Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/44 E. 2021/673 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/44 Esas
KARAR NO : 2021/673
DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ : 23/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın davalı bankaya esasen borçlu olan “… San. Ltd. Şti.” şirketinin temsilcisi ve hissedarı olan … … ile amca çocukları olup 09.10.2015 tarihinde …’a ait kredi ihtiyacından ötürü davalıya 3 adet gayrimenkulü rehin gösterdiğini, bu gayrimenkullerin rehinine karşılık ise yine 09.10.2015 tarihli bir krediye kefalet vermiş olduğunu, müvekkilinin kefalet vermiş olduğu kredinin 48 ay vadeli olup aylık taksitleri 31.586,26 TL olup toplamda 1.137.105,36 TL olduğunu, müvekkili tarafından imzalanan kefalet sözleşmesinin üst limit miktarı da yine 1.137.105,36 TL olup bu hususta eş rızasının da alındığını, müvekkilinin kefalete ilişkin aynı zamanda davalı lehine ipotek tesis ettirdiğini, davalı tarafça kötüniyetli bir şekilde tahsilat yapılmaya çalışıldığını, esasen ödenmiş bir borcun tekrar tahsili niteliğinde bir tutum mevcut olduğunu, davanın kabulüne ve ipoteklerin terkinine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin kefalet vermiş olduğu kredi 48 ay vadeli olup aylık taksitlerinin 31.586,26 TL olup toplamda 1.137.105,36 TL olduğunu, müvekkili tarafından imzalanan kefalet sözleşmesinin üst limit miktarının da yine 1.137.105,36 TL olup bu hususta eş rızasının da alındığını fakat davalı bankaca kefalet ve ipotek sözleşmesinin akdedildiği gün yaklaşık 100 sayfa olan belgelerin hiçbirinin müvekkiline verilmediğini, daha sonrasında müvekkili tarafından talep edilmesine rağmen de suretlerin ancak bir kaç sayfasının müvekkiline zoraki verildiğini, davalının buradaki amacının , müvekkilinin hukuki menfaatlerini korumasını engellemek olup, Anayasa tarafından korunan dava ve savunma hakkının kısıtlanması anlamına geldiğini, nitekim “…’nin Bankalar ile Bireysel Müşterileri Arasında İmzalanacak Sözleşmelerin Şekil ve İçeriğinde Yer Alması Gereken Asgari Hususlar ile Sözleşmelerin Uygulanacağı İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri gereğince 5. Madde mucibince: “Yapılan sözleşmeler emredici hükümlere aykırı olamaz. Kanunlar ve ilgili mevzuat uyarınca yazılı olarak akdedilmesi zorunlu bulunan sözleşmeler yazılı olarak ve ilgili mevzuatta öngörülen şekilde; tüketici kredisi sözleşmeleri ve kredi kartı sözleşmeleri ise Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca en az on iki punto ve koyu siyah harflerle yazılı olarak düzenlenir. Bireysel müşteriler ile akdedilen tüm sözleşmelerin taraflarca imzalanmış bir örneği müşteriye verilir ve verildiğine dair yazılı beyanı banka nezdinde saklanır.” ifadelerine yer verilmiş olmakla, bankalar tarafından müşterilerden alınan kefalet yahut yazılı olması gereken her türlü evrağın bir örneğinin imzalayan tarafa verilmesi gerektiğini ve verildiğine ilişkin yazılı tutanağın da banka tarafından saklı tutulması gerektiğinin açıkça vurgulandığını, müvekkili tarafından imzalanmış evrakların bir örneğinin kendisine verilmediği gibi, örnek verildiğine ilişkin tutanak da tutulmadığını, aksinin davalı banka tarafından ispat edilmesi gerektiğini, kredinin esas borçlusunun … Tic. Ve San. Ltd. Şti. olup müvekkilinin kefalet verdiği ve ipotek tesis ettirdiği kredinin esas borçlusu tarafından tamamen ödenmiş olduğunu, bu hususun muhatap bankaca da kabul edilmekte olup müvekkilinin ilgili krediden dolayı ibra edilmesi ve ipoteğin terkini yapılması gerekirken esas borçlunun başkaca kredi ve mevduat borçlarından kaynaklı alacaklarının tahsil edilebilmesi için müvekkilinin baskı altına alınmaya çalıştığını, davalı tarafça Kasım ayı içerisinde müvekkilinin tüm hesaplarının blokelendirildiğini, çeklerini dahi ödeyemez duruma getirilmiş olduğunu, konunun özü için davalı bankanın Kocamustafapaşa şubesine giden müvekkilinin … isimli müşterilerinin mevcut kredi borçlarından dolayı hesaplara bloke konulduğunu bildirdiklerini, müvekkilinin ticari hayatı ve sıklıkla çek kullanmasından kaynaklı tehlikelere binaen çek hesabında bulunan blokelerin kaldırıldığını, fakat ödemelerin tamamının yapılmaması halinde tekrar bloke konulacağı ve ipoteklerin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılacağı konusunda uyarılmış olduğunu, esas borçluya tebliğ ettirilen müvekkilinin muhatap olmasına rağmen tebliğ edilmemiş olduğunu, 25.10.2019 tarihli …. Noterliği’ nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep edilen borcun 116.063,60 TL’sinin taşıt kredisi, 2.291,04 TL Gayrinakdi Çek Borcu, 180.924,76 TL BCH Borcu ve 275.705,85 TL Taksitli Ticari Kredi borcu olmak üzere 574.985,25 TL olduğunu, bu borçtan müvekkilinin mesul olmamasına rağmen ödemesi yönünde ihtar edildiğinin görüldüğünü, müvekkilinin davalı tarafından diğer kefil/borçlulara gönderilen 25.10.2019 tarihli … Noterliği’ nin … yevmiye numaralı ihtarnamesinde bahsi geçen hiçbir borçtan sorumlu olmayıp, kefil olması hasebiyle sorumlu olduğu tek tutarın 1.137.105,36 TL’lik üst sınır ipoteği olduğunu, işbu tutarın da asıl borçlu tarafından ödendiğini ve dolayısıyla müvekkilinin kefil olduğu borcun sona erdiğini, artık borcun sona ermiş olmasına rağmen, asıl borçlunun kefil olunmayan diğer borçları için müvekkiline ait taşınmazlarda ipoteğin fekkinin gerçekleşmemesinin hukuka uygun olmadığını belirterek açıklanan nedenler ile davalı tarafça icra takibine geçileceğinden ve telafisi imkansız zararlar doğacağından dava sonuna kadar “ilgili kredi kefalet ve ipotek sözleşmesine dayalı tüm icra takiplerinin” İİK 72/2 gereği tedbiren durdurulmasına, bu tedbir kararının öncelikle teminatsız olarak verilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise makul bir teminat ile tedbir kararının verilmesine, davanın kabulü ile davalıya karşı kefalete dayalı kredi borçlarının olmadığının tespitine, kefalete dayalı olarak ipotek verilen İstanbul İli … İlçesi Mollaaşkı Mah./Köyü … Ada … Parsel … Kat Bağ. Böl. 3- Bağ. Böl. 6 ve Bağ. Böl. 7 olan 3 adet gayrimenkulün kaydında bulunan ipoteklerin terkinine, müvekkilinin baskı altına alan ve kredi notlarını etkileyerek ticari zarar ile illiyet bağına sebep olan davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı … San, Ltd. Şti. arasında Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi akdedilmiş olup, davacının bu sözleşmesiyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla ve 137.105,36 TL kefalet limitiyle imzalandığını, müvekkili bankanın kredi borçlusunun firma tarafından kredi sözleşmesine konu edimlerinin yerine getirilmemesi ve kredi borçlarının ödenmemesi üzerine ve borçtan şahsen sorumlu olanlara …. Noterliği’ nin 25.10.2019/… yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ederek bir kısım kredilere ilişkin alacağını muaccel kıldığını, davacının dava dışı firmanın kullanmış olduğu ve kullanacağı krediler nedeniyle doğmuş ve doğacak borçlara kefil olduğunu, müvekkili banka ile dava dışı … Tic. Ve San. Ltd. Şti. arasında imzalanan ve davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attığı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin 33. Sayfasında yer alan “kefalet beyanı” başlıklı bölüme bakıldığında “… Tic. Ve San, Ltd. Şti.’nin T.İş Bankası A.Ş.’den kullandığı kullanacağı kredilerden doğmuş ve doğacak borçlarına, mevcut ve gelecekteki diğer kefillerden bağımsız olarak aşağıdaki tutar ile sınırlı olmak üzere anıları borçlu ile beraber müteselsil kefil olduğumuzu kabul beyan ve taahhüt ederim” şeklinde beyanı olduğu ve eşininin de aynı beyan doğrultusunda bu kefalete rıza beyanı verdiğinin görüldüğünü, dolayısıyla davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi bir kredi için kefalet vermiş olması ve söz konusu kredinin kapanmış olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını zira, davacının kefalet beyanından da açıkça anlaşılacağı üzere dava dışı kredi borçlusunun kullanmış olduğunu ve kullanacağı krediler nedeniyle doğmuş ve doğacak borçlara 1.137.105,36 TL kefalet limitiyle kefil olduğunu, davacı tarafça kefil olunan ve ayni teminat verilen dava dışlı firma tarafından kredi borçlarının ödenmemesi sonrasında bu kredi borçlarından söz kanusu kefaletin herhangi bir krediye özgülenmemesi doğmuş ve doğacak borçlara kefil olunması nedeniyle sorumluluğunun devam ettiğini, davacı tarafça dava dışı firmanın doğmuş ve doğacak borçlarına karşı ayrıca ayni teminat olarak taşınmazlar üzerine … Tapu Müdürlüğü’nün 09.10.2015 tarih, … yevmiye numaralı 1. Dereceden 400.000,00-TL … Tapu Müdürlüğü’nün 09.10.2015 tarih, … yevmiye numaralı 1, Dereceden 450.000,00-TL., … Tapu Müdürlüğü’nün 09.10.2015 tarih, … yevmiye numaralı 1. Dereceden 550.000,00-TL, bedel olmak üzere toplamda 1.400.000-TL bedelli limit ipoteği tesis edildiğini, iş bu ipoteğin kefaletten bağımsız olup doğrudan asıl borçlu şirketin kredilerinin teminatını teşkil ettiğini, bu hususun ipotek resmi senet akit tablosunun 1. Maddesinde kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça yazdığını, ipotek resmi senedinin birinci maddesinde ipoteğin neyin teminatını oluşturduğu hususunun açık ve net olduğunu, ayrıca davacı tarafından dava dilekçesinde tedbir talebinde bulunulduğunu, İİK’nun 72. Maddesi uyarınca tedbir talebinde bulunmuş olup, mevzu yasa maddesinde ; ”menfi tespit ve istirdat davaları” başlığı altında yer alan hükmün 3. Fıkrasında ” icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına karar verilemez.” hükmünden de anlaşılacağı üzere davacı tarafın dava dilekçesinde talep etmiş olduğu tedbir kararının verilmesinin mümkün olmadığını belirterek açıklanan nedenler ile davacının iddia ve beyanları haksız ve hukuki dayanaktarı yoksun olduğunu, davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu ve ipotek vermiş olduğu borcun sorumluluğundan kurtulma amacı taşıdığını, davanın reddine karar verilerek vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava: menfi tespit davası olup; davacı vekili dava dilekçesi ile davalı bankaya karşı kefalete dayalı kredi borçlarının olmadığının tespitini, kefalete dayalı olarak ipotek verilen İstanbul İli … İlçesi … Mah./Köyü … Ada … Parsel … Kat Bağ. … 3 adet gayrimenkulün kaydında bulunan ipoteklerin terkinini talep etmektedir.
…. İcra Müdürlüğü’ nün 2020/… E. Sayılı dosyası, … Tapu Müdürlüğü’ nün yazı cevabı, bilirkişi kök ve ek raporları davamızın delillerini oluşturmaktadır.
Bilirkişi … ‘ ın 20.02.2021 tarihli raporunda sonuç olarak; davalı banka ile dava dışı şirket arasında 09.10.2015 tarihinde, borçlu … San. Ltd. Şti., müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile … …, …, …’ın yer aldığı bir adet 1.137.105,36 TL tutarında “Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi” bulunduğu, davalı banka tarafından dava dışı şirkete kullandırılan kredilerin ticari nitelikli krediler olduğu, davalı bankanın dava dışı şirket ile gerçekleşen kredi işlemlerine yönelik olarak davalı yanın 25.10.2019 ihtarname tarihi itibari ile toplam 574.985,25 TL alacağı bulunduğu ayrıca 69.020 TL (34*2.030TL) nakit depo talep edebileceği, dava dışı şirketin davalı bankaya 25.10.2019 ihtarname tarihi itibari ile toplam borcu 574.985,25 TL olup iş bu husustaki taktirin mahkemeye ait olduğu ifade edilmiştir.
Bilirkişinin 11.03.2021 tarihli ek raporunda; davacının itirazının teknik/bilirkişi yönünden görüşlerini değiştirecek nitelikte olmadığını, kök raporlarındaki tüm görüşlerinin korunmakta olup bu hususun ve rapor içindeki genel anlamda yaptığı tespitlerdeki tüm takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Bankacı bilirkişi …’ in 02.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda neticeten, davalı banka (… Bankası) ile dava dışı kredi borçlusu/kredi Lehtarı … TİC. LTD.ŞTİ. Arasında Genel Kredi Sözleşmesi/leri akdedildiği, işbu sözleşmeyi davacı/kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan muhtelif ticari kredilerin öngörülen süresi içinde ödenmemesi nedeniyle, davalı bankanın davacı hakkında özellikle ipoteklerden dolayı takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği, kefalet limiti ve davacı kefilin sorumluluğu açısından davacı kefilin/lerin sözleşmede gösterilen kefalet limiti toplamının 1.137.105,26 TL olduğu, davacının şahsi kefaleti kapsamında kullandırılan kredi borcu tamamen ödenmiş olduğundan takibe konu edilen kredi borçlarından emsal Yargıtay içtihatları kapsamında davacının kefaleten sorumlu olmadığı, ancak davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin limit ipoteği olduğu, dolayısıyla dava dışı kredi lehtarı/borçlusu Ltd.Şti. Firmasının doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını/güvencesini teşkil ettiği için, davacının ipotek limitiyle sınırlı olarak borçtan aynen sorumlu olduğu, davacının hesap kat ihtarı kapsamında toplam 574.985,25 TL NAKDİ ile 26.170,00 TL (19 adet çek yaprağı) gayrinakdi olmak üzere toplam 601.160,25 TL borçtan sorumlu olduğu, davacının takip talebi tahtında ise 634.187,68 TL NAKDİ ile 26.170,00 TL (19 adet çek yaprağı) gayrinakdi olmak üzere toplam 660.357,68 TL borçtan sorumlu olduğu, yani mevcut kredi borçlarının davacı tarafından ya da diğer borçlular tarafından ödendiği ve/veya ibra edildiği anlamına gelebilecek herhangi bir ödeme dekontu ve/veya ibranameye dosya içeriğinde rastlanılamadığı için davacının belirtilen borçlardan ipotek limiti tahtında sorumlu olduğu, davacının maliki olduğu taşınmaz üzerinde tesis edilen limit ipotekleri toplamının 1.400.000,00 TL olduğu için belirtilen 601.160,25 TL ve/veya 660.357,68 TL kredi borcunu fazlasıyla kapsamakta olduğu, davacının tesis edilen limit ipoteklerinden dolayı borçtan sorumlu olduğu nazara alındığında, ipoteklerin borç ödenmeden fek edilmesinin başta bankacılık kanuna, kredi sözleşmesine ve bankacılık teamüllerine aykırılık teşkil edeceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller ile dosya kapsamı deliller ile uyumlu olması nedeniyle içeriğine itibar edilen Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 02.09.2021 tarihli bilirkişi raporu birlikte incelenip değerlendirildiğinde, dava dışı asıl borçlu … San. Ltd. Şti. ile davalı banka arasında toplam 11.570.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının 1.137.105,36 TL kefalet limiti dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, davacı kefilin yalnızca 09.10.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefalet imzası bulunduğu, davacının kefaleti tahtında 09.10.2015 tarihinde … no.lu 900.000,00 TL tutarında 36 ay vadeli taksitli ticari kedi kullandırıldığı, bahse konu kredinin 09.10.2018 tarihinde ödenip kapatıldığı, hesap kat ihtarına konu edilen 4 adet kredinin davacının kefalet imzası bulunmayan diğer sözleşmeler kapsamında kullandırıldığı, bu halde bahse konu kredi borçlarından davacı kefilin kefaleten/şahsen sorumlu tutulamayacağı kanısına varılmıştır. Ancak davacı taşınmaz malikinin dava dışı kredi borçlusunun davalı bankadan kullanacağı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere 3 adet taşınmazını 1. derece olmak üzere toplam 1.400.000,00 TL bedelle ipotek verdiği anlaşılmıştır. İpotek akit tablosunun 1. maddesine göre, tesis edilen ipoteğin alacaklı bankanın bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın teminat altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilmiş olduğundan üst sınır ipoteği tesis edilmiş olduğu, davacının kefalet veren sıfatıyla kredi borcundan sorumlu değil ise de, tesis edilen ipotekle salt davacı kefilin kefaleten borçlarının teminat altına alınmadığı, tesis edilen ipoteklerle dava dışı kredi lehtarı …’ nın doğmuş ve doğacak her türlü kredi borçlarının teminat altına alındığı, davacının kefaleten üstlendiği yükümlülük ile ipotekle üstlendiği sorumluluğun sonuçlarının birbirinden farklı olduğu, bu halde davacının ipoteklerden dolayı borçtan sorumlu olduğu kanaatine varıldığı, bu anlamda 19.02.2021 tarihli rapordaki davacının hem kefaleten ve hem de ipotekten dolayı borçtan sorumlu olduğuna ilişkin görüşe mahkememizce katılmamın mümkün görülmediği, neticeten davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin limit ipoteği olduğu, dolayısıyla dava dışı kredi borçlusu … firmasının doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil ettiği için, davacının hesap kat ihtarı kapsamında toplam 574.985,25 TL nakdi ve 26.170,00 TL (19 adet çek yaprağı) gayrinakdi olmak üzere toplam 601.160,25 TL borçtan sorumlu olduğu kanaatine varılarak davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Mahkememizin 30/04/2021 tarihli ara kararı ile takip dosyasında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasına ilişkin ara karar uygulanmadığından kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Bu husus kısa karara yanılgılı değerlendirme ile “verilen tedbir kararı bulunmadığından” şeklinde geçmiştir. Ancak mahkememizce neticeten verilen red kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
HUAK 18/A- (14). Fıkrası: ” Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2019/… sayılı dosyasından arabulucu … ‘e (TC: … ) 1320 TL tarife bedeli üzerinden ödeme yapıldığı tespit edilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla davacı aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1 -Davacının davasının REDDİNE,
2-İnfaz edilen tedbir kararı bulunmadığından kötüniyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 1.707,75 TL ile 22.200,75 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 23.908,50 TL den mahsubu ile fazla yatırılan 23.849,20 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 81.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
7-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır