Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/486 E. 2020/591 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/486 Esas
KARAR NO : 2020/591 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 10/08/2018 tarihli hizmet sözleşmesi hükümleri gereğince, davacı …’ın üzerine olan turizm şirketi adına kayıtlı … plakalı, sözleşme hükümleri gereğince 1.sınıf VIP haline getirilen aracın, sözleşmenin tarafı olan, davacı …’ın işletme ve sürücülüğünde davalı şirketin sağlayacağı aplikasyon ve teknolojik hizmet ile davalı şirketin aplikasyon hizmetinin yaygınlaştırılması sureti ile sözleşme dışı 3. şahısların, ulaşım hizmetinden davalı şirketin belirleyeceği asgari fiyatlandırma üzerinden yararlanmaları sureti ile ücretli seyahatlerinin sağlanması, verilecek ulaşım hizmeti neticesinde davalı şirket tarafından ücretlendirilip, bu ücretten davalı şirketin sözleşme gereğince elde edeceği gelirin, davacılar tarafından ödenmesi gereken vergilerin, hizmet sunumundaki iade ve benzeri ödemelerin, davalı şirketçe makbuz kesilmek sureti ile muhasebeleştirilip, kalan bedelin sözleşmede sürücü ve müşteri olarak addedilen tarafın hesabına yatırılması sureti ile müşteri ve sürücünün kazanç sahibi olması, davalı şirketin sözleşmenin tarafı olan müşteri ve sürücüler üzerinden ve 3.şahıs ulaşım hizmetinden faydalanacak kişiler üzerinden, bila bedel kendisi lehine reklam yapması, sunulan hizmetin yaygınlaştırılması, aksaklıkların giderilmesine yönelik ulaşım hizmeti tedarikçisi ve ulaşım hizmeti tedarikçisinin çalışanı ya da patronu sıfatına haiz, davacı tarafa ve bu hizmetin kullanılması taahhüdünü taşıyan davalı yana, sözleşmenin 13,1 maddesi hükmü gereğince, bağımsız yüklenici sıfatı yükleyen, yolcu taşımacılığı işine yönelik ticari iş niteliğindeki faaliyet olduğunu, davacıların sözleşme gereği taraflarına düşen yükümlülükleri yerine getirildiğini, 10/07/2018 tarihinden itibaren sözleşme, taraflar arasında yürürlüğe girdiğini, davalı şirketin sunmuş olduğu teknolojik hizmetle davacının, 31/05/2019 tarihine kadar, temin ettiği araçla, … tarafından, internet ortamında sunmuş olduğu aplikasyon hizmeti ile 3.şahıs ulaşım hizmetinden yararlanmak isteyen yolcularla irtibatlanmış, bu yolcuları …’in yaptığı ücretlendirme karşılığındaki bedelle, …’in aplikasyon hizmetindeki şartlar dahilinde, taşıma işini gerçekleştirmiş, verilen bu ticari hizmet sebebi ile yolcular tarafından, ulaşım hizmetine dair ücretlerin tamamı … tarafından tahsil edilmiş, sözleşme hükümleri gereğince belirtilen tarihlerde, …’in hizmet bedeli ve kesilecek vergiler düştükten sonra, davacılardan sürücü …’ın hesabına, … tarafından hizmet bedelleri yatırıldığını, … ulaşım hizmetinde kazanılan paradan, kendi ücretlerini tahsil ederek, davacılar da kalan bedel üzerinden, yaptıkları ticari faaliyet nedeniyle kazanç sağladıklarını, … hizmetlerinin sürdürülmesine karşı yapılan itirazlar sebebi ile 4 ay süre ile trafik zabıtası tarafından davacının kullanımındaki aracın bağlandığını, bu süre içerisinde de … tarafından günlük 140,00 TL yevmiye, 12,00 TL de günlük otopark parası olmak sureti ile toplamda 18.240,00 TL çalışma imkanı olmadığından, davacı …’ın hesabına yatırıldığını, davalının herhangi bir gerekçe göstermeden 31/05/2019 tarihi itibariyle, imzalanan sözleşme hükümleri gereğince sunması gereken internet üzerinden aplikasyon ve teknolojik bağı tek taraflı olarak sonlandırması neticesinde davacıların taşımacılık faaliyetlerini devam ettiremediklerinden, ekonomik açıdan zarara uğradıklarını, davacıların ortaya çıkan bu durum sebebi ile davalı …’in vermiş olduğu güvene ve dünyada çeşitli ülkelerdeki emsal örneklere dair teminatlarına rağmen içinde bulundukları bu durum karşısında maddi ve manevi zarara uğradıklarını beyanla davalı şirketin sözleşme hükümleri gereğince tamamlanmasını talep ettiği ve davacı … tarafından tamamlanan tüm belgelere ve işlemlere dair masraflar yönünden, daha sonra bilirkişi tarafından tespit edilebilecek maddi zarara dair, şimdilik ayrı ayrı 1.000,00’er TL maddi tazminatın, kazanç kaybına dair ayrı ayrı 1.000,00’er TL maddi tazminatın, manevi zararların tazmini açısından ayrı ayrı 5,000,00’er TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında imzalanan sözleşmesinin, davalının tek taraflı feshi ile sona erdirilmesinden dolayı uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nun 115/1. Maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilir” hükmü amirdir.
19/12/2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7155 sayılı kanunun 20. Maddesiyle 6102 sayılı TTK 5. Maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesinde; dava şartı olarak arabuluculuk getirildiği, söz konusu düzenleme ile ” Bu kanunun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü amirdir.
7155 sayılı kanunun 26. Maddesinde, anılan kanunun 20. Maddesi gereğince 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A/2 maddesinde; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünü amirdir.
Alacak davalarında da davacı, bir para alacağının tahsilini amaçladığından, dava açılmadan önce, yukarıdaki yasal düzenlemeye göre arabulucuya başvurulmuş ve arabulucu tarafından onaylanmış anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenmiş olması dava şartıdır.
Mahkememizin 06/10/2020 tarihli tensip tutanağının 1. Maddesi gereğince davanın konusu itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması TTK’nın 5/A maddesi gereğince dava şartı olduğundan, davacıya arabulucuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı ve arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin sunulması için tebligattan itibaren bir haftalık kesin süre verildiği, davacı vekiline tebligatın elektronik posta yoluyla 06/10/2020 tarihinde tebligat çıkartıldığı, ancak verilen kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından bugüne kadar arabuluculuğa başvurulduğuna ve anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağının sunulmamış olduğu görüldü.
Dava dosyasının yapılan incelemesinden; davacı tarafça, davalı … yönünden arabuluculuk faaliyetine başvurulduğunun belirtilmediği, buna ilişkin olarak arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin sunulmadığı davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı, 2019/148101 sayılı arabuluculuk dosyasında davalı için arabulucuğa başvurulmadığı, görüşmelere davet edilmediği açıkça anlaşıldığından; açılan davanın Arabulucuk Kanununun 18/A-2. Maddesi ile HMK’nun 115/2. maddesi hükmü gereğince, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın arabuluculuk DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL Karar ve İlam Harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içersinde İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 20/10/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza