Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/232 E. 2021/397 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/232 Esas
KARAR NO : 2021/397 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2020
KARAR TARİHİ : 18/05/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … San ve Tic.Ltd.Şti. Tarafından karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı müvekkili hakkında ….icra Ceza Mahkemesinin 2019/… Esas sayılı dosyasında şikayetçi olunduğunu, müvekkilinin davalı şirkete borcu olmadığı gibi aynı zamanda … A.Ş. … /İstanbul Şubesine ait … bolu 31/10/2018 tarihli 30.000 TL meblağlı çekin keşide kısmındaki imza da müvekkiline ait olmadığını, davalı tarafın ….İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosya ile müvekkilinin yetkili olduğu firma hakkında usulsüz bir şekilde icra takibi yapıp kesinleştirdiğini, müvekkili söz konusu çek hakkında icra ceza davasının açılması ve hakkında yakalama kararı verilmesi üzerine haberi olduğunu, söz konusu çek üzerindeki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını bu hususta uzman bilirkişiye başvurulması icra ceza mahkemesinden talep edilmişse de taleplerinin kabul edilmeyip ara kararla menfi tespit davasının açılması için taraflarına süre verildiğini, açıklanan nedenlerle, açıklanan nedenlerle dava konusu her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla menfi tespit davasının kabulüne, dava konusu çek üzerindeki imzanın tespitiyle davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, icra takibinin müvekkili yönünden iptaline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, davacı … şahsi olarak huzurdaki davayı ikame etmişse de … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasında taraf olmadığı gibi çek üzerine de keşideci ya da ciranta sıfatı olmadığını, çekin keşidecisi davacının yetkilisi olduğu … İnş. San. Ve Dış Tic. Ltd.Şti olduğunu bu nedenle davacının taraf ehliyeti bulunmadığından haksız davasının reddini talep ettiklerini, davacı tarafın huzurdaki davanın ikamesinde haksız ve köyü niyetli olduğu görüldüğünden asıl alacağın %20’nden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini,
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlığın konusunun, davaya konu çek ile ilgili imzaların şirket yetkilisi davacıya ait olup olmadığı, davayı açmakta aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı, çek ile ilgili borcun bulunup bulunmadığı, varsa miktarın ne kadar olduğu, noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 03/11/2021 tarihli duruşma celsesinin 2 nolu ara kararında dosyanın imza incelemesi doğrultusunda davaya konu çekte ki imzanın davacının el ürünü olup olmadığı hususunda grafoloji alanında uzman bilirkişiden rapor aldırılmasına karar verilmiş olup eksiklikler tamamlandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi edilmiş 02/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu … Bankası … şubesine ait 31/10/2018 keşide tarihli, keşidecisi … İnş. San. Dış Tic. Ltd.Şti. olan … San. ve Tic.Ltd. Şti. adına yazılmış … numaralı 30.000 TL bedelli çekteki keşide imzasının mukayese imza örneklerine kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı kanaati bildirdiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görüldü. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren 10/02/2021 tarihli dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır. Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995, 7.baskı, s.231). O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: a.g.e., s.231-232; Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s.307).
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/4-371 E. 2004/375 K.; 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K.; 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 E. 2009/104 K.; 04.11.2009 gün ve 2009/2-402 E., 2009/484 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-4 E., 4 K. sayılı içtihatları)
Davanın niteliğine göre; davacı keşideci şirketin keşide tarihi itibarıyla yetkilisi olup çekte keşideci sıfatı davacının yetkilisi olduğu … İnş. San. Dış Tic. Ltd.Şti. tüzel kişiliğine aittir. Bütün bunlar dikkate alındığında dava konusu çek üzerinde davacı şirketin hak sahibi olduğu açıktır. Yukarıda açıklandığı üzere davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye ait olduğuna göre eldeki davayı da dava dışı şirketin açması gerekli olup davacı sıfatının bulunmadığını kabul etmek gereklidir. Bu nedenle icra dosyalarında borçlu olmayan davacının bu davayı açmada aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 54,40 ‘nin mahsubu ile eksik kalan 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2 maddesin göre hesaplanan 450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır