Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/638 E. 2022/559 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/638 Esas
KARAR NO : 2022/559
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 21/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.10.2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi, 10.12.2012 tarihli Bayilik Sözleşmesi “Ek Protokol” vs tüm bayilik ilişkileri Davalı (…) tarafından ….Noterliği 28.11.2018 Tarih ve … Yevmiyeli fesih ihtarnamesi ile fesih edildiğini, bu feshin haksız ve tek taraflı olduğunu, davacının yaptığı yatırımların boşa gitmesine sebep olduğunu, davalının fiili olarak davacının iş yapmasını engellediğini, bu nedenle davacının feshi kabul etmediğini ve ibranameyi de imzalamadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 01/07/1995 yılında başladığını, davalının yaklaşık 24 yıl … bölge bayisi olduğunu, 2012 yılında davalının … ve … bayilerine olan toplam 350.523,00-TL borcun davacı tarafından ödendiğini ve davalı şirketin ödeyerek bayilik alanının genişletildiğini, davacının sözleşme edimlerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, davacının davalıya büyük yatırımlar yaptığını, buna rağmen davalı şirketin haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini, davalı şirketin 2014 yılında bilinçli olarak davacının gelir kaybına neden olacak eylemlerde bulunduğunu, davalı şirketin ticari ilişkiyi 20/10/2022 tarihine kadar devam ettirmeyi taahhüt ettiği halde 31/12/2018 tarihinde feshederek davacının büyük zarara uğramasına sebep olduğunu beyan ederek; davalı şirketin sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini için şimdilik 20.000,00-TL’yi fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ticari ilişkinin 20/10/2022 tarihine kadar devam edeceği yönünde davalı şirket tarafından verilen taahhüt sebebi ile yapılan yatırımlar nedeniyle şimdilik 60.000,00-TL’nin sözleşme fesih tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, TTK 122 maddedeki şartların gerçekleşmesi nedeniyle davalının müvekkile denkleştirme talebi olarak şimdilik 12.000,00-TL’nin sözleşme fesih tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının şahıs firması olması ve işini 24 yıldır yaparken bir anda ticaretine son verilmesi nedeniyle uğradığı manevi zarar nedeniyle 12.000,00-TL’nin sözleşme fesih tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, arabuluculuk ücreti, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın sözleşmenin haksız feshi iddiası ile açıldığını, uğranılan zararın hesaplanarak açılması gerektiğini, belirsiz alacak davası olarak açılmasının usule uygun olmadığını, dava dilekçesindeki tüm iddiaların haksız olduğunu, 2014 yılında yapılan değişikliğin … ve … birleştiği için davalı şirketin hisselerinin tamamının … na ait hale geldiğini, birleşme sebebiyle ortaklı yapısında veya sermaye yapısında bir değişiklik olmadığını, ortaklık yapısındaki değişikliğin 2018 yılı Mayıs ayında hisselerin …
Holdinge satılması ile olduğunu, davalı şirketin süreli ve süresiz yayınlar ile bazı yayın dışı ürünlerin dağıtımı ile dijital kontör satışı yapan bir şirket iken 28/09/2018 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan karar doğrultusunda faaliyet konusunun değiştiğini ve dağıtım işinden çıktığını, bu nedenle davacının da aralarında olduğu birçok sözleşmenin feshedildiğini, internet kullanımının yaygınlaşması sebebiyle tirajların düştüğünü, davalı şirketin satış üzerinden komisyon alarak kazancını oluşturduğunu, ekonomik koşulların zorlaşması sebebiyle dağıtım faaliyetlerine son verdiğini, sözleşmenin haklı sebeplerle ve usulüne uygun olarak feshedildiğini, taraflar arasında imzalanan 28/03/2016 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin 8.3 maddesinde 7 gün öncesinden bildirimle herhangi bir sebep belirtmeye gerek olmaksızın fesih yetkisi bulunmasına rağmen bayilerine 30 gün vererek ve sebep belirterek yasaya ve sözleşmeye uygun bir şekilde feshedildiğini, kabul anlamına gelmemekle davacının davasında haklı olduğu, sözleşmenin haksız olarak feshedildiği kabul edilse dahi davacının uğramış olduğu menfi veya müspet herhangi bir zararı bulunmadığını beyan ederek 01/10/2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin davalı şirket tarafından haklı sebeplerle ve usulüne uygun olarak feshedildiğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde 01/10/2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin fotokopisini, 01/10/2012 tarihli Borca Katılma Sözleşmesi’nin fotokopisini, ekindeki ödeme planı fotokopisini, 01/10/2012 tarihli Borca Katılma Sözleşmesi’nin fotokopisini, ekindeki ödeme planı fotokopisini, 10/12/2012 tarihli Ek Protokol’ün fotokopisini, arabulucu tutanaklarının fotokopisini, 07/03/2019 tarihli İbraname fotokopisini sunmuş olduğu görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesi ekinde 28/08/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi fotokopisini, 28/09/2018 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nın fotokopisini, Basın İlan Kurumu’na bildirilen net satış adetleri, 12/10/2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi fotokopisini, Bayilik Sözleşmesi fotokopisini, 10/12/2012 tarihli Ek Protokol’ün fotokopisini, 01/10/2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi fotokopisini, … Noterliği’nin 28/11/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname fotokopisini, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2019 tarih 2019/… Esas 2019/… Karar sayılı Gerekçeli Karar fotokopisini, 21/06/2019 tarihinde İstanbul 34. İcra Müdürlüğü’ne gönderilen 682,20-TL’lik işlem dekontunun fotokopisini, … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasından davalıya gönderilen bakiye borç bildirim yazısı fotokopisini, davacı tarafından kesilen bayi katkı payı fatura detayları listesi sunmuş olduğu görüldü.
Davalı vekilinin 18/02/2020 tarihli dilekçesi ekinde 01/10/2012 tarihli Borca Katılma Sözleşmesi’nin fotokopisini, 01/10/2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi fotokopisini, 01/10/2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi fotokopisini, 01/10/2015 tarihli Ek Protokol fotokopisini sunmuş olduğu görüldü.
… Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen cevapta davacıya ait SGK hizmet dökümünün gönderildiği görülmüştür.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının UYAP sisteminden gönderilen bir suretinin dosyamız arasında olduğu görüldü.
Davalı vekilinin 04/01/2021 tarihli dilekçesi ekinde taraflar arasında düzenlenen 10/12/2020 tarihli Ek Protokol aslını sunduğu ve mahkememiz kasasına alınmış olduğu görüldü.
Mahkememizin 10/03/2021 tarihli celsesinde davacı tanığı …’un hazır olduğu, tanık …’un; Ben de … gibi … ile anlaşmam gereği Suadiye bölgesinin bayisiydim, esas işimiz bakkallara gazete ve dergi dağıtımı yapmaktı, … tarafından bazı sorunlu ve borçlu bayiler devredilmek istendi, ben ve davacı … talip olduk, ve bu bayilikleri alarak bu bayiliklerin borçlarını da üstlendik, senet imzaladık, 5 yıl boyunda senetleri ödedik, üstlendiğimiz borçları kapattık, … ile yapılan sözleşme gereği de 5 yıl devam edecek bir anlaşmamız vardı, ancak bu esnada … şirketi Demirören grubuna devroldu, … grubuna devrolduktan sonra da … A.Ş. Yaklaşık 6-7 ay sonra kapatıldı, bu kapatılmayla beraber bayiliklerde kapatıldı, ancak 3-4 bayi devam edebildi, bayilikleri kapatılan ben ve …’dı, ihtarnameler ile sözleşmeler feshedildi, sözleşme fesihleri sonrası gazete ve dergi dağıttığımız bakkallar bizlere verdikleri teminatın iadesini istediler, biz de … şirketine teminat olarak verdiğimiz bedellerin iadesini …’den talep ettik, … karşılığında bize ibraname imzalattı, biz teminat iadelerini almak amacıyla zor durumda kalarak ibranameyi imzaladık, ancak … teminat iadesini almadı ve ibranameyi de imzalamadı, yine sonrasında sözleşmeler feshedildiği için bizlerde çalışanlarımıza tazminat ödemek zorunda kaldık ve bu çalışanlar rakip firmaya geçtiler, işsiz kaldık, sözleşmenin 5 yıl daha devam edeceği, senetlerin borcu kapandıktan sonraki 5 yıla ilişkindir, 2017 yılının son aylarına doğru borç kapanmıştır, …’ın kapanmasından sonra sözleşmesi devam eden 3-4 bayi de Demirören’deydi ve rakip firma olan …’nın bünyesine geçti, ben ve … bey daha önce başka bölge bayilikleri bizdeydi, borcu üstlenerek bu yeni bölge bayiliklerini kabul etmemizin sebebi … bey için kendi bulunduğu bölgenin daha fazla genişlemesi ve daha fazla kazançtı, yapılan sözleşmeyi de garanti olarak gördük, borçtan sonra 5 yıl daha sözleşme devam edecekti, bizden kalan müşteri portföyü rakip firmaya geçti, bu bayilik sözleşmesine istinaden yatırımlar yaptık, bu yatırımlardan ötürü zarara uğradık, biz 2012 de borç yüklenme ve bayilik sözleşmesini imzaladık, 10/12/2012 tarihli ek protokol madde 2 son cümle ve son 5 satırı okunduğunda bu maddeyi içerin sözleşmeyi imzaladım, şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Mahkememizin 07/07/2021 tarihli celsesinde davacı tanığı …’un hazır olduğu, tanık …’un; Ben 1994 yılında … …nda işe başladım, 10 yıl maliye işlerinde çalıştım, 13 yıl da marmara bölgesinin müdürlüğünü yaptım, 31/03/2017 tarihine kadar çalıştım, benim çalıştığım dönemde 58 adet bayi vardı, bu bayilerin borçları bulunmasından ötürü birleştirme kararı aldım, … beyin de bulunduğu çevre olan …’da bulunan diğer bayilerinde de yine borçlarının bulunmasından ötürü bu bölgedeki tüm bayileri birleştirerek tek bayi haline getirdik, tek bayi yapınca temsilcilik olarak … Bey’e de teklifte bulunduk ve … Bey 5+5 sistemi olan ödeme takvimi de içerir tüm şartlarımızı kabul ederek bayinin temsilcisi oldu, 5+5 sistemi ilk 5 yıl borçları ödeyecek diğer 5 yıl içinde ticari faaliyetleri sürdürme garantisidir, bayileri birleştirdikten sonra bu tek bayinin ne sistemle çalışacağı, örneğin bayi için gerekli dükkanın metrekaresi, personel sayısı, bayiliğin hatları ve araç sayıları gibi tüm faaliyetleri biz belirleriz, bayiden öneri alırız, ancak bayiye bu konuda insiyatif bırakmıyoruz ve yine … Bey’de benim çalıştığım 2017 tarihine kadar bütün koşullara uymuştur, benim dönemimde çalışan bayilerden 3-4 tanesini rakip firma olan … medya ile çalıştığını bilirim, … aslında bir dağıtım şirketidir, nitelikte her ne kadar medya kuruluşu, gazete dağımı şeklinde olsada çalıştığımız dönemlerde başka dağıtımlarda yapardım, dosyaya sunulu ek protokol ve buna ek diğer borca katılma sözleşmelerinden imzalanma aşamasından haberdarım, bilgim vardır, şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Mahkememizin 07/07/2021 tarihli celsesinin 3 numaralı ara kararı ile dosyanın 4 kişilik bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, tarafları ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacının tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı, yerinde ise tazminat miktarının hesaplanması hususunda hesaplanarak rapor tanzim edilmesine karar verildiği, bilirkişi heyetinin 05/01/2022 tarihli raporunda sonuç ve özet olarak;
1.Taraflar arasındaki ihtilaf denkleştirme talebi ile sözleşme haksız feshedilmişse, haksız fesihten kaynaklanan zararların, yatırım zararlarının. ve manevi zararların tazmini noktalarında toplandığı,
2.Davalı tarafın sözleşmeyi, 01.10.2015 tarihli sözleşmede yer alan fesih imkanına dayanarak sona erdirmesi nedeniyle sözleşmenin geçerli bir şekilde feshedildiği, kullanılan imkânın olağan fesih yolu olup olağanüstü yani haklı nedenle fesih imkanı olmadığı bu nedenle tazminata yer olmadığı,
3.Sayın mahkemenin söz konusu feshi haksız olarak yorumlaması halinde,
a) Denkleştirme talebi bakımından, dosyadaki mevcut verilerle taraflar arasındaki sözleşmenin, karşılıklı tekel hakkı içerdiği ve süreklilik arz ettiği,
b) Denkleştirme talebinin şartları bakımından, satıcının zarar etmesi şartlarının aranacağı, davacı satıcının, davalı sağlayıcıya yeni müşteriler kazandırdığının gösterir müşteri listesi sunulması ya da … ve … bölgeleri dahil davalı sağlayıcı müşterisi olmasına rağmen davacı satıcı ile çalışıldığı dönemde ilgili müşterilerden, enflasyondan bağımsız olarak daha fazla ciro elde ettiği müşterileri olduğunun tespit edilmesi için ciro bilgilerinin sunulması gerektiği,
c) Hesaplama bakımından, üst sınırın hesaplanabilmesi için, dosya içerisinde davacı satıcının sözleşme feshinden önceki 5 yıl içindeki cirosuna, ham karşılığın hesaplanabilmesi için davacı satıcının, davalı sağlayıcıya kazandırdığı yeni müşteri listesi ile, bu yeni Müşteri listesinden, sözleşmenin feshinden önceki 1 yıl içinde elde edilen gelirlerine rastlanılmadığından, üst sınır, ham karşılık, acentenin ücreti, kayma yüzdesi, faiz indirimi ve uygunluk denetimine ilişkin bir hesaplama yapılamadığı,
Nihayetinde mevcut dosya durumuna göre, tazminata yer olmadığı, yönünde görüş ve kanaat bildirdiği görüldü.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görüldü.
Davacı vekilinin 26/01/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Mahkememizin 27/01/2022 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verildiği, bilirkişi heyetinin 23/06/2022 tarihli ek raporunda sonuç ve özet olarak;
1.Kök raporda yer alan kanaatimizde herhangi bir değişiklik olmayıp, davalı tarafın sözleşmeyi 01.10.2015 tarihli sözleşmede yer alan fesih imkanına dayanarak sona erdirmesi nedeniyle sözleşmenin geçerli bir şekilde feshedildiği, sözleşmenin haksız feshedilmesi halinde davacı tarafın tazminat talep etme imkânına sahip olabileceği, dava konusu uyuşmazlıkta haksız feshin söz konusu olmaması nedeniyle takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacının tazminat talebine yer olmadığı,
2.Denkleştirme talebinin şartları bakımından, sözleşmenin sağlayıcının haklı sebeple feshi haricindeki bir nedenle sona ermesi, bu sona erme sebebiyle satıcının zarar etmesi şartlarının dava konusu olayda gerçekleştiği,
Davalı sağlayıcının zorunlu olmamasına rağmen ihtiyari olarak faaliyet konusunun değiştirdiğinin kabulü halinde, Mahkemece bu tercihin keyfi bulunarak denkleştirme talebine engel olmayacağının hakkaniyetli olacağına kanaat edilmesi durumunda, davacı açısından denkleştirme talebi şartlarının gerçekleşeceği, mevcut durumda kök rapordaki görüşlerimizle bağlı kalındığı, yönünde görüş ve kanaat bildirdiği görüldü.
Bilirkişi ek raporunun taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görüldü.
Davalı vekilinin 09/02/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesine karşı itiraz dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Davalı vekilinin 22/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı beyan dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Davacı vekilinin 19/07/2022 tarihli beyan dilekçesinin ve 13/07/2022 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı itiraz dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının UYAP sisteminden gönderilen bir suretinin dosyamız arasında olduğu görüldü.
GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan menfi ve müspet, manevi zararlar ile denkleştirme tazminat istemlerine ilişkindir.
Taraflar kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydı ile aralarındaki sözleşmenin hangi şartlarda feshedilebileceğini düzenleyebilirler. Dava konusu uyuşmazlıkta da taraflar sözleşmenin nasıl feshedileceğini sözleşme hükümleri ile belirlemiş oldukları görülmüştür.
Taraflar arasında dava dosyasında mevcut olan 10.12.2012 tarihli Ek Protokolün, 2.1. maddesinde; “ödeme planlarında belirlenen taksitlerden en sonuncusunun ödeme tarihinden itibaren 5 (beş) yıl süresince, Bayilik Sözleşmesi’ni tek taraflı olarak, haklı bir sebep olmaksızın fesih etmeyeceğini ve Ana Sözleşme eki Ek-1’deki bayilik bölgesini Bayi’nin gelir kaybına neden olacak biçimde değiştirmeyeceğini kabul ve beyan eder.” şeklinde hüküm yer almaktadır. Dava dosyasında mevcut olan 01.10.2015 tarihli sözleşmenin; madde 6 Süre: “İş bu sözleşme imzalandığı tarihten itibaren başlamak üzere, 5 yıllık süre için akd ve imza olunmuştur. Tarafların işbu sözleşmeden kaynaklanan hakları saklı kalmak üzere, sözleşmenin uzatılmasına tarafların yazılı mutabakatı ile karar verilmediği takdirde beş yılın sonunda herhangi bir ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın sözleşme sona erer”, madde 8 Fesih: 8.2 Şirket, 7 (Yedi) gün öncesinden yazılı olarak ihtar etmek kaydıyla dilediği zaman sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak fesih yetkisine de haizdir. Bu takdirde Bayi, sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca 30 (otuz) gün içinde Şirket ile hesap mutabakatı yapmak, aynı süre içinde gerek Şirket’e gerekse Son satıcılara olan borçlarını tasfiye etmekle yükümlüdür, madde 9.14. “İşbu sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihte, taraflar arasında varsa daha önce akdedilmiş olan bayilik sözleşmesi geçersiz hale gelecektir. Ancak işbu sözleşmenin imzalanmış olması, tarafların geçersiz kılınan sözleşmeden kaynaklanan hak ve alacaklarını ortadan kaldırmayacağı gibi, Bayi’nin varsa Şirket’e olan borçlarının, yenilenmesi veya ertelenmesi anlamına da gelmez.” hükümleri yer almaktadır.
01.10.2015 tarihli sözleşmede ise şirkete, yedi gün öncesinde bildirmesi kaydıyla sözleşmeyi feshedebilme imkânı tanınmıştır. Bu nedenle 10.12.2012 tarihli protokolde yer alan hükümle çatışma hali söz konusu olmakla birlikte 01.10.2015 tarihli sözleşmenin 9.14 maddesinde “İşbu sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihte, taraflar arasında varsa daha önce akdedilmiş olan bayilik sözleşmesi geçersiz hale gelecektir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme dayalı olarak davalının 01.10.2015 tarihli sözleşmeye dayanarak sözleşmeyi feshedebilme imkanının bulunduğunun kabulü gerektiği anlaşılmıştır.Buna göre taraflar arasındaki 01.10.2015 tarihli sözleşmede davalı şirkete, yedi gün öncesinde bildirmesi kaydıyla sözleşmeyi feshedebilme imkanı tanınmış olup davalı şirket tarafından davacı adına gönderilen …. Noterliği 28.11.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile 01.10.2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi’nin ve tüm eklerinin işbu ihtarnamemizin muhataba tebliğinden itibaren en geç 30 gün sonra feshedileceği bildirildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 18/2. (mülga 6762 sayılı TTK’nın 20/II.) maddesine göre her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu ilke sözleşmenin imzası, ifası ve feshi aşamalarının hepsinde gözetilmesi gereken ilke olması nedeniyle davalılar tarafından , sözleşmenin davacı aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden tacir davacının sözleşme serbestisi ilkesi ile sözleşme hükmü nazara alındığında tazminat, bedel vb. herhangi bir talepte bulunamayacağı belirtilmiş ise de, imzalanmış sözleşmenin yürütümü sırasında da hukukun genel ilkelerinden olan TMK’nın 2. maddesi gereğince de, hak ve borçların kullanımı ve ifasında da iyiniyet kurallarına uyulması gerekmektedir. Bir hakkın sırf başkasını zarara sokacak şekilde kötüye kullanılmasını kanun himaye etmeyeceği uyuşmazlık konusu sözleşme hükmü bu açıdan değerlendirildiğinde bu sözleşme maddesinin davalı tarafa keyfi olarak nitelendirilebilecek mutlak bir hak bahşetmediğinin kabulü gerektiği ( T.C. YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2017/755 esas 2019/116 karar sayılı vb. ilamlar) buna göre davalının savunmaları da nazara alınarak, sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı yönünde MK’nın 2. maddesi kapsamında mahkememizce değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılarak; Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında bayilik sözleşmesi akdedildiği, davalı, 01.10.2015 tarihli sözleşmeye dayanarak sözleşmeyi olağan fesih yolu ile feshederek ileriye etkili olarak sözleşme ilişkisini sona erdirdiği ,feshin sözleşmeye uygun olarak önceden ihbar edildiği anlaşılmış olup; somut olayda davalı tarafından sözleşmenin feshine yönelik mahkememize sunulan 18.02.2020 tarihli cevap dilekçesindeki savunmaları gözetildiğinde; davalı şirketin gazete, dergi, kitap gibi süreli ve süresiz yayınlar ile, bazı yayın dışı ürünlerin (“medya dışı ürün” olarak isimlendirilen, kağıt mendil, çakmak, pil gibi gündelik ihtiyaç malzemeleri) dağıtımı ve digital kontör satışı işleri ile iştigal eden bir şirket iken, 28/09/2018 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan karar doğrultusunda, faaliyet konusunu değiştirdiği ve dağıtım işinden tamamen çıktığı alınan bu karar sebebiyle, davacının da aralarında olduğu 164 bayi, 149 yayınevi, 127 nakliyeci, 46 Medya dışı ürün tedarikçisi ile imzalanan sözleşmelerini ve bunların dışında da başkaca sözleşmeleri fesih ettiği anlaşılmış akabinde davalı şirketin dağıtım işinden tamamen çıkmasından sonra ünvanının ve faaliyet konularının değiştirildiği ve ana sözleşmenin ilan edildiği dosya arasında bulunan 12.10.2018 tarihli ticaret sicil gazetesi suretinden anlaşılmış olup yine davalı savunmasında şirketin faaliyet konusunun keyfi olarak değiştirilmediği internet oratmının daha çok kişi tarafından ve daha yaygın olarak kullanılır hale gelmesiyle, yazılı basının son yıllarda büyük tiraj kaybı yaşadığı ve 2015 yılında davalı şirketin dağıtılan gazete ve dergilerin aylık ortalama 89,5 milyon net satış adeti varken bu adet, 2016 yılında 61,6 milyon adete, 2017 yılında 42,5 milyon adete ve 2018 yılında 34,4 milyon adete düşmüş olup, 4 yılda yaklaşık 62’lik bir satış kaybı yaşandığını Tirajların düşmesi ile birlikte, satış üzerinden komisyon alarak kazancını oluşturan davalı şirketin karları da aynı hızla düştüğünü ve bu nedenlerle dağıtım işinden çıkma kararı almak zorunda kaldığını ve dağıtım faaliyetine son verdiğini ve bu sebebe dayanarak yine sözleşmede belirlenen usule de uygun biçimde, sözleşmeyi fesih ettiğini bildirmiş olup buna göre ticari ve ekonomik sebeplerle meydana gelen hal sebebiyle feshin gerçekleştiği iddialarının gerek dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile delillerin incelenmesi gerekse ileri sürülen iddiaların mahkememizce haklı fesih sebebi olarak kabulünün gerektiği kanaatine varıldığından Davalı tarafın sözleşmeyi, 01.10.2015 tarihli sözleşmede yer alan fesih imkanına dayanarak sona erdirmesi nedeniyle sözleşmenin geçerli bir şekilde feshedildiği, dürüstlük kurallarına aykırılık olmadığı davacının talebinde haksız olduğu ve haklı fesih söz konusu olduğu kanaatine varılmakla; davacının tazminat talebine yer olmadığı anlaşılmakla; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HUAK 18/A-(13) ”Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır. (…)” ” ve (14). Fıkrası: ” Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2019/12332 sayılı dosyasından arabulucuya 1.320,00-TL tarife bedeli üzerinden ödeme yapıldığı tespit edilerek her iki tarafın arabuluculuk ilk oturumuna katıldıkları ve davanın reddine karar verildiği gözetilerek; davacı aleyhine arabulucuk ücretine hükmedilmesi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin yatırılan 1.776,06 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 1.695,30-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 19,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 16.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
7-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/09/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza