Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/257 E. 2021/427 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/257 Esas
KARAR NO : 2021/427

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin babası merhum …’ in, …A.Ş’nin Şehremini Şubesi’nde 19/03/1985 tarhinde hesap açtığını, müteveffa …’ in hesabında bulunan parayla …Bankası aracılığıyla 1985 yılında ihraç edilen menkul kıymetlerden, … Hisse Senedi, …Hisse Senedi ve … Barajı Hisse Senetleri olmak üzere menkul kıymet satın aldığını, müvekkillerinin babası…’ in 03/02/1987 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilerinin İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesi’ne mirasçılık belgesi verilmesi için başvurduğunu, İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas- … Karar sayılı kararıyla müvekkillerinin, merhum …’in mirasçısı olduğunu tespit ettiğini, müvekkillerinin … ve kardeşleri tarafından, babası…’in vefatı sonrası, söz konusu menkul kıymetlerin akıbetini araştırmak ve karşılığının mirasçılara ödenmesi için lağvedilmiş Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’na, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na, davalı …’na dilekçeyle başvurduğunu, davalı …’ nın söz konusu hakların zaman aşımına uğradığı gerekçesi ile ilgili devlet kurumlarına devredildiğini belirtmiş olup, Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vermiş oldukları cevaplarda ilgili alacakların zamanaşımına uğradığını, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ise kendilerinde herhangi bir kayıt olmadığı bilgisini verdiklerini, elde bulunan mevcut evrak ve belgelere göre; davalı …’ nın, merhum …’in külli halefi olan müvekkilleri … ve kardeşlerinin anayasal nitelikteki birçok hakkını ihlal ettiklerini belirterek Anayasa, kanun ve yönetmelikten doğan prosedürleri uygulamayarak müvekkillerine ait hakları devreden ve bu kapsamda müvekkillerinin anayasal hakları olan mülkiyet ve miras hakkını hukuka aykırı olarak ihlal eden davalı …’ nın tazminat hukuku kapsamında sorumluluk sahibi olduğunu belirterek davalarının kabulü ile müvekkillerinin davalı nezdindeki menkul kıymet, alacak ile diğer haklarının tespitine, müvekkillerinin zararının güncel değerinin bilirkişi marifetiyle tespitini, tespit edilen hakların müvekkillerine (hakkın) doğduğu tarihten geçerli olmak üzere en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte iadesine, bedelin müvekkillerine ödenmesine ve tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların, mirasçısı oldukları …’in müvekkili Banka Şehremini Şubesinde 19.03.1985 tarihinde hesap açtığını ve aynı sene müvekkili Banka aracılığıyla . ..Köprüsü hisse senedi, … Barajı hisse senedi ve … Barajı hisse senetleri olmak üzere menkul kıymet satın aldığını iddia etmekte; müvekkili Bankaya ise söz konusu hisselerin zamanaşımına uğramış olması nedeni ile maddi tazminat davası açtığının görüldüğünü, söz konusu dava ve taleplerin hukuka aykırı olup, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddi gerektiğini, davacıların dilekçesinde belirtilen “hisse senedi” tabirinin gerçek olmadığını, davacıların dilekçelerinde bahsettikleri belgelerin; müvekkili Banka aracılığıyla 1985 yılında ihrac edilen … Barajı, … Barajı ve Hidroelektrik Santrali Gelir Ortaklı Senedi ve … Köprüsü Gelir Ortaklığı Senedi olarak adlandırıldığını, diğer bir ifade ile söz konusu kamu teşekküllerine ait hisse senedi olmayıp Gelir Ortaklığı Senedi olduğunu, Gelir ortaklığı senetlerinin tanımlarının Tasarrufların Teşviki Ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanun ve anılan kanun hükümlerine göre çıkartılan Kamu Ortaklığı Fonu Yönetmeliğinde ve ilgili düzenlemelerle yapılmış olup buna göre; – Söz konusu senetlerin köprü, baraj, elektrik santralı, karayolu, demiryolu, … sistemleri gibi tesislerinin, gelirlerine hakiki ve hükmi şahısların ortak olması için çıkarılacak senetler olarak tanımlanmış, bu senetlerin hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğinde menkul kıymet olduğu, serbestçe alınıp satılabildiği ve “ana senet” ve buna bitişik “kuponlar”dan oluştuğunu, ana senette altyapı tesisinin adı, senedin itibari kıymeti, senedin süresi gibi hususların bulunması gerektiğini, kuponlarda ise buna ilaveten temsil ettiği yılın belirtildiğini, senetlerin bankalar, 2499 sayılı Kanuna göre aracılık yapmaya yetkili olan kurumlar ve İdarece belirlenecek kamu kurumları aracılığı ile satışa sunulduğunu, pay sahiplerinin belirtilen yıla ait kupon ile bankaya başvuruda bulunmasını halinde ve sadece o yıla ait bedel oranında ödeme alabileceğini, bankaların bu ödemeye aracılık ettiğini ve ödemenin esasen Fon tarafından yapıldığını, tedavülü mümkün olmayacak derecede yıpranmış veya bozulmuş olan gelir ortaklığı senetlerinin, esas münderecatı ve ayırdedici alametlerinin tereddütsüz belli olması şartıyla İdare tarafından yenileri ile değiştirileceği gibi hususları düzenlediğini, bu kapsamda; a- Gelir Ortaklığı Senetleri hisse senedi statüsünde olmayıp, anılan senetleri elinde bulunduranlara söz konusu yatırımlar üzerinde bir mülkiyet hakkı sağlamadığını, b- T.C. Başbakanlık Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığınca ihraç edilen Gelir Ortaklığı Senetleri ile çeşitli kamu müesseselerinin gelirleri, belirli bir tarihten itibaren, belirli bir vadeyle sınırlı olmak üzere Bankalar aracılığıyla satılmış olup Gelir payları, altışar aylık dönemlerde yine Bankalar aracılığıyla ödendiğini; her dönem ilgili kamu müesseselerinin dağıtılabilir gelirleri, hak sahiplerine “Gelir Ortaklığı Senet Kuponları”nın ibrazı karşılığında tediye edildiğini, c- Gelir Ortaklığı Senetlerini satın almak üzere bankalara gelen bir yatırımcının satışa aracılık eden banka nezdinde bir hesabı olmasına gerek bulunmamakta olup vezneye ilgili senet bedellerini ödeyen yatırımcıya söz konusu senetlerin fiziken teslim edildiğini, d- Gelir ortaklığı senetleri kaydî olmayıp fiziki kıymetler olduğunu ve bankalar tarafından yatırımcılara bu fiziki kıymetler için saklama hizmeti sunulmadığını, senet sahibi kişilerin, sahip oldukları gelir ortaklığı senetlerini vade içerisinde herhangi bir zaman bankaya ilan edilmiş fiyatlar üzerinden geri satmış veya kupon vadelerinde Gelir Ortaklığı davacıların dava açmakta menfaati bulunamadığını, davanın reddi gerektiğini, davacıların, mirasçıları oldukları müteveffa …’in … Köprüsü hisse senedi, … Barajı hisse senedi ve… Barajı hisse senedi satın aldığını belirtmekte ise de, söz konusu menkul kıymetlerin yukarıda açıklandığı üzere Gelir Ortaklığı Senedi olduğundan ve hamiline basılı kıymetli evrak niteliğinde olan söz konusu senetlere ilişkin hakkın ileri sürülebilmesi için mutlaka senedin ibrazı gerektiğinden, hiç bir belge ve bilgi sunamayan davacıların dava açmakta menfaati olmadığını ve davanın reddi gerektiğini, esasen davacıların dilekçe ekinde yer verdikleri çeşitli kurumlarla yapılan yazışmalarla, müteveffaya ait gelir ortaklığı senedinin kayıtlarda bulunmadığının açıkça ortaya konulduğunu, söz konusu senetlerin kaydi olarak hiçbir kurum veya banka tarafından saklanılmadığından bu yönde cevap alınmış olmasının da son derece doğal olduğunu, söz konusu senetlerin hamiline yazılı kıymetli evrak olduklarını, bir kıymetli evraka dayalı hak iddiasında bulunan kimsenin söz konusu kıymetli evrakı ibraz etmesi ve söz konusu senetle ilgili olarak başından bu yana kendisinin hak sahibi olduğunun ispat etmesi gerektiği, davada davacıların iddialarına konu ettiği kıymetli evrakların asıllarını dosyaya ibraz etmediğinin görüldüğünü, davacıların davalarını “tazminat hukuku kapsamında sorumluluk” kapsamında açmış olup, bu yönde bir davanın açılabilmesi için zararın ispat edilmesi şartı arandığını, henüz senedin varlığını dahi ispat edemeyen davacıların, sözde zararlarını ispat edebilmesinin hiç bir şekli ile mümkün olamayacağının tartışmadan ari olduğundan davanın bu açıdan da reddi gerektiğini, davaya konu sözde senetlerin davacılar tarafından ibraz edilememiş olmasının yanı sıra, ibraz edilmiş olsalar dahi, senetlerin 1985 yılında çıkartılmış olduğunu ve en son 5 sene içerisinde (ilgili yılların kuponları ile birlikte) ibraz edilmeleri gerektiğini, bu tarihten sonraki ibrazın hiçbir hükmünün olmayacağını, vade tarihlerinin üstüne eklenecek 5 yıl ile birlikte en son olarak 1990 yılında ibraz edilmeleri gerektiğini, bu tarihin üzerinden ise 29 yıl geçmiş olduğu açıkken davacının davasının zamanaşımı nedeni ile davanın esasına girilmeksizin reddi gerektiğini, nitekim, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’ nın dava dilekçesi ekinde yer verilen ve davacıları muhatap yazılarda, “… Senetlerin de ödenmesi gerektiği tarihten itibaren faizinin 5, anaparasının ise 10 yıl sonra Hazine lehine zamanaşımına uğraması söz konusu olup” denilmek sureti ile senetlerinin zamanaşımlarının çok uzun yıllar önce tamamlandığının açıkça ifade edildiğini, davacıların bahsi geçen senetlerle ilgili müvekkili Bankadan daha önce de talepte bulunduğunu, kendilerine 30.10.2013 tarih, 5232 sayılı yazı ve Beşiktaş … Noterliği aracılığı ile keşide edilen 02.03.2019 tarih, … sayılı cevabi yazı ile de bilgi verildiğini, davacıların ilk cevap tarihi üzerinden 6 yıl geçtikten sonra tazminat talep etmelerinin de mümkün olamayacağını, huzurdaki tazminat taleplerinin Borçlar Kanunu ile öngörülen zamanaşımı sürelerinin çok sonrasında gerçekleştirildiğini ve davalarının bu yönüyle de reddedilmesi gerektiğini, nitekim benzer bir olayda İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/12/2018 tarih, … Esas…Karar sayılı kararının emsal nitelikte olduğunu, davacının aynı konuda tazminat talebini Maliye ve Hazine Bakanlığı’na da yönelttiğini, Ankara … İdare Mahkemesinin … E sayılı dosyasından açtığı dava ile anılan kurumdan da tazminat talebinde bulunduğunu, müvekkili Bankanın taraf sıfatı bulunmamasının yanı sıra, aynı konuda zaten dava açılmış olduğundan mükerrer hak talep edilen huzurdaki davanın derdestlik nedeni ile de reddi gerektiğini, müvekkili bankanın 1985 yılında satışına aracılık ettiği Gelir Ortaklığı Senetleri’nden kaynaklanan talep hakkının müvekkili Bankaya yöneltilemeyeceğini, aynı senetlere ilişkin tazminat davasının hali hazırda senetlerin muhatabı olan idareye açılmış olduğunu belirterek davanın tüm talepler açısından reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini müvekkili Banka adına talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ve … Bankasının cevabi yazıları, davacılar vekili tarafından sunulan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı davanın delillerini oluşturmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller ile dosya kapsamı deliller ile uyumlu olması nedeniyle içeriğine itibar edilen bilirkişi raporu birlikte incelendiğinde, açılan davanın menkul kıymet, alacak ile diğer haklarının tespiti ve tespit edilen hakların iadesine ilişkin olduğu, davaya konu olan Gelir Ortaklığı Senetlerinin bir fotokopisinin dava dilekçesinin 1 numaralı ekinde yer alan ve üzerine…adı bulunan …bankası A.Ş. Şehremini şubesi tarafından düzenlenmiş olan …-…numaralı Banka Hesap Cüzdanına dayandığı, hesap cüzdanında “12.8.85” tarihi ile “1498.455” rakamı ve “Menkul Kıy.” açıklamasının yeraldığı görülmekte olup, söz konusu kayıtların hangi türde bir menkul kıymete ait olduğunun anlaşılabilmesinin mümkün bulunmadığının bilirkişi tarafından tespit edildiği, ancak satın alındığı iddia edilen menkul kıymetlerin asıllarının ya da fotokopilerinin dava dosyasında yer almadığı, davalı bankaya yazılan 24/10/2019 tarihli yazı ile Kamu Ortaklığı Fonu10.maddesine istinaden idare ile banka arasında düzenlenen ödemelere aracılık sözleşmesinin bir örneğinin talep edilmesi üzerine, davalı banka tarafından yazılan ve dava dosyasına sunulu 02/03/2020 tarihli ve …no.lu yazıda Gelir Ortaklığı Senetlerinin 1984 yılı sonunda 2983 Sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırırmlarının Hızlandırılması Hakkında Yasa uyarınca ilgili dönemde kurulmuş olan T.C. Başbakanlık Toplu Konut ve Kamu İdaresi Başkanlığı tarafından ihraç edildiği, söz konusu kıymetlerin bankalar aracılığı ile yatırımcılara satıldığı, menkul kıymetlerin ilk ihraç tarihi olan 1984 yılından bugüne kadar yaklaşık 36 yılı geçtiğinden banka ile idare arasında imzalanmış sözleşmelere ulaşmanın mümkün olmadığı husunun belirtildiği, her ne kadar davacı vekili tarafından davaya konu menkul kıymetlerin hisse senedi olduğu belirtilmiş ise de; menkul kıymetleri çıkaran devlet kurumlarının yazı cevapları, bu menkul kıymetlerin yatırımcılara satılması, satış bedelinin tahsili ile ilgili devlet kurumunun hesabına aktarılması, faiz kupon bedellerinin ilgili devlet kurumu adına yatırımcılara ödenmesi konusunda aracılık hizmeti veren davalı bankanın yazı cevaplarından dava konusu menkul kıymetlerin Gelir Ortaklığı Senedi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacılardan … tarafından …Müsteşarlığına yazılan 13/03/2008 tarihli dilekçe ekinde…A.Ş. tarafından verilen cari hesap defterinin bir fotokopisinin gönderilerek merhum … tarafından alındığı belirtilen dava konusu menkul kıymetlerin tüm aramalara rağmen bulunmadığı belirtilerek, kayıtların tetkiki ile karşılığının mirasçılara ödenmesi talep edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı tarafından …’e gönderilen 17/03/2008 tarihli … sayılı yazılı cevapta söz konusu senetlerin Hazine Müsteşarlığı yükümlülüğünü yansıtan borç senetleri olduğu, Müsteşarlıkça ihraç edilen diğer Devlet İç Borçlanma Senetleri (…) gibi belirtilen senetlerin de ödenmesi gerektiği tarihten itibaren faizinin 5 yıl, anaparasının ise 10 yıl sonra Hazine lehine zamanaşımına uğradığı belirtilmiştir.
25.4.1985 tarihli 3182 numaralı Bankalar Kanunu’nun 36/2 Maddesinde “Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde sahipleri tarafından aranmamış olanlardan, tutarı veya değeri 5 000 lirayı aşan mevduat sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra tamamının bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik, adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilir.” hükmü yer almıştır. 18 Haziran 1999 tarih ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 maddesinde de “Bankalar nezdindeki her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan en son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir.” hükmü yer almaktadır. 19.10.2005 tarihinde çıkarılan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. Maddesinde “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben Fona gelir kaydedilir.” hükmü yer almaktadır.
İlgili mevzuatı gereğince Gelir Ortaklığı Senetlerinin hamiline olarak çıkarıldığı, bankaların aracı sıfatıyla sadece bu menkul kıymetleri kamu hesabına yatırımcılara teslim edip karşılığında ödenen parayı tahsil ederek kamu hesaplarına aktardıkları, ödeme vadelerinde yatırımcıların senet üzerinde bulunan kuponlar karşılığında kamu hesaplarından ödeme gerçekleştirdikleri, miras bırakan … adına davalı banka tarafından düzenlenmiş herhangi bir emanet veya saklama sözleşmesi, emanet hesap cüzdanı ya da emanet makbuzu gibi başkaca herhangi bir belge dava dosyasına sunulmadığı dikkate alındığında, dava konusu menkul kıymetlerin davalı banka nezdinde bulunup bulunmadığı hususunda herhangi bir tespit yapılması mümkün bulunmamaktadır. Davacı …’ e …tarafından gönderilen 19/03/2008 tarihli … sayılı yazılı cevapta, mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 36. Maddesi ve mülga 4389 sayılı Bankalar kanunu’nun 10. Maddesinin dördüncü fıkrası ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. Maddesi gereğince bankalar nezdindeki hak sahipleri tarafından yapılan en son işlem, talep veya yazılı talimatları tarihinden itibaren 10 yıl müddetle aranmayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların zamanaşımına uğradığı ve gelir kaydedilmek üzere Fona devredildiği ve bunların hak sahiplerine iadesinin mümkün bulunmadığı, konu ile ilgili olarak Fon kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle Fona devredilen mevduatlar arasında müteveffa … adına kayıtlı herhangi bir devir kaydına rastlanmadığı, Türk Ticaret Kanunu gereğince 10 yıl müddetle saklanması zorunlu olan belgelerin imha edilmesi sebebiyle 1996 yılından önceki kayıtlar ile ilgili detaylı bir araştırma yapılmasının mümkün olmadığı hususu bildirilmiştir.
Dosyada yer alan miras bırakan …’e ait hesap cüzdanı fotokopisinden menkul kıymete ilişkin kaydın 12.08.1985 tarihli olduğu, dolayısıyla hesap defterine mesnet teşkil eden ilgili belge ve kayıtların TTK Md. 68/1 ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 42. Maddesi hükümlerine göre 10 yıllık süreyi aşan belge ve kayıtların saklama süresinin 1995 yılında dolmuş olması bunun sonucu olarak saklama yükümlülüğünün bulunmaması nedeniyle ibraz edilememesi, aynı şekilde Kamu Ortaklığı Fonu Yönetmeliği’nin 10. maddesine istinaden idare ile banka arasında düzenlenen ödemelere aracılık sözleşmesi ve ödemelerle ilgili belgelerin de ibraz edilememesi nedenleriyle davacıların davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda mahkememiz heyetince atanan bilirkişi tarafından inceleme ve tespit yapılamamıştır. Davalı banka tarafından miras bırakan …’e hangi Gelir Ortaklığı Senetlerinin satıldığını gösterir herhangi bir belge, hesap dökümü, emanet veya saklama sözleşmesi ya da menkul kıymetlere ilişkin emanet kaydını gösteren herhangi bir belge veya bilgi kanunen zorunlu olan 10 yıllık saklama süresinin 1995 yılında dolması nedeniyle dava dosyasına sunulamadığından, davalı banka nezdinde varlığı iddia edilen menkul kıymetlerin davalı banka tarafından Fona devredildiği belirtilen Gelir Ortaklığı Senetleri Anapara ve/veya Gelir Payları arasında olup olmadığının tespiti de mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda dava konusu Gelir Ortaklığı Senetlerinin hamiline olarak çıkarıldığı ve satışa aracılık eden bankalar tarafından fiziken alıcılara teslim edildiği, davalı banka nezdinde miras bırakan …’e ait saklanmakta olan menkul kıymet bulunduğuna ilişkin herhangi bir bir kayıt ya da belge bulunmadığı dikkate alındığında, davalı banka tarafından zamanaşımı dolayısıyla dava konusu Gelir Ortaklığı Senetlerinin ve/veya bedellerinin ilgili kamu hesaplarına devir edileceğine dair hesap sahibine ve/veya mirasçılarına herhangi bir bildirimde bulunma yükümlülüğü de doğmayacağı anlaşılmıştır.
Davacıların davalı bankaya herhangi bir menkul kıymet ya da Gelir Ortaklığı Senedi ve/veya gelir payı kuponlarını fiziki olarak ibraz edemediği, hamiline olarak çıkarılan bu senetlerin asıllarının davacılar tarafından 11/10/2013 tarihinde davalı bankaya ibraz edilebilmiş olsaydı dahi, 1985 yılında çıkarılmış olan Gelir Ortaklığı Senetlerinin gelir payları ve anaparası 10 yıl sonra yani 1995 yılında Hazine lehine zamanaşımına uğradığı, anapara ve gelir paylarının TMSF’ye gelir kaydedilmek üzere T.C. Merkez Bankasına devredilmiş olacağı, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından çıkarılmış ve gelir payları ile anaparasının ödeme yükümlülüğü tamamen kamu idaresine ait olan Gelir Ortaklığı Senetlerinin asıllarının davacılar tarafından 11/10/2013 tarihinde davalı bankaya ibraz edilebilmiş olması halinde dahi, davalı bankanın adı geçen gelir ortaklığı senetlerinin sadece satışına ve gelir payı ödemelerine aracılık ettiği anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu hükümlerine göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsup edilerek eksik yatırılan 14,90 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 1.000 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına.
5-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır