Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/124 E. 2021/806 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/124 Esas
KARAR NO : 2021/806

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2019
KARAR TARİHİ : 01/11/2021

İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarih 2019/321 Esas 2019/356 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilen ve mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya iç mimari hizmet verdiğini, aralarında imzalanan sözleşme gereğince 90.100,00 TL+KDV’den geriye kalan 38.000,00 TL tutarında hizmet bedelinin davalı tarafından 27/09/2018 tarihinde iş teslim alındığı halde halen ödenmediğini, iş bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, itirazın durduğunu, haksız yapılan itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile yapılan sözleşmeye istinaden müvekkiline 38.000,00 TL bakiye alacağı için icra takibi başlatıldığını ancak davacının işi yarım bırakarak gitmiş olduğunu, bu yarım bırakılma nedeni ile iş yerinin zamanında açılamamasına sebep olan davacının müvekkili davalının mağduriyetine sebep olduğunu, müvekkilinin işin süresinde bitirilmemesi ve yarım bırakılması nedeni ile uğranılan zararın tespiti amacı ile rapor aldırdığını, müvekkilinin zarara uğradığını beyan etmekle, görev itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, Arabuluculuk Son Tutanağı, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
İstanbul … İcra Dairesi’nin … takip sayılı icra dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 38.290,47.-TL tutarındaki toplam alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67/1 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin davalı aleyhine açtığı işbu dava İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sırasına kaydedilmekle, adı geçen mahkemede yapılan yargılama sonunda, adı geçen mahkemenin 26/11/2019 tarih …Esas … Karar sayılı kararında belirtilen nedenlerle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine ilişkin istinaf yolu açık olan bu kararına karşı davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 06/02/2020 tarih 2020/174 Esas 2020/206 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine kararı üzerine adı geçen mahkemece istinaf kararına uyulmakla, İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas, … Kararı 06/02/2020 Tarihinde kesinleşmesi üzerine dava dosyası kararda yetkili gösterilen mahkememize gönderilmekle mahkememizin …Esas sırasına kaydedilmiştir.
Dosya üzerinde yapılan yargılamalar neticesinde alacak, faturaya dayanmakta olup, taraflar tacir olduğundan ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor alınması cihetine gidilmiştir.
Mahkememizce yapılan bilirkişi heyet incelemesi sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda sonuç ve özetle; “Davacı tarafın ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmadığı ve dosyada mübrez evrak/belgeler içerisinde davamıza konu eser sözleşmesi, davacının davalıya işi teslim ettiği iddiasına karşılık “İş Teslim Tutanağı”, davacının davalıya kestiğini beyan ettiği fatura Fiziki olarak olmadığından (net şekilde okunaklı olarak ) Dosyada mali, teknik ve sözleşme hukuku yönünden yorum yapılamamıştır. Davalının 2018 yılında işletme defteri tuttuğu, işletme defterinde borç alacak ilişkisini belirtecek kayıt yoktur. İşletme defterinin bir tarafında giderler, diğer tarafında ise işletmenin satış faturalarının bulunduğu gelirler kısmı mevcuttur. İşletme defterinde de karşı tarafa ödenen rakamsal paraların kayıtlı olacağı sütunda yoktur. Taraflar faturayı işletme defterine kayıt ederler ancak, fatura karşılık ödedikleri ve/veya tahsil ettikleri parayı kayıt edemezler. Bu açıklamalar ışığında davacının davasını konu ettiği fatura davalı kayıtlarına işlenmediği tespit edilmiştir. Bilirkişi heyetimiz dava ile ilgili olarak, İçmimarlık ve Mali açıdan yukarıda açıklandığı şekilde ortak kanaat ve görüşe sahip olup…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı veili 30/12/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını dosyaya ibraz etmiştir.
18/01/2021 tarihli celsede taraf vekillerine bilirkişi heyeti ön raporunda belirtilen eksik hususların giderilmesi için kesin süre verilmiştir. Eksik hususlar giderildikten sonra dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiştir.
26/04/2021 tarihli celsede davacı vekili, “Dosyanın üzerinde mali inceleme yapılmasının gerekmediği düşüncesindeyiz, müvekkile defterleri sunması hususunda bilgi verildi lakin defterler tarafımıza verilmediğinden dosyaya sunamadık, taraflar açısından 38.000,00.-TL bedel hususunda ihtilaf bulunmamaktadır, ihtilafın olduğu nokta yapılan işin ayıplı olup olmadığı noktasındadır, bu hususun tespiti açısından iç mimari açısından bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ediyoruz, raporda belirtilen eksik iş teslim tutanağının düzenlenip düzenlenmediğini müvekkilimize sorduğumuzda herhangi bir cevap alamadık, dilekçemiz ekinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı sunduk, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı noktasında ihtilaf yok ise davacı tarafın işini yaptığının kabulü gerekir, aksinin ispatı davalı yandadır, öncelikle davamızın kabulünü talep ediyoruz , icra takibine konu fatura dosyada mevcuttur, bilirkişi heyetinin faturayı okuyamaması söz konusu değildir, elimizdeki evrakı sunduk , bizim tanık dinletme talebimiz mevcuttur, karşı tarafın muvafakatı var ise tanık dinletelim …” şeklinde,
Davalı vekilinin ise; “Önceki dilekçemizi tekrar ediyoruz, davanın reddine karar verilsin, dosyaya deliller de toplanamıyor, raporda belirtilen eksik iş teslim tutanağını düzenlenmemiştir, eksik ifa söz konusudur, işimiz tamamlanmamıştır, biz bu hususta dava açmadık, eksiklikleri tespit ettirip yaptırdık ve dekontları mahkemenize sunduk, davacı taraf ticari defterleri sunamıyor, tanık dinlenmesine muvakafatımız yoktur, eksik hususlar giderilsin davanın reddine karar verilsin…” şeklinde beyanda bulundukları görülmüştür.
Beyanlar üzerine mahkememizce aynı tarihli celsede bilirkişi heyet raporunda dava konusu icra takibine konu faturanın okunaklı suretinin dosyaya sunulması için iki haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde sunulmadığı taktirde dosyanın mevcut haliyle karara çıkarılacağı hususunun kendisine ihtar edilmiştir. Bu eksikliği müteakip dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilerek iç mimar bilirkişi marifetiyle 12/07/2021 günü saat 12:00’de keşfen inceleme yapılmasına karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilince 10/05/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunda belirtilen eksik belgeleri temin edebilmek adına taraflarına 2 hafta ek süre verilmesini talep etmişlerdir.
Yine mahkememizce 18/05/2021 tarihli ara karar ile davacı vekilinin belgeleri temin edebilmek adına taraflarına 2 hafta ek süre verilmesi yönündeki talebinin kabulü ile iki haftalık ek süre verildiği görülmüştür.
Belirlenen keşif gün ve saatinde davacı vekilince keşif harç ve yol gideri yatırılmadığından keşif yapılmadığına ilişkin mahkememizce tutanak düzenlenmiştir.
01/11/2021 tarihli celsede davacı vekili, mahkemece istenilen faturayı sunamadıklarını keşfin icranı taleple harcı yatırmak için ek süre talep ettikleri görülmüştür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ( HMK ) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir ( HMK 222/1 ). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır ( HMK 222/2 ). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur ( HMK 222/4 ).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir ( HMK 219/1 ). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir ( HMK 220/1 ). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir ( HMK 220/3 ).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki ( ticari defterlerindeki ) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. HD’ nin 2017/3909 esas, 2020/336 karar sayılı ilamı)
Davada davacının kayıtlarını sunmadığı anlaşıldığından ticari defterleri üzerinde incelemeye yapılamadığı, dava konusu ettiği faturaların incelenemediği, bu haliyle davasını kanıtlayamadığı kabul edilmelidir.
Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyeti raporunda “Davacının, davalıya fatura bedelini ödemediği beyanıyla davalıya kesilmiş varsa fatura nüshası dosyada bulunmamaktadır.Davacı taraf, davalı aleyhine eser sözleşmesinden kaynaklı icra takibi ile alacak davası açmasına rağmen ticari defterlerini inceme sırasında ibraz etmemiştir.” şeklinde değerlendirme yapılmış, mahkememizce davacı vekiline bilirkişi heyet raporundaki dava konusu icra takibine konu faturanın okunaklı suretinin dosyaya sunulması için iki haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde sunulmadığı taktirde dosyanın mevcut haliyle karara çıkarılacağı hususunun kendisine ihtar edildiği, davacı vekilinin belirtilen faturayı sunmak üzere ek süre talep ettiği, verilen ek süre içerisinde “dava ve takip konusu faturanın” sunulmadığı, 01/11/2021 tarihli celsede davacı vekili mahkemece istenilen faturayı sunamadıklarını beyan ettikleri görülmekle bu haliyle davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.-TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 648,95.-TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 589,65.-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3- 5.743,57.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır