Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/93 E. 2019/563 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/93 Esas
KARAR NO : 2019/563 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile Davalı arasında 07/05/2018 Tarihinde, 14.160,00-Euro davalı şirket tarafından tüm ihtarlara rağmen ödenmediği, bu sebeple … İcra Müdürlüğü’nün 2018/39645 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını,davalı takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, borçlunun yetkiye itirazının yerinde olmadığını beyan ederek itirazın iptali ve takibin devamını, borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … hakkında …. İcra müdürlüğünün 2018/39645 esas nolu dosyası üzerinden girişilen icra takibine itiraz edildiğini, davacı tarafından açılmış bulunan işbu itirazın iptali davası, usule ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddini talep eddiklerini, Müvekkili … ile davacı şirket arasında 07.05.2018 tarihinde 3 adet jeneratör alımına ilişkin anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşmaya istinaden müvekkili ilk olarak 20.06.2018 tarihinde 7.800 TL bedeli, davacıya alınan jeneratörlerin peşinatı olarak ödendiğini, Kalan kısım ise müvekkili tarafından … Diyarbakır/… şubesine ait … seri nolu, 69.735,00 TL bedelli, 20.09.2018 tarihli çek ile ödendiğini, Müvekkili tarafından yapılan tüm ödemeler davacı tarafın kestiği faturaya istinaden yapıldığını, dilekçelerinin ekinde 77.535,00 TL faturanın bedeli’nin sunulduğu, Müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin toplamı bu tutarı karşıladığını, Müvekkili tarafından faturada yazılı bedel ödenmesine rağmen davacının fazlaya ilişkin talepte bulunması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Nitekim Vergi mevzuatı açısından fatura, bir taraftan fatura verenin vergiye esas olacak gelirini ispatlayan, diğer taraftan fatura alanın da giderini ispatlayan bir belge olduğunu, Fatura VUK bakımından da usulüne uygun olarak düzenlendiği sürece, vergi mevzuatı uygulamasında vergiyi doğuran akdi ilişkinin ifasını gösteren ve kayıtlara esas teşkil eden bir belge olduğunu, Hukuki bakımdan ise fatura, fatura verenin yaptığı iş, hizmet veya sağladığı menfaat karşılığında elde ettiği geliri tevsik ettiği gibi, faturayı alan şahıs da almış olduğu mal, hizmet veya menfaat için giderini ispat edeceğini, Bu haliyle müvekkilinin ifa etmesi gereken borç faturada yazılı olan tutar olduğunu, Faturada yazılı tutar müvekkili tarafından ifa edildiğini ve müvekkilinin herhangi bir borcu da kalmadığını, Dolayısıyla başlatılan takip de, açılan işbu itirazın iptali davası da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddi gerektiğini beyan ederek müvekkili aleyhine açılan işbu itirazın iptali davasının reddini, takipte haksız ve kötüniyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Davadaki uyuşmazlık; Taraflar arasındaki jeneratör satış bedeli bakiyesinin olup olmadığı alacak hakkı varsa ne kadar miktar olduğu noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dava dilekçesi, ….İcra Müdürlüğünün 2018/39645 Esas sayılı dosya sureti, bilirkişi raporu ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen ….İcra Müdürlüğünün 2018/39645 E. sayılı dosyasının suretinin incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 21.244,00.-TL toplam alacak, üzerinden icra takibi yapıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67/2 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce oluşturulan ara kararı gereği dosyanın nihai rapor için bilirkişi S.M. Mali Müşavir … tarafından verilen 08/07/2019 tarihli bilirkişi kök raporunda, İncelenen davacı ve davalı şirketlere ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği,defterlerin birbirini teyit ettiği, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin incelenen Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi davacı yana borcunun bulunmadığı, davacı şirketin incelenen Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi davalı yandan alacağının bulunmadığı, Taraflar arasında 07/05/2018 tarihli sözleşmeye göre; Davacı Şirketin davalı yandan 19.263,56 TL(3.074,30 Euro) Asıl Alacak ve 397,15 TL İşlemiş Faiz Miktarı Alacağı bulunduğu, Davacı Takip talebinde asıl alacak miktarını 1.533,31 TL fazlası ile 20.796,87 TL talep ettiği, Yapılan hesaplamalar sonucu Asıl Alacak Miktarının 19.263,56 TL olduğu, İşlemiş Faiz miktanın 49,98 TL fazlası ile 447,13 TL talep ettiği, yapılan hesaplamalara göre 397,15 TL işlemiş faiz talep edebileceği, Masraf ve vekalet ücreti hususlarındaki taleplerinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davalı tarafın iddiaları ve itirazları doğrultusunda alınan 18/10/2019 tarihli ek raporunda, İncelenen davacı ve davalı şirketlere ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği,defterlerin birbirini teyit ettiği, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin incelenen Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi davacı yana borcunun bulunmadığı, davacı şirketin incelenen Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi davalı yandan alacağının bulunmadığı, Taraflar arasında 07/05/2018 tarihli sözleşmeye göre; Davacı Şirketin davalı yandan 20.796,87 TL(3.323,30 Euro) Asıl Alacak ve 447,13 TL İşlemiş Faiz Miktarı Alacağı bulunduğu, Davacı takipte talep etmiş olduğu Asıl Alacak ve İşlemiş Faiz miktarlarının aynı olduğu, Masraf ve vekalet ücreti hususlarındaki taleplerinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerledirildiğinde, ticari defterlerin kanıt olması, bu defterlerin Ticaret Kanunu’nun öngördüğü şartlar içinde tacirin lehinde veya aleyhinde olarak kullanılması ve ticari bir uyuşmazlığında hükme esas teşkil etmesidir. Böylelikle, ticari bir uyuşmazlıkta ticari defter kaydı, uyuşmazlığın çözümünde yazılı bir kanıt aracıdır. Tacirin tuttuğu bütün defterlerdeki kayıtların birbirine uygun olması; birbirini tutması ve doğrulaması şarttır. Ayrıca ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması yanında tasdike tabi olan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin de Ticaret Kanununda belirtilen sürelerde ve şekillerde yapılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde defterler, sahipleri lehine kanıt olma niteliklerini kaybederler. Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağın olduğunu iddia eden taraf yazılı belgeler ile ispat etmesi gereklidir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddeleri ayrıca HMK Madde 222 de Ticari defterlerinin ibrazı ve delil olması açısından ilgili düzenlemeler mevcuttur. Dosyaya alınan kök ve ek raporda da belirtildiği üzere, 07.05.2018 tarihinde 3 adet jenaratör alımına ilişkin anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşmaya göre 20/06/2018 tarihinde 7.800 TL bedelin davacıya peşinat olarak, 69.375,00 TL bedelin çek ile ödendiği, 07.05.2018 tarihinde taraflar arasında imzalanmış satış sözleşmesinin 3.6 ödeme planı başlıklı maddesinde 1415,00 Euro 11.05.2018 tarihinde banka havalesi ