Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/502 E. 2021/274 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/502 Esas
KARAR NO : 2021/274
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 27/06/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
TALEP; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin Suudi Arabistan vatandaşı olduğunu, turistik amaçlı olarak birkaç kez İstanbul’a geldiğini, Türkiye’ye geldiklerinde kalacakları bir evleri olsun diye davalı şirketten 2 ayrı taşınmaz satın aldıklarını, davalı şirketin satış sürecinde müvekkilinin sahibi olduğu … adlı tüzel kişiliği üzerinden işlemlerin yapıldığını, müvekkilinin yabancı yatırımcı olduğunu, bedellerinin tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, 6 kasım 2015 tarihli sözleşmeyi satıcı tarafın temerrüde düşmesi ve yükümlülüklerini ifa etmemesi nedeniyle haklı nedenle feshettiğini beyanla ödediği toplam 1.713,295,00 USD’nin yabancı para olarak ve yasal faizi ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı taraf, taraflar arasında akdedilen Konut Satım Sözleşmesi’nin geçersiz olduğunu haksız ve dürüstlük kuralına açıkça aykırı olarak ileri sürdüğünü, müvekkili şirketin kendi edimini yerine getirdiğini, davacı tarafın sözleşme kapsamında ödemelerini yaptığını, taraflarca yükümlülüklerin ifa edildiğini ve bu süreçte davacı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamış olduğunu, her iki tarafın da edimlerini yerine getirmesine ve inşaatların büyük ölçüde tamamlanmasına müteakip davacı tarafın geçersizliği iddia etmesinin kötü niyetli ve dürüstlükten uzak bir talep olduğunun aşikar olduğunu, iyiniyetli olan müvekkilinin bugüne kadar taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca edimini ifa etmekte olup; davacı tarafı hiçbir aşamada mağdur etmeden her aşamada bilgilendirerek sözleşmeye uygun hareket ettiğini, davalı tarafın hiçbir aşamada mağdur etmeden her aşamada bilgilendirerek sözleşmeye uygun hareket ettiğini, davacı tarafın da sözleşme kapsamında ödemesini yerine getirdiğini ve projenin her aşamasında muvafakati olduğunu açıkça gösterdiğini belirterek açıklanan nedenler ile fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
…. Tüketici Mahkemesi’ nin 2019/… esas, 2019/… karar sayılı kararı ile yapılan işlemin tüketici işlemi olmadığından, davacının yabancı yatırımcı olduğundan ve tacir olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava: Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin haklı nedenle feshi iddiasına dayalı ödenen bedellerin iadesine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin 2021/51 esas, 2021 K; 2021/353 esas, 2021/382 K ; 2019/1421 esas, 2019/1404 K sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır.
Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.
Diğer taraftan, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.maddesinde 4822 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle “konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da açıkça mal kavramı içine alınarak Kanunun koruma kapsamına dahil edilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1 .maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmış; ” Kapsam” başlıklı 2. maddesinde de aynen; “Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir.
Yine aynı Kanunun ‘Tanımlar” başlıklı 4822 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin (e i bendinde tüketicinin, “bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi” ; (h) bendinde Tüketici işleminin, “mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi”, (f) bendinde satıcının, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri”; (c) bendinde ise malın, “Alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallan ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi mallar” ifade edeceği belirtilmiştir. 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir.
Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.
4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/c maddesinin kapsamına alındığından, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Her ne kadar davanın her iki tarafı da ticaret şirketi ise de ; bir işin ticari iş olmasının bu konudaki uyuşmazlığın da ticaret mahkemesinde görülmesine yeterli olmadığı, dava konusu taşınmazın niteliğinin konut olduğu ve iki adet konut satışına ilişkin sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın dava edildiği, davacının taşınmazları satın alma amacının dosyadaki beyanından da anlaşılacağı üzere, konut olarak kullanmak olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşme incelendiğinde de sözleşmenin konut satışına ilişkin olduğu, taşınmaz vaziyet planları incelendiğinde taşınmazların konut özelliği bulunduğu anlaşılmakla tüketici mahkemelerinin görevli olduğu kanaatiyle mahkememizin karşı görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin karşı görevsizliğine dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle REDDİNE, İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNUN tespiti ile görevsizlik kararın yasa yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde merci tayini bakımından dosyanın HMK 21/c maddesi gereğince 5235 sayılı yasanın 36/2 maddesi gereğince … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesine gönderilmesini,
2- Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/03/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır