Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/239 E. 2021/489 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/239 Esas
KARAR NO : 2021/489
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Dijital mecralar ve sosyal medya dünyasında varlığını güçlendirmek, marka değerini yükseltmek isteyen müşterileri için, tecrübeli uzmanlarıyla destek ve yönetim hizmeti sağlayarak Google, You tu be, Facebook, Instagram, Twitter ve diğer kanallarda sosyal medya planlama, yönetim ve uygulamalarında doğru strateji, hedef kitle ve kriterleriyle çalışmalarını sürdürerek reklam ve planlama aşamasından uygulamaya kadar her adımda hizmet verdiğini, müvekkili şirket ile davalı şirketin bu hizmetlerin sunulması hususunda anlaştıklarını, müvekkili tarafından dijital platformlarda yürütülecek reklam faaliyetlerinin planlanması, reklam ve reklam alanlarının satın alınması ve plana uygun bir şekilde yayımlanmasının sağlanması ile reklamlara yönelik hizmet davalı şirkete verdiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete dijital reklam hizmeti sunulmaya 01.09.2018 tarihinde başlanmış olup, 03.09.2019 tarihine kadar da hizmet verilmeye devam edildiğini, her ne kadar taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmasa da müvekkiline kesilen faturalar, davalı şirket tarafından yapılan ödemeler ve davalı adına yapılmış reklamlar için GoogleAds ev Facebook business manager hesabındaki loğlar ile taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin açıkça tespit edilebilir durumda olduğunu, taraflar arasındaki bu hizmet ilişkisini kısaca açıklamak gerekirse; Müşterilerinin müvekkiline aylık bir miktar bütçe vermekte, müvekkili tarafından da bu bütçeyle Google, Facebook vb. mecralarda reklam yeri satın alınmakta ve müşteri için hazırlanan veya müşterinin iletmiş olduğu dijital reklamları bu alanlarda yayınlandığını, işbu mecralara yapılan ödemelerin ya müşterinin kredi kartından karşılandığını ya da müşteri adına müvekkili tarafından karşılanıp sonrasında müşteriye yansıtıldığını, hizmet bedeli olarak ise aylık olarak, müşteri için o ay harcanan toplam reklam bütçesinin belirli bir yüzdesi alındığını, tüm bu açıklanan hususlar o ay müşteri için harcanan bütçe ile müşteriye kesilen faturalardan ve ayrıca müvekkilinin GoogleAds ve Facebook business manager server kayıtlarından da tespit edilebilir durumda olduğunu, 2018 yılının sonlarında yapılan düzenleme ile internet ortamında verilen reklam hizmetlerinin, Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında 01.01.2019 tarihinden itibaren vergi kesintisi (stopaj) kapsamına alındığını, dolayısıyla kamu idare ve kuruluşları, iktisadı kamu kuruluşları, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, ziraî kazançlarını bilânço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilere, ınternet ortamında reklam hizmeti almaları halinde bu hizmetlere ilişkin olarak hizmeti verene ve hizmetin verilmesine aracılık edenlere yapacakları ödemeler üzerinden stopaj yapma zorunluluğu getirilmiş bulunduğunu, karara göre, internet ortamında reklam hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere bu hizmetlere ilişkin olarak yapılacak ödemelerden, kendisine ödeme yapılan kişilerin mükellef olup olmamasına bakılmaksızın vergi kesintisi yapılacağını, görüldüğü üzere 2019 yılına kadar Google ve Facebook gibi mecralardaki reklamlar için stopaj doğmazken ; vergi mevzuatında yapılan değişiklik ile bu mecralarda yapılacak reklamlar için Google ve Facebook’un kestiği faturalar üzerinden ayrıca stopaj ödenmesi gerektiğini, kararın hesaben ve mahsuben yapılan her türlü ödemeyi kapsadığını, işbu nedenle davalı şirketin reklam faaliyetlerinin yapıldığı Google ve Facebook gibi kanalların ödemelerinde stopaj yükü oluştuğunu, bu karar uyarınca Google ve Facebook ödemelerinden doğan %15 lik stopajların müvekkili şirket tarafından beyan edilip ödenmek zorunda kalındığını, işbu karar ile beraber kesintilerin yapılması ve ödemelerin gerçekleşmesi ile reklam maliyetlerinde büyük oranda ek maliyet meydana geldiğini, Müvekkili tarafından bu hizmetlerin görülebilmesi için ocak mart, nisan , mayıs , haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında davalı üzerine düşen stopaj bedelleri tahakkuk ettirildiğini, ancak davalının işbu stopaj bedeli talep edildiğinde, stopaj ödemesi yapmayı reddettiğini, ancak yürürlüğe giren stopaj sebebiyle iş planının yerine getirilmesi sonucunda ciddi bir vergi yükünün müvekkili üzerinde kaldığını, halbuki taraflar arasındaki anlaşma uyarınca müvekkili tarafından hizmet sunulmuş olup hizmet veren olarak işin görülmesi sırasında sonradan ortaya çıkan vergi, harç veya sair masraflardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, şirketlerinin, yalnızca esas vergi sorumlusuna ilişkin reklam hizmetlerini yürüten reklam aracısı sıfatında olup, söz konusu tutarı davalı şirket adına ödediğini, davalıya verilen hizmet neticesinde ek maliyetlerin kendilerine yansıtılmasının ticari hayatın olağan akışına uygun olup, sektörün zarar etmemesi için de gerekli bir adım olduğunu, ödemesi yapılan işbu ek maliyetlere ilişkin davalı şirkete Seri … sıra numaralı 0111.2019 tarihli 369.783,01 TL bedelli stopaj yansıtması faturası keşide edildiğini ve … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 06.12.2019 tarihli ihtarnamesi ile tebliğ edildiğini, ancak ihtarname ile verilen süre içerisinde herhangi bir ödeme yapılmamış ve bunun üzerine taraflarınca …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. Sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını ifade ederek …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E, Sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını ve takip konusu alacağın likit olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirket ile davacı arasında uzun vadeli, sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme söz konusu olmadığını, Dijital ortamda reklamcılık sektöründe anlaşmaların spontane ve değişken olmakla, müvekkili tarafından davacı şirkete verilen her bir işin ayrı bir sözleşme konusu olduğunu, dolayısıyla davacının “aylık bir miktar bütçe vermekte” olduğuklarına dair iddiasının asılsız olduğunu, müvekkili şirketin, kimi zaman davacı şirketten bütçe talebi aldığını, kimi zaman da kendisi belli bir bütçe tahsis ettiğini, ilgili sektörün usul ve uygulamasının da bunu gerektirdiğini, dolayısıyla müvekkili şirket ile davacı arasında önceden belirlenen sürekli edimli bir iş ve hizmet bedeli söz konusu olmadığını, reklam faaliyetine bu denli önem veren bir şirketin uzun vadeli reklamcılık işlerini yazılı ve öngörülebilir bir sözleşme akdetmeksizin yaptırmasının söz konusu olamayacağını, müvekkili şirketin her bir hizmet alımında davacı tarafından ayrı ayrı bilgilendirilmesi ve karşılıklı irade beyanlarının sıhhatli bir uyumu gerektiğini, davacının, bu kapsamda, müvekkili tarafından talep edilen her bir hizmet kapsamında basiretli bir tacir ve dürüst bir sözleşmeci taraf olarak müvekkilini bilgilendirmesi gerekirken, dava konusu stopaj konusunda müvekkilinin herhangi bir şekilde bilgilendirmediğini, müvekkiline faturasını kesmediğini, müvekkili şirketin, dijital ortamda reklam hizmeti ihtiyacını karşılamak amacıyla davacı ile çalışma yoluna gittiğini, mailleşmeler aracılığıyla anlaşmalar gerçekleştirildiğini, bu anlaşmaların davacı şirket tarafından faturalandırılarak müvekkili şirketten bedeli tahsil edildiğini, ancak davacının bu süreç dâhilinde müvekkiline bildirdiği/faturalandırdığı herhangi bir stopaj bedelinin söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin, ilgili mevzuat değişikliğini bizzat takip etmek gibi bir zorunluluğu olmadığını, davacının, bu hususta müvekkili şirketi bilgilendirmesi ise sözleşme hukuku ve dürüstlük kuralının gereği olduğunu, yasa gereği vergi kesintisi yapmakla sorumlu kişinin davacının kendisi olduğunu, davacının devletle arasındaki vergi ilişkisi, davacı ile devlet arasında olup müvekkili şirketin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, stopaj bedelinin ödenmesi hususunda müvekkilinin yükümlü olduğunu kabul etmemekle birlikte, dava konusu hizmet alımı kapsamında sözleşmede vergi, resim ve harçların ayrıca ve açıkça kimin üzerine yükletildiği belli edilmedikçe, işbu gider kalemlerinin de hizmet sağlayan davacının sorumluluğunda olduğunu ifade ederek davanın reddine, her türlü yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… İcra Müdürlüğü’ nün 2019/… E. Sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı davamızın delilerini oluşturmaktadır.
Mahkememizce aldırılan 24.04.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak; davacı tarafından dava dışı şirketlere yapılan ödemeler neticesinde ortaya çıkan vergisel yükümlülükten yasal düzenlemeler ile 01.01.2019 tarihinden itibaren davacının sorumlu tutulduğu, söz konusu sorumluluk neticesinde davacı yönünden vermiş olduğu hizmetin maliyetini arttırdığı, davacının stopaj kesintilerine ait faturayı 01.11.2019 tarihi ile defterlerine işlediği ve sözleşme konusu işi görürken bu tutarları davacı şirkete yansıtmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme de olmadığından davacının bu miktarın ödenmesi hususunda davalı ile anlaştıkları iddiasını ispat etmesi gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporu birlikte incelenip değerlendirildiğinde, açılan davanın, yapılan yasal düzenlemeler kapsamında oluşan vergisel yükümlüğün davalıdan tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, davacı şirketin dijital mecralar ve sosyal medya dünyasında varlığını güçlendirmek, marka değerini yükseltmek isteyen müşterileri için Google, Youtube, Facebook, Instagram, Twitter ve diğer kanallarda reklam, planlama ve uygulama hizmeti verdiği, tarafların aralarında yazılı bir sözleşme olmasa dahi hizmetlerin sunulması ve alımı hususunda anlaştıkları, davalı tarafça verilen hizmete yönelik bir itiraz sunulmadığı gibi tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde de, 2018 Eylül döneminden başlayan ticari faaliyetlerin olduğu görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlığın esasen internet ortamında verilen reklam hizmetlerinin ödemelerinde vergi kesintisi ile ilgili mevzuat ve yasal düzenlemelerin incelenmesi ile (19.12.2018 tarihli ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18.12.2018 tarih ve 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının – 15.02.2019 gün ve 30687 Sayılı Resmi Gazete’de, yayımlanan “Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 17) ile ortaya çıkacağı, 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliğin (15.1.) bölümünde sayılan ve aynı zamanda KVK Md 15 ve GVK Md. 94’te sayılan vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanların dar mükellefiyete tabi bir kurumun internet ortamında verdiği reklam hizmeti karşılığında bu kuruma yapacakları ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapmakla yükümlü olduklarının anlaşıldığı, bu halde teknik bilirkişi raporuna göre de; davacı şirket tarafından, davalıya verilecek hizmetler için dava dışı firmalara yapmakta olduğu ödemelerde stopaj kesintisi sorumluluğu olduğunun, davacı şirket tarafından, davalıya verilecek hizmetlerin temin edilmesi esnasında dava dışı şirketlere yapılacak ödemelerde stopaj kesintisi yapılması gerektiğinin, söz konusu stopaj kesintisinin ise 5520 sayılı Kanun’un 15. Maddesinde; kurumlara, avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben maddede belirtilen ödemeler üzerinden istihkak sahibinin kurumlar vergisine mahsuben % 15 oranında kesinti yapılması şeklinde tanımlandığının anlaşıldığı, dava konusu somut uyuşmazlıkta davacı tarafından dava dışı şirketlere yapılan ödemelerden yasal düzenlemeler ile 01.01.2019 tarihinden itibaren davacının sorumlu tutulduğu, davacının stopaj kesintilerine ait faturayı 01.11.2019 tarihi ile defterlerine işlediği, ancak tacir olan davacının sözleşme konusu hizmeti ifa ederken vergisel yükümlülüğü davacı şirkete yansıtmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme de olmadığından davacının vergisel yükümlülüğün davalı tarafça ödenmesi hususunda anlaştıkları yönündeki iddiasını ispat etmesi gerektiği anlaşılmakla davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı vekilince 18.05.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde, davalı taraf ile stopaj kesintilerinden davalı şirketin sorumlu olduğuna dair anlaşmaya varıldığını, bu hususun ekte sundukları mail yazışmaları ile de sabit olduğunu ifade etmiş ise de; sunulan mail yazışmaları incelendiğinde, yazışmaların 03 Eylül 2019 tarihine ait olduğu, yasal düzenlemenin 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlükte olduğu, mail yazışmasının sözleşmenin kuruluşu ve ifası dönemine ait olmadığı anlaşıldığından, tarafların vergisel yükümlülükten davalı şirketin sorumlu olduğuna dair anlaşmaya vardıkları yönünde bir kanaate ulaşılamamıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 4.477,99 TL’nin mahsubu fazla yatırılan 4.418,69 TL harcın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 34.403,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
6-Davalı tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harcı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır