Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/566 E. 2022/368 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/566 Esas
KARAR NO : 2022/368
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2017
KARAR TARİHİ : 16/05/2022

Dava dosyası …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarih 2017/… Esas 2019/… Karar sayılı yetkisizlik kararı ile Mahkememize tevzi olmuş, esasın yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır. Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Sigorta olarak 10.05.2013 tarihinde davalı şirket ile
acentesi olarak faaliyete başladığını, daha sonra Limited Şirkete geçen ve … Ltd. Şti. ünvanı ile 2016 yılının aralık ayında … acente kodu ile
faaliyetine devam ettiğini, müvekkilinin acenteliğin tesisinden itibaren davalı şirket nam ve hesabına poliçelerin tanziminde aracılık yaptığını ve acente komisyonlarını almaya hak kazandığını, davalı şirketin … Noterliği’nin 06.07.2017 tarih ve … Yevmiye numaralı fesihname ile sözleşmeyi üç ay sonra etkisini doğuracak şekilde tek taraflı olarak fesih ettiğini,
davalı şirketin fesih gerekçesi sunmadığını ve tek taraflı ani olarak fesih yapılmış olması
nedeniyle müvekkilinin gelen poliçeleri yenileyemediğini ve zarara uğradığını, tek taraflı
feshin haksız olması nedeniyle müvekkilinin denkleştirme tazminatı istem hakkı doğduğunu,
açıklanan nedenlerle şimdilik 10.000,00 TL acenteliğin ani ve haksız feshinden dolayı
denkleştirme tazminatının acenteliğin feshi tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 10.05.2013 tarihinde Acentelik Sözleşmesi akdedilmiş
olduğunu ancak bir yılın sonunda feshedilmediğinden belirsiz süreli sözleşme haline
geldiğini, TTK 121/1 m. uyarınca belirsiz süreli acente sözleşmesini taraflardan her biri üç
ay önceden ihbarda bulunmak şartı ile fesih edebildiğini,
müvekkilinin, şirket uygulaması gereği almış olduğu karar neticesinde davacı yanın
acentelik sözleşmesini 3 ay sonra etkisinin doğurmak üzere feshettiğini, müvekkili şirketin
ihbar süresine uygun olarak fesih yaptığını, bu doğrultuda salt acentenin kusursuz olmasının sözleşmenin devamı için yeterli olmadığını, acentenin denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için sözleşmenin sigorta şirketi
tarafından haksız feshedilmesi, sözleşmenin fesih edilmesinden sonra acentenin
potföyünden sigorta şirketinin önemli menfaatler elde etmesi, acentenin ücret kaybına
uğraması ve denkleştirmenin hakkaniyete uygun olması ve sözleşmenin feshinde acentenin
kususuz olması gerektiğini, müvekkili şirketin sözleşmeyi ihbar süresine uyarak sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle
denkleştirme tazminatı ve diğer unsurların gerçekleşmediğini, açıklanan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana
tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
10/05/2013 tarihli taraflar arasında imzalanan Sigorta Poliçe Prim Tahsilatlarının Banka Kartları ve Kredi Kartları İle Yapılmasına İlişkin Sözleşme, … Noterliği 06/07/2017 Tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi, Sigorta Komisyon Gider Belgeleri, Fesih tarihinden sonra acentenin prim üretim ve iptal raporlarının bir örneğinin dosya arasında olduğu görüldü.
12/10/2020 tarihli celsenin 6 numaralı ara kararı uyarınca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, tarafların ticari kayıtları, dosyaya sunulan deliller bir arada değerlendirilmek suretiyle; dosyanın Mali Müşavir, Borçlar Hukukçusu ve bir sigortacı bilirkişiden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi ile rapor alınmasına karar verilmiş, 03/02/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç ve özetle; “İncelenen davacı şirkete ait Defteri Kebirin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde
yaptırıldığına ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığına, incelenen davalı şirkete ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde
yaptırıldığına ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığına, davacı şirketin ve selefi ortağının 2013-2017 yılları arasında davalı sigorta şirketinin acentesi
olarak faaliyet gösterdiklerine, belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin sigorta şirketi
tarafından TTK.m.121/1’deki 3 aylık fesih öneline uyularak olağan fesih yoluyla
feshedildiğine, fesih ihtarında ve davada, acentelik sözleşmesinin feshi yönünden acenteye bir kusur izafe
edilmediğinden ve TTK.m.122’de sayılan diğer koşullar sağlandığından acentenin
denkleştirme tazminatına hak kazanacağına, acentenin 5 yıllık prim kazancı ve bunun bir yıllık ortalaması esasa alınarak hesaplanan
denkleştirme ödemesinin 99.099,90 TL olacağına…” ilişkin görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
17/02/2021 tarihli ara karar ile davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmek üzere dosyanın ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine gönderilmesine karar verilmiş, bilirkişi heyetince düzenlenen 02/07/2021 tarihli ek ön rapor ile dosyada mevcut eksiklikler belirtilmiş, bilirkişi ek ön raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 13/08/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna itirazlarını ve davacının davalı adına düzenlediği ve sonraki dönemde yenilenen ve yenilenmeyen poliçe listelerini dosyaya ibraz etmiştir. Davacı vekili de 06/09/2021 tarihli dilekçesinde bilirkişi raporuna beyanda bulunmuştur.
15/11/2021 tarihli celsede 02/07/2021 tarihli bilirkişi heyet ek ön raporunun sonuç ve kanaat kısmında 4. maddede belirtilen eksikliklerin dosyaya sunulduğu, bu haliyle bilirkişi heyetinden ikinci ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti 03/03/2022 tarihli 2. Ek raporunda; “Dosyaya sunulan poliçe listesine göre, davacı acentenin davalı sigorta şirketine
kazandırdığı yeni müşterilerin çok büyük bir kısmının fesihten sonra davalı sigorta şirketi ile
çalışmaya devam etmedikleri, devam eden %2,3 oranına tekabül eden müşteri sayısının ve
bunlardan sağlanacak kazancın, TTK.m.122/1-a gereğince acentenin denkleştirme isteminin
koşullarından, “yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli
menfaatler elde etme” koşulunu sağlamayacağı …” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 21/03/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna itirazlarını dosyaya ibraz etmiştir. Davacı vekili de 19/03/2022 tarihli dilekçesinde bilirkişi raporuna itirazda bulunmuştur.
GEREKÇE:
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediği, bu bağlamda davacının denkleştirme tazminatı talep edip edemeyeceği, edebilecek ise miktarının belirlenmesi noktasındadır.
Davacı, haksız fesih nedeniyle portföy tazminatı talep etmektedir. Davacı yanın talep ettiği portföy tazminatı talebi TTK’nın 122(1) – a – c maddeleri ve (2) maddesine dayanmaktadır. Taraflar arasında 10/05/2013 tarihli acentelik sözleşmesinin düzenlendiği, davalı tarafından sözleşmenin 22.maddesi ve TTK 121 uyarınca tek taraflı olarak ve ihbar tarihinden itibaren 3 ay sonra etkisini doğuracak şekilde feshedildiği ve davacının azledildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme süresize döndüğü anlaşılmaktadır.
Portföy tazminatı acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayreti ile yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanması nedeni ile uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 Sayılı TTK’nın 122. maddesi ile 5684 Sayılı Sigorta Kanunun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
TTK’nın 121(1) maddede belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesinin, taraflardan her birinin üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği, ancak sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile, haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı tarafın sözleşmeyi üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshettiğini anlaşılmıştır.
Acentenin denkleştirme bedeline hak kazanabilmesi için “sözleşmenin denkleştirme talebine imkan verecek biçimde sona ermesi”, “acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde etmesi”, “acentenin ücret kaybına uğraması” ve “denkleştirme bedeli ödenmesinin hakkaniyete uygun olması” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Denkleştirme talebi için kanunun aradığı bu şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin pekiştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle davalının önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerinde iken davalı da denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır.
Somut olaydaki acentelik sözleşmesinin TK 121/1-c.l kapsamında sona erdirilmesi, denkleştirme talebine imkân veren bir sona erme hâlidir ve bu bakımdan denkleştirme bedeli için aranan ilk şartı sağlar.
Denkleştirme bedelinin ikinci koşulu, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde etmesidir. [SigK 23/16; TK 122/(l)-a]
Yeni müşteri, acentenin sözleşme süresi içindeki faaliyetleri (aracılık veya sözleşme yapması) neticesinde, davalıya doğrudan veya dolayısıyla (temsilci aracılığıyla) bağlanan müşterileri ifade eder. Öte yandan acentenin eski/mevcut müşterilerle olan ilişkileri önemli ölçüde genişletmesi de “yeni müşteri” kapsamında değerlendirilmektedir.
Yeni müşterinin denkleştirme bedelinde bir unsur olarak kabulü, bu ilişkinin sürekli olmasına yani sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra da davalı tarafından müşteriden menfaat sağlanmasına bağlıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; mahkememizce bilimsel içeriğe sahip denetime elverişli olduğu anlaşılan bilirkişi heyet incelemesi ile davacı tarafından dosyaya sunulan poliçe listesine göre; sözleşme fesih tarihi olan
25.10.2017 tarihi itibariyle 2331 adet poliçenin yenilenmediği, poliçelerden 520 adedinin iptal
edildiği ve devam eden 56 poliçenin yenilendiği, bu poliçelerin 46 adedinin Zorunlu Mali
mesuliyet sigortası, 4 adedi Kasko poliçesi ve 6 adedinin ise sağlık sigortası olduğu, toplam 2387 adet poliçeden sadece % 2,3 oranına denk gelen 56 adet adet poliçenin davalı şirket ile çalışmaya devam ettiği tespit edilmiştir. Buna göre davalı sigorta şirketinin fesihten sonra önemli menfaat elde etmediği, TTK.m.122/1-a gereğince acentenin denkleştirme isteminin koşulunu sağlamayacağı
ve bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin yatırılan 170,78.-TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 90,08.-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-5.100,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır