Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/472 E. 2022/358 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/472 Esas
KARAR NO : 2022/358 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/09/2020
KARAR TARİHİ : 10/05/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/06/2020 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklet ile seyir halindeyken sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı minibüse çarpması sonucu motosiklette yolcu olarak bulunan … … …’ın motosikletten fırlaması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen bu kaza sonucunda 150 silindir hacminde tescilsiz motosiklette yolcu olarak bulunan müvekkilleri … … ve … …’in kızlar … … …’ın vefat ettiğini, söz konu kazanın oluşumunda trafik kazası tespit tutanağına göre ” tescilsiz motosikletin sürücüsü … …’ın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 84/C maddesinde yer alan ” karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit ve yol bölümüne girme” kuralını ihlal ettiği, … plakalı dolmuşun sürücüsü … …’in ise herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığı tespit edildiği, müteveffa … … … ve müteveffanın desteğinden yoksun kalan müvekkillerinin ise bu kazanın oluşumunda herhangi bir kusurları bulunmadığını, 19/06/2020 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki tescilsiz motosikletin kaza tarihi ve saati itibariyle geçerli bir zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmadığını, tescilsiz motosikletin kaza anında geçerli bir Karayolları Motorlu Taşıtlar Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin kaza tarihi itibariyle ölüm halinde sağladığı teminat limiti olan 410.000,00 TL’nin taraflarınca müvekkillerine ödenmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin talep etme ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla ve maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere … … …’ın desteğinden yoksun kalması sebebiyle şimdilik 200,00 TL (baba … … için 100,00 TL anne … … için 100,00 TL ) maddi tazminat bedelinin (destekden yoksun kalma tazminatı) belirsiz alacak davasına ilişkin geçici talepleri olduğunu, (destekten yoksun kalma tazminatı) davalının temerrüde düştüğü tarih olan 02/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 61,2918 sayılı KTK’nın 85/1 ve Türk Borçlar Kanunu’nun 163. Maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline yargılama giderleri her bir davacı için ayrı ayrı hesap edilerek vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı Güvence Hesabı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, 6704 sayılı yasa ile değişiklik KTK 97. Maddesi gereği, dava açmadan önce müvekkili kuruma noksan başvuru yapıldığından davanın usulden reddi gerektiğini, somut olayda davacı yanın başvuru eksik olduğundan genel şartlarda belirtilen kusurun, zararın ve tazminatın kapsamı ile miktarının hesapalanabilmesi için gerekli olan belgelerin noksan ibraz edildiği belirlendiğinden, yasaya uygun geçerli bir başvurudan söz edilemeyeceğini, bu husus gözetildiğinden başkaca araştırmaya girilmeden davanın reddini talep ettiklerini,davanın trafik kazası tespit tutanağına göre kazaya karışan tescilsiz motorlu araç sürücüsü ve işletenine ve … plakalı araç sürücüsü ile ZMMS sigortacı … Sigorta A.Ş.’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinde müvekkili kuruma tescilsiz ve plakasız motosikletin, sigorta poliçesi olmadığı sebebiyle husumet yöneltildiğini, söz konusu tescilsiz ve plakasız motosikletin, bu şekilde trafik sigortası olamayacağı gibi aracın cinsi de hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğini, mevzuat gereği, motosiklet hacminin 50 santimetre küpün üzerinde olması halinde zorunlu sigorta kapsamındaki araçlardan olabileceğini, dava konusu olayda trafik kazası tespit tutanağında davacıların yakınının yolcu olduğu motorlu aracın TESCİLSİZ olduğu tespit edildiğini, tescilsiz ve plakasız motorlu araçların hiçbir sigorta kaydı da bulunmayacağından müvekkil kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceğini, dava dilekçesinde davacılar anne ve baba için destek zararının meydana geldiği iddia edildiğini ancak davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme koşullarının olup olmadığı somut deliller ile ispat edilememesi halinde davanın reddine karar verilmesini vekaleten talep ettiklerini, kazada ölen desteğin annesinin yanında mı babasının yanında mı yaşadığı, yoksa ayrı olarak mı yaşadığı belirlenmesi gerektiğini, murisin çalışıp çalışmadığı, geçimini ne şekilde sağladığı tespit edilmeli, 30.0.42003 doğumlu olan davacılar murisi Huriye … …’ın 25 yaşına kadar anne ve babasının desteğine muhtaç olduğu aktüerya hesaplamasında dikkate alınmalıdır. Olay tarihinde 17 yaşında olan desteğin anne babasından destek aldığı dönem içinde ailesinin kendisine bakma zorunluluğu bulunduğundan, müvekkil kurumdan da tazminat talep edilmesi mümkün olmadığını, dava öncesi usulüne uygun, eksik evrak ile başvuru yapılmadığından davanın “dava şartı” yokluğu sebebiyle reddine, davanın tescilsiz plakasız motorlu araç sürücüsü … … ile … plaka sayılı motorlu araç sürücüsü … … ile ZMMS sigortacısı … Sigorta A.Ş’ye HMK 61. Maddesi düzenlemesi gereği ihbar edilmesine karar verilmesini, yukarıda sunulan itirazlarının Sayın Mahkemece kabul edilmemesi halinde, esas bakımından haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddi ile avukatlık ücreti dâhil her türlü yargılama giderinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini müvekkil adına arz ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlığın konusunun, meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı ve ölümlü trafik kazası neticesinde kusurun kimde olduğu, kusurun ne kadar olduğu, destekten yoksun kalma tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı tazminat miktarının ne kadar olduğu, kazaya karışan motosikletin zorunlu trafik sigortasına tabi olup olmadığı sigorta başvuru şartlarının oluşup oluşmadığı, hatır taşıması ve müterafik kusur durumunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri, bilirkişi raporu ATK raporları, 19/06/2020 tarihli kaza tespit tutanağı, … ( … )CBS dosyası, SGK kayıtları, ekonomik sosyal durum araştırması, ihbar dilekçesi ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Davalı … vekili 11/06/2021 tarihli dilekçesi ile 6100 sayılı HMK’nın 61. Maddesi gereğince, davanın … plaka sayılı araç sürücüsü … …, sigortacısı … Sigorta A.ş., ile … … mirasçılarına ihbarını talep etmiştir.
İhbar olunan … Sigorta A.ş. Vekili ihbara karşı cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın müvekkili sigorta şirketine herhangi bir başvuru yapmaksızın doğrudan dava yoluna başvurduğundan huzurdaki davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi gerektiğini, mezkur kazaya karışan … plakalı araç müvekkili şirket nezdinde 09/06/2020-09/06/2021 tarihleri arasında … poliçe numarası ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, mezkur kazanın oluşumunda müvekkili şirket nezdinde trafik sigortası poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü … …’in kusuru bulunmadığını, iş bu husu 19/06/2020 tarihli mezkur kazaya dair kaza tespit tutanağı ve 2020/… sayılı soruşturma dosyasından alınana bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, olay nedeniyle sigorta şirketinin varsa sorumluluğu kusur ve ZMMS poliçe limitleri ile sınırlı bulunduğunu, destekten yoksunluk zararı oluşmadığını, davanın reddi gerektiğini, müteveffa davacıların desteği konumunda değil aksine davacılardan destek gören vasfında olduğunu, açıklanan nedenlerle, ihbar olunan sıfatları aleyhlerine hüküm kurulmamasına, yargılama sonunda davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle reddine, esastan dahi reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan … … ve … … vekili ihbara karşı cevap dilekçesinde özetle, müvekkillerinin her ne kadar davaya ihbar olunan olarak eklendikleri görülse de; davacı tarafa dosyanın sonunda karar verilecek olan alacaklarla ilgili herhangi bir borçlarının doğması söz konusu olamayacağını, zira davalı tarafla aralarında herhangi bir hukuki ilişki olmamış, kendisiyle aralarında herhangi bir sözleşme akdedilmediğini, ancak muris olan oğulları … … sebebiyle açılan dava hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkillerinin 02/07/2020 tarihinde reddi miras yaptıklarını ve bununla ilgili evrakları da 02/09/2020 tarihinde tüm bankasın … Şubesi aracılığıyla bankaların genel merkezine gönderiklerini, bu hususta gerekli dava kaar ekleri ve bankalara sunulan dilekçelerde dilekçe ekinde olduğunu, bu sebeple müvekkillerinin dava da taraf olarak eklenmeleri hukuka aykırı olup ayrıca alacaklı taraf dava sonunda doğacak olan borçtan sorumlu olmadıklarını ihtaren bildirdiklerini, açıklanan nedenlerle müvekkilleri yönünden davanın reddine karar verilmesini ve devamında müvekkillerinin lehine olacak şekilde müvekkilleri yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, davacı … …’ın sosyal ve mali durum araştırılmasının yapılarak dosyamız içerisine gönderildiği görülmüştür.
…( … ) Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu’na yazılan yazıya yanıt verildiği 2020/… Nolu soruşturma dosyasının bir suretinin uyap sistemi üzerinden Mahkememize gönderildiği anlaşıldı.
… Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü … Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yazılan yazıya yanıt verildiği, davaya konu olan kişiler adına herhangi bir ödeme veya iş göremezlik ödemesine ait rapor bulunmadığı ve rücuya tabi herhangi bir ödemenin yapılmadığının bildirildiği anlaşıldı.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, davacı … …’ın sosyal ve mali durum araştırılmasının yapılarak dosyamız içerisine gönderildiği görülmüştür.
… Sulh Hukuk Mahkemesine yazılan yazıya yanıt verildiği 2021/… Esas sayılı dosyasının bir suretinin uyap sistemi üzerinden Mahkememize gönderildiği anlaşıldı.
Didim Sulh Hukuk Mahkemesine yazılan yazıya yanıt verildiği 2020/… Esas 2020/… Karar sayılı dosyasının bir suretinin uyap sistemi üzerinden Mahkememize gönderildiği anlaşıldı.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … İhtisas Dairesi’ne meydana gelen kazadaki kusur oranının tespitine ilişkin olarak dosyanın gönderildiği, ATK … İhtisas Dairesi tarafından 28/06/2021 tarihli kusura ilişkin raporu ile; sürücü … …’ın %100( yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü … …’in kusursuz olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir. ATK kusur raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.
Mahkememizden verilen ara karar gereğince dosyanın aktüer bilirkişisine tevdi ile rapor aldırılmasına karar verilmiş olmakla dosya aktüer alanında uzman bilirkişi Vedat Aykırı’ya tevdi edilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan 17/01/2022 tarihli raporda sonuç ve özet olarak, davacı paydaş anne … …(…)’in hesaplanan zararının 380.512,13 TL olduğu, davacı paydaşların toplam zararının teminat limiti kapsamında garameten paylaştırılması sonucu, paydaş anne … …(…) ‘in teminat limiti kapsamında kalan zararının 253.834,97 TL teminat limitini aşan zararının da 126.677,16 TL olduğu, davacı paydaş baba … … ‘ın hesaplanan zararının 234.099,69 TL olduğu, davacının paydaşların toplam zararının teminat limiti kapsamında garameten paylaştırılması sonucu, paydaş, baba … …’ın teminat limiti kapsamında kalan zararının 156.165,03 TL teminat limitini aşan zararının da 77.934,66 TL olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.
ISLAH:Davacı vekili 10/03/2022 tarihli dilekçesi ile, HMK 107. Madde gereği değer artırım talepleri doğrultusunda Anne … … için talep edilen 100,00 TL’nin 253.734,97 TL artırılarak 253.834,97 TL, Baba … … için talep edilen 100,00 TL’nin 156.065,03 TL artırılarak 156.165,03 TL olmak üzere toplam 410.000,00 TL maddi tazminat bedelinin temerrüt tarihi olan 02/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumlukluluk da dahil olmak üzere 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. Ve 163,2918 sayılı KTK ‘nın 88/1.maddesi gereği teselsül hükümleri uyarınca davalı …ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesi davalılara ve ihbar olunanlara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı … 28/03/2022 tarihli dilekçesi ile ıslaha karşı itiraz dilekçesi ibraz etmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir.
Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme sigorta şirketi için belirlenen sekiz günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır.
Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede/tahkimde dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen Sigorta şirketine başvuru koşulu da mahiyeti itibariyle eksik evrakların tamamlanması ya da dava tarihinden sonra başvuru yapılması suretiyle her zaman giderilmesi mümkün olduğundan usul ekonomisi ilkesi gereğince tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Güvence Hesabı’nın sorumluluğundan bahsedebilmek için öncelikle trafik sigortası bulunmadığı iddia edilen tescilsiz aracın, trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan motorlu taşıtlardan olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. Maddesinde (Değişik: 12/7/2013-6495/13 md.) “Motosiklet: azami tasarım hızı 45 km/saatten ve/veya silindir kapasitesi 50 santimetreküpten fazla olan sepetli veya sepetsiz iki veya üç tekerlekli motorlu taşıtlar ve net motor gücü 15 kilovatı, net ağırlığı 400 kilogramı, yük taşımacılığında kullanılanlar için ise net ağırlığı 550 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır.” şeklinde tanımlanırken; “Motorlu bisiklet (Moped): Azami hızı saatte 45 kilometreyi, içten yanmalı motorlu ise silindir hacmi 50 santimetreküpü, elektrik motorlu ise azami sürekli nominal güç çıkışı 4 kilovatı geçmeyen iki veya üç tekerlekli taşıtlar ile aynı özelliklere sahip net ağırlığı 350 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır.”şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 103. Maddesinde ise “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir. Kazaya sebebiyet veren aracın 50 cc üzerinde motosiklet ise bu durumda davalı kurumun söz konusu kazada oluşan maluliyetten sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kimsenin zarara uğramasına neden olunması durumunda, o aracı işletenin üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli sınırlar içinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüne Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, ya da kısa adıyla Trafik Sigortası denilmektedir. Daha kısa bir anlatımla, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, KTK. m. 91’de belirtildiği üzere işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. 2918 sayılı KTK.nun 91.maddesine göre: “İşletenlerin, bu Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” Yasanın 85/1. maddesine göre de, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüs unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yasanın 91/1. ve 85/1. maddeleri bir arada ele alındığında, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nı yapan sigortacının poliçede belirlenen limite kadar, işletenin sorumluluğunu üstlendiği sonucuna varılabilmektedir. Yasanın 85/Son maddesine göre, işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, sigortacının sorumluluğunun da gerek zamanaşımı ve gerekse zararın niteliği yönünden işleten gibi değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigorta Şirketinin sorumluluğu, kaza tarihinde Hazine Müsteşarlığı’nın belirlediği teminat limitleri ile sınırlıdır. Bu teminat limiti her durumda ödenmemektedir. Öncelikle hak sahiplerinin talep edebileceği tazminat miktarı, tarafların kusurları da dikkate alınarak tespit edilmektedir.şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüs unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yasanın 91/1. ve 85/1. maddeleri bir arada ele alındığında, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nı yapan sigortacının poliçede belirlenen limite kadar, işletenin sorumluluğunu üstlendiği sonucuna varılabilmektedir. Yasanın 85/Son maddesine göre, işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, sigortacının sorumluluğunun da gerek zamanaşımı ve gerekse zararın niteliği yönünden işleten gibi değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigorta Şirketinin sorumluluğu, kaza tarihinde Hazine Müsteşarlığı’nın belirlediği teminat limitleri ile sınırlıdır. Bu teminat limiti her durumda ödenmemektedir. Öncelikle hak sahiplerinin talep edebileceği tazminat miktarı, tarafların kusurları da dikkate alınarak tespit edilmektedir. Somut olayda Sürücü … … idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında gereken dikkat ve özeni yola vermesi, seyrini istikamet şeridine ayrılan yol bölümünü takiben müteyakkız sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyerek yaklaşmakta olan minibüse rağmen karşı yön bölümüne geçmesi sonucu gerçekleşen olayda asli kusurlu %100( yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü … …’in kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır.
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir.TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması,konusunda uzman bilirkişiden gerçek zarar miktarı konusunda rapor alınarak hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/ 2598 E. 2021/34 K. Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 31/05/2021 tarih ve 2021/3142 E. – 2021/2020 K. Sayılı kararı)
Destekten yoksun kalma zararı TBK’nın 53. maddesinde yer almaktadır. Madde aynen; “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri. 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.” şeklinde düzenlenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O hâlde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 tarihli, 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarihli ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.- 2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin mal varlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin mal varlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme imkânı tanımaktır.
Müteveffanın kaza tarihi itibariyle 17,13 yaşında ve Afyonkarahisar nüfusuna kayıtlı olduğu bilgisine dayanarak olay tarihi olan 2020 Yılı TÜİK istatistiklerine göre Muhtemel Evlenme Yaşının 23,28 olduğu ve Muhtemel Evlenme Tarihinin de 30.04.2021 “e denk geldiği, 30.04.2023 ‘de 1. çocuk (Kız) sahibi olacağı, 30.04.2025 ‘de 2. Çocuk (Erkek) sahibi olacağı varsayılarak,Kaza tarihinde 18 yaşından küçük ve üniversite öğrencisi olmadığı sabit olan müteveffa destek kız çocuğu … … … için kazanç elde etmeye başlayacağı var sayılan 18 yaşını ikame edeceği 01.05.2021 tarihine kadar babanın dönem kazançlarına oranla %5 yetiştirme gideri düşünmesi İlkesi esas alınarak, Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde SGK Hizmet Dökümünde annenin kaza tarihi itibariyle çalışması tespit edilemediğinden, babanın SGK Hizmet Dökümündeki kaza tarihinden geriye dönük son 3 ayın Prime Esas Brüt Kazançlarının ortalamasının netleştirilmesi ile tespit edilen net geliri üzerinden sadece baba yönünden Yetiştirme Gideri hesabı dikkate alınmıştır. Kaza tarihinin 19.06.2020, rapor tarihinin 17.01.2022, yetiştirme dönemi sonun ise 30.04.2021 olduğu Yetiştirme Geçmiş Dönem Hesabının dönem aralığındaki net gelirler toplamının 36.645,76 TL olduğu %5 ine karşılık gelen 1.832,29 TL nin yetiştirme gideri olduğu belirlenmiştir.
2021 yılı Brüt asgari ücretinden hareketle, net asgari ücret ve AGİ dâhil net asgari ücret miktarları hesaplanarak 2022 yılı AGİ (Vergi İstisnası / İadesi) hariç asgari ücret miktarı hesaplanmıştır. 2021 yılı brüt asgari ücreti üzerinden %14 SGK işçi sigorta primi payı ve %1 işsizlik sigortası işçi payı kesintisi yapılarak, 3.040,88 TL olan gelir vergisi matrahı hesaplanmıştır. Gelir vergisi matrahına % 15 vergi oranı uygulanarak, 456,13 TL gelir vergisi ve Brüt asgari ücret matrahına (%7,59) vergi oranı uygulanarak 27,15 TL damga vergisi olmak üzere toplam 483,28 TL vergi kesintisi hesaplanmıştır.3.040,88 TL olan gelir vergisi matrahından vergi kesintisi olan 483,28 TL mahsup edildikten sonra, esasında vergi istisnası yapılmamış (AGİ Vergi İstisnası / İadesi Hariç) net asgari ücret miktarı olan 2.557,59 TL hesaplanmıştır. Gelir vergisinden istisna tutarlarını göstermekte olan asgari geçim indimi miktarının AGİ (Vergi İstisnası / İadesi) hariç asgari net ücrete eklenmesi sonucunda, AGİ dâhil net asgari ücret 2.825,90 TL olarak hesaplanmaktadır.
