Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/318 E. 2021/541 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/318 Esas
KARAR NO : 2021/541
DAVA :Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 17/06/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davalı şirketin toplamda %49 ortağı olup, iptale tabi 15.04.2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısına söz konusu Genel Kurul Toplantısı, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/… E. – 2019/… K sayılı 05.02.2019 tarihli kararı ile yetkilendirilen kayyum …’nın daveti üzerine “Şirket ana sözleşmesinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla düzenlenen ana sözleşme değişikliğinin karara bağlanması” gündemiyle yapıldığını, belirtilen toplantının gündemi olan ana sözleşme değişikliğinin, eski ve yeni halinin, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 27.03.2019 tarihli … sayılı nüshasının … no.lu sayfalarında yayınlandığını, 15.04.2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında toplantı tutanağı eki olan ana sözleşme değişikliğinin yeni şekli, genel kurul divan başkanı Sn. … ve katip Sn. … tarafından imza altına alınarak ıslak imzalı birer nüshasının taraflarına ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne teslim edilmek üzere, kayyum Sn. …’ya teslim edildiğini, belirtilen toplantıya ilişkin evrak setinin herhangi bir usulsüzlüğü önlemek amacıyla, müvekkillerinden … tarafından dilekçe (Ek-6) ekinde …ne sunulduğunu, divan Heyeti tarafından 22.04.2019 tarafından …ne tescil için gönderilen evrak setinin 26.04.2019 tarihinde iade edilmiş olup, bu hususun … ‘nun 30.04.2109 tarihli evrakıyla (Ek-7) açıkça ortaya çıktığını, aynı zamanda şirketin diğer ortaklarından olan …’e müvekkili … tarafından defalarca talep edilip bildirilmesine rağmen, şirketin Ortaklar Pay Defteri, Yönetim Kurulu Karar Defteri ve Genel Kurul Müzakere Defterinin müvekkillerinin incelemesine açılmadığını, işbu dava konusu genel kurul toplantı tutanağının yer alacağı defterin de, toplantıdan iki gün sonra, yeni baştan notere tasdik ettirilen yeni bir genel kurul toplantı ve müzakere defteri olduğunun anlaşıldığını, esasen müvekkillerinden …’in kız kardeşi olan …’in babaları, muris …’in hayatta olduğu dönemden itibaren, şirketi ve babalarını zarara uğratıcı davranışlarının uzantısı olarak bugün tüm bu husumetin müvekkillerine ve ailesine zarar verici, haklarını kullanmalarını önleyici yöntemlerle devam ettiğini, haksız ve hukuksuz bir şekilde tek başına imza yetkilisi olmaya çalışan …’in, müvekkiline karşı hakaretlerinin, bu konuda yapılan şikayetlerin ve/veya genel kurul tutanakları ile ilgili yapmış olduğu usulsüzlüklerin, hukukun cezai alanına gören yaptırımları doğurmasının kendisi açısından caydırıcı bir özellik taşımaya yetmediğini, belirtilen genel kurul tutanağının ana sözleşmenin hükümet komiseri katılımıyla yapılması gereken ana sözleşme değişikliğinin, hükümet komiseri olmaksızın yapılmış olması dolayısıyla …nde kabul görmemiş olması nedeniyle toplantı Divan Heyeti’nin esasen yapılan toplantıdaki oluşturulan evrakı çıkararak yerine hiç yapılmamış bir toplantıyı sanki yapılmışçasına, yeniden düzmece evrak (Ek-8) tanzim ederek, … Noterliği’nin 02.05.2019 tarih … yevmiye numarasıyla 15.04.2019 tarihli olarak tasdikleterek, … ‘na ibraz ederek tescil ve ilan edilmesini sağladıklarını, tescil ve ilanı yapılan’ yeni metin ile ilgili esasen ortada bir toplantı bulunmadığını, yapılmış olan toplantının evrakının da onlarca Ticaret Siciline tescil ettirilen evrak olmadığını, söz konusu genel kurul toplantısı akabinde Yönetim Kurulunun müvekkili … dışındaki üyelerinin … ve …’in birlikte katılımı ile yapılan 15.05.2019 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile müvekkili …’in temsil yetkisini kaldırdığını, şirketin telafisi mümkün olmayacak zararlara uğramasının an meselesi olduğunu ifade ederek davalı şirketin 15/04/2019 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline, davalı şirketin 15/05/2019 tarihli yönetim kurulu kararının iptaline, şirketin yönetimini tek başına ele geçirmeye çalışan karşı tarafın , şirketin mal varlığını kötü niyetle ve kolayca elden çıkarmaya çalışacağı ve müvekkilinin diğer paydaşları zarara uğratma kastıyla hareket etmekte olduğu anlaşıldığından, ivedilikle tedbir kararı verilmesine, şirkete kayyum tayin edilerek şirketin ortaklarının ve alacaklarının zarara uğratılmasının önlenilmesine, yargılama harç ve gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde gerçeğe aykırı bir çok beyan ve iddia bulunmakta olup, özellikle şirket yönetim kurulu Başkanı … ile ilgili iddiaların tamamının yalan ve yanlış olduğunu, 6 yıldan bu yana şirket yönetim kurulu üyesi olan ve her işlemde imzası şart yetkili olarak görev yapan …’in, şirket yönetim kurulu başkanı … ile ilgili olarak, şirketi ve babalarını zarara uğratan davranışlarda bulunduğunu iddia etmesinin doğru olmadığını, şirket kurucusu baba …’e zarar vermek bir yana, ona huzurlu bir ölümü bile çok gören, hastanede ölümü bekleyen babayı, o da kerhen bir kez ziyaret edebilen ve babanın vefatının ertesi günü cenazenin kaldırılması akabinde hayatına kaldığı yerden devam edenin …’den başkası olmadığını, anne …’ in tüm bu hususların şahidi olduğunu, oğlu ve torunlarının (davacılar) vefasızlığı ve acımasızlığının onu üzdüğünü, ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… E. sayılı dosyasına bizzat el yazısı ile bir dilekçe yazıp ve adeta içini döktüğünü, … ve …’in annesi ve aynı zamanda şirket yönetim kurulu üyesi olan …’in, ailenin geçmişi ve oğlu …’in süreç içindeki tavrını, aile ile ilişkisini adeta içini dökerek anlattığı beyanının her şeyi açıklamadığını, …’in yukarıdaki beyanında belirttiği cok sayıdaki taşınmazın yakın zamanda bir miras davasına konu edilebilir korkusu ile … tarafından elden çıkarıldığını, diğer taraftan hiçbir faaliyeti olmayan şirkete oğlu …’i gayri resmi sıfatla müdür olarak işe alan ve her ay 5.000,00.-TL. civarı bir maaşı ödeyenin de …’in kendisi olduğunu, davanın açılmasının sebebinin de …’in iş akdinin feshedilmiş olması olduğunu, …’ in, 7-8 yıldan bu yana hiçbir faaliyeti olmayan ve sürekli şekilde zarar eden şirketteki temsil yetkisini kötüye kullandığını, kendisinin halen yönetim kurulu üyesi olduğunu, davacıların delil olarak dayandıkları iki adet ceza dosyasının … ve eşinin bu mesajlara dayalı olarak hakaret iddiası ile yaptıkları şikayetlere ilişkin olup, huzurdaki dava ile ilgileri olmamasına rağmen ibretlik olduğundan söz konusu dosyaların celp ve incelenmelerini istediklerini, müvekkili şirketin, 1995 yılında … tarafından kurulduğunu, süreç içinde olağanüstü çabası ile belirli seviyelere getirilmiş bir şirket olduğunu, fakat aile arasındaki uyuşmazlıklar nedeniyle şirketin 2009 yılından itibaren faaliyetlerinin yavaşlattığını, bir süre sonra da tamamen gayrı faal hale geldiğini, hiçbir faaliyeti olmayan şirketin tasfiye edilmesini, nitekim şirketin ortaklı olan arsasına talip olan alıcılarla görüşülmesi gerektiğini defalarca iletmişlerse de …’ in buna kulak asmadığını, davacılardan …’ in şirkette sahip olduğu imza yetkisini sürekli şekilde kötüye kullandığını, 2018 yılının Ekim ayı başında …’ in arkadaşı … ‘ın şirketi kareks polimer şirketine 750.000.-tl. tutarlı bir teminat mektubu gerektiğini, müvekkili … a.s/nin banka hesaplarındaki tutarların bunun için rehin edilmesini istediğini, …’in bu isteği reddedildiğinde annesi ve kız kardeşi olan diğer yönetim kurulu üyelerini tehdit ettiğini, yapılan oylamada ana sözleşmenin değişik maddeleri davacıların menfi oylarına karşılık oy çokluğu ile kabul edildiğini, davacıların bu kez mahkemede açtıkları dava ile genel kurul toplantı tutanağında usulsüzlük yapıldığını, genel kurulca alınmayan karann tescil ve ilan edildiğini, hiç yapılmayan bir toplantıya ait tutanağın sicile verildiğini iddia ettiklerini, …. Asliye Ticaret Mahkemesince atanan genel kurul kayyımı tarafından ilan edilen günde tüm ortakların şirket merkezinde toplanmış ve gündem maddelerini müzakere ettiklerini, davacıların burada sadece ana sözleşmenin eski 11. maddesinin aynen kalmasını ve değiştirilmemesini, 10.maddedeki düzenlemenin bunu sağlayacak şekilde değiştirilmesi halinde kendilerinin diğer değişiklikleri kabul ettiklerini beyan ettiklerini ve buna ilişkin müşterek muhalefet şerhlerini de sunduklarını, toplantı gündemindeki hususlann müzakere edilmesi ve karara bağlanması sonrasında toplantının sona erdiğini, toplantı tutanağının, diğer belgelerle birlikte tescil için … ‘ne sunulduğunu, Sicil Müdürlüğü tarafından yapılan incelemede amaç ve konu maddesinde değişiklik olduğu ve bu değişikliğin tescilinin mümkün bulunmadığının bildirildiğini, şirket personeli tarafından Sicil müdürlüğüne amaç ve konu maddesinin değiştirilmediği, buna ihtiyaç da olmadığı, eski metnin yeni metne aktarılması aşamasında kopyala/yapıştır işlemi esnasında eski metindeki bir kısım bentlerin atlanmış olabileceği söylenildiğini ve Müdürlükçe amaç ve konu maddesinde değişiklik istenmiyorsa buna göre düzeltme yapıldığında tescil işleminin yapılabileceğinin ifade edildiğini, bunun üzerine amaç ve konu maddesinde değişiklik olmaksızın, yani eski metinle tescil başvurusu yapıldığını ve … nce de bu işlem gerçekleştirildiğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Sicil Müdürlüğünün, … Asliye Ceza Mahkemesi’ nin, … Tapu Müdürlüğü’ nün yazı cevapları ve tüm dosya kapsamı davamızın delillerini oluşturmaktadır.
15.09.2020 tarihli bilirkişi Dr. … tarafından düzenlenen raporda neticeten; 15.04.2019 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul’da davalı şirketin ana sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin karar alındığı, alınan kararın toplantı ardından imzalanarak davacılar dahil pay sahiplerine verildiği ve işlemlerin ardından tescil için … ‘ne sunulduğu, bu karara konu olan yeni ana sözleşme metninin şirketin faaliyet konusunda da değişiklik yaptığı, “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik” m. 32/1-a uyarınca bu toplantıya Bakanlık Temsilcisi’nin katılması gerektiği ve ayrıca TTK m. 422/1 uyarınca Bakanlık Temsilcisi’nin imzasını içermeyen Genel Kurul Toplantı Tutanağının geçersiz olduğu, anılan sebeple 15.04.2019 tarihinde anılan Genel Kurul Kararı’nın yoklukla sakat olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğümün red cevabı üzerine davalı şirketçe ana sözleşme metninin yeniden kaleme alındığı ve amaç ve konu maddesindeki ana sözleşme değişikliğinin metinden çıkarıldığı, noterden tasdik edilerek sicile tescil edildiği, ancak pay sahiplerinin iradeleri ile somutlaşan ve Genel Kurul’un hemen ardından pay sahiplerine verilen ilk metin ile sonrasından değiştirilerek sicile tescil edilen ikinci metin arasında fark olduğu, bu farkın şirketin amaç ve konusu hükmünde somutlaştığı, bu farkın önemsiz/etkisiz bir fark olarak kabul edilemeyeceği, zira kanun koyucunun bu tür sözleşme değişiklikleri için Bakanlık Temsilcisinin katılımını zorunlu tutmasının da bu değişikliğin önemini gösterdiği, dolayısıyla davalı şirket tarafından sicile tescil ettirilen ikinci metnin “bir toplantı yapılmaksızın” hazırlandığı, yok hükmündeki bir karara bu şekilde sıhhat kazandırılamayacağı, sicil Memurluğu’nun red yazısı üzerine toplantı yapılmaksizm yeniden kaleme alınan ve “şirketin faaliyet konusundaki değişikliğin çıkarıldığı” yeni metnin bir toplantı yapılmaksızın alınmış bir karar olması sebebiyle TTK m, 447/1-a uyarınca “batıî/hükümsüz” olduğu, 15.05.2019 tarihli Yönetim Kurulu Kararı’nın 15,04.2019 tarihli Genel Kurul’da alınan karar ile değişik Ana Sözleşme’nin 10. Maddesi’ne dayandığı, ne var ki şirketi temsil yetkisinin tek bir kişiye bırakılmasına olanak tanıyan yeni Ana Sözleşme metninin belirlendiği 15.04.2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı yok hükmünde olduğuna göre, bu karara dayalı olarak alınan bir Yönetim Kurulu Kararının ve özellikle de temsil yetkisinin tek bir kişiye bırakılmasına ilişkin karann da TTK m. 391 uyannea kesin hükümsüz / batıl olduğu, taraflar arasında anlaşmazlıklar olduğu ve kötü yönetim iddialarının bulunduğu, ancak davalı şirkette bir “organsızlık” halinin söz konusu olmadığı, gerek Doktrindeki görüşler ve gerekse de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin uygulaması dikkate alındığında, şirketin kötü yönetilmesi, ele geçirilmeye çalışılması ve zarara uğratılması yönündeki iddiaların şirkete yönetim kayyumu atanama için yeterli olmadığı, dava konusu ihtilaf özelinde üzerinde yapılan ve yukarıda yer verilen mali incelemenin, kötü yönetim, şirketi ele geçirme, şirketin içini boşaltma gibi iddialar bağlamında bir değerlendirme yapmak için yeterli olmadığı ve belge ve işleme dayalı herhangi bir somut tespit içermediği, bu sebeple bu konuda bir değerlendirmenin yapılamadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
14/09/2019 Tarihli Dr. … tarafından düzenlenen Ayrık Bilirkişi Raporunda neticeten; dava konusu genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının iptali veya geçersizliği şartlarının oluşmadığı, somut olayda dava konusu şirketin hali hazırda organlarının tam olduğundan ötürü organsız kaldığından söz edilemeyeceğinden,kayyım talebinin yerinde olmadığının kabulü gerekeceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
21.09.2020 tarihli bilirkişi Sefa Ermiş tarafından düzenlenen raporda neticeten; dava konusu genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının iptali veya geçersizliği şartlarının oluşmadığı, dava konusu şirkete kayyım atanması şartlarının oluşmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 05.03.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak, TTK’nun 445. maddesi çerçevesinde davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 15.04.2019 tarihli olağanüstü genel kurulun iptali için yasal koşulların oluşmadığı, mahkemece “Bakanlık Temsilcisinin” bulunmadığı nedeniyle genel kurulun geçersizliğinin kabul edilmesi halinde genel kurulun kayyım tarafından usulünce çağrı yapılmaması sebebi ile iptaline karar verilebileceği; TTK’nun 391 hükmü uyarınca yönetim kurulu kararının butlanı şartlarının gerçekleşmediğinin kabulünün mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava, 15/04/2019 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller ile 15.09.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporundaki çelişkiyi ve görüş ayrılığını gidermesi nedeniyle içeriğine itibar edilen 05.03.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacıların davalı şirkette % 49 pay oranına sahip oldukları, … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/… E. – 2019/… K sayılı kararı ile yetkilendirilen kayyım …’nın daveti üzerine 15.04.2019 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı yapıldığı, toplantıda temsile ilişkin şirket esas sözleşmesinin l0.Maddesinin değiştirilmesine karar verildiği, davacıların karara mualif kaldıkları ve muhalefetlerini toplantı tutanağına geçirdikleri, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, yönetim kurulunun davacılardan …’ in de aralarında bulunduğu 3 kişiden meydana geldiği …’in temsil yetkisinin diğer yönetim kurulu üyeleri … ve …’in birlikte toplantıya katılımı ile alınan 15.05.2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile kaldırıldığı anlaşılmıştır.
TTK m.446 hükmüne göre; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilân edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri .. .iptal davası açabilir.
Genel Kurul Kararlarının iptaline ilişkin TTK.445. Madde uyarınca yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykırı kararlara karşı iptal davası açılabilir. Dolasıyla anılan kararların iptalinin sağlanabilmesi için bu kararların kanuna, anasözleşmeye veya afaki iyiniyete aykırı olması gerekir. İptali talep olunan kararın esas sözleşmenin müşterek temsili düzenleyen l0. maddesinin değiştirilmesine ilişkin olduğu, kararın davacıların % 49 oranındaki olumsuz oylarına karşılık %51 oranındaki oyla alındığının görüldüğü, TTK.m.421/1′ de; “Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır.” hükmünün düzenlendiği, şirketin genel kurul kararının TTK.m.421/1 hükmünde öngörülen nisaba usul ve esasa uygun alınması, kararların esas itibari ile çoğunluğun oyuyla alınması hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu genel kurul kararının iptali şartlarının oluşmadığının kabulü gerekir.
Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 32/1-a maddesinde, Kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık iznine tabi olan şirketlerin bütün genel kurul toplantılarında, diğer şirketlerde ise gündeminde, sermayenin arttırılması veya azaltılması, kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi ve kayıtlı sermaye sisteminden çıkılması, kayıtlı sermaye tavanının arttırılması veya faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliği ile birleşme, bölünme veya tür değişikliği konuları bulunan genel kurul toplantılarında Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu olarak sayılmıştır. Olağanüstü Genel Kurul çağrısı sırasında Yönetmeliğin 35. maddesinde; Bakanlık Temsilcisi istenmesi konusundaki “Yönetim kurulu tarafından çağrısı yapılan genel kurul toplantılarında Bakanlık temsilcisinin bulundurulması için; yönetim kurulu üyelerinden herhangi biri tarafından veya şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınan kişilerce toplantının yer, gün ve saati bildirilmek suretiyle toplantı tarihinden en az on gün önceden talep edilmesi, 36/ç maddesinde; Genel kurulun mahkemece atanmış kayyım tarafından çağrılması halinde buna ilişkin mahkeme kararının bir örneği, yönetmeliğin 36/f maddesinde “Bakanlık Temsilcisi ücretinin yatırıldığını gösterir belgenin” bulunması istenilmektedir.
TTK’nun 447. maddesinde; “Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır”. Hükmü yer almaktadır.
TTK’nun 421/1. maddesinde öncelikle kanun ve esas sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağını, esas sözleşmeyi değiştiren kararların, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabileceği, İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesi olduğu, bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersiz olduğu hüküm altına alınmıştır.
Davacıların şirket konu ve amaç maddesinin değiştirilmesinde Bakanlık temsilcisinin katılmadığı iddiası açısından yapılan değerlendirmede; eksikliğin Genel kurul çağrı ilanının yayınlandığı 27.03.2019 tarih, 9796 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, eski şeklinde Mevzuu ve Maksat başlıklı 4. madde de yazılı 11 adet ana amaca yönelik işlerdeki konulardan; ” 8. Şirketçe veya diğer hakiki ve tüzel kişilerce üretilen hakiki ve suni derilere kumaş veya lamine edilmiş desen baskısı vermek için gerekli işlemleri ifa etmek. 10. Her türlü maddeye seriorafi ve frekans yapmak, bunları pazarlamak ve ihraç etmek. Bu imalatı yapabilecek makineleri imal etmek, imal ettirmek, ithal veya ihraç ettirmek, 11. Konusu ile ilgili olarak ham ve yardımcı maddeler ile bilcümle kimyevi maddelerin, makina cihaz ve malzemeler ile parçalarının imali, alımı, satımı, şirketçe üretilen bilcümle derilerin boyanması ile üçüncü şahıslara üretilen bilumum derilerin fason olarak boyama işlemlerini ifa etmek.” maddelerini çıkartmış olmasına rağmen, GK sonrası yayınlanan Ticaret Sicil Gazetesinde imla hatalarının düzeltilmesi dışında değişiklik yapılmadan aynen yayınlandığı anlaşıldığından mahkememizce bu yönden de iptal şartlarının oluşmadığı kanaatine varıldığından davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar kanunu hükümlerine göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsup edilerek 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte olan AAÜT gereği 4.080.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
5-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/07/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır