Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/141 E. 2022/72 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/141 Esas
KARAR NO : 2022/72 Karar

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/03/2020
KARAR TARİHİ : 28/01/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dosya üzerinde yapılan incelemeler sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firma, müvekkil firmadan bayan kaban ve bayan yelek siparişinde bulunduğunu dava dilekçesi ekinde sunulan cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere, işin başlangıcında davalı firma, iş avansı olarak müvekkili firmaya 01/07/2019 tarihinde 125.000,00 TL bedelli çeki verdiğini, bunun üzerine müvekkili firmaca üretime geçildiğini, ürünler davalı firma çalışanı … ‘a … plakalı araca yüklenmek suretiyle teslim edildiğini, bu aşamada da müvekkili firmaca ekte sunulan sipariş fişleri üzerine not düşülmek suretiyle imza alındığını, müvekkili firma tarafından davalı firmaya cari hesapta da görüldüğü üzere toplam tutarı 362.847,60 TL olan 5 adet fatura kesildiğini, davalının işin başlangıcında vermiş olduğu 125.000,00 TL tutarındaki avans çekinin mahsubu sonucu , müvekkili firmanın bakiye alacağı 237.847,60 TL olduğunu, bakiye alacağı tahsili için yapılan görüşmeleri davalı firmanın uzun vadeli ödeme teklifleri karşısında sonuçsuz kalmış, bunun üzerine İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün… E.sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapılmış ancak davalı haksız bir şekilde borcun tamamına itiraz ederek takibi durduğunu, davalı, alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla kötü niyetle takibe itirazda bulunduğunu ve il bu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, bu sebeple kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından üretilen ürünler davalı firmaya teslim edildiğini, bu hususta taraflar arasında çekişme olmadığını, açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ilke 237.847,60 TL’lik alacaklarına yetecek miktarda borçlunun kendisinde veya 3. Şahıslarda olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, davalının 237.847,60 TL asıl alacağa yapmış olduğu haksız itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin davacı firma ile bir satış sözleşmesi imzalayarak bir takım mal siparişinde bulunduğunu, siparişi ise davacı firmanın göstermiş olduğu numunelere üzerinden verdiğini, anlaşmaya uygun olarak da ilk ücretini ödediğini, ancak sonrasında davacı şirket tarafından teslim edilen ürünlerin numunelerdeki örneklere uygun üretilmediği ortaya çıktığını, bu nedenle müvekkil şirket davacı şirketle iletişime geçerek gönderilen mallarda sıkıntı olduğunu belirttiğin, bu sıkıntılar ürünün dolum gramajının numunelerdekinden eksik olması, kürk kalitesinin yetersiz olması, astarlarda açmaları, renk uyumsuzlukları, astar uyumsuzlukları, gibi problemler olduğunu, bunun üzerine bazı malları iade edeceğini de davacı firmaya iletildiğini, aynı şekilde iade faturası keserek davacı firmaya iletildiğini, yine müvekkilinin mallardaki ayıplardan dolayı seçimlik hakkını kullanarak ayıp oranında bedelden indirim talep ettiğini, davacı firma buna da yanaşmadığını, tüm bunlara beyanı gönderdiği mailde 6/7/8/9 aylarına çek kesmemizi istemek olduğunu, tüm bu süreç ilerlerken borçları olduğu gerekçesiyle icra takibi başlattığını, anlaşma tamamen sağlanmış olsa bile ödeme tarihi maillerde belirtildiği gibi en erken 6. Ay olduğunu, yani hiç bir şekilde borç muaccel hale gelmediğin, bu nedenle icra dosyasına itiraz edildiğini, aynı nedenle davanın da reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle hiç bir şekilde anlaşmaya yanaşmayarak ve kötü niyetli olarak, muaccel olmayan bir borcu icraya konu eden davacının davasının ve tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davadaki, Uyuşmazlığın konusunun, sipariş edilen bayan kaban ve yeleklerinin ayıplı olup olmadığı, fatura alacağının bulunup bulunmadığı, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili 17/05/2021 tarihli dilekçesi ekinde anlaşma protokolünü sunarak davacı taraf ile anlaşma sağladıklarını ve birbirlerinden herhangi bir hak ve alacakları kalmadığını kabul ve beyan ettiklerini, bu protokol ile taraflar, davacı yan lehine keşide edilerek 100.000 TL bedelli iki adet çekin teslimi karşılığında davacının huzurdaki davadan feragat edeceği hususunda mutabakat sağlandığını, müvekkilinin protokole uygun şekilde edimlerini yerine getirdiğini, buna ilişkin çeklerin davacı yana teslim edildiği kaydına havi çek fotokopilerini ekte sunduklarını, açıklanan nedenlerle konusuz kalan huzurdaki davada ekte yer alan anlaşma protokole uygun şekilde karar tesis edilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 07/06/2021 tarihli dilekçesi ile 18/05/2021 tarihli ara karar gereği tüm çabalarına rağmen müvekkili şirket ile irtibat sağlanmadığını, bu nedenle bahsedilen husus hakkında beyanda bulunmalarının mümkün olmadığını, anılan hususların davacı asilden sorulması hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizce davacı şirket yetkilisi…’in mahalinde isticvab edilerek 21/08/2020 tarihli protokol uyarınca davalı şirket ile sulh olup olmadığı, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olup olmadığı hususunda beyanda bulunması için Ankara… Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazıldığı, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Talimat sayılı dosyasından çıkartılan tebligatın bila ikmal iade edildiği görülmüştür.
Mahkememizin 07/12/2021 tarihli duruşma celsesinin 2 nolu ara kararı uyarınca ” 21/08/2020 tarihli protokol uyarınca protokol şartlarının sağlanıp sağlanmadığı bu yönde davaya devam edip etmeyecekleri hususunda beyanda bulunmak için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın HMK 150 maddesi gereğince işlemden kaldırılacağının ihtarına(ihtaratın tebliğ sureti ile yapılmasına)” kararının verildiği, ancak davacı tarafça herhangi bir beyan dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki; dava ve cevap dilekçeleri, faturalar, sevk irsaliyeleri, sipariş fişleri, ticari defter ve belgeler, icra takip dosyası , tarafların imzaladığı 21/08/2020 tarihli sulh protokol metni ile tüm belge ve bilgiler incelenmiştir.
Davalı vekilinin duruşmada alınan beyanında ”davanın reddini talep ediyoruz, herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz yoktur” diyerek beyanda bulunmuştur.
HMK’nun 315. maddesinde ‘Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.’ hükmü amirdir.
Tüm dosya kapsamı ve sulh sözleşmesi uyarınca taraflar sulh protokolü doğrultusunda karar verilmesini talep ettiklerini bildirdikleri görüldüğünden HMK’nın 315. Maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HMK 312/1 maddesi uyarınca; Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir.
HUAK 18A/13. fıkrası : “Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.” 14. Fıkrası ;”Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri uyarınca arabuluculuk görüşmeleri anlaşamama nedeniyle sonlandığı son anlaşmazlık tutanağı düzenlendiği ve arabuluculuk gideri olarak… Dava Şartı Dosya No: …sayılı dosyasından arabulucu olarak atanan HALİL AYAN adına 1. 320TL tarife bedeli üzerinden ödeme yapıldığı tespit edilerek davadan feragat nedeniyle tarafların haklılık durumu belirlenemediğinden yargılama gideri olarak davacı aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın taraflar arasındaki sulh nedeniyle dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Harçlar Kanununun göre alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin yatırılan 2.822,42.-TL den mahsubu ile geriye kalan 2.741,72-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Taraflar yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediğinden bu yönde hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep eden ilgilisine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır