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK’nin 38. (BK’nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılabilir. TBK 39 maddesine göre, korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkar ve verilenler geri istenebilir.
Limited şirket pay devir sözleşmesinin tarihi ( 02.06.2020) ile dava tarihi (25/03/2021) arasında hak düşürücü süre dolmadığı, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Somut olayda, davacının bildirdiği tanıklar mahkememizce dinlenildiği, davacı tanığı …’ in davacının tehdit – korkutma yoluyla hisse devir sözleşmesini imzaladığına ilişkin bir beyanının bulunmadığı, noter olarak görev yapan tanık …’ın ise olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı, işlemin imzaya yetkili katip … … tarafından yapıldığını ifade ettiği, davacı vekilince işlemi yapan imzaya yetkili katip … …’ ın tanık sıfatıyla dinlenilmesinin talep olunduğu ancak mahkememizce ikinci tanık listesi verilemeyeceğinden talebin reddine karar verildiği, davacı tarafın davalı şirket yetkilisine yönelik şikayet başvurusu da bulunmadığı, bu haliyle davacının davasını ispatlayamadığı kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça hisse devir işleminin noter huzuruna gidilmeksizin işyerinde gerçekleştiği, bu sebeple işlemin geçersiz olduğu ifade edilmiş ise de; Somut olayda, limited şirketlerde hisse payı devri şeklinin onaylama biçimindeki noter senedi şeklinde olduğu, işlemin Noterlik Kanunu m.90 ‘a uygun olduğu anlaşılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1- Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubuyla bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte olan AAÜT gereği 5.100 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
5-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır