Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/171 E. 2022/263 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/171 Esas
KARAR NO : 2022/263
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının dosya üzerinde incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Ticaret A.Ş.’nin Tarsus Şubesi’nden 22.08.2017 tarihinde, … plakalı, … Motor Şasi No’lu, 2017 model ve sıfır kilometre … tipi aracı 732.921,71 TL ödeyerek satın aldığını, müvekkili şirkete ait söz konusu … plakalı binek (hususi) aracın seyir halinde iken arızalanması nedeniyle yetkili servis olan … San. Tic. A.Ş.’nin … / … adresindeki servise çekildiğini ve burada bakıma alındığını, araç ile ilgili bakım sürecinin tamamlandığının bildirilmesine müteakip aracın 25.11.2019 tarihinde müvekkili şirkete teslim edildiğini, araç ile ilgili olarak yetkili servisten temin edilen belgeler ve servis kayıtları incelendiğinde, aracın motorunun … şasi numaralı motor ile değiştiğini, bu iş için toplam 166.695,04 TL masraf yapıldığını, garanti kapsamında giderilen arıza nedeniyle taraflarından ücret tahsil edilmediğini, 21.11.2019 tarihli 0,00 TL tutarında bedelsiz fatura kesildiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin davalılardan satın almış olduğu Range Rover tipi otomobilin, sadece ülkemizde değil global piyasada da mekanik ve teknik anlamda sağlamlığı, üst düzey donanımı ve müşterilerini ayrıcalıklı hissetmesini sağlayacak kalitesi ile kabul edilen bir araç olduğunu ancak müvekkiline satılan aracın periyodik muayenelerinin yetkili servislerde yaptırılmış olup bugüne değin motorla ilgili bir problemin yetkili servis tarafından dahi tespit edilip taraflarına bildirilip ya da tespit edilmiş olmasına rağmen mevcut arızanın giderilemediğini, bu durumun otomobilde üretimden kaynaklanan ve davalılarca da tespit edilememiş gizli bir ayıbın olduğunun açık göstergesi olduğunu, motorun tamamen kullanılamayarak yenisi ile değişecek derecede hasar görmesi, üstelik bu durumun aracın garanti süresi dahi dolmadan gerçekleşmiş olması araçta üretim hatasından kaynaklanan gizli bir ayıbın olduğunu ortaya koyduğunu, müvekkili tarafından satın alınan araçta ortaya çıkan bu ayıp nedeniyle aracın bu haliyle kabulünün müvekkili bakımından imkansız hale gelmiş olup yasa ile belirlenen seçimlik hakkı kullanmak mecburiyetinde kalındığını, müvekkilinin davalılar tarafından hile ile gizlenmiş veya davalıların ağır kusuru nedeniyle otomobilde gerçekleşen gizli ayıplar nedeniyle aracın misli ile değiştirilmesi talepli T.C. … Noterliği’nin 27.11.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide edildiğini fakat müvekkili tarafından keşide edilen söz konusu ihtarnameye karşı davalılar tarafından herhangi bir cevap verilmediği gibi, sorunun çözümü noktasında davalılar tarafından herhangi bir adım atılmadığını, hem yazılı hem de şifahi taleplerinin de reddedilmiş olduğunu, müvekkili şirketin yasal düzenlemeler çerçevesinde yasadan kaynaklanan haklarını yine yasal süresi içerisinde aracın misli ile değiştirilmesi şeklinde kullanmış olup, davalı tarafça yapılan motor değişimi işlemi seçimlik hakkın kullanımı anlamında taraflarınca talep edilen ya da muvafakatlerinin bulunduğu bir işlem olmadığını, davacının 0 km araç satın almaktan beklediği faydanın herhangi bir sorunla karşılaşmadan aracını kullanabilmek ve ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu, aracın henüz garanti süresi içerisinde ortaya çıkan arızaların üretimden kaynaklandığı da belirgin olduğundan, davalılardan kaynaklanan nedenlerle tüketicinin bu beklentisini karşılamadığını, müvekkili şirketin seçimlik hakkını kullanmadan evvel müvekkile ait binek araçta meydana gelen arızanın davalılarca garanti kapsamında giderilmiş olması müvekkil şirketin seçimlik hakkını kullandığı anlamına gelmediği gibi bu hususun müvekkili aleyhine de yorumlanamayacağı ve 0 km araçtan beklenen nitelikleri yitiren aracı kesinlikle kabule zorlanamayacağının açık olduğunu, 0 km araçta meydana gelen arızaların parça değiştirilmek suretiyle giderilmesi aracın yenisi ile değiştirilmesi yönündeki seçimlik hakkın kullanılmasına engel teşkil etmediğini, ayrıca imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı vb. ayıplı maldan ve tüketicinin seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğunu, ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumlu olduğunu, satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesinin bu sorumluluğu ortadan kaldırmayacağını belirterek açıklanan nedenler ile üretim hatası bulunan ve ayıplı olarak müvekkiline satılan otomobilde garanti süresi içerisinde motorun tamamen kullanılamayarak yenisi ile değişecek derecede hasar görmesi araçta üretim hatasından kaynaklanan gizli bir ayıbın olduğunu ortaya koymakta olup aracın bu haliyle kabulünün müvekkili bakımından imkansız olduğunu, ayıplı olduğu hususunda ihtilaf bulunmayan aracın bu haliyle muadillerine göre fahiş bir değer kaybına uğradığının belli olduğunu, anılan aracın artık piyasada motoru değişmiş bir araç olarak değerlendirilecek, üstelik garanti süresi dahi dolmamış bir araçta meydana gelen hasar nedeniyle yapılan işlem alıcılarda ciddi bir tedirginlik uyandıracağını, bu bakımdan aracın misli ile değiştirilmesi taleplerinin mahkemece kabul görmemesi halinde araçta meydana gelen değer kaybı bakımından müvekkilinin zararı doğacak olup, ilk talebinin kabul görmemesi halinde terditli olarak araçta meydana gelen değer kaybının müvekkile ödenmesini talep ettiklerini, müvekkiline ayıplı olarak satılan … plakalı, … Motor Şasi No’lu (… Yeni Şasi no) … tipi aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, bu talepleri mahkemece kabul görmemesi halinde araçta meydana gelen değer kaybının işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekâletin davalılara tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın yasanın öngördüğü ayıp ihbar yükümlülüğüne uygun davranmamış olup; bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, menkul mallara ilişkin satım sözleşmelerinde, alıcı yönünden, malı muayene ve ihbar yükümlülüğü öngörülmüş ve anılan yükümlülüğe uyulmaması durumunda, satılan malın olduğu gibi kabul edildiği ve dava hakkının ortadan kalkacağı kabul edildiğini, ticari alım-satım işlemlerinde alıcının ihbar ve ayıp yükümlülüğü uyarınca mevzuatta belirtilen süre içerisinde ve usulüne uygun olarak satıcıya ayıp ihbarının yapılması gerektiği aksi halde dava hakkının ortadan kalkacağı Yargıtay içtihatlarınca da sabit olduğunu, TTK.m.18/3 hükmü gereğince de, ticari satımlarda, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe ve sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbar ve ihtarların, noter aracılığıyla veya taahhütlü mektupla veya telgrafla veyahut güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta (KEP Hesabı) sistemi ile yapılmasının şart olduğunu, buna rağmen somut olayda bu şartlara uyulmadığını, huzurdaki davaya ilişkin ihtilaf belirtilen yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde değerlendirildiğinde davacının ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığının her türlü izahtan vareste olduğunu, bu halde basiretli bir tacir gibi davranmayan davacı şirketin yasada öngörülen gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüklerine süre ve içerik yönünden uygun davranmadığını ve böylece dava hakkını kaybettiğinin her türlü izahtan vareste olduğunu, davacı tarafın birden çok seçimlik hak talebine birlikte yer vermiş olup; tercih edilen seçimlik hakkın belirlenmesi ve hasredilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın araç değişimi talepli olması sebebiyle dava harcının araç fatura bedeli üzerinden hesaplanarak yatırılması gerektiğini, fatura bedeli belirli iken 5.000,00 TL’lik kısmi dava açılamayacağının izahtan vareste olduğunu, davacı tarafça eksik olarak yatırılan harcın tamamlanması gerektiğini, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmamakta olup; davacının “ayıp” olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayandığını, davacı tarafın iddialarının aksine, dava konusu araçta hukuki anlamda bir ayıp bulunmadığını, zira araçta meydana gelen her arızanın, aracın ayıplı olduğu anlamı taşıdığını, aracın hukuki anlamda ayıplı sayılabilmesi araçtan yararlanmayı önemli ölçüde azaltacak ya da ortadan kaldıracak bir arıza veya kusur olması gerektiğini, bir aracın ayıplı olarak nitelendirilebilmesi için maldaki eksiklik ya da özrün önemli olması ve maldan yararlanmayı önemli ölçüde azaltacak ya da ortadan kaldıracak bir arıza veya kusur olması gerektiğini, malın yalnızca önemli bir unsurundaki eksikliğin ayıp olarak nitelendirilebileceğinin gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarınca da sabit olduğunu belirterek açıklanan nedenler ile davacının iddialarının reddi ile haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekilinin 15/03/2022 tarihli dilekçesi ile davalı şirket ile davacı şirket arasında sulh ve ibra protokolü tanzim edildiğini, dava konusu ihtilaf üzerinden anlaşmış olmaları nedeniyle davadan feragat ettiklerini, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin 16/03/2022 tarihli dilekçesi ile davada sulh olunması sebebiyle davadan feragat ettiklerini, tarafların birbirlerinden vekalet ücreti ve yargılama giderleri taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinden, davadan feragat etmeye yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davadan feragat, kesin hükmün yasal sonuçlarını doğuran ve davayı sonuçlandıran taraf işlemi olup, davalının kabulüne dâhi bağlı değildir. Bu durumlar karşısında davacının davasından feragat etmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
HUAK 18/A-(13) “Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır. (…)” ve (14). Fıkrası: ” Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No:2019/ … sayılı dosyasından arabulucu olarak atanan … ekte sunulan 1.320,00.-TL tarife bedeli üzerinden kesilen sıra nolu Serbest Meslek Makbuzu doğrultusunda ödeme yapıldığı tespit edilerek davacının davadan feragat etmesi sebebiyle reddine karar verildiği göz önüne alınarak davacı aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-DAVANIN FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu madde 22 gereğince davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan, maktu karar ve ilam harcının üçte ikisi olan 53,80-TL harcın 12.431,08 TL tamamlama harcı ile 85,39 TL peşin harç olmak üzere toplam 12.516,47 TL den mahsubu ile fazladan alınan 12.462,67 TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ( davacı taraf davadan feragat ettiğinden, davalı taraf da vekalet ücreti talebinde bulunmadığından)
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 24/03/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır