Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/262 E. 2019/575 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/262 Esas
KARAR NO: 2019/575

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 27/06/2018
KARAR TARİHİ: 12/12/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dosya üzerinde yapılan incelemeler sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/08/2017 tarihinde davalı … nezdinde ZMMS poliçe ile sigortalı olan … plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde araçta yolcu olan müvekkili …’in yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin sakatlığından dolayı 175.000,00 TL, sağlık tedavi gideri olarak 2.000,00 TL, bakıcı gideri olarak 23.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 26/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir.
karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; “Dava Yetkili Mahkemede Açılmadığından Yüce Mahkemenin Yetkisine İtiraz Ediyoruz. Müvekkil şirketin genel müdürlük adresi …’dur. Ancak dava yetkisiz Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmıştır. Müvekkil şirketin genel müdürlük adresinin İstanbul ili Sarıyer ilçesi sınırlarında bulunmasından dolayı sayın mahkemenin yetkisine itiraz ettiğimizi bildiririz. Yetkili mahkeme İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Bu hususun dikkate alınarak dosyada öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep ediyoruz.2-) Davacı Taraf Delilleri, Hmk’nun 121. Madde Hükmüne Aykırı Olarak Tarafımıza Tebliğ Edilmemiştir. HMK ’nun “ Belgelerin birlikte verilmesi ” başlıklı 121.maddesi; “Dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur.” şeklindedir. Davacı taraf dava dilekçesi ile birlikte delil ve belgelerini göndermemiş olması nedeniyle davaya ilişkin delil ve belgelerin tarafımıza gönderilmesine kadar davaya karşı cevap ve delil sunma hakkımızın saklı tutulmasını talep ederiz. II) POLİÇE YÖNÜNDEN BEYANLARIMIZ1-) Dava konusu, sürücü … sevk ve idaresindeki, … plakalı araç için; müvekkil şirketçe, 09.11.2016- 09.11.2017 tarihleri arasında, … no’lu poliçe numarası ile Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Poliçesi düzenlenmiştir.2-) Müvekkil şirketin sorumluluğu, poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlıdır. Poliçe üzerinde Ölüm/Sakatlık halleri için kişi başına teminat limiti ile azami 175.000-TL olarak sınırlandırılmıştır. Bu miktar maksimum talep edilebilecek miktar olup, müvekkil şirketin asıl sorumluluğu gerçek zarar üzerinden belirlenecektir. 3-) Trafik sigortası bir meblağ sigortası olmayıp bir zarar sigortasıdır. Kısaca açıklamak gerekirse, söz konusu teminat limitinin tamamının defaten ödenmesi söz konusu olmayıp, zarar görenlerin kaza nedeniyle uğradığı gerçek maddi zararın tespiti ve sigortalının kusur oranında bu gerçek zararın tazmini esastır. Teminat limitlerini bildirmemiz davayı kabul anlamında olmamakla birlikte, yapılacak inceleme sonucunda şirketimiz sorumluluğunda bir bedel ortaya çıktığı takdirde Poliçe üzerinde Ölüm/Sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin sorumluluk limiti olarak esas alınması gerekmektedir.II) HASAR VE KUSUR YÖNÜNDEN CEVAPLARIMIZ Sigorta şirketi sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlüdür. Bu nedenle dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının ve kusur oranının belirlenmesi önem taşımaktadır. Çünkü sigorta bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin, sigortalı aracın sebep olduğu riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesi esastır. Kaza tespit tutanağından anlaşılacağı üzere sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmamaktadır. Sayın mahkeme aksi kanaatte ise, tarafsız ve bağımsız bir bilirkişiye gönderilmesi gerekmektedir.Davacı taraf, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu iddiayı destekleyecek somut deliller mevcut değildir. Zira gerek kaza tespit tutanağında ve gerekse tanık ifadelerinde sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple davacı iddialarının reddine kara verilmesini talep ediyoruz. Ancak davaya kabul anlamına gelmemek üzere, olaydaki kusur dağılımının şüpheye yer bırakmayacak derecede nesnel, tarafsız ve hükme esas teşkil edecek nitelikte bir raporla ortaya konması zaruridir. Bu sebeple kazaya karışan tarafların ve diğer ilgililerin kolluk biriminde ve savcılıktaki ifadelerinin, Savcılık soruşturma dosyasının ve varsa ceza dava dosyasının celbi gerekmektedir. Tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın kusur dağılımının tespiti için Adli Tıp Kurumu’na tevdi edilmesini talep ediyoruz. Borçlar Kanunun 52.maddesinde “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” denilmek suretiyle, tazminatın indirilebileceği haller gösterilmiştir.
Söz konusu kanun maddesiyle aynı doğrultuda verilmiş olan pek çok Yargıtay kararı da bulunmaktadır. Örneğin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2014/5246 K. 2016/2061 T. 22.2.2016 kararında belirtildiği üzere “araçta yolcu olarak bulunan davacının bizatihi trafik kazasının meydana gelmesinde kusuru yok ise de, kaza sırasında zararın meydana gelmesini önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemeri takmamış olması ile zarar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bunun müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağının, BK.’nun 44. maddesi (TBK. madde 52) uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılmalıdır. Aynı şekilde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E:2012/7104 K:2013/6433 08.04.2013 tarihli kararda da “Ayrıca, dosya kapsamından, davacı M.’in maluliyetinin kaza sırasında başına aldığı darbeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Motosiklet kaskı, oluşabilecek kaza ve darbelerde zararı en aza indirmek ve engellemek için kullanılması zorunlu bir aksesuar olup kaza sırasında davacının kask takmaması müterafik (Birlikte) kusur oluşturacaktır. Bu nedenle, mahkemece olay anında davacının kask takarak kendi can güvenliği için gereken önlemi alıp almadığının araştırılması, takmamış ise hesaplanacak tazminattan olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 44. madde uyarınca uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru bulunmamış ve kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.” Bu düzenleme ve içtihatlara istinaden, inceleme sonunda sigortalı sürücünün kusurlu olduğuna hükmedilse bile mağdurun kusurlu eylemi, zararın doğması ve artmasına yol açmış olduğundan aleyhe hükmedilecek tazminatın kaldırılması veya hakkaniyete göre azaltılması gerekmektedir.IV)TAZMİNAT YÖNÜNDEN CEVAPLARIMIZ
1-) Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının maddi tazminat talep ettiği görülmektedir. Sigorta bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin, sigortalı aracın sebep olduğu riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil, üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesi esastır.2-) Ayrıca dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na teskere yazılarak dava konusu olay nedeniyle davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, herhangi bir maaş bağlanıp bağlanmadığının sorulmasını, ödeme yapılmış ise miktarının da bildirilmesinin istenmesine karar verilmesini talep etmekteyiz. 3-) Hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; kusur ve sakatlık oranının tespitinden sonra gerçek zararın varlığı ve miktarının belirlenebilmesi için, aktüeryal hesaplama yapılması zorunluluğu vardır. Söz konusu hesaplamanın sigorta aktüerleri yönetmeliği uyarınca Hazine Müsteşarlığınca yetkilendirilen aktüerler listesine kayıtlı, lisanslı aktüerler tarafından belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple Sayın Mahkemece gerek görülmesi halinde tayin edilecek hesap bilirkişisinin söz konusu aktüerler listesinden seçilmesini talep ederiz.Bu bağlamda belirtmek isteriz ki ZMSS Genel Şartları A.5. Kapsama Giren Teminat Türleri b) Sağlık Giderleri Teminatı başlıklı maddesi “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” hükmünü amirdir. Bu sebeple davacı tarafın talebini bu madde kapsamında olduğu tespit edilirse, mevcut düzenleme karşısında telebin reddi gerektiğini ifade etmek isteriz.
6-Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, Başvurucunun uğramış olduğu Sürekli Sakatlık tazminatının belirlenebilmesi için 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK (TRAFİK) SİGORTASI GENEL ŞARTLARI uyarınca aşağıdaki kriterler çerçevesinde bir hesaplama yapılması gerekmektedir. Genel şart ekinde destekten yoksun kalma tazminatı hesaplama şekli açıkça belirtilmiştir. Yeni genel şartlar uyarınca süreklik sakatlık tazminatı ile destekten yoksun kalma tazminatı, TRH 2010 ölüm tablosu ile ve teknik faiz %1,8 olarak dikkate alınarak hesaplanacaktır. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK (TRAFİK) SİGORTASI GENEL ŞARTLARI uyarınca TRH Formülü ile hesaplama yapılması gerekmektedir.VI) FAİZ YÖNÜNDEN İTİRAZLARIMIZ Davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte davada hükmedilmesi gereken faiz yasal faizdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/19-73 E. – 1999/106 K. 17.02.1999 tarihli kararında “…bir taraf için ticari sayılan husus sözleşme mahiyetini arz etmiyorsa karşı taraf için herhalde ticari sayılmayacaktır. …” denilmektedir. Ortada bir haksız fiilin söz konusu olduğu durumlarda; taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceği için, işin bir taraf yönünden ticari olarak nitelendirilmesi, diğer taraf yönünden de aynı nitelendirmede bulunulmasını hukuken haklı göstermez. Dahası; haksız fiilden doğan ilişkiler Ticaret Kanunu’nda da düzenlenmedikleri için bu nedenle de ticari iş niteliğini kazanamayacakları kaçınılmazdır.” Kabul anlamına gelmemek kaydıyla eğer ki faize hükmedilecekse, hükmedilmesi gereken faiz dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizdir. VII) FAİZ BAŞLANGICI YÖNÜNDEN İTİRAZIMIZ Davacı taraf; lehine hükmolunacak tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmelidir. Zira faiz talebinin ön koşulu, davacının muaccel hale gelen bir alacağa sahip olması ve bu alacak nedeniyle davalı … BK. Md. 101 ve devamı uyarınca temerrüde düşürmesidir. Müvekkil dava konusu kazadan haberdar olmadığından ve kendisine gerekli tüm evraklarla birlikte usulüne uygun bir başvuru da yapılmadığından, hükmolunacak tazminat tutarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmelidir. (YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E: 2005/14182 K: 2007/809 25.01.2007 tarihli kararı) ” beyan ederek davanın reddini, Öncelikle genel şartlara uygun olarak tüm hasar evrakları ile birlikte usulüne uygun şekilde hasar başvurusu yapılması gerektiğini müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle dava masraflarından, faizden ve tüm ferilerinden sorumluluğunun ve temerrüdünün bulunmadığının tespitini, Sigortalı araç sürücüsünün aracın karıştığı kazanın meydana gelmesinde kusuru Bulunmadığını bu sebeple reddini sayın mahkeme aksi kanaatte ise kusurunun bulunup bulunmadığının ve bulunuyor ise oranının tespitini, Kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün aracın karıştığı kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığının ve bulunuyor ise oranının tespitine ve hesaplamanın TRH formülü ile yapılmasını, Sağlık ve bakıci/tedavi giderleri yönünden müvekkili şirketin sorumluluğu olmadığını ve bu husustaki davacı talebinin reddini,Müvekkili şirketin temerrüdü bulunmadığını ve bu sebeple faizin yasal faiz oranında ve dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, Masraf, faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

YARGILAMA VE GEREKÇE;
Dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) talebine ilişkindir.
Davacı vekili 09/12/2019 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini , davalı vekili de 17/10/2019 tarihinde sunmuş olduğu dilekçesinde, feragati kabul ettiklerini yargılama gideri ile vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiştir.
HMK’nun 311/1.maddesi “Feragat ve Kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.”
Davadan feragat, kesin hükmün yasal sonuçlarını doğuran ve davayı sonuçlandıran taraf işlemi olup, davalının kabulüne dâhi bağlı değildir. Bu durumlar karşısında davacının davasından feragat etmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1- Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç tayinine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL karar harcının, peşin yatırılan 683,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 638,70 TL harcın davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 2.725,00- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama ücreti talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE.
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içersinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır