Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/695 E. 2021/353 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/695 Esas
KARAR NO : 2021/353

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 12/04/2021

İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… E. … K. Sayılı dosyasında 01/12/2020 tarihli görevsizlik kararı 24/12/2020 tarihinde kesinleşerek mahkememize tevzii edilmekle, … E. Sayılı dosyasına kaydının yapılarak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı gazetede 04/10/2019 tarihinde …com adlı sitede …’dan dünürün şirketi için özel endüstri bölgesi kararı şekilinde haber yapıldığını, yazı içeriğinin yorumlanmasında gerçeğe aykırı şekilde müvekkil şirkete devletin taşınmaz mallarının, parasının ve kaynaklarının hukuksuz olarak aktarıldığı, bunu yaparken kimseye yapılmayan ayrıcalıkların tanındığı, devletin taşınmazlarının hukuksuz olarak devredildiği algısı yaratılarak toplumda müvekkillere karşı infial uyandırılmış olduğunu, yaptığı projeler ve sonucundaki başarıları ile halkın gurur kaynağı olmuş müvekkillerinin kişilik haklarına saldırıldığını, 4737 sayılı endüstri bölgeleri kanunun kanun gerekçesi kısmında bahse konu bölgelerin neden endüstri bölgesi ilan edildiğinin açıklandığını, yapılan haberlerle müvekkillerinin kişilik haklarının çiğnendiğini, toplumdaki saygınlığına zarar verildiğini, tüm bu nedenlerden dolayı müvekkillerinden …için 40.000,00 TL, … için 30.000,00 TL, … için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu haberin gerçeklik, kamu yararı, toplumsal ilgi, güncellik, özle biçim arasında denge gibi yasal ve etik esaslar çerçevesinde haberi süzgeçten geçirerek yayınlandığını, kamu yararı, güncellik ve toplumsal ilgi yönünden, haber resmi gazetede çıkan kanuna dair bir bilgilendirme amacı taşımadığını, müvekkil şirketin haber sitesinde çıkan kanun ve yönetmeliklerin önem derecesine göre bilgilendirme yapması haber ilkeleri açısından zaten bir zorunluluk olduğunu,özle biçim arasında denge açısından haber yazısı … ile… arasındaki denge kurularak yayınlandığını, dava dilekçesindeki iddiaların kendi içerisinde çelişkili ve tutarsız olduğunu, TC Anayasası m.25 Düşünce ve Kanaat Özgürlüğünü “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” olarak ifade etmekte ve yine 26. madde ise Düşünceyi Açıklama ve Yayma Özgürlüğünü “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. (…)” olarak ifade edildiğini, tüm bu nedenlerden dolayı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat talebine ilişkindir.

… ve … Emniyet Müdürlükleri’ne yazı yazılarak davacı asiller ile ilgili sosyo-ekonomik durum araştırılması yapılması istenilmiş, davacı asillerin sosyo-ekonomik durumlarının mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
… Daire Başkanlığı’na yazı yazılarak davalı tarafından yayınlandığı bildirilen haber linkine ilişkin içerikler talep edilmiş verilen cevabi yazıda kurumun bu konuda görev ve yetkisinin bulunmadığı, talep edilen bilgilerin mevcut olmadığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde; somut olaya gelince; “…’dan dünürünün şirketi için …Bölgesi Kararı” başlıklı yazı içeriğinde Arnavutköy ve Esenyurt bölgeleri arasında kalan bir alan… Anonim Şirketi Özel Endüstri Bölgesi ilan edildiği, kararla birlikte …’li…’ın dünürü … ve damadı …’ın başında olduğu…Makina ilgili bakanlıklarca sunulacak birçok imtiyaza sahip olacağı yönündeki haber içeriği ile şirket ve şahıslar için özel ayrıcalık yapıldığı yönünde haber yapıldığı, ancak haberin gerçek olduğuna dair hiçbir emare ve kaynak gösterilmediği gibi bu yönde delilde sunulmadığı, görünürde böyle bir durumun varlığı bakımından emare oluşturacak bir delilde bulunmadığından yapılan haberin asılsız nitelikte olduğu, davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde yayının görünür gerçekliğe uygun olmadığı, buna dair delilin sunulmadığı, basın özgürlüğü kapsamını aştığı ve ticari itibarı zedeler şekilde doğrudan kişilik haklarına saldırı mahiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde haberin yapılmasında basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı, haberde geçen iddiaya yönelik dosya kapsamında herhangi bir delil ya da emare bulunmadığı ve iddianın maddi olgulara dayanmadığı, gerçeklik şartını yerine getirmeyen ifadelerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile ;her bir davacı için ayrı ayrı 15.000,00.-TL (Toplam 45.000,00.-TL) manevi tazminatın 04/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE ;
Her bir davacı için ayrı ayrı 15.000,00.-TL (Toplam 45.000,00.-TL) manevi tazminatın 04/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2- 3.073,95.-TL harcın peşin alınan 1.707,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.366,20.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- 6.050,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereği hesap ve takdir edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 233,50-TL, 44,40.-TL başvuru harcı, 19,20.-TL vekalet harcı ve 1.707,75.-TL peşin harç olmak üzere toplam 2.004,85.-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre taktiren 902,18.-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır