Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/416 E. 2020/211 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/416
KARAR NO : 2020/211

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/07/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2020

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememizde açılan davanın yapılan açık yargılamaları neticesinde,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ün davalı borçlu şirketlerin ayrı ayrı %40 hisseli ortağı olduğunu, …’de ikamet etmesi sebebi ile kendisi temsilen kardeşi ve aynı zamanda şirket çalışanı da olan yine dava dışı …’ü vekil tayin ettiğini, müvekkillerinin … ve …’ün ise …’ün ablası ve annesi olduklarını, davalı şirketlere ilişkin işlerin yürütülmesi ve nakit sıkışıklığının giderilmesi anlamında müvekkilleri ile davalıların arasındaki oluşan anlaşma ve güven ilişkisi gereği acil ihtiyaçların giderilmesi için ödünç tutarların gönderildiğini, kullanılan ilgili meblağların bir müddet sonra müvekkillerine iade edildiğini, müvekillerine ait banka hesap ekstreleri incelendiğinde de taraflar arasında sözlü ve karşılıklı güvene dayanan bir anlaşma olduğunun görüleceğini, bunlara ek olarak taraflar arasında tüketim ödüncü sözleşmesinin kurulması, sözleşmenin serbestisinin bir sonucu olarak bir ekle de bağlı bulunmadığını, bu ödünç verme ilişkisi neticesinde şirket çalışanı olan … tarafından virman talimatı ile çekilen bu meblağların hesap hareketlerinde de görüleceği üzere belli bir süre içerisinde alma-iade etme şeklinde devam ettiğini, 31/05/2017 tarihinde müvekkilinin hesabından gönderilen ve müvekkiline ait olan 140.000,00.-TL’nin iade edilmediğini, … 12.Noterliği’nin … Tarihli ve … Yevmiye nolu ihtarnameler gönderildiğini, ihtara rağmen paranın ödenmemesi nedeni ile … 6. İcra Müdürlüğü’nün … Takip sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalıların yapmış olduğu itiraz sonucu takibin durduğunu, davalıların yapmış olduğu itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davalıların yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; tarafların tacir olmaması sebebiyle ticari niteliği bulunmayan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemelerince görüleceğinden bahisle davanın görev nedeniyle usulden reddini, davaya konu ilamsız icra takibinin yetkili icra dairesinden yapılmamış olması nedeniyle davanın reddini, müvekkilinin davanın açıldığı tarihte yerleşim yerinin Adana olması sebebiyle yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle davanın yetkisizlik nedeniyle reddini ve davanın esastan reddini savunmuştur.
Davalı şirketler vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların müvekkili şirketin işlerinin görülmesi ve nakit sıkışıklığının giderilmesi amacı ile oluşan güven ilişkisine dayanarak müvekkili şirkete kullanılmak üzere ödünç tutarlar gönderdiğini, bu tutarların şirket çalışanı … tarafından 31/05/2017 tarihinde virman talimatı ile çekildiğini, çekilen tutarların iade edilmediğini gerekçe göstererek bu dava açılmışsa da davacılar tarafından ikame olunan davanın banka ekstreleri incelendiğini, müvekkili hesabına gönderilmediğini, ayrıca müvekkili şirketlerin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yerinin … ili olduğunu, hesap sahibi davacı …’ün dosyaya ibraz edilen arabuluculuk tutanağından da anlaşılacağı üzere, takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yerinin … ili olduğunu, diğer yandan davacı …’ün hesap sahibi olmaması ve tüm dosya kapsamı itibari ile aktif dava ehliyeti bulunmaması sebebi ile yetkili icra dairesinin belirlenmesinde bu kişinin adresinin de dikkate alınmaması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle icra takibinde yetkili icra dairelerinin … İcra Müdürlükleri olduğundan davanın usulden reddini, esasa ilişkin de pasif husumet yokluğu sebebi ile davanın reddini %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki karz ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı tayini istemine ilişkindir.
Davaya dayanak teşkil eden … 6. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası incelendiğinde; davacıların 140.000,00-TL asıl alacağın tahsili amacıyla davalılara karşı ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin usulune uygun tebliği üzerine davalılar tarafından süresi içinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği bu nedenle takibin durdurulduğu ve davacının İİK 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde takibin devamını sağlamak amacıyla bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı konusunda çekişme bulunmaktadır.
Yetkili icra dairesinde takip yapılması, itirazın iptali davasının koşullarından biridir. Borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğine göre, mahkemece, borçlunun icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelenmelidir. (HGK 20.03.2002 tarih, 13/241-208 sayılı kararı) Zira; itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra dairesinde geçerli bir takibin yapılmış olması şartına bağlıdır.
İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, HMK’nın yetkiye dair hükümleri icra takipleri hakkında kıyas yoluyla uygulanır.
Yukarıda açıklandığı üzere; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410-471 sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur. Mahkeme bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. Yine, mahkemenin açıklanan yönde yapacağı inceleme ve değerlendirme bakımından kendi yetkisine yönelik bir itiraz bulunup bulunmaması da önem taşımaz. Kısaca, itirazın iptali davasını gören mahkeme, kendi yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, öncelikle icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı incelemek ve sonuçlandırmak zorundadır.
Somut olayda; borçlular hakkında başlatılan ilamsız takibe karşı borçlunun, süresi içinde ve usulüne uygun olarak icra dairesinin yetkisine ve borca itirazda bulunduğu, bunun üzerine alacaklı tarafından süresinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre de, borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi halinde, mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tespit etmesi halinde, borcun esasına ilişkin itirazın incelemesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek itirazın iptali davasının da HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermesi gerekmektedir.
İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olan davalardandır. Bu davalar yönünden, yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibinin bulunması dava şartlarındandır. İcra takibinde yetki kurallarının düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinin birinci fıkrasında bulunan “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.” hükmü gereğince, takibin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığı konusunda da HMK’nın ilgili hükümlerine başvurulacaktır.
HMK.nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Davacı, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde takip başlatıp, dava açabilir. Aynı Kanun’un 10. maddesinde, sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiş olup, sözü edilen bu düzenleme de özel yetkiye ilişkindir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Aynı şekilde alacaklı da, genel veya özel yetkili icra müdürlüğünde takip başlatabilir. Öte yandan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinin 1. fıkrasına göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip başlatıp, dava açabilir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa;
Davacı, karz ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için İstanbul İcra Müdürlüğünde takip başlatmıştır.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda ve UYAP’tan temin edilen mernis kayıtlarına göre davalıların ikamet adreslerinin Adana olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan yasal düzenlemeler ve müzekkere yazılan kurumların cevabi yazıları birlikte değerlendirildiğinde; davalıların …’da ikamet ettiği dikkate alındığında, davacıların karz ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla İstanbul’da takip başlattığı görülmektedir. İtirazın iptali davalarında, yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartıdır. O halde davacıların yetkisiz icra müdürlüğü olan …’da icra takibi başlatması ve borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi karşısında, (Yargıtay 19.H.D. 2016/7523 E. 2017/3299 K. 25/04/2017 t.) itirazın iptâli davasında öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın ön sorun olarak incelenip sonuçlandırılması gerektiğinden, yetkili icra dairesinde takip yapılmaması sebebiyle davanın HMK m.114 kapsamında dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın USULDEN REDDİNE,
Karar tarihi itibariyle 54,40.-TL red karar harcının peşin yatırılan 1.690,85.-TL harçtan mahsubuna artan 1.636,45.-TL nisbi harcın davacı tarafa iadesine,
Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalılar … LTD.ŞTİ ve … TİC.LTD.ŞTİ. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

İade Harç ; 1.636,45.-TL