Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/9 E. 2023/579 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/9 Esas
KARAR NO : 2023/579
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/04/2018
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı murisin davalı bankanın … müşteri numaralı mevduat müşterisi olduğunu ve 2013 yılına kadar vadeli mevduat dışında bir yatırım ürünü kullanmadığını, kendi eliyle doldurduğu bireysel müşteri tanıma formlarına gayrimenkul sahibi olduğunu ve aylık 1.000-2.000-TL gelirinin bulunduğunu beyan ettiğini, davalı bankanın yoğun telkin ve yönlendirmesi ile 29.01.2013 tarihinde davacıya 150.000-TL
kredi limitli Sermaye Piyasası Araçları Kredi Sözleşmesi imzalatılarak davacının davalı banka
tarafından hisse senedi piyasasına sokulduğunu, ilerleyen süreçte geriye dönük olarak 07.01.2013
tarihi atılan ve davacı muris tarafından doldurulmayan Sermaye Piyasası Araçları Kredisi İstek ve
Bilgilendirme Formu ile davacı murisin kredi limitinin usulsüz şekilde 1.500.000-TL’ye, daha sonra 30.09.2014 tarihinde 2.000.000-TL’ye davalı banka tarafından çıkarıldığını ve suretlerinin davacı muriste bulunan boş formların davacıya imzalatılarak davalı bankaca davacının iyi niyetinin suiistimal
edildiğini, söz konusu boş ve tarihsiz formların BDDK ve SPK mevzuatına açık aykırı olduğunu, davacı murisin istemi ve iradesi dışı işlemlerin ispatını gösterdiğini, davacıya kendi zararına ve davalıların kârına olarak işlemler yapıldığını ve kredi kullandırıldığını, davacının 2015 yılı sonunda davalılar kaynaklı zarara uğratıldığını fark etmesi üzerine bilgi taleplerinde bulunmaya
başladığını ve davalı bankanın 01.11.2016 tarihli yazısından 2013-2016 yılları arasında davacı
muris tarafından davalı bankaya 454.412,96-TL kredi faizi ödendiğini öğrendiklerini, davalı aracı kurumun 07.12.2015 tarihli yazısından 05.01.2015-14.08.2015 tarihleri arasında 31.955,63-TL hisse senedi işlem komisyonu ödendiğini öğrendiklerini, davalı bankanın ve diğer davalı aracı kurum ile aynı holding çatısı altında ve organik bağ içinde davacıyı yanlış yönlendirmek suretiyle ve piyasa tabiriyle çalkalama yapmak suretiyle davacıyı çok yüksek ve fahiş oranda kredi faizi ve işlem komisyonu ödemek zorunda bıraktıklarını, dosyaya celp edilecek delillerden, davacının günlük işlem hacimlerinin çok yüksek miktar ve sayıda olduğunun, davacının bu sayıda işlem yapılmasına ne yazılı ne de sözlü talimatının olmadığının veya olamayacağının belirleneceğini, davacının davalı banka ve aracı kurum tarafından yanlış bilgilendirme ve manipüle edilerek hisse senedi piyasasına sokulduğunu, aynı zamanda bu işlemleri yapabilmesi için çok yüksek meblağlı kredi hesabı açıldığını, bu süreçte davacının büyük zarara uğratıldığını, davalı bankanın uyguladığı kredi faizi ve faiz oranı konusunda davacının yazılı ve sözlü
kabulünün bulunmadığını, davalı aracı kurumun uyguladığı işlem komisyonu ve komisyon oranı konusunda davacının yazılı ve sözlü kabulünün bulunmadığını, davacının davalılara sözlü ve yazılı şikayetleri üzerine davalı bankanın … Şubesi tarafından 02.01.2017 tarihinde davacı hesabına “… Kredili Hesap Faiz Tahakkuk İptali” açıklaması ile 15.212,02-.TL’nin iade edilmesi ile davalıların dava konusu zarara neden olduklarını açık ikrar ettiklerini, dava öncesinde davalılara … Noterliği’ nin 15.02.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili zararının ikmalinin talep edildiğini ve ihtarnamenin davalılara 16.02.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı bankanın şubesi tarafından davacıya verilen 07.03.2018 tarihli cevapta 31.03.2013-11.09.2017 tarihleri arasında davacıya kullandırılan hisse senedi alım kredisi karşılığı 677.768,16-TL kredi faizi tahsil edildiğini bu tutarın 15.212.00-TL’si iptal edilerek 02.01.2017 tarihinde davacıya iade edildiğini, davacının hesabından 31.01.2013-11.09.2017 tarihleri arasında 282.262,00-TL işlem komisyonu tahsil edildiğini, davalı bankanın 31.08.2015 öncesinden ve davalı aracı kurumun bu tarih sonrasından sorumlu olduğu belirtilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500.000,00-
.TL müvekkili zararının zarar tarihlerinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı yanlar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın yasal faaliyet adresinin “… Mah. … Cad. No:… –İstanbul” olmakla; İstanbul Merkez Mahkemelerinin yetkisi dahilinde kaldığını, bu nedenle de dava konusu olayda İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili ve görevli olduğunu, yine davacı ile diğer davalı arasında imzalanan sözleşmeler gereğince İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunun kabul edildiğini, davacının yanıltıcı beyanlarda hisse senedi piyasasına sokulduğunu, işlemlerden zarar ettiğini iddia ettiğini, bu şekilde davacının, gerçekleştirmiş olduğu hisse senedi işlemlerini kabul etmemekte olup; müvekkili Banka tarafından bu yönde gerçekleştirilmiş olan işlem / işlemler söz konusu olmadığını, müvekkili banka ile davacı arasında herhangi bir yatırım işlemi gerçekleşmediği gibi; müvekkili banka ile davacı arasında hisse alım satım işlemleri gerçekleştirilmesi yönünden akdedilmiş herhangi bir sözleşme de bulunmadığını, davaya konu olayda, müvekkili bankanın acente olarak tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bu sebeplede müvekkili bankaya izafe edilebilecek bir kusur ve sorumluluk bulunmadığı gibi, müvekkili bankaya husumet atfedilebilmesinin de mümkün olmadığını, bu şekilde, müvekkili bankanın diğer davalının acentesi sıfatıyla hareket etmiş olup; sözleşmenin tarafı da olmadığını, bu nedenlerle müvekkili banka yönünden, davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, dava konusuna ilişkin sözleşmenin, görüşme kayıtlarının, hesap bilgileri başta olmak üzere tüm kayıt ve belgelerin, diğer davalı … A.Ş. Nezdinde olduğunu, davacı ile sözleşme ilişkisinin diğer davalı … A.Ş. arasında gerçekleşmiş olup; dava konusu edilen tüm işlemlerin diğer davalı tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili banka tarafından davacıya iletilen cevaplarda da, diğer davalıdan temin edilen cevapların davacıya iletilmiş olup; müvekkili bankanın dava konusu işlemlerde bir katkısının olmadığının belirtildiğini, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, husumet itirazlarının kabulüne ve davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalı tarafından dosyaya belge ve kayıt sunulması sonrasında bankaya, beyanda bulunmak üzere süre verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 6.Maddesi gereğince yetkili mahkemenin davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin yasal faliyet adresinin Beşiktaş/İstanbul olup yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davacı …’in müvekkili şirkete gerek vekili gerekse bizatihi kendisi aracılığı ile göndermiş olduğu dilekçelerindeki beyanları ile kayıtlarının birbiri ile çeliştiğini, davacının … Noterliği’nden göndermiş olduğu 15 Şubat 2018 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamesinde aylık 1.000-2.000.-TL. geliri olduğunu beyan ederken 28.08.2015 tarihli el yazısı ile göndermiş olduğu dilekçede 60 yıl ticaret yaptığını beyan ettiğini ve kendi soyadını taşıyan bir apartmanda ikamet ettiğini, davacının aynı ihtarnamede 2013 yılından başlayan hisse senedi alım satım işlemlerinde 2015 yılı sonunda zarara uğratıldığını fark etmeye başladığını ileri sürse de bizatihi seans odasında günlük işlemleri kendisinin takip ettiğini, tüm sözleşmeleri bizatihi kendisinin imzaladığını, 60 yıl ticaretle uğraştığını beyan eden basiretli bir tacirin sözleşmeleri bilmeden imzalamış olmasının düşünülemeyeceği gibi hisse senetleri işlemlerine başladıktan sonra kredili işlemler kapsamında imzaladığı sözleşmeler ve kredili işlemlerin ne olduğunu bilmediğini savunmasının da kabul edilemez bir iddia olduğunu, daha ilgincinin, 2013 yılında imzalanan ve hisse senedi alım satım işlemlerine başlayan 60 yıllık bir tacirin, bu işlemlerde doğan zararını “2 yıl sonra fark ettim” iddiasının da gerçek hayatla, hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığını, davacının imzalamış olduğu sözleşmeler kapsamında hisse senedi alım satım işlemleri gerçekleştirdiğini, gerek bu sözleşmelerde gerekse sözlü olarak işlemlerin riskleri ve olası sonuçları tüm ayrıntısı ile davacı ile paylaşıldığını, davacının tüm bu sonuçları öngörerek hareket ettiğini, davacının davasına dayanak olarak öne sürdüğü iddialarının tümünün gerçek dışı olduğu, kendisinin de delil olarak dayandığı yazılı kesin delillerle sabit olduğundan davanın reddi gerektiğini, davacının şikayetine verilen 05.10.2015 tarihli yanıtta ise imzaladığı tüm sözleşmelerin, kredi limit arttırımları tarih işlem/miktar yönünden birer birer sayılmak suretiyle, yine gerçekleştirilen işlemlerin tamamına ilişkin bilgisi olduğu ve tümünden onay alındığı da zikredilmekle gerçekleştirilen hisse senedi alım satım işlemlerinde karşı tarafa bir kusur izafe etmesinin mümkün olmadığının kendisine bildirildiğini, davacının söz konusu bu cevaba ilişkin herhangi bir itiraz öne sürmediği gibi yatırım işlemlerine 2 yıl boyunca daha itirazsız olarak devam ettiğini, davacı her ne kadar sözleşmeleri imzalarken kendisine risk bildirimi yapılmadığını iddia etmekteyse de bizzat imzalamış olduğu tüm sözleşmelerin en başında yer alan risk bildirim formlarında belirtildiğini, davacı hisse senedi alım satım emirlerinin çoğunu sözlü olarak vermişve bu talimat veya işlemlere onayları mevzuata uygun olarak kayda alındığını, davacının yapılan işlemlere ilişkin onaydan da ziyade direk emir ve talimat vermekte olup bu durumda ne personele ne de müvekkiline yönelik herhangi kusur isnadında bulunabilmesinin mümkün dahi olmadığını, davacının işlemleri kendi talimatıyla yaptığı gibi, gönderilen ekstreler ve telefon konuşmalarında edindiği hesap bakiyeleri ile hesabından gerçekleşen işlemlere ayrıca da icazet verdiğini beyan ederek öncelikle davacının isteğinin, iradesi, bilgi ve onayı dışında işlem yapıldığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, bizzat verdiği onay ve emirler ile yapılan işlemler sonrası bu işlemlere ait hesap ekstrelerini de tebellüğ ettiği, aynı zamanda, iş bu davasını haksiz ve kötü niyetli olarak, sırf kendi kusuruna dayalı zararını karşılamak maksadıyla ikame ettiği gerçekleri karşısında açılan davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
… Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/… Esas 2018/… Karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilen dosyanın mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
… A.Ş Ankara Şubesi ve … Bankası A.ş ‘ye müzekkere yazılarak davacı … ile bankaları ve diğer davalı olan … Bankası … A.Ş arında gerçekleştirilmiş olan yazışmalara ilişkin belge ve kayıtların gönderilmesi istenilmiş, bankalar tarafından gönderilen cevabi yazılar dosyaya kazandırılmıştır.
Mahkememizce alınan 20/12/2019 tarihli bilirkişi raporuna da neticeten; “1-Davacı üteveffa … ‘in; Yatırım hesabından gerçekleştirilen hisse senedi alım/satım işlemlerine ait hisse, lot, fiyat gibi unsurlar hakkında bilgi sahibi olduğu imzaladığı belgelerin hukuki sonuçlarını bilmek durumunda olması gerektiği, Davacının işlemler bağlamında bilinçli ve kar elde etmek için borsa işlemlerin girdiği, ve bu bağlamda kredi kullandığı ses kayıtlarından belirlendiği, (BKZ. CD kapsamındaki ses kayıtları)
2-31.01.2013 -11.09.2017 tarihleri arasında kullanılmış olan hisse senedi kredisi karşılığında toplam 677.768,16 TL kredi dfaizi tahsil edildiği, Kredi sözleşmelerinde faiz miktrı maksimum 42 (aylık) olarak gösterilmişse de; Faiz oranı 0,90 (aylık 1,24 (aylık) kullanıldığı dosya kapsamından belirlendiği, Bu bağlamda krediye uygulanan faiz oranının abartılı olmadığı, Belirtilen tutardan 02.11.2017 tarihinde 15.212,02 TL …’in hesabına mahsuben iade edildiği görüldüğü, Ayrıca, 31.01.2013 -11.09.2017 tarihleri arasında gerçekleştirilen işlemler neticesinde yatırım hesabından toplam -282.262,00 TL işlem komisyonu tahsil edilmiştir. Maksimum Hisse Senedi komisyon oranının %0,04 olduğu bu standart komisyon oranının altında komisyon uygulandığı, Davacının Hisse Senedi alım satım işlemlerini bilinçli yaptığı, sözleşmeleri ve eklerini iradesi ile imzaladığı, hisse senedi kredisini talep ettiği ve kullandığı bu bağlamda zarardan söz edilemeyeceği kanatine varılmıştır…”şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce dosyada bulunan ve Davalı … Yatırım Menkul Kıymetler vekilinin sunmuş olduğu CD ‘nin dökümünün yaptırılması için dosyanın bilirkişiye tayinine karar verilmiş, bilirkişi raporunda Davalı … Yatırım Menkul Kıymetler vekilinin sunmuş olduğu 1 Adet CD itibariyle Ses dosyası verileri tespit edilerek kağıda aktarılarmak suretiyle rapor mahkememize ibraz edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek, 25/03/2023 tarihli celsede SPK Uzmanı …, Sermaye Piyasası Hukuku Alanında Uzman Yrd. Doç. Akademisyen … İle Banka Bilirkişisi …’den rapor alınmış; bilirkişi heyeti raporunda; “Davacı tarafça talep edilen zararın hesaplanmasının Davalı her iki kurum nezdindeki Davacıya ait bütün hesaplardaki işlemlerin, Davalı Bankanın Davacıya menkul kıymet satın almak için verdiği krediler varsa bunlar da dahil olarak, dosyaya Excel dasyası olarak sunulması ya da her bir hesaptaki kurtaj bedeli, kredi faizi ve her bir tahakkuk için geçerli faiz oranları, diğer her türlü işlem komisyonu ve masraf için aylık dökümlerin listeler halinde dosyaya sunulması halinde bilirkişiliğimizce hesaplama yapılmasının mümkün olacağı,
-Taraflar arasında bir sorumluluk derecelendirmesi yapılması mümkün olmakla birlikte, bu aşamada herhangi bir derecelendirme yapmadan, Mahkemece bu yönde bir görev verilmesi halinde gerekçeleriyle birlikte konuyu Mahkemeye denetime elverişli olarak sunabileceğimiz…” denmek suretiyle rapor ibraz edilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan ek raporda ise;
“A- İşlem komisyonu bakımından, Davalı aracı kurum tarafından Davacının hesabına borç kaydedilerek tahsil edilen 260.428,56 TL işlem komisyonu (kurtaj) gelirinin yu zde 80’i olan 208.343,00 TL’nin Davalılardan alınarak Davacıya iade edilmesinin Mahkemenin takdirinde olduğu,
B- Kredi faiz gelirleri bakımından, Davalı aracı kurum tarafından Davacının hesabına borç kaydedilerek tahsil edilen 294.395,56 TL kredi faiz gelirinin yu zde ellisi
olan 147.197,78 TL’nin Davalılardan alınarak Davacıya iade edilmesinin Mahkemenin takdirinde olduğu,
C-Tarafların diğer itiraz konuları bakımından,rapordaki tespit ve deg erlendirmelerimizi deg iştirmeyi gerektirecek yeni bir durum ortaya çıkmadığı…” tespit edilmiştir.
Bilirkişi ek ve kök raporunun taraflara tebliği ile taraf vekillerince bilirkişi raporlarına karşı beyan ve itiraz dilekçeleri ibraz edilmiştir.
Mahkememizce kurulan 24/10/2022 tarihli ara karar ile dosyanın Menkul Kıymetler ve Borsa Uzmanı …”dan Menkul ve Kıymetler Borsa Uzmanı Prof. Dr. … ve bankacı …’dan rapor alınmasına karar verilmiş olup, düzenlenen bilirkişi heyeti raporunda neticeten;
“a-)Dava, davacının davalı Aracı Kurum nezdindeki yatırım hesabında bir kısmı kredili olmak üzere yapılan pay alım satım işlemleri sonucunda uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini talebine ilişkin olduğu,
b-)İncelemede davalı kurumlarca davacıdan alınması gereken tüm sözleşmelerin alınmış olduğu, davacının bu sözleşmeleri imzalamış olduğu ve sözleşmelerde kredi faizi ve işlem komisyonu bilgilendirmesinin yapılmış olduğu tespit edildiğinden, kredi faizi ve işlem komisyonu oranlarının davacının bilgisi dahilinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği,
c-Davacının hesabında gerçekleştirilen pay alım satım işlemleri sonucunda uğradığı maddi kaybı, değerlendirme kısmında açıklanan gerekçelerle, davalılardan zarar olarak talep edemeyeceği,
d-Davacının hesabında 1.1.2013-28.8.2015 arasındaki döneminde yapılan işlemlerde, ilgili dönemde yürürlükte bulunan SPKr’nun III-39.1 sayılı Tebliği m.56/i-j ve ve (mülga) Seri:V No:49 sayılı Tebliğin m.58/l hükümlerine aykırı olarak müşteriye gereksiz ve sıkça işlem yaptırma yönünde zemin oluşturulması ve kaynak sağlanması söz konusu olduğundan, mevzuata aykırı bu durum sonucunda aracı kurumun sağladığı işlem komisyonu menfaatinin %80’ini ile kredi faizinin %50’sinin davacıya iade edilmesinin hak ve nesafete uygun olacağı…” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Davalı vekili 06/02/2023 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dosyaya ibraz etmiştir. Davacı vekili ise 13/02/2023 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna itirazlarını sunarak, dosyanın yeni bilirkişi heyetine tevdini talep etmiştir.
Açılan dava, bankacılık ve sermaye piyasası işlemleri nedeni ile uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama, alanında uzman olup özü itibariyle birbirini desteklemesi nedeniyle içeriğine itibar edilen 05.01.2022 tarihli ve 24.01.2023 tarihli bilirkişi heyet raporları ile tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın vefat eden davacı … ile davalı Davalı … A.Ş. Arasında münakit 25.12.2012, 29.01.2013, 07.01.2014 tarihli ve 6362 sayılı SPK çerçevesinde düzenlenen 11.09.2014, 14.01.2015 tarihli sözleşmelere dayandığı, davacı tarafın dava dilekçesi ile davalı bankanın yoğun telkin ve yönlendirmesi ile Sermaye Piyasası Araçları Kredi Sözleşmesinin imzalatıldığını, ilerleyen süreçte geriye dönük olarak 07.01.2013 tarihi atılan ve kendisi tarafından doldurulmayan Sermaye Piyasası Araçları Kredisi İstek ve Bilgilendirme Formu ile kredi miktarının usulsüz şekilde 1.500.000,00 TL’ye daha sonra ise 30.09.2014 tarihinde 2.000.000,00 TL’ye çıkarıldığını ve boş formların imzalatılarak muhatap bankaca farklı tarihlerde iyiniyeti suistimal ile alındığını, hesabında para olmamasına rağmen kredi kullandırılarak işlemler yapıldığını, boş ve tarihsiz formların BDDK ve SPK mevzuatına aykırı olduğunu, davalı yatırım şirketinin temsilcisinin yanlış yönlendirmesi ve piyasa tabiri ile çalkalama yapması kaynaklı çok yüksek ve fahiş oranda kredi faizi ve işlem komisyonu ödemek zorunda bırakıldığını, günlük işlem hacimlerinin çok yüksek miktar ve sayıda olduğunu, bu miktar ve sayıda işlem yapılmasında, ne yazılı ne de sözlü talimatının olmadığını, bu süreçte büyük zarara uğratıldığını ifade ederek maddi zararlarının tazminini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyamızda mevcut 05.01.2022 tarihli ve 20/12/2019 tarihli bilirkişi raporlarında da ifade edilip mahkememizce de tespit edildiği üzere dosyadaki dilekçelerde imzalanması gereken sözleşmeler bakımından bir uyuşmazlık olmadığı gibi dosyadaki sözleşmelerin konuları bakımından mevzuat açısından bir eksiklik bulunmadığı, davacı tarafça aksi ileri sürülmediğinden imzaların vefat eden …’e ait olduğu, dosyada mevcut çözümü yaptırılan telefon konuşmalarına ait CD içeriğinden de anlaşılacağı üzere banka temsilcisi ile vefat eden davacı arasında birçok konuşma olduğunun, sözleşme adresine gönderilen hesap özetlerinden de anlaşılacağı üzere davacının sözleşmelerden haberdar olduğunun anlaşılması ve davacı tarafından hizmetin alınması karşısında davacı tarafın sözleşmelerin bazı sayfalarında davacı imzasının bulunmadığına dair itirazının, bazı sözleşme veya belgelerin sonradan imzalatıldığının ve sözleşmelerde doldurulması gereken alanların boş bırakıldığı itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı bankaya husumet yöneltilmesi açısından yapılan değerlendirmede; bankaların sermaye piyasasında aracılık faaliyetlerine dair düzenlemeler bakımından, 30.12.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) ile bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (eSPK) arasında farklılıklar bulunduğu, 2499 sayılı mülga eSPK ile bankaların ancak aracı kurumun acentesi olarak bir acentelik sözleşmesi ve acentelik ilişkisi çerçevesinde sermaye piyasasında faaliyet gösterebilir iken 6362 sayılı SPKn md. 3’teki tanım ve md. 35 hükmü ile bankaların, 30.12.2012 tarihinden başlayarak, birer sermaye piyasası kurumu olarak kabul edildiği, 30.12.2012 tarihinden itibaren bankaların, hukuken aracı kurumun acentesi değil, birer yatırım kuruluşu olarak kabul edildiği, 05.01.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, 6362 sayılı SPKn ile ilgili uygulama Tebliğleri ve SPK kararları gereği yeni düzene geçişe dair organizasyon gereklerinin 2014 Haziran ayı civarında ancak tamamlanabildiğinin ifade edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 25.12.2012, 29.01.2013, 07.01.2014, 11.09.2014, 14.01.2015 tarihli sözleşmelere dayandığı, 25.12.2012 tarihli Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım işlem Çerçeve Sözleşmesinin vefat eden davacı ile banka arasında düzenlendiği ancak davalı bankanın sözleşmeyi diğer davalı … Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş’ nin acentesi olarak imzaladığı anlaşılmakla davalı …Ş.’ ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davanın esası açısından yapılan değerlendirmede; uyuşmazlığın, vefat eden davacı …’ in işlemlerinde davalı yatırım şirketi çalışanları tarafından yanıltılıp yanıltılmadığı ve tarafların hukuki sorumluluğu noktalarında toplandığı, dosyadaki ses kayıt dökümlerinde davacı ile davalı temsilcilerinin telefon görüşmelerinin yer aldığı, kayıt içerikleri incelendiğinde, (vefat eden) davacının genel olarak hesabındaki işlemlerden bilgi sahibi olduğunun, kendisi için notlar aldığının, zaman zaman sorular sorduğunun anlaşıldığı, davacının işlemlerinde davalı temsilcileri tarafından verilmiş alış veya satış işlemine dair kararı onayladığının görüldüğü, davacının işlemlerinde ilk karar verici değil, verilmiş kararın onaylayanı durumunda olduğu, davacının onaylamalarının bilgisizliğinden değil, davalı temsilcilerinin daha geçerli ve kâr sağlayıcı işlemlere vesile olabileceği kanaatinden kaynaklandığı, davacının 10.12.2015 tarihli görüşmesinde bundan önceki bütün işlemlerine dair şikayetlerinin yer aldığı, davacının bu serzenişinden sonra da daha önceki tarihlerdeki talimat/işlem kalıbı içerisinde devam ettiği, talimat kalıbında, davalı temsilcisinin davacıyı aradığı, belirli bir şirketin borsadaki payının satın alınması ya da satılması için piyasanın gidişi hakkında genel bilgiler verdiği ve alınması/satılması düşünülen pay ile ilgili olarak standartlaşmış cümlelerle davacıya bilgi verildiği, Sermaye Piyasası Kurulu’nca çıkarılan III-39.1 Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ’in “Yatırım Kuruluşlarının Yapamayacakları İş ve İşlemler” başlıklı 56. maddesinde aracı kurumların yapamayacakları iş ve işlemler arasında sayılanlara göre, i) Müşterilerin hak ve yararlarını zedeleyici işlemlerde bulunamaz, iyi niyet kurallarına aykırı hareket edemez, piyasa hakkındaki bilgisizlik ya da tecrübesizliklerinden yararlanıp müşterilerin alım-satım kararlarını etkileyerek kendi lehlerine kazanç sağlayamaz, j) (Değişik:RG-14/1/2016-29593) Herhangi bir şekilde gelirlerini artırmak amacıyla müşteriye tanınan limitleri aşmak da dâhil müşterilerin gereksiz ve/veya aşırı miktarda alım satım yapmalarına ortam hazırlayamaz, müşterilerin işlemleri nedeniyle ortaya çıkan zararların telafi edilmesi, işlem yapması veya belirli bir gruba dahil edilmesi amacıyla müşterilere kaynak sağlayamaz, müşterileri bu amaçla yönlendiremez ve müşteri talimatı olmaksızın müşteri hesabına işlem yapamaz, SPK’ca çıkarılan 6362 sayılı SPKn Kanunu kapsamındaki düzenlemeler öncesinde yürürlükte olan ve huzurdaki uyuşmazlık bakımından III-39.1 sayılı Tebliğin yürürlüğe girdiği 01.07.2014 tarihine kadar ki süre için uygulanması gereken Seri: V No: 46 Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ md. 58’de yer alan hükmünde de aynı hususun düzenlendiği, buna göre, Yatırımcıların hak ve yararlarını zedeleyici, iyi niyet kurallarına aykırı hareket edilemez ve işlemlerde bulunulumaz, müşterilerin piyasa hakkında bilgisizlik ya da tecrübesizliklerinden yararlanıp bunların alım-satım kararlarını etkileyerek kendi lehlerine kazanç sağlayamazlar ve herhangi bir şekilde gelirlerini artırmak amacıyla müşterilerin gereksiz alım-satım yapmalarına ortam hazırlayamacakları, 05.01.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda oluşan kanaate göre de; dosyadaki ses kayıtlarının ve davacıya ait hesap ekstrelerinin davalı temsilcileri tarafından, davacının isteklerini aşar sıklıkta işlem yapılmasını sağlayacak bir düzenin kurulmuş olduğunu gösterdiği, davacının sermaye piyasası işlemi yapmak üzere hesap açtırdığının ve amacının kâr elde etmek olduğunun tartışmasız olduğu, davalı aracı kurumun menfaatinin ise işlem komisyonu (kurtaj) bedeli ve kredi faizi elde etmek olduğu, bilirkişi heyetinin kanaatine uygun olarak mahkememizde oluşan kanaate göre de, davacının itiraz ettiği durumlarda itirazının alınmış payların satılmasına yapılan itiraz olduğu, davacının satın alma ve bekleme eğiliminde olmakla birlikte davalı temsilcilerinin sürekli satın alma ve satma davranışı ile davacının hesaplarında çok işlem yapması yönünde etkili oldukları yönündedir. Ancak davacının iradesinin sakatlandığı tespitine dosyada da ulaşılamamıştır.
Yukarıda açıklanan tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde, müşteriye gereksiz işlemler yaptırarak komisyon ve yan gelirler elde etmek suretiyle müşterinin zararına olacak ya da müşterinin kazancını aracı kurum yararına azaltacak işlemlerin TMK md. 2 ve md. 3 hükümlerine aykırı olduğu gibi davacının hesabında 1.1.20153-28.8.2015 arasındaki döneminde yapılan işlemlerde, ilgili dönemde yürürlükte bulunan SPKr’nun III-39.1 sayılı Tebliği m. 56/i-j ve (mülga) Seri:V No:49 sayılı Tebliğin m.58/1 hükümlerine aykırı olarak müşteriye gereksiz ve sıkça işlem yaptırma yönünde zemin oluşturulması ve kaynak sağlanması söz konusu olduğundan, mevzuata aykırı bu durum sonucunda aracı kurumun sağladığı işlem komisyonu menfaatinin %80’i ile kredi faizi gelirinin %50’sinin davacıya iade edilmesinin hak ve nesafete uygun olacağı kanaatiyle 24.01.2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunda hesaplanan toplam 321.310,52.-TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.’den alınarak davacı mirasçılarına verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davalı …Ş.’ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davalı … A.Ş.’YE karşı açılan davanın kısmen kabulü ile 321.310,52.-TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den alınarak davacı (mirasçılarına) verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.948,72.-TL karar harcından peşin harç olarak yatırılan 8.538,75.-TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 13.409,97‬.-TL harcın davalı … A.Ş.’ den alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı mirasçıları kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 50.154, 65 -TL vekalet ücretinin davalı …den alınarak davacı mirasçılarına verilmesine,
5-Red olunan miktar yönünden davalı …kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 28.590,40 TL vekalet ücretinin davacı mirasçılarından tahsili ile bu davalıya verilmesine,
6-Davalı …Ş açısından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 17.900,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 9.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 539,00.-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, 77,00.-TL vekalet harcı, 35,90.-TL başvurma harcı, 8.538,75.-TL peşin harç olmak üzere toplam 18.190,65‬.-TL yargılama giderinin davanın kabul red oranı dikkate alınarak 11.689,69.-TL’lik kısmının davalı …den alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı …tarafından yapılan 16.000,00.-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 5.728‬,00.-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-… Bankası A.Ş tarafından yapılan 50,00.-TL yargılama giderinin davacı mirasçılarından alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır