Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/612 E. 2021/816 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/612 Esas
KARAR NO : 2021/816 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 22.03.2016 tarihinde danışmanlık hizmet sözleşmesi hazırlandığı, işbu sözleşme 07.11.2018 tarihinde sona erdirildiği ve akabinde taraflar arasında 06.12.2018 tarihli fesih ve ibra protokolü imzalandığı, sözleşme ile davacı şirketin SGK ücret bordrolarının 6111 Sayılı Kanun kapsamında değerlendirilerek 01.03.2011 tarihinden kanunun son uygulanma tarihine kadar olan tasarruf tablosunun aylık bazda ve bu tarihten sonra da ilgili teşvik haklarının süresi boyunca davacı adına teşvik kazanımlarının sağlanması için gerekli her türlü işlemlerin yürütülmesinin amaçlandığı, davacı şirket üzerine düşün tüm edimleri yerine getirdiği, davalı tarafından ilgili teşviklerin hesaplanmasında tahakkuk fişi üzerindeki matrahtan 5510 sayılı Kanun ile getirilen %5 oranında yapılması gereken indirimin mahsup edilmediği, hatalı hesaplama yapıldığı ve bu hesaplama sonucunda davacı 20.892,47 TL zarara uğratıldığı, davalıya … Noterliği” nin … yevmiye numaralı ve 19.07.2019 tarihli ihtarnamesi gönderildiği halde cevap bile verilmediği ve ödeme de yapılmadığından icra takibi başlatıldığı beyan ve gerekçelerle itirazın iptali ve takibin faizi ile birlikte devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacı tarafın davasını tacirler arasında akdedilen ticari sözleşmede belirlenen kesin yetki kuralına aykırı olacak şekilde yetkisiz mahkemede ikame ettiğinden ve yetkili mahkemelerin İstanbul mahkemeleri olduğundan, öncelikle açılan davanın yetkisizlik nedeniyle reddine; bu talebimizin kabul görmemesi halinde, davacının davasını somutlaştırmamış olması ve bu halde dava ve hukuki yarar şartı gerçekleşmemiş olduğundan usuli eksikliğin ve davanın somutlaştırılması için davacı tarafa süre verilmesine, süreye rağmen dava şartı yerine gelmez ise davanın usulden ve dava şartı yokluğundan esasa girilmeksizin reddine; bu talebimizin de mahkemenizce kabul görmemesi halinde, HMK 119/1 ve 121 maddelerine aykırı dava dilekçesinin reddi ile eksikliklerin tamamlatılması için davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmesine verilecek sürede yerine getirmemesi halinde davanın usulden reddini, davalı tarafın açtığı haksız, yersiz ve mesnetsiz davanın tümüyle reddini, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına ve tarafımız için vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlığın, taraflar arasındaki danışmanlık hizmet sözleşmesi kapsamında hizmetin gereği gibi yerine getirilip getirilmediği, sözleşme uyarınca fazla tahsil edilen bedellerin bulunup bulunmadığı varsa iadesinin gerekip gerekmediği itirazın iptali ve icra inkar ve kötü niyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dava dilekçesi, … İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosya aslı, bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen … İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 20.892,47 TL toplam alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67/1 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce oluşturulan ara kararı gereği dosyanın kök rapor için bilirkişi … tarafından verilen 30/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait 2016, 2017 ve 2018 yılları yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğuna, davalıya ait 2016, 2017 ve 2018 yılları yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğuna, davacı ile davalı arasında 22.03.2016 tarihli Danışmanlık Hizmeti Sözleşmesinin var olduğuna, davacı şirketin yasal defter kayıtlarına göre 2016, 2017 ve 2018 yıllarında yapılan ticari işlemlerinden herhangi bir alacağının var olmadığına, 6111 sayılı kanunda sadece işveren payında bir teşvik var iken 687 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede ise hem işçi hem de işveren payında bir teşvikin var olduğu, dolayısıyla 687 sayılı teşvikten yararlanmak isteyen bir işverenin bunun dışında başka bir teşvikten yararlanmayacağının geçici madde 17’den anlaşılması sebebiyle, davalı şirketin teşviklerden eksik yararlandırılmasının söz konusu olmadığına, açıklanan sebeplerle, …İcra Md. 2019/… E. dosyada davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten alacaklı olmadığının kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi kök raporu taraf vekillerine tebliğ edildiği ve taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri verdikleri görüldü ve itirazlar doğrultusunda mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmıştır.
30.08.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacı şirketin hem 5510 sayılı hem de 6111 sayılı kanundaki teşviklerden birlikte yararlandırıldığını, %5 peşin ödeme prim desteği ile %15,50 oranındaki işveren hissesi sigorta prim desteğinden istifade ettirildiğini, davalı şirketin davacı şirketi 687 sayılı KHK den yararlandırarak en azından %14 oranındaki teşvik primi olan işçi payından yararlandırıldığını, davacının itirazının %5 oranındaki peşin ödeme indirimi desteğinin zaten uygulandığı konusunun ise geçici 17. Madde ile söz konusu olmadığını, dolayısıyla davalı şirketin davacı şirketi asgari ücretli bir çalışan üzerinden %9 daha fazla bir teşvikten yararlandırdığını, 7103 ve 687-1687 sayılı teşviklerde 5510 sayılı Kanundan doğan geçmiş dönemde herhangi bir borcu bulunmamasına istinaden bir teşvikin uygulanmadığı, dolayısıyla davacının yararlanılan teşviklerden başka bir indiriminin söz konusu olmadığı, 30.05.2021 tarihli bilirkişi kök rapordaki görüşü değiştirecek yeni bir bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmamış olduğu yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Taraf vekillerinin heyet bilirkişi ek raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri verdiği görüldü. Dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler değerlendirildiğinde; 13.02.2011 tarihinde kabul edilen 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 74. maddesi ile 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde ile yeniden düzenlenmiştir.
07.06.2011 tarihinde yayınlanan 2011/45 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının genelgesinin incelenmesi;
Konu: 6111 sayılı Kanunla yapılan sigorta primi desteği düzenlemeleri,
1-) Genel Açıklamalar: Bilindiği üzere, 25.02.2011 tarihli ve 27857 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile;
– 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) bendinde öngörülen beş puanlık prim desteğinden,
– 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 7 inci ve geçici 9 uncu maddelerinde öngörülen işveren hissesi sigorta prim desteklerinden, yararlanılmasına ilişkin esaslarda bazı değişiklikler yapılmış, ayrıca 4447 sayılı Kanuna, yeni bir sigorta primi işveren hissesi desteğinin yer aldığı geçici 10 uncu madde eklenmiştir.
– 6111 sayılı Kanunla Sigorta prim desteklerinde yapılan düzenlemeler 01.03.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olup söz konusu düzenlemelere ilişkin uygulama usul ve esasları ile halen yürürlükte bulunan sigorta primi destekleri ile ilgili olarak uygulamada karşılaşılan bazı tereddütlere ilişkin hususlar aşağıda açıklanmıştır.
– “Bu fıkrayla düzenlenen destek unsurundan diğer ilgili mevzuat uyarınca ayrıca yararlanmakta olan işverenler aynı dönem için mükerrer olarak bu destek unsurundan yararlanamaz. Bu durumda, işverenlerin tercihleri dikkate alınmak suretiyle uygulama, destek unsurlarından sadece biriyle sınırlı olarak yapılır.” Cümleleri “Bu fıkra ve diğer ilgili mevzuatla sağlanan sigorta prim desteklerinin aynı dönem için birlikte uygulanması halinde, bu destek öncelikle uygulanır” şeklinde değiştirilmiştir. (EK-3)
Genç, kadın ve mesleki yeterlilik belgesi sahibi sigortalıların istihdamında yararlanılan teşvik olarak ek istihdam teşviki için Sosyal Güvenlik Kurumu süregelen dönemlerde mevzuat değişiklikleri olmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumunun 18.03.2015 tarihinde yürürlüğe koyduğu 2015/10 sayılı Genelge ile geçmişe dönük teşvikten yararlanmak için verilen hizmet belgelerinin işleme alınmayacağı, genelge yürürlük tarihi olan 18.03.2015 öncesi verilenlerin işleme alınacağı belirtilmiştir.
09.02.2017 tarihli ve 29974 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren 687 Sayılı KHK nın MADDE 3 – 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.“GEÇİCİ MADDE 17 – 31/12/2017 tarihine kadar işe alınan her bir sigortalı için geçerli olmak üzere, 1/2/2017 tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince Kuruma kayıtlı işsizler arasından işe alınanların; işe alındıkları tarihten önceki üç aya ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde kayıtlı sigortalılar dışında olmaları ve 2016 yılı Aralık ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısına ilave olmaları kaydıyla işe alındıkları tarihten itibaren 31/12/2017 tarihine kadar geçerli olmak üzere sigortalının aylık prim ödeme gün sayısının 22,22 TL ile çarpılması sonucunda bulunacak tutar, bu işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri sigortalı hisseleri dahil tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle işverene destek ödemesi yapılır ve destek tutarı Fondan karşılanır.
İşverenlerin aylık prim ve hizmet belgelerini veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerini yasal süresi içerisinde vermediği, sigorta primlerini yasal süresinde ödemediği, yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya bildirilen sigortalının fiilen çalışmadığı durumlarının tespit edilmesi, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunması hallerinde birinci fıkra hükümleri uygulanmaz. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumuna olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendiren veya ilgili diğer kanunlar uyarınca yapılandıran işverenler bu taksitlendirme ve yapılandırma devam ettiği sürece anılan fıkra hükmünden yararlandırılır.
Bu madde hükümleri; kamu idarelerine ait işyerleri, 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 2886 sayılı Kanuna, 4734 sayılı Kanuna ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz.
Bu maddeyle düzenlenen destek unsurundan yararlanmakta olan işverenler; aynı sigortalı için aynı dönemde diğer sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerden yararlanamaz.(…)”
6111 sayılı teşvikten yararlanılması halinde, işverenin (yada işveren payının) Sosyal Güvenlik Kurumu” na ödemek zorunda olduğu % 20,5 lik prim tutarının % 5 lik Hazine Desteği düşüldükten sonra geriye kalan %15,5 lik prim tutarı kadar kazanç sağlanacaktır.
687 sayılı KHK ile getirilen istihdam teşvikinde ise Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenmesi gereken işçi ve işveren payı ile işsizlik sigorta priminin işçi ve işveren paylarını kapsayacak şekilde çalışan başına günlük 22,22 TL ile çarpılması sonucu bulunacak rakam kadar yararlanılabileceği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla 6111 sayılı teşvik ile 687 sayılı teşvikin arasındaki en önemli farkın 6111 sayılı kanunda sadece işveren payında bir teşvik var iken 687 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede ise hem işçi hem de işveren payında bir teşvikin var olduğu anlaşılmaktadır.
687 sayılı teşvikten yararlanmak isteyen bir işveren bunun dışında başka bir teşvikten yararlanmayacağının geçici madde 17’den anlaşılmıştır.
İşveren Yönünden 6111 Teşviki; Aylık prim ve hizmet belgesinin Kuruma yasal süresinde verilmiş olmasına, Primlerin yasal süresi içinde ödenmesine, Kayıt dışı sigortalı çalıştırılmamasına, Borcu varsa, bu borçlarının yapılandırılmış veya taksitlendirilmiş olmasına; Prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme zammı ve cezası borcunun bulunmamasına bağlı olduğu ve doğrultu da davalı şirketin davacı şirkete hizmet vermesinin de söz konusu olduğu ve yararlanma süreleri erkeklere ve kadınlara, sahip olunan belgelere ve yaşa göre değişmekte olduğundan teknik inceleme ve değerlendirmeler yapılmaksızın teşviklerden herhangi bir işlem yapılmaksızın davacı şirketin yararlanmış olmasının da mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 22.03.2016 Tarihli Danışmanlık Hizmeti Sözleşmesi ile Davacı Müşterinin SGK ücret bordrolarının, 6111 sayılı kanun kapsamında değerlendirilerek, 01 Mart 2011’den kanunun son uygulanma tarihine kadarki tasarruf tablosunun, aylık bazda ve bundan sonra ilgili teşvik haklarının süresi boyunca, davacı müşteri adına teşvik kazanımlarının sağlanması için gereken her türlü işlemlerin yürütülmesini amaçlandığı ve bu kapsamda; SGK işyeri sicil numaraları ve e-bildirge şifreleri ile …” in talep ettiği bilgilerin davacı müşteri tarafından verilmesi sonrasında, ilgili dönem/aylara ilişkin teşvik taraması, raporlandırılması ve geçmişe dönük teşvike uygun kişilerin ek iptal bildirgelerinin hazırlanması, ilgili SGK yönetmeliğine uygun olarak geçmiş dönem haklarının iadesi çalışmalarını ve paylaşılan bilgiler ile devam eden gelecek dönemde aylık bazda davacı müşterinin ilgili teşvikten yararlandırılması yönünde davalı şirketin sorumluluklarının belirlendiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki imzalanan 06.12.2018 Tarihli Fesih ve İbra Protokolü uyarınca; 22.03.2016 tarihli Sözleşmenin davalı …’in belirtilen hakları saklı kalmak üzere 07.11.2018 tarih itibariyle ve tarafların ortak ve tam mutabakatıyla Sözleşmenin tamamı için geçerli olmak üzere sona erdirildiği, Sözleşmenin 7.1. maddesi gereği %15 (Yüzde Onbeş) oranı ile davalı şirketin geçmiş dönem çalışması hak edişi (41.566,1715 TL) saklı kalmak üzere; her nevi ticari ilişkiden kaynaklanan ve ileride kaynaklanabilecek hiçbir talepleri, alacakları, iddiaları ve hakları kalmadığını; (madde 4 haricinde) ileride diğer taraftan herhangi bir alacak, hak iddia etmeyeceklerini, bunların tümünden feragat ettiklerini, karşılıklı olarak birbirlerini her bakımdan her suretle gayri kabulü rucü olarak ibra eylediğini kabul, beyan ve taahhüt ettikleri, sözleşmenin feshini müteakip geriye dönük yapılacak olan incelemede teşviklerden eksik yararlandırma söz konusu ise ortaya çıkan farkın davalı …’ten tazmin edileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak dosya kapsamındaki 2017 ve 2018 yılı dönemlerini kapsar sgk tahakkuk fişleri, bilirkişi raporları, sgk mevzuatı, ihtarnameler, ticari defterler, sözleşmeler, protokoller, takip dosyası, cari hesap ekstreleri ve tüm belge bilgiler değerlendirildiğinde davalının fazla bir hak ediş tahakkuku olmadığı ve davacıdan fazladan tahsil edilen bir bakiyenin bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddi gerekmiştir.
HUAK 18/A- (14). Fıkrası: ” Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2019/… sayılı dosyasından arabulucu …’e ekte sunulan 1.320,00 TL tarife bedeli üzerinden kesilen 04/12/2019 tarihli … sıra nolu Serbest Meslek Makbuzu doğrultusunda ödeme yapıldığı tespit edilerek davacı aleyhine arabuluculuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN REDDİNE ,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 252,34 TL’nin mahsubu fazla yatırılan 197,94 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 150 TL posta-tebligat ve 15,60 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 155,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır