Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/982 E. 2020/644 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/982 Esas
KARAR NO : 2020/644 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 03/11/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin 13.08.2014 tarihli sözleşme ile …İnşaatının proje yönetim hizmetlerini üstlendiğini, sözleşme süresinin 15.08.2014 tarihinden itibaren 6 ay olduğunu, Sözleşmede aylık ödemeler öngörüldüğünü, sözleşme devam ederken ek protokol yapılarak ince işler ile mekanik ve elektrik işlerinin de sözleşme kapsamına dahil edildiğini, Sözleşme devam ederken 2.Ek protokol birtakım değişiklikler yapıldığını, sürenin 30.08.2015 tarihine uzatıldığını, müvekkili şirketin yükümlülüklerini yerine getirmek için sahada yoğun bir çalışma yaptığını, bu süreçte müvekkili şirketten kaynaklanmayan nedenlerle süre uzatımları talep edildiğini, sürenin 30.04.2016 tarihine kadar uzatıldığını, belirlenen sürelerde imalatların tamamlatılarak 10.04.2016 tarihinde resmi törenle açılış yapıldığını, kesilen faturalara göre müvekkili şirketin davalıdan 1.139.310,80.-TL alacaklı olduğunu, ödeme yapılmadığından icra takibi yapıldığını, geçici kabul eksiklerinin tamamlandığını, 01.05.2016-20.09.2016 tarihleri arasında hak edilen alacağı talep ettiklerini, geçici kabul eksiklerinin tamamlanması sürecinde hizmet verildiğini belirterek şimdilik 20.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili 30.0S.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının alacak talebinin dayanağının 30.04.2016-20.09.2016 tarihleri arasındaki hizmetler olduğunu, davacı şirketin 30.05.2018 tarihli yazısıyla müvekkili şirketten talep ettiği 298.119.-TL alacağın reddedildiğini, davacı şirketin inşaat alanında bulundurduğu kişi sayısı üzerinden alacak talep edebileceği, davacının icra takibine itiraz edildiğini, işin bitim tarihi olan 30.04.2016 itibarıyla davacının bütün işleri bitirmiş olması gerektiği, geçici kabul ve devreye almanın davacının yükümlülükleri içinde olduğunu, bu tarihten sonra yapılan hizmetlerin davacının sorumluluğunda olduğu, müvekkilinin herhangi bir temerrüt hali olmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
Davadaki uyuşmazlık; 15/08/2014 Tarihli proje yönetim hizmet sözleşmesi uyarınca müşavir ve proje yöneticiliğinden kaynaklı geçici kabul eksikliklerinin olup olmadığı süre uzatımın yapılıp yapılmadığı, hakediş tahakkukunun olup olmadığı alacak var ise miktarı, mevcut gecikme olup olmadığı var ise hangi taraftan kaynaklı olduğu, alacağın belirsiz olup olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri hükümlerine tabi olarak talep edilip edilemeyeceği hususlarında toplandığı görülmüştür.
Belirsiz alacak davası davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkânsız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür. Davacı dava tarihinde davanın miktarını tam ve kesin olarak biliyorsa veya bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılamaz.
Talep konusu açıkça taraflar arasında tartışmalıysa ya da açıkça belirli değilse açılan bir kısmi davada davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Açılmış olan bir kısmi davada alacağın taraflar arasında tartışmalı olup olmadığı ya da açıkça belirli olup olmadığı davalının davaya vereceği cevapla anlaşılabilir. Nihayet hakim, ön inceleme aşamasında bu hususu tespit edebilir. Şayet, davalı davaya cevabında alacağı tartışmalı hale getirmişse artık, açılmış olan kısmi davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmeyip işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11.bası,s.320-321) T.C.YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO: 2017/17-1099 KARAR NO : 2019/460 16.04.2019 T. içtihadı)
Nitekim belirsiz alacak davası olarak nitelendirildiğinde HMK:107/2: (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” hükmü uyarınca alacağın miktarı belirlenebilir olduğu tespit edilirse de alacak talebinin tam ve kesin olarak belirlenmesi için davacıya kesin süre verilecek ve kesin süreye uyulursa yeni talebe göre uyulmazsa ilk talebe göre karar verilip dava sonuçlandırılabilmektedir. Nitekim hukuki yarar yokluğundan dolayı usulden davanın reddini gerektiren bir durumun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkememizce oluşturulan ara kararı gereği dosyanın nihai rapor için bilirkişi heyeti tarafından verilen 27/12/2019 tarihli bilirkişi kök raporunda; taraflar arasındaki sözleşme hizmet sözleşmesi olup davacı müşavirin geçici kabul dönemindeki hizmetleri, bedel ödenmesi gereken hizmet niteliğinde olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte sözleşmede geçici kabul ve devreye alma, iş bitirme raporunun hazırlanması müşavirin yükümlülükleri içinde belirtilmiş olup sözleşme süresinde yapılması gereken işler kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davacı müşavir, geçici kabul işlemlerinin sözleşme süresinin dışına taşması ile ilgili olarak dosyaya teknik yönden geçerli nitelikte herhangi bir belge sunmamış olup talepte bulunduğu (01.05.2016-20.09.2016) döneme ait 298.119,00 TL bedel için fatura düzenlemediği, Davalı İşverenin de iş süresinin dışına taşan geçici kabul işlemleri konusunda söz konusu gecikme ile ilgili olarak davacıya herhangi bir ihtarı veya cezai müeyyidesi bulunmamaktadır. Yukarıdaki tespitler ışığında davacının işin geçici kabul dönemindeki hizmet bedelini davalıdan talep edip edemeyeceği konusunda takdir Sayın Mahkeme’ye ait olduğu sonuç ve kanaatleri bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 14/01/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davacı vekili 20/01/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
Mahkememizin 10/03/2020 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı doğrultusunda İtirazlar doğrultusunda ve dosyaya sunulan USB içindeki belgeler değerlendirilerek sözleşmenin aylık bedellerinin belirlenmesine yönelik hükümler çerçevesinde alacak olup olmadığı alacak var ise miktarının belirlenmesi yönünde karar verilerek dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 09/09/2020 tarihli ek raporda; davalı tarafından ileri sürülen davacının borca aykırı davranışlarından dolayı işlerin geciktiği iddiasının davalı tarafından ispat edilmesi gerektiği, dosyadaki verilere göre bu hususunun ispat edilemediği, 30.04.2016 ila 20.09.2016 tarihleri arasında yapılan geçici kabule ilişkin işler bakımından vekalet hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının ne miktarda ücret karşılığında çalıştığı davalı tarafından bilindiği için taraflar arasındaki önceki sözleşmelerde kararlaştırılan ücret uyarınca sonucu varılması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmeler ile davacının dosyaya sunmuş olduğu ” Çalışma Programı” dikkate alındığında 30.04.2016-20.09.2016 tarihleri arasında hafta başına çalışan kişi sayısının kademeli olarak düşürüldüğü ve iki tarih arasında toplam 13,1 birim kişi çalıştırıldığı, Proplan Mali Durum Tablosuna göre 14 kişi için toplam 100.000 dolar aylık ücret belirlendiğini, bunun 13,1 kişi için karşılığı 13,1x 100.000/14= 93.571,4 dolar olduğunu, taraflar arasında dolar kurunun 2,7 TL’ye sabitlendiği ve 252.643 TL’ye karşılık geldiğini ve %18 KDV eklendiğinde Geçici Kabule ilişkin olarak yaptığı işler dolayısıyla davacının davalıdan 298.119,00 TL alacaklı olduğu, dosyada davasının davalıyı Türk Ticaret Kanunu m.18/f.3’de belirtilen yollarla temerrüde düşürdüğünde ilişkin bir delilin bulunmadığı, davalının ödemenin kesin olarak yapılmayacağını bildirdiği yazının davacıya tebliğ edildiği 19.06.2018 tarihinden dava tarihi 27.12.2018’e kadar işleyen ve avans faizi oranından hesaplanan toplam temerrüt faizi tutarının 29.954,75 TL olduğu, toplam alacağın 298.119+29.954,75=328.075 TL olduğu, sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 08/10/2020 tarihli ıslah dilekçesinde toplam alacaklarının 298.119,00 TL ‘nin temerrüt tarihi olan 19.06.2018 tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faizi ile birlikte ödenmesine mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafından 08/10/2020 tarihinde 4.749,60 TL ıslah harcının yatırıldığı görülmüştür. Islah dilekçesi davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş davalı vekili 03/11/2020 tarihli dilekçesi ile ıslaha karşı beyan dilekçesi ibraz etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; taraflar arasında 13.08.2014 tarihli Proje Yönetim Hizmet Sözleşmesi düzenlenmiş olup, söz konusu sözleşmede özetle, işveren tarafından yaptırılan…Stadının proje yönetiminin müşavir tarafından yürütülmesi, çatı ve zemin hariç 6 ay içerisinde bitirilmesi ödemlerin aylık olarak yapılması, sözleşmenin 15.08.2014 tarihinden başlamak üzere 6 ayda tamamlanması, süre uzatımı halinde aylık ödemelerin aynı şekilde devam edeceğinin belirtildiği görülmüştür. 12.09.2014 tarihli Ek Protokol ile sözleşmede revizyonlar yapılmış ve 12.05.2015 tarihli ikinci bir ek protokol ile sözleşme süresi 30.08.2015 tarihine kadar uzatılmıştır. Taraflar arasındaki yazışmalar uyarınca sözleşme süresi 30.04.2016 tarihine kadar gene uzatılmıştır. Sözleşmede Davacı Müşavir firmanın sözleşme kapsamındaki iş ve edimlerini belirten şartlarda yerine getirilmemesi durumunda davalı İşveren tarafından yazılı ihtarda bulunulması kararlaştırılmış ancak geçici iş kabul işlemlerinin iş bitim tarihinden sonraya sarkmış olmasına rağmen davalı işveren tarafından davacı müşavir firmaya herhangi bir ihtar gönderilmediği tespit edilmiştir. Davalı işveren tarafından düzenlenmiş olan iş deneyim belgesinde geçici kabul süresinin 01.05.2016-20.09.2016 iş bitim tarihi olan 30.04.2016 tarihinden sonra yapılmış olduğu taraflarca teyit edildiği de anlaşılmıştır. Tarafların usulüne uygun ticari defter kayıtlarını tuttuğu tespit edilmiştir.
Davacının dava dosyasına 01.10.2019 tarihinde süresinde sunduğu ancak ilk bilirkişi raporunda değerlendirilmeyip ek raporda incelenen USB bellek içindeki “Beşiktaş teslim tutanakları” başlıklı 21.09.2016 tarihli e-mail ekinde yer alan “Geçici Kabul Tutanakları Teslim” isimli pdf dosyasından tutanakların davalı şirkete teslim edildiği tespit edilmiştir. Yine dijital ortamda tutulmuş materyallerden “Geçici Kabul Mailleri” isimli dosya içindeki davacının taşeronlarla yaptığı yazışmalardan davacının geçici kabule ilişkin işleri yürüttüğü ve davalının sahadaki elemanlarını bilgilendirdiği anlaşılmıştır. Gene dijital ortamdaki “Geçici kabul döneminde BJK nin bizden istediği imalatlar” başlıklı klasördeki “… Eksik Listesi” isimli yazışma metnine bakıldığında …tarafından gönderilen mailde eksik işlerin tamamlanarak stat işletme firmasına teslim edilmesinin istendiği ve e-mailin bilgi kısmına yönetici ve saha elemanlarının eklendiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla 30.04.2016 tarihinden sonra görülen işler TBK 502. Maddesi uyarınca vekaleten işgörme sözleşmesi kapsamında değerlendirilebileceği kanaatine varılmıştır. Bu doğrultuda iş gören vekil davacı ücrete hak kazanmıştır ve ücret taraflarca 12.09.2014 tarihli Ek protokol hükümleri uyarınca Çalışma Programına göre bilirkişi heyeti tarafından hesaplanmış ve hüküm kurmaya elverişli rapor doğrultusunda hüküm vermek gerekmiştir. Davacı dava dilekçesinin netice talep kısmında; temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile alacağın tahsili talebinde bulunmuş olmakla birlikte temerrüt tarihini belirtmediği için dava tarihinden itibaren, tarafların tacir olması ve yapılan işin ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeniyle 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi uyarınca, avans faize hükmetmek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
Davacın tarafından davalı aleyhine açılan davanın KABULÜ İLE,
298.119,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 29.318,33 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 20.364,50 TL harcın peşin alınan 5.091,15-TL(341,55 TL peşin harç+4.749,60 TL tamamlama harcı toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye kalan 15.273,35 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.091,15-TL(341,55 TL peşin harç+4.749,60 TL tamamlama harcı toplamı) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili tarafından yapılan posta-tebligat gideri toplamı 111,40 -TL ile 4 adet bilirkişi ücreti 2.800,00-TL, 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 2.952,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır