Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/3 E. 2019/497 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/3 Esas
KARAR NO : 2019/497 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2019
KARAR TARİHİ : 19/11/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili Şirket, 1961 yılından beri ve 81 ilde yaklaşık 2000 tüpgaz bayii ile ev ve işyerlerinin enerji ihtiyacını karşılayan ve bu sektörde öncü olan bir firma olduğunu, Davalı/borçlu 19.03.2010 tarihli Direkt Satış… ve Tüplü Tesisat Teslim Sözleşmesi’ne istinaden işyerinde kullandığı…’yi müvekkil Şirketten temin ettiğini, Zamanla davalı, borçlarını müvekkiline ödemekte gecikmeye ve dahi ödememeye başladığını müvekkili Şirket yetkililerince defalarca kere ihtar edilmesine rağmen davalı, ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, Bu sebeple de bakiye 4.080,00 TL. alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul 37. İcra Müdürlüğü’nün 2017/37789 Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi ikame edildiğini, Davalı, 20.12.2017 tarihinde muhabere yoluyla icra takibinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini, Davalının itirazı tarafımıza tebliğ edilmediğini bu sebeple itirazdan 28.12.2018 tarihinde muttali olunduğunu, her iki taraf da tacir olduğundan BK. 73 ve HMK. 10. Maddelerine binaen ödeme yeri ve dahi aradaki uyuşmazlıklarda yetkili yer alacaklı müvekkilin ikametgahı olduğunu, Ayrıca müvekkili ile borçlu arasında imzalanan sözleşmenin 12. maddesinde, taraflar arasındaki ihtilafların hallinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu hususu yer aldığını, İki taraf da tacir olduğunu ve bu geçerli bir yetki sözleşme olduğunu, Borçlunun, itirazının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu bu itirazı ile müvekkilinin haklı alacağına nail olmasını geciktirmek gayreti içinde olduğunu, Bu sebeple dava konusu suiniyetli itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin itirazlarının olduğunu
Davacı taraf zorunlu arabuluculuğa başvurmadan iş bu davayı ikame ettiğini TTK’nın 5/A. maddesine göre dava, arabuluculuğun zorunlu dava şartı olduğu dava türlerinden biri olup madde”(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne havi olduğunu, Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” Hüküm gereğince davacı arabulucuya başvurmak ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğunuArabuluculuğun yürürlüğe girdiği 01.01.2019 tarihi ve davacının dava ikame tarihi olan 02.01.2019 tarihi itibariyle davacının arabulucuya başvurmadan iş bu davayı ikame ettiği açıkça anlaşıldığını, Davanın TTK’nun 5/A ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi gereğince HMK’nın 114/2 ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını dava 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, İtirazın iptali davası, bir yıl içinde açılması gerektiğini, Bu süre hak düşürücü süre olduğunu, Müvekkili şirket 20.12.2017 tarihinde icra takibine itiraz ettiğini, ayrıca dilekçe ekine karşı tarafa tebliği için posta pulu eklediğini ve takibin durduğunu Davacı taraf dava dilekçesinde itirazın kendilerine tebliğ edilmediği sebebiyle itirazdan 28/12/2018 tarihinde muttali olduğunu iddia ettiğini ancak bu tamamen asılsız olduğunu, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün…E. sayılı dosyasına bakıldığında yapılan işlemlerden davacı tarafın itirazdan çok daha önce haberdar olduğu açıkça anlaşılacağının,Söz konusu icra dosyasında alacaklı vekili, müvekkili şirketin itirazından sonra sehven şirket araçlarına haciz koydurduğnu, daha sonra tarafların görüşmesi ve yapılan yanlışlığın anlaşılması üzerine sehven koyulan bu hacizler 19/01/2018 tarihinde kaldırıldığunu, İcra dosyasına bakıldığında da anlaşılacağı üzere karşı taraf itirazdan çok daha önce de haberdar olduğunu, esasa ilişkin itirazlarının olduğunu,Müvekkili şirketin İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün…E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın haksızlığını belgeler veyahutta alacağın varlığına delalet eden dosyada mukim tek bir delil bulunmadığını, Dava dilekçesinde dahi bu alacağın nasıl ve neyden kaynaklandığı hangi yıllardan ve hangi faturalardan olduğunu tam olarak açıklanmadığını, Talep edilen borç fatura edilmiş ve ödenmeyen bir cari hesaba ait bir borç olmadığını, Müvekkili şirket halen davacı taraftan gaz almaya devam ettiğini. Örnek olarak 2017 yılında davacı taraftan 64.668,06 TL hizmet alınmış ve 64.668,06 TL ödeme yapıldığını, 2018 yılında 350.643,76 TL hizmet alındığını ve yine aynı tutarda ödeme yapıldığını, 2019 yılında 31.07.2019 tarihine kadar 253.454,59 TL hizmet alındığınıve 222.541,09 TL ödeme yapıldığını, Tüm bu nedenler ile huzurdaki dava müvekkili şirketin almadığı hizmete rağmen borçlu addedilmesinden kaynaklı olduğunu, davanın reddine, Fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere, haksız ve mesnetsiz davanın Müvekkil yönünden reddine, Davacı’nın takip başlatmasından mütevellit %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve iş bu yargılamadan kaynaklı her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep edip davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava;İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) isteminden ibarettir.
HMK’nun 115/1. Maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilir” hükmü amirdir.
19/12/2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7155 sayılı kanunun 20. Maddesiyle 6102 sayılı TTK 5. Maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesinde; dava şartı olarak arabuluculuk getirildiği, söz konusu düzenleme ile ” Bu kanunun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü amirdir.
7155 sayılı kanunun 26. Maddesinde, anılan kanunun 20. Maddesinin 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Davacı Vekili 27/09/2019 tarihli beyan dilekçesinde; arabuluculuk sürecinin dava tarihinden çok sonra 22/08/2019 tarihinde tamamlanması nedeniyle 24/07/2019 tarihli tensiple arabuluculuk faaliyeti sonucu son anlaşamama tutanağının onaylı sureti veya aslının verilen bir haftalık kesin süre içerisinde sunulamadığını ifade etmiştir.
Tüm izah edilen nedenler çerçevesinde; Davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığının açıkça anlaşılması nedeniyle, Arabuluculuk Kanununun 18/A-2. Maddesi ile HMK’nun 115/2. maddesi hükmü gereğince, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 69,68 TL’nin mahsubu fazla yatırılan 25,28 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7. maddesine göre hesaplanan 1.362,50 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır