Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/533 Esas
KARAR NO:2023/516
DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ:26/10/2020
KARAR TARİHİ:11/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin Türkiyede kuru temizleme faaliyetlerinde uzun yıllardır faaliyet gösteren ve sektöründe öncü olan firmalardan olup, birçok banka nezdinde kredi vb. finansal işlemlerini hiçbir olumsuz sicil olmaksızın uzun yıllardır yürütmekte olduğunu, uluslararası ticari işlemler ve ithal ettiği ürünler için de dövize endeksli kredi kullandığını, davalı ile de bu işlemleri yürütmek amacı ile 04.04.2018 tarihinde davalının … Şubesinde kredi sözleşmesi imzaladığını ve akabinde sözleşmeye uygun olarak, temerrüde düşmeksizin ana para, faiz, BSMV, KKDF ödemeleri de dahil olmak üzere tüm ödeme kalemlerini muntazam olarak ifa ettiğini, ancak, tüm bu duruma rağmen, davalı banka tarafından, aşağıda detaylı izah edeceği üzere sözleşmeye aykırı ve tek taraflı işlemle ilgili kredi TLye çevrilmiş ve müvekkili tarafından tüm ödemelerin zamanında ödenmesine ve kredi borcunun bitirilmesine rağmen … 31.Noterliği tarafından gönderilen … yevmiye numaralı, 03.01.2019 tarihli ihtarname ile Borçlu Cari Hesap ve Ticari Kredili Mevduat kredisine konu borçların 30.12.2018 tarihi itibariyle muaccel hale geldiğinden bahisle anapara, faiz, kur farkı, KKDF, Bsmv ve sözleşme gereğince ödenmesi gereken bir takım kalemler olduğun ihtar edilerek 103.338,28 TL tutarında ödeme talebinde bulunulmuş olup, müvekkili tarafından da 78,500,00 TL tutarında bedel ihtirazi kayıtla ödenmek durumunda kalındığını, ancak davalı bankanın talebi haksız ve hukuka aykırı nitelikte olduğu gibi hukuka aykırı olarak borcun kat edilmesi ve temerrüde düşürülmesi ilgili müvekkilin kredi sicilini, ilgili kurumlar nezdindeki ticari itibarını olumsuz şekilde etkilediğini, tüm ticari yaşantısı boyunca bankalar nezdinde kredisinde olumsuz bir durum bulunmamasına rağmen, davalı bankanın sözleşmeye aykırı hareketleri nedeniyle ticari itibarı zedelendiğini, taraflar arasında 04.04.2018 tarihinde döviz endeksli kredi kullanıldığını, müvekkili tarafından da sözleşmeye ve banka tarafından yapılan bildirimlere uygun olarak kredi ödemeleri ifa edildiğini, ancak buna rağmen döviz endeksli kredinin tek taraflı olarak davalı bankaca TLye çevrilmesinden kaynaklanan kur farkı, BSMV, KKDF vb. tüm masraflar müvekkil şirketten haksız olarak talep edilmiş olup, bu durum gerek mevzuata gerekse de taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiye aykırı nitelikte olduğunu, müvekkili tarafından 04.04.2018 tarihinde 3,60 faiz oranı ile … … Şubesinden 94.100,00 Euro bedelli Dövize Endeksli Kredi (DEK ) kullanılmış olup, kredi faiz tutarı ve ana para ödemeleri yasal süresi içinde tamamlanmış ve 28.12.2018 tarihinde toplam 97.500,00-Euro ödenmek suretiyle borç kapatılmış ancak buna rağmen 30.12.2018 tarihi itibariyle anapara, faiz, kur farkı vb. kalemlerden oluşan ve hiçbir surette kaynağı açıklanmaksızın toplam 103,338,28 TL tutarında ödeme talebinde bulunulduğunu, bu kapsamda, müvekkili şirketin bankaların ortak kayıt sisteminde temerrüde düşmüş gözükmesi ve sicilinin olumsuz etkilenmesi sebebi ile ilgili ödeme ihtirazi kayıt ile müvekkil şirket tarafından yapılmış, akabinde de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna şikâyette bulunulmuş ve bankanın tek taraflı, keyfi olarak müvekkil adına kredi sözleşmesinde ve mevzuatta yeri olmayan fazladan çıkarılan borç kalemlerine ilişkin kurumun yerinde denetim/gözetim yetkisini kullanmasının talep edildiğini, Davalı Banka tarafından ise 17.10.2018 tarihli yazı ile 94.100,00 EURO bedelli DEKin tek taraflı ve kanuna aykırı olarak TLye çevrildiğinin bildirildiğini ve devamında bu çevirme işleminin 32 sayılı Karar kapsamında yapıldığı belirtildiğini, ancak , davalı bankanın dava konusu fazladan tahsil etmiş olduğu bedeller sözleşmesel ilişkiye aykırı olduğu gibi, atıf yapmış olduğu ve ilgili karar çerçevesinde kredinin TLye çevrilmiş olduğunu iddia ettiği 32 sayılı karara da aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili ilgili kredi sözleşmesine ilişkin tüm ödemeleri şubenin belirttiği ödeme tutarlarına ve zamanına riayet ederek gerçekleştirdiğini, bu duruma rağmen bankanın keyfi uygulama ile dek kredisini TLye çevirerek ek ödeme talep etmesi kabul edilemeyeceğini, müvekkili tarafından kullanılan Döviz Endeksli Krediye ilişkin olarak, ilgili bankanın yönlendirme ve talimatları ile aşağıdaki tutar ve tarihlerde ödemeler gerçekleştirilmiş olup, bankanın aşağıda belirtilen ödemelerin dışında talep ettiği ve müvekkilin ihtirazi kayıt ile ödemek durumunda kaldığı 78.500,00 TL ile haksız kazanç sağladığının açık olduğunu, 28.09.2018 tarihinde kredi faiz tutarı olarak 16.000 TL
04.10.2018 tarihinde 75.000,00 TL olarak ( 10.000-Euro/Kur 7.10 ) (… … )
12.10.2018 tarihinde 29.000,00 TL olarak (4.500-Euro/Kur 6.50)(… …)
19.10.2018 tarihinde 39.000,00 TL olarak (6.000-Euro/Kur 6.45)(… …)
13.11.2018 tarihinde 93.000,00 TL olarak (15.000-Euro/Kur 6.10)(… bankası /…)
28.12.2018 tarihinde 62.000,00 EURO ile toplamda 97.500 ,00 EURO ödeme yapıldığını, 30.11.2018 tarihinde ise Kredili Mevduat Hesabı adı altında 4.500,00 TL tutarında fazladan bir ödeme daha talep edildiğini ve bu ödeme de müvekkili tarafından ifa edildiğini, yapılan tüm ödemelere rağmen, 03.01.2019 tarih, 00209 yevmiye no lu ihtarname ile talep edilen bedel, kanuni ve sözleşmesel hiçbir dayanağı olmadan, detaya ilişkin hiçbir açıklama yapılmaksızın, tamamen keyfi olarak talep edildiğini ve müvekkil bu tutarı ödemek zorunda bırakıldığını,
davalı banka tarafından 32 sayılı karara atıf yapılarak sözleşmenin TLye çevrildiği belirtilmiş olsa da, yukarıda detaylı olarak izah edildiği üzere taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin tek taraflı olarak TLye çevrilmesi mümkün olmadığını, bir an için aksi düşünülse dahi türk parası kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin 2018-32/52 nolu tebliğde türk parasına çevrilmenin hangi şekilde yapılacağı açıkça belirtilmiş olduğunu, davalı banka tarafından bu usullere de uyulmadığını, davalı bankanın haksız ve hukuka aykırı olarak fazladan tahsil etmiş olduğu bedeller nedeniyle müvekkili şirketin kredi sicili olumsuz etkilendiğini, bu sebeple de maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, uzun yıllardır sektöründe lider olan müvekkil firmanın ticari itibarı şüphesiz bu durum nedeniyle sarsılmış olup, bu nedenle müvekkili lehine manevi tazminat ile uğradığı zararlar nedeniyle hükmedilmesi gerektiğinin açık olduğunu bildirip, belirsiz alacak davası olarak açtığı huzurdaki davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 78.500,00 Türk Lirası tutarında sözleşmeye aykırı olarak tahsil edilen bedelin ödendiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile iadesine, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen tutar nedeniyle müvekkilinin kredi sicili olumsuz etkilendiğinden müvekkilin bu nedenle uğradığı diğer tüm zarar ve ziyan kalemlerinin hesaplanmasını, bu kapsamda belirsiz alacak davası olarak açtığımız huzurdaki davada fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000,00-TL tutarında maddi tazminatın müvekkilinin hukuka aykırı olarak temerrüde düşürüldüğü tarihten bu yana işletilecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini, haksız ve hukuka aykırı işlem nedeniyle müvekkilinin ticari itibari zedelendiğinden 50.000,00 TL tutarında manevi tazminatın davalıdan tahsiline, karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı firma Banka … Şubesinden 94.100,00 EUR. Karşılığı 01.10.2018 vadeli DEK (Dövize Endeksli Kredi) kullandığını, Dövize Endeksli TL Kredi; limiti Türk Lirası olarak tahsis edilen, kredi tutarı firmalara ilk ödeme tarihinde geçerli olan Banka Döviz Alış Kuru veya serbest kur ile Türk Parası üzerinden hesaplanarak kullandırılan; geri ödemesi ve faizi, endekslenen döviz cinsine göre Banka Döviz Satış Kuru veya serbest kur karşılığı Türk Lirası olarak tahsil edilen krediler olduğunu, anapara geri ödemesi sırasında geçerli olan kurların kredinin kullandırıldığı tarihteki kurun üzerinde olması durumunda oluşan tutarlar faiz geliri gibi düşünülmekte ve muhasebe kayıtları buna göre tesis edildiğini, TCMB Genelgelerine göre kur farkı geliri faiz geliri niteliğinde olduğunu, dövize endeksli kredilerde anapara kur farkı anapara geri ödeme tarihlerinde alındığını, Hesaplama ; Anapara kur farkı = geri ödenen anapara tutarı X (anapara geri ödeme tarihi kuru – anapara kullandırım kuru) yöntemi kullanılarak yapıldığını, anapara geri ödemelerinde anapara kur farkı geri ödenen tutara tekabül eden oranda kısmen alındığını, faiz ve anapara kur farkının faiz gelirlerimize intikal ettiği tarihte söz konusu tutarlar üzerinden BSMV kesintisi yapıldığını, davacı firmanın vadesinde söz konusu kredinin geri ödemesini yapmadığını, davacı firmanın ödeme yapamaması üzerine, firmaya vadesi gelen söz konusu Dövize Endeksli Kredinin kapatılmasını teminen Türk Lirası üzerinden 6 ay vadeli Borçlu Cari Hesap kredisi teklif edildiğini, firma bu teklifi de kabul etmediğini, vadesinde kullanmış olduğu kredinin kapaması yapmayan davacı firma kredi borcuna mahsuben vadeden sonra ödediği tutarlar ile kendi talebi doğrultusunda ara ödemeler yaptığını, ancak kredi borcunun tamamen kapanmaması nedeni ile kalan bakiye 90. gün sonunda takibe intikal ettiğini, davacı firmaya … 31. Noterliği’nin 03.01.2019 tarih … yevmiye sayılı hesap kat ihtarnamesi keşide edilerek muaccel hale gelen anapara, faiz, kur farkı, KKDF, BSMV ve sözleşme gereği ödenmesi gereken diğer kalemlerden oluşan toplam 103.338,28 TL’nin ihtarname masrafı ile 7 gün içerisinde ödenmesi ihtar edildiğini, ihtarname tebliği ile de firma tarafından muaccel hale gelen kredi borçları ödenmediğini, akabinde davacı firma ile yapılan görüşmeler sonucu, bir kısım faiz alacaklarından sarfı nazar edilerek, 11.02.2019 tarihinde 75.000-TL tahsilat yapılarak faiz imha ile kredi borçları tasfiye edildiğini, davacı firmanın dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıttığını, kredi ödemelerinin muntazam yapıldığını iddia etmekte ise de, dava konusu kredi yukarıda izah edildiği üzere 6 ay vadeli bir kredi olup vade tarihinde kredinin, belirlenen esaslar doğrultusunda kapatılmasının gerektiğini, ara ödemesi veya taksit ödemesi bulunmadığını, davacı firmanın ise kullanmış olduğu krediyi 6 aylık vade bitim tarihi olan 01.10.2018 kapatması gerekirken kapatmadığını, krediye ilişkin tek bir vade bulunmamakta olup vadesinde kapatılmasının gerektiğini, davacı firmanın kredinin haksız olarak 32 sayılı karar kapsamında TL çevrilerek muaccel hale getirildiği iddiasının da geçerliliği bulunmamakta olup, davacı firmanın vadesinde kredi borcunu kapatmaması akabinde 90 günlük sürede de kredi borcunu ödememesi nedeni ile kredi takibe intikal ettiğini bildirip, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce bilirkişi raporu aldırılmış, bilirkişiler Borçlar Mevzuatından kaynaklı Nitelikli Hesap Uzmanı … ile, Muhasebe-Finans Uzmanı … 06/09/2021 tarihli raporlarında özetle;” davacı şirketin 04.04.2018 tarihinde davalı bankadan kullanmış olduğu 94.100.- EUR bedelli Dövize Endeksli Kredi geri ödeme vadesinin 01.10.2018 tarihi olduğunu, rapor içerisinde açıklandığı üzere, davacı kredi borçlusu şirket tarafından kredi geri ödemesinin davalı bankaya vade tarihinden sonra yapılmış olduğunu, davalı banka tarafından incelemeye sunulan ödeme dekontlarında; ödeme tarihindeki kurun yazılı olduğu, davacıdan tahsil edilen kur farkı tutarlarının farklı hesaplandığı, KKDF tutarının sıfır olduğu, vergi bedeli olarak tahsil edilen tutarlara ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığının görüldüğü, davalı bankadan söz konusu tutarlara ilişkin yapılan işlemlerin ve hesaplamaların açıklanmasının talep edilmiş olduğu, ancak işbu rapor tarihi itibarıyla davalı bankadan cevap alınamadığını, dava konusu DEK için davalı banka tarafından davacıdan yapılan tüm tahsilat işlemlerinin her biri için, içeriği (anapara-kur farkı-vergi-temerrüt faizi vd. alacaklar) ve hesaplama yöntemi ile birlikte davalı banka tarafından açıklama yapılması gerektiğini, söz konusu açıklamalardan sonra dava konusu Dövize Endeksli Krediye ilişkin detaylı tespit ve hesaplamaların yapılabileceğini” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Yine Mahkememizce bilirkişilerden ek rapor aldırılmış bilirkişiler Borçlar Mevzuatından kaynaklı Nitelikli Hesap Uzmanı … ile, Muhasebe-Finans Uzmanı … 20/03/2022 tarihli raporlarında özetle; kök raporunda belirtildiği üzere; “Davacı şirkete 04.04.2018 tarihinde %3,60 faiz oranı ile kullandırılan 94.100.- EUR bedelli 01.10.2018 vadeli Dövize Endeksli Kredinin TL karşılığı olarak 463.451,91 TL tutarı ile kayıtlı olduğu, söz konusu DEK için ödeme tarihinde geçerli olan EUR kuru = 4,9251 uygulandığını, davacı şirketin 04.04.2018 tarihinde davalı bankadan kullanmış olduğu 94.100.- EUR bedelli Dövize Endeksli Kredinin geri ödeme vadesi 01.10.2018 tarihi olduğunu, Davacı kredi borçlusu şirket tarafından, kredi geri ödemesinin davalı bankaya vade tarihinden sonra kısmi ödemeler şeklinde yapılmış olduğu tespit edildiğini, yine kök raporda; davacı şirket tarafından yapılan DEK geri ödemelerine ait banka dekontlarında tespit edilen ödeme günündeki kurlar dikkate alınarak yapılan anapara tahsilatı ve anapara kur farkına ilişkin hesaplamalar yapılmış ise de, kur farkı hesaplanmasında; DEK vade tarihi itibarıyla uygulanan 7,1859 tahakkuk kuru dikkate alınarak hesaplanmış olduğu davalı banka kayıtlarından anlaşılmakta olduğunu, davalı banka tarafından dosyaya sunulan hesap ekstresinde; DEK nin ödeme vade tarihi olan 01.10.2018 tarihinde EUR tahakkuk kuru 7,1859 olup, söz konusu krediye ilişkin yapılan kur farkı tahsilatlarının; (7.1859-4,9251 =) 2.2608 kur farkı tutarı ile hesaplanmış olduğu ve hesaplanan kur farkına gecikme faizi hesaplanarak BSMV si ile birlikte tahsil edilmiş olduğunun tespit edilmiş olduğunu, dosyaya sunulan hesap ekstresinde kalan borç miktarına; 63.041,28 TL anapara, 3.858,06 TL son dönem faizi, 28.938,24 TL anapara kur farkı, 1.446,91 TL kur farkı BSMV si, 29,99 TL kur farkı gecikme faizi olmak üzere toplam 97.314,48 TL tahakkuk etmiş olduğu görüldüğünü, davalı … Bankası A.Ş. … Şubesi tarafından keşide edilen … 31. Noterliğinin 03.01.2019 tarih 00209 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı şirkete; “Borçlu cari hesap ve Ticari Kredili Mevduat hesaplarının 30.12.2018 tarihi itibariyle kat edilerek muaccel hale geldiğini, muaccel hale gelen anapara, faiz, kur farkı, KKDF, BSMV ve sözleşme gereğince ödenmesi gereken toplam 103.338,28 TL tutarının 7 gün içinde ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, tebliğ belgesi üzerinde söz konusu ihtarname tebliğ tarihinin 07.01.2019 olduğunun görüldüğünü, 30.12.2018 tarihinde kalan 12.800.- EUR anapara borcunun karşılığı olarak 63.041,28 TL ve kur farkı BSMV olarak 1.446,91 TL olmak üzere toplam 64.488,19 TL tutarının ve (3.342,74 TL- 74,20 TL =) 3.268,54 TL KMH bakiyesinin Takipteki Alacaklar hesabına intikal etmiş olduğu, 10.01.2019 tarihinde 941,07 TL ihtarname masrafı tahakkuku yapılmış olduğunu, davacı tarafından 11.02.2019 tarihinde yapılan 75.000,00 TL ödeme tutarından; anapara borcu ve kur farkı BSMV toplamı olarak 64.488,19 TL, temerrüt faizi olarak 5.929,41 TL ve bu tutarın %5 BSMV si olarak 296,47 TL, KMH bakiyesi olarak 3.268,54 TL, ihtarname masrafı olarak 941,07 TL, KMH temerrüt faizi olarak 72,69 TL ve bu tutarın %5 BSMV si olarak 3,63 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL tutarının mahsup edilmiş olduğu görüldüğünü, Davacı şirket tarafından 11.02.2019 tarihinde 75.000,00 TL tutarının “İtirazı kayıt ile yapılan takip kapaması” açıklamasıyla davalı bankaya ödeme yapıldığını, Davalı Banka” nın 12.02.2019 tarihli yazısı ile; “Bankamızdan kullandığınız 1085-0032639 numaralı dövize endeksli kredinize ve 1085-0573920 numaralı ticari kredili mevduat kredinize ilişkin olarak, borçlu ve borçtan sorumlu olanlar hakkında, varsa icra takipleri nedeniyle doğmuş/doğacak her türlü vergi, resim, harç, faiz, ceza, masraf vs. borçlunun yükümlülüğünde olmak kaydıyla, 12.02.2019 tarihi itibariyle Bankamız alacağının kalmadığını beyan ederiz.” şeklinde davacı şirkete bildirim yapılmış olduğu görüldüğünü, Neticede; davacı şirketin kullanmış olduğu Dövize Endeksli Krediye ilişkin, davacı şirket tarafından davalı bankaya fazladan yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı, söz konusu kredi hesabının 30.12.2018 tarihi itibarıyla kat edildiği ve bu tarihte tespit edilen toplam borcun 97.314,48 TL olduğunun hesap kat ihtarnamesi ile davacıya bildirilmiş olduğu, davacı tarafından 11.02.2019 tarihinde yapılan 75.000,00 TL ödeme içerisinden; söz konusu kredi borcuna istinaden toplam (64.488,19+5.929,41+296,47 =) 70.714.07 TL tutarının tahsil edilmiş olduğu tespit edildiğini, Davacı şirketin Kredili Mevduat Hesap hareketlerine ilişkin açıklamalar kök raporlarında yapıldığını, Davacı şirket tarafından incelemeye sunulan ticari defter kayıtlarında; dava konusu DEK ye istinaden davalı banka hesabına yapılan ödemelerin kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Mevzuat yönünden inceleme: 16 Kasım 2018 tarihinde yayımlanan türk parası kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğ (tebliğ no: 2008-32/34)’de değişiklik ‘yapılmasına dair tebliğ (tebliğ no:2018-32/52)
MADDE 1 – 28/2/2008 tarihli ve 26801 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’in 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 8 (13) 32 sayılı Kararın 17 ve I7/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama (leasing) sözleşmelerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden kararlaştırılması mümkündür.
MADDE 8 (24) Bu madde uyarınca akdedilecek sözleşmelerde istisna kapsamına alınan, ancak 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan sözleşmeler de anılan geçici madde hükmünden istisnadır.
(28) Bu madde uyarınca sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedeller 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenirken mutabakata varılamazsa; akdedilen sözleşmelerde döviz veya dövize endeksli olarak belirlenen bedeller, söz konusu bedellerin 2/1/2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru kullanılarak hesaplanan Türk parası cinsinden karşılığının 2/1/2018 tarihinden bedellerin yeniden belirlendiği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak artırılması suretiyle belirlenir. * denilmiş olup maddenin son fıkrasında; “Bu madde uyarınca sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde tahsili yapılmış veya gecikmiş alacaklar ile gayrimenkul kira sözleşmeleri kapsamında verilen depozitolar ve sözleşmelerin ifası kapsamında dolaşıma girmiş kıymetli evraklar için bu fıkra hükmü uygulanmaz.” şekline düzenlemesi ve davacının 16.11.2018 tarihinden önceki ödemeleri yapmış olması sebebiyle ödenenler yönünden uygulanmayacağı ve fakat 01.10.2018 tarihli ödemesini gününde yapmamış olması (banka yönünden gecikmiş alacak) sebebiyle de bu madde düzenlemesinden davacının yararlanamayacağı, davacının ödemelerini döviz cinsinden yapmadığı, Türk Lirası olarak yapmış olduğunun tespit edildiğini, diğer taraftan 25 Ocak 2018 Tarihli ve 30312 Sayılı Resmi Gazete” de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararları – 2018/11185 Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararda yurt içinden temin edilen kredilerle ilgili düzenleme yapıldığı, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda değişiklik yapıldığı, 17.maddesi değiştirildiği, 17/A maddesi eklendiği fakat düzenlemede döviz olarak kullanılan ve ödeme günü geçmiş döviz kredi bedellerinin Türk Lirasına çevrilmesine engelleyen düzenleme gözlemlenmediği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Yine Mahkememizce rapor aldırılmış, bilirkişiler Gümrük Müşaviri …, Bankacı …, Borçlar Mevz. Kaynaklı Nitelikli Hesap Uzmanı Akademisyen … 15/08/2022 tarihli raporlarında özetle;” Davalı banka ile davacı …Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşme kapsamında 04.04.1018 tarihinde kullandırılan nakdi dövize endeksli kredinin 01.10.2018 vade tarihinde ödenemediği ve takibe intikal ettiği, Davacı şirketin kredi vade tarihinden sonra ödemeler yaptığı, ödemelerin dövize endeksli kredinin işleyişine uygun şekilde hesap edilen anapara, kur farkı ve BSMV borcundan düşüldüğü, son ödemenin yapıldığı tarih olan 25.12.2018 tarihinde ödenmemiş 12.800 EUR anapara borcunun bulunduğu, Dövize endeksli kredilerde, raporumuzun F maddesinde açıkladığımız işleyiş gereği kredi ödemelerinin, döviz riski ve kur farkı üzerinden hesaplandığı, dolayısıyla borcun hesaplanmasının işleyişe uygun olduğu, Davacı banka tarafından 30.12.2018 tarihi itibariyle kredi hesabının kat edilerek ihtarname düzenlendiği, Hesap kat tarihi olan 30.12.2018 tarihinde …-… no.lu dövize endeksli kredi borcundan kaynaklanan 97.314,48 TL ve 1085-0573920 nolu kredili mevduat hesabından kaynaklanan 3.343,21 TL borcun bulunduğu, Davacı şirket tarafından 11.02.2019 tarihinde 75.000,00 TL ödeme daha yapıldığı ve davalı banka tarafından gönderilen bir yazı ile borcun kalmadığının davacıya beyan edildiği, Yapılan ödemenin usulüne uygun olarak hesap edilen dövize endeksli krediye ait anapara, kur farkı, faiz, BSMV borcuna mahsup edildiği ve sözleşmeye aykırılık teşkil etmediği, Davacı firmanın 32 sayılı kararın 17/A c) bendindeki istisnaya tabi olduğuna dair dosyada bir bilgi veya belge bulunmadığı, ancak dava konusu kredinin yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 04.04.2018 tarihinde kullandırıldığı, vade tarihi olan 01.10.2018 tarihinde de yenilenme – girişimi/talebinin – olmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla kredinin vade tarihinde ödenememiş olması sebebiyle ihtarnameye konu olduğundan söz konusu yasa ile ilgisinin de bulunmadığı” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Yine bilirkişilerden ek rapor aldırılmış, bilirkişiler Gümrük Müşaviri …, Bankacı …, Borçlar Mevz. Kaynaklı Nitelikli Hesap Uzmanı Akademisyen … 30/03/2023 tarihli ek raporlarında özetle;”Davacının talebi üzerine 29.03.2023 tarihinde firmanın … Cad. … Sok. No:35/A, Kat : l, 34718 …/İstanbul adresinde yerinde inceleme yapılmıştır. söz konusu rapor incelendiğinde, bilirkişilerin yapılan işlemlerin hukuki dayanağına ilişkin herhangi bir tespit yapmadıkları, yalnızca ödemeleri tablo halinde sundukları, davalı banka beyanlarını esas aldıkları… Dövize endeksli krediler, döviz kredilerinin aksine herhangi bir ihracat taahhüdü olmadan şirketin döviz olark borçlandırıldığı ancak kredinin TL olarak kullandırıldığı kredi türüdür. Risk döviz olarak takip edilir. Döviz kredisi kullanamayan ancak döviz geliri olan firmalar her türlü ticareti finansmanı bu krediden faydalanabilir. Döviz kurlarındaki artış oranının ve kredi faiz maliyetinin TL faizin altında kalacağını ya da kurların düşeceğini öngören firmalar için bu kredi uygun bir finansman kaynağıdır. Dövize endeksli kredi kullananlar, BSMV vergisi öder. Kredi ödemeleri, döviz riski ve kur farkı üzerinden hesaplanmaktadır. Örneğin 100.000,00 USD kredi kullanan bir firmanın kullandığı tarihte kurun 10 TL/USD olduğunu varsayar isek hesabına 1.000.000,00 TL kredi tutarı yatar. Kredinin ödendiği tarihte kur 15 TL/USD olur ise 1.500.000,00 TL olarak geri ödeme yapılması gerekir. Aradaki 500.000,00 TL fark kur farkıdır ve BSMV ‘ye tabiidir. Ayrıca kredi faizi hesap edilir ve faiz üzerinden de BSMV ve KKDF tahsil edilir.
Dava konusu kredide kredi vadesi olan 01/10/2018 tarihinde
94.100,00×4,9251=463.451,91 TL Hesaba Yatan/Kullanılan Kredi/Anapara
94.100,00×7,1859=676.193,19 TL Geri Ödeme Tutarı
6716.193,19-463.451,91=212.741,28 TL Kur Farkı
212.741,28×0,05=10.637,06 TL Kur Farkının BSMV’si
676.193,19×3,60(faiz oranı)x181/36000=12.239,10 TL Faiz
12.239,10 TLx0,05=611,96 TL Faizin BSMV’si olacak şekilde kredi hesabı kat edilmiştir. Genel Kredi Sözleşmesi’nin 10. Muacceliyet ve temerrüt Halleri ile Uygulanacak Gecikme Faizi Oranı başlığı altında 10.2. Maddesi’nde “Kredi geri ödemesinin vadeye bağlandığı durumlarda, vade tarihinde banka alacakları muaccel hale gelir. Müşteri sözleşme ve ekleri kapsamındaki borçlarını kararlaştırılan vade tarihinde banka alacakları muaccel hale gelir. Sözleşme ve ekleri kapsamındaki borçlarını kararlaştırılan vade tarihinde eksiksiz olarak ödemediği takdirde banka tarafından protesto keşidesine, ihtarname gönderilmesine, mehil tayinine velhasıl hiçbir kanuni takip ve teşebbüs icrasına mahal kalmaksızın temerrüde düşeceğini, muaccel hale gelen tüm borçlarını faiz ve diğer masrafları, bilcümle ferileri ile birlikte derhal ödeyeceğini kabul ve beyan eder.4.1 Kredinin Cari Hesap Şeklinde Kullandırılması başlığı altında 4.1.2. Maddesi’nde “Vadeli olarak açılacak cari hesaplarda vade, Banka tarafından belirlenir. Vade sonunda ilgili cari hesap kat’edilmiş sayılır. Müşteri vade sonunda, hesap bakiyesini faiziyle birlikte nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” denilmektedir. Dava konusu kredide vadesine kadar ödeme yapılmadığı görülmüştür. Bu sebeple kredi vade tarihinde davalı bankaca tahakkuk ettirilmiş ve niteliği gereği muhasebe kayıtlarına TL olarak yansıtılmıştır. Hesaplamalarda alınan kur vade tarihindeki gişe kuru olan olan 7,1859’dur. Yapılan ödemelerin toplamının 94100 EUR olup olmadığı yanlış kurlar tespit edilerek hesaplanmıştır. Oysaki bir önceki raporda bilirkişiler tarafından kayıt gelmemesi sebebiyle incelenemediği belirtilmiş, bilirkişi raporunda söz konusu ödemelerin hukuka uygun olarak talep edildiği belirtilmiş olup, banka tarafından kararın hatalı bir şekilde uygulandığı hiçbir şekilde irdelenmemiştir. Davalı banka tarafından dosyaya ibraz edilen ekstrelerde kurun 1.10.2018 tarihinde banka gişe kuru olan 7,1859 olduğu görülmektedir. Genel Kredi Sözleşmesini 3.3. Maddesinde; “Kredi Para cinsi, kur ve arbitraj başlığı 3.3.2. Madde Müşteri her türlü kredi kullandırım ve geri ödeme işlemleri ile faiz, masraf, komisyon, ücret hesaplamalarında banka tarafından kamuoyuna ilan edilen kurların kullanılacağını kabul ve beyan eder.” denilmektedir. Davalı bankanın hesaplamalarında kullanılan kur 01.10.2018 vade tarihinde bankanın kamuoyuna ilan ettiği kurdur. Bilirkişi raporunda her ne kadar 32 sayılı kanun çerçevesinde sözleşmenin çevrilemeyeceği belirtilmiş olsa da bizzat banka tarafından gönderilen yazılar çerçevesinde TL’ye çevirme işlemi yapılmış olup bu husus iş bu bilirkişiler tarafından da hiçbir surette dikkate alınmamış, devamında ise ödeme yapılan gün içerisindeki kur farkı da dahil olmak üzere hem ödeme günü hem de 01.10.2018 deki kur farklarını mükerrer olarak hesapladıkları bilirkişilerce hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.02.05.2018 tarihinde yürürlüğe giren Türk Parasını Koruma Hakkında 32 sayılı yasada “yatırım teşvik belgesi kapsamında kullanılacak dö redileri ile mal ve hizmetlere uygulanacak katma değer vergisi oranlarının tespitine ilişkin kararın eki (1) sayılı listenin 17. Sırasında sayılan gümrük tarife istatistik pozisyonlarında yer alan makine ve cihazların finansmanı için kullanılacak döviz kredileri kullanan” firmaların kredilerini döviz kredisi olarak devam ettirebileceği belirtilir.
“GEÇİCİ MADDE 5
(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte açık bulunan ve kredi bakiyesi 15 milyon ABD dolarının altında olan Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından yurt içinden veya yurt dışından temin edilmiş olan döviz kredileri, 17 nci maddenin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ile I7/A maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları kapsamına girenler hariç olmak üzere hiçbir şekilde döviz kredisi olarak yenilenmez.
GEÇİCİ MADDE 6
(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte açık bulunan dövize endeksli krediler, hiçbir şekilde dövize endeksli kredi olarak veya 17 nci maddenin üçüncü, dördüncü ve beşinci fikraları ile 17/A maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları kapsamına girenler hariç olmak üzere döviz kredisi olarak yenilenmez.
Kredi 04.04.2018 tarihinde teşvik veya istisna kapsamında döviz kredisi şeklinde kullandırılmamış, vergiye tabi olarak DEK şeklinde kullandırılmıştır. Geçici 6. Madde kredi DEK ise ve 17 nci maddenin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ile 17/A maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları kapsamına giriyor ise döviz kredisi olarak yenilenebileceğini öngörür. Burada davacının iştigal konusu itibariyle kullandığı bir döviz kredisi değil, vergiye de tabi bir DEK kredisi söz konusudur. Davacı firma iştigal konusu itibariyle istisna kapsamına giriyor idiyse vade tarihinde belgelerini sunarak DEK kredisini kapatıp döviz kredisi olarak yenileme talebinde bulunabilir idi. Bahse konu yasa buna izin veriyor idi. Ancak mevcut kredi DEK olup Geçici Madde 6 gereği DEK olarak yenilenmesi söz konusu bulunmamaktadır. Döviz kredisi ihracat yapan yani döviz ile gelir elde eden firmalara kullandırılmakta olup bu sebeple firmalar kur farkından bu kredi özelinde, ihracat taahhüdü dışında, etkilenmemektedir. Fakat dövize endeksli kredi kullanan firmalar, eğer döviz ile kazanç sağlamıyorsa; kur düşüşe geçtiğinde avantajlı, kur yükselişe geçtiğinde dezavantajlı olacaklardır. Bu dosyada da böyle bir durum söz konusudur. Kur yükselmiş ve davacı firma dezavantajlı bir duruma geçmiştir. Bilirkişi raporunun 3. Sayfasında tahsil edilen anapara/Eur toplamı ile müvekkil tarafından ödeme yapıldığı tarihteki kur üzerinden yapılan ödeme tutarlarının birbiri ile örtüşmediği açık olup, bu çelişkinin – kökenine / ilişkin değerlendirme yapılmadan ödemelerin hukuka uygun – olduğu belirtilmiştir. Örneğin 19.10.2018 tarihinde 39.000,00 TL (6.000EUR/Kur 6.45) olarak yapılan ödeme 5.300 EURO olarak yer almıştır. Şöyle ki 19.10.2018 tarihindeki TCMB kuru 6,45 olsa dahi davalı bankaca kredi, vadesi olan 01.10.2018 tarihinde tahakkuk ettirildiği için hesaplamalarda banka sistemi tarafından otomatik olarak o tarihteki gişe kuru olan 7,1859 alınmıştır. Sonraki tarihlerde banka 01.10.2018 vade tarihinde tahakkuk ettirilen kredinin, yapılan tahsilatlarla tasfiyesi işlemini uygulamaktadır. 19.10 2018 tarihinde yapılan 39.000,00 TL ödeme için öncelikle kur farkı tahsilatı (11.982,52 TL), kur farkı üstünden BSMV (599,11 TL) kredi vadesinden ödeme tarihine kadar 18 gün için gecikme faizi (484,54 TL), bu faiz üzerinden BSMV (24,23 TL) hesaplanmış ve toplamda 13.090,12 TL na tekabül etmiştir. 39.000,00 TL-13.090,12 = 25.909,88 TL/4,9251=5.260,78 EUR. Anapara tahsilat tutarı olan bu tutar 5.300,00 EUR’na yuvarlanarak aradaki küçük fark için kredili mevduat hesabı kullanılmıştır. Diğer tarihlerde yapılan tahsilatlarda da aynı yöntem uygulanmıştır. Bu, zaten DEK kredilerde tahsilat usulüdür. 5-Madde metninde açık şekilde görüleceği üzere, sözleşmenin TLye çevrilebileceği kabul edilse dahi bu işlemin tek taraflı olarak keyfi şekilde yapılamayacağı, öncelikle taraflar arasında mutabakat sağlanması gerektiği, mümkün değilse de madde metninde belirtilen yöntemin baz alınması gerektiği açıkken davalı bankanın müvekkkilin kullandığı sözleşmeyi tek taraflı olarak TL’ye çevirmesi ve devamında TL’ye çevirirken mutabakat ya da madde metnindeki yöntemlerin hiç birine başvurmaksızın keyfi olarak sözleşmeyi istediği kur üzerinden 7,1 TL üzerinden TL’ye çevirerek oluşan tüm bedelleri tahsil etmesi açıkça hem emredici mevzuat hükümlerine hem de taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin niteliğine aykırıdır. Kredi ödemeleri yapıldığında ödemelerin TL üzerinden kur farkı hesaplanarak yapılması DEK kredinin niteliğidir. Kredi ödemeleri, döviz riski ve kur farkı üzerinden hesaplanmaktadır. Örneğin 100.000,00 USD kredi kullanan bir firmanın kullandığı tarihte kurun 10 TL/USD olduğunu varsayar isek hesabına 1.000.000,00 TL kredi tutarı yatar. Kredinin ödendiği tarihte kur 15 TL/USD olur ise 1.500.000,00 TL olarak geri ödeme yapılması gerekir. Aradaki 500.000,00 TL fark kur farkıdır ve BSMV ‘ye tabiidir. Ayrıca kredi faizi hesap edilir ve faiz üzerinden de BSMV tahsil edilir. Yani kredinin yasa gereği TL’na çevrilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. 1.10.2018 tarihinde dolan vadesinde hesaplanan ve tahakkuk eden tutarlar dikkate alınmıştır. Davacı firma tarafından bahsedilen Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara ilişkin Tebliğ de değişiklik yapılmasına dair tebliğ (Tebliğ No:2018-32/52) nin 8. Madde 28 no.lu başlığına atıfta bulunulmuştur. “(28) Bu madde uyarınca sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedeller 32 sayılı Kararın Geçici & inci maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenirken mutabakata varılamazsa; akdedilen sözleşmelerde döviz veya dövize endeksli olarak belirlenen bedeller, söz konusu bedellerin 2/1/2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru kullanılarak hesaplanan Türk parası cinsinden karşılığının 2/1/2018 tarihinden bedellerin yeniden belirlendiği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak artırılması suretiyle belirlenir. Bu tebliğ maddesinin döviz cinsinden düzenlenen sözleşmelerle ilgili bilgi ve detaylandırma amaçlı düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmelerin döviz cinsinden belirlenemeyeceği halleri ve bu tebliğden önce döviz cinsinden düzenleni zleşmelerle ilgili uygulamanın ne olacağını içeren düzenlemelerden ibarettir. Dava konusu krediye ilişkin sözleşme banka ile firma arasında 04.04.2018 tarihinde imzalanan 1.000.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesidir. Dolayısıyla takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, bu tebliğ ve ilgili maddenin kredi ve ödemelerle ilgisi olmadığı düşünülmektedir. Son olarak DEK kredi işleyiş mantığı yeniden ifade etmek gerekir ise, kurda yükselme yerine, bir düşüş gerçekleşmiş olsa idi davacı lehine bir sonuç ortaya çıkacaktı. Özetle; dava konusu kredinin vadesinde kat edildiği, ödeme yapılmadığı, bu sebeple 01.10.208 kredi vade tarihinde davalı bankaca tahakkuk ettirilmiş ve niteliği gereği muhasebe kayıtlarına banka tarafından kamuoyuna ilan edilen kurdan TL olarak intikal ettirildiği görülmüştür. Dolayısıyla kök raporumuzda yapılan hesaplamaların davacının iddia ettiği gibi yanlış olmadığını ve değişiklik gerektiren bir husus bulunmadığını beyan ederiz.” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalı bankadan 04/04/2018 tarihli 94.100 Euro bedelli 01/10/2018 vade tarihli dövize endeksli kredi kullandığı, kredi sözleşmesi ve davaya konu krediye ilişkin hesap hareketlerinin dosyamız içerisine alındığı, dövize endeksli kredi; kredi kullananın döviz olarak borçlandırıldığı ancak kredinin kullanana verilme tarihindeki döviz kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığının verildiği, kredinin geri ödenirken döviz üzerinden takip edildiği, belirlenen vade tarihindeki döviz kuru üzerinden, yapılan ödemelerin dövize çevrilerek borçtan mahsup edildiği, kredi kullanma tarihindeki döviz kuru ile vade tarihindeki döviz kuru arasındaki kur farkının da eklenmiş olduğu kredi türü olduğu, davacı tarafından davalı bankaya kullanılan kredi kapsamında 04/10/2018 tarihinde 75.000 TL, 12/10/2018 tarihinde 29.000 TL, 19/10/2018 tarihinde 39.000 TL, 13/11/2018 tarihinde 93.000 TL, 28/12/2018 tarihinde 62.000 Euro ödeme yapıldığı, davalı banka tarafından davacıya gönderilen … 24. Noterliği’nin 03/01/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamede kullanılan krediler nedeniyle davacının 30/12/2018 tarihi itibariyle ana para, faiz, kur farkı, kkdf ve bsmv olmak üzere toplamda 103.338,28 TL borcunun bulunduğunun belirtilerek borcun ödenmesinin talep edildiği, davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde davacının kullanılan kredi nedeniyle tüm borçlarının ödendiğinin, borcunun kalmadığının davalı banka tarafından … 24. Noterliği’nin 03/01/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderilerek hukuka aykırı ve haksız olarak alacak talep edildiğinin, davacı tarafça ihtirazi kayıt konulmak suretiyle ödeme yapmak zorunda kaldığının, bu bedeli ödeyince banka tarafından borcun kalmadığının bildirildiğinin, banka tarafından haksız olarak 78.500 TL tahsil edildiğinin, davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğinin beyan edilerek fazla tahsil edildiği iddia edilen 78.500 TL’nin davacıya iadesi, 1.000,00 TL maddi tazminat ve 50.000 TL manevi tazminat talepli bu davanın açıldığı, davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarnameden sonra 11/02/2019 tarihinde davacı tarafından davalıya 75.000 TL ödeme yapıldığı, mahkememizce bilirkişilerden rapor alınmasına karar verildiği, iki farklı bilirkişi heyetinden raporlar alındığı, ikinci bilirkişi heyetinden alınan 05/09/2022 tarihli raporda kullanılan kredi kapsamında davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin tespit edilerek dövize endeksli kredilere ilişkin yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda hesaplama yapıldığı, yapılan hesaplamada davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede belirtilen 30/12/2018 tarihi itibariyle kullanılan kredi nedeniyle ana para, faiz, kur farkı, bsmv olmak üzerinden toplam bakiye borcun 97.314,48 TL olduğunun ayrıca davacının kredili mevduat hesap bakiyesinin 3.343,21 TL eksi bakiyede olduğunun belirtildiği bilirkişilerin bu raporunda yapmış oldukları hesaplamanın, sunulan kök ve ek raporun mahkememizce denetime elverişli ve uygun bulunduğu, ihtarname tarihinden sonra da davacı tarafça 75.000 TL ödeme yapıldığı, alınan raporlar doğrultusunda davacı tarafça fazladan yapılmış ödemenin bulunmadığı, davalı banka tarafından gönderilen ihtarnamede bakiye alacağın talep edildiği, bankanın hukuka aykırı ve haksız davranışının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının alacak, maddi tazminat ve manevi tazminata ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine, karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HUAK 18/A-(14). Fıkrası: “Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: … sayılı dosyasından arabulucu …’e tarife bedeli üzerinden 1.320,00 TL ödeme yapıldığı tespit edilerek, davanın tümden red olması sebebiyle, arabulucuk giderlerinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
1-Davacının alacak, maddi tazminat ve manevi tazminata ilişkin taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL harcın davacı tarafça yatırılan 2.211,54 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 1.941,69 -TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat ve alacak talebi yönünden; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre hesaplanan 12.720,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat yönünden; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/07/2023
Katip …
Hakim …