Pasif dönem tazminat hesabı sadece çalışanlara uygulanan AGİ (Vergi İstisnası / İadesi) ‘nin düşüldüğü net asgari ücret üzerinden yani, çalışmanın karşılığı olarak hesaplanacak olan sigorta pirimi kesintisi, işsizlik sigortası primi kesintisi, gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi gibi indirim konusu tutarların bulunmadığı net asgari ücret üzerinden hesaplanmaktadır.2022 yılı (Vergi İstisnası İadesi) hariç net asgari ücret miktarı 3.577,41 TL olarak hesaplanmış olup yukarıdaki paragrafta anlatıldığı üzere, “fiili çalışmanın karşılığı” olarak hesaplanan sigorta kesintileri ve vergi kesintileri brüt asgari ücret miktarından tenzil edilerek, son bilinen 2022 yılı asgari ücreti dikkate alınarak yapılacak pasif dönem tazminat hesabında kullanılacak olan (AGİ -Bir başka değişle vergi istisnası hariç) asgari ücret miktarı 3.577,41 TL olarak tespit edilmiştir.
Dosya kapsamındaki evraklar incelendiğinde; müteveffanın vefat tarihi itibariyle 18 yaşından küçük ve yetiştirme dönemi içerisinde olduğu görülmüş, müteveffanın yüksekokul okuyup okumama ihtimaline dair bilgiye rastlanamamıştır. Müteveffanın aktif/faal dönem başı itibariyle geliri AGİ Dâhil Asgari Ücretler ve Vergi İstisnalı Asgari Ücret (2022 Yılı) esas alınarak hesaplama yapılmıştır.
Müteveffanın aktif dönem başı tarihinin ise 01.05.2021 olduğu dikkate alınarak Geçmiş (Bilinen) Aktif Dönem Hesabı 25.111,66 TL olduğu davacılar anne ve babanın %25 payına karşılık 6.277,91 TL’şer olduğu, Gelecek aktif/faal dönemin hesap tarihinden emeklilik tarihine kadar geçen süreyi ifade ettiği somut olayda hesap tarihinin 17.01.2022, aktif/faal çalışma döneminin sonun 29.04.2068 olduğu, TRH-2010 Yaşam Tablosuna göre, destekten yoksunluk paydaşlığı en son sona erecek olan paydaş anne … … (…) ‘in bakiye ömür sonunun müteveffanın Gelecek (Bilinmeyen) Aktif Dönemi içerisinde 31.10.2063 olduğu dikkate alınarak Gelecek (Bilinmeyen) Aktif Dönem hesabı yapıldığı, anne … …’ın payına düşen tazminatın 374.234,22 TL olduğu, baba … …’ın payına düşen tazminatın 229.654,06 TL olduğu hesaplanmış ve hükme esas alınmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekmektedir. Somut olayda, dava dışı müteveffa motosiklet sürücüsü … …’ın 1,6 alkollü olduğu, bahse konu motosikletin siyah renkli, … motor ve … şase no.lu tescili zorunlu tescili bulunmayan … marka … cinsi 150 silindir hacmine sahip motosiklet olduğu, araç sürücüsü … …’ın … ilçesinden alma … belge no-lu … sürücü belgesine sahip olduğu ancak bahse konu motosikleti kullanmaya yeterli sürücü belgesinin bulunmadığı motosiklet ve şahsın sürücü belgesinin incelenmesinden anlaşıldığına dair 19.06.2020 tarihli polis memurunun tutanak tuttuğu, yolcu konumundaki davacıların kızları müteveffa Huriye … …’ın kask taktığının belirsiz olduğu ancak ölü muayenesinde künt kafa travmasına bağlı yaralanmaların tespit edildiği anlaşılmakla %20 takdiren müterafik kusur indirimi yapılması gerekmiştir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nın 43. (6098 sayılı TBK’nın 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Somut olayda; dava dışı araç sürücüsünün aracında yolcu olarak bulunan davacıların ölen kızlarının motosiklet sürücüsünün arkadaşı olduğu ve herhangi bir menfaat karşılığı taşıma gerçekleşmediğinden, müteveffanın kendi isteğiyle motosiklete bindiği soruşturma aşamasındaki ifade tutanaklarında sabit olduğu ilişkinin hatır taşıması olduğu kanaat edilerek takdiri %20 hatır taşıması indirimi yapılmıştır.
Tüm bu delillerden ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; taraf iddia ve savunmaları, ATK raporları, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre, hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan davanın mevcut belirlenen destekten yoksun kalma kalemlerinden %20 müterafik kusur ve %20 hatır taşımasının ayrı ayrı yapılarak … … yönüyle; geçmiş dönem 6.277,91 TL + Gelecek (Bilinmeyen) Aktif Dönem 374.234,22 TL olmak üzere toplamdan %20 müterafik kusur indirimi sonrası 304.409,70 TL tazminattan da %20 hatır taşıması indirimi sonrası belirlenen 243.527,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine(poliçe limitleriyle sınırla olmak kaydıyla) … … yönüyle; geçmiş dönem 6.277,91 TL + Gelecek (Bilinmeyen) Aktif Dönem 229.654,06 TL olmak üzere toplam 235.931,97 TL tazminattan 1.832,29 TL yetiştirme giderinin tenzili neticesinde 234.099,69 TL tazminattan %20 müterafik kusur indirimi sonrası 187.279,75 TL tazminattan da %20 hatır taşıması indirimi sonrası belirlenen 149.823,80 TL destekten yoksun kalma tazminatının davacıların güvence hesabına başvurduğu 20.08.2020 tarihinden itibaren KTK 99/1 maddesi uyarınca 8 iş günü sonu olan 29.08.2020 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine(poliçe limitleriyle sınırla olmak kaydıyla) karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
1-Davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan davanın mevcut belirlenen destekten yoksun kalma kalemlerinden %20 müterafik kusur ve %20 hatır taşımasının ayrı ayrı yapılarak;
A-) … … yönüyle;
243.527,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının 29.08.2020 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine (poliçe limitleriyle sınırla olmak kaydıyla)
B-) … … yönüyle;
149.823,80 TL destekten yoksun kalma tazminatının 29.08.2020 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine (poliçe limitleriyle sınırla olmak kaydıyla)
2-Görülmekte olan davada ihtiyari dava arkadaşı konumunda olan, davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre her bir davacı için ayrı ayrı hesaplanan 25.496,94 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … …’a; 18.183,26 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … …’a verilmesine,
3- Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 26.869,85-TL harçtan daha önceden ödenen (54,40 TL Peşin Harç+1.399,67 TL Islah Harcı Olmak üzere toplam 1.454,07-TL) harç düşüldükten sonra eksik kalan 25.415,78-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL Peşin/nisbi Harç, 1.399,67-TL Islah Harcı, olmak üzere toplam 1.508,47TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5- Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6- Davacı vekili tarafından yapılan posta-tebligat gideri toplamı 259,00 TL ile 1 Adet bilirkişi ücreti 1.000,00-TL, ATK Fatura Ücreti 700,00 TL, 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 2.021,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalı güvence hesabı vekilinin yüzüne karşı, ihbar olunanlar vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/05/2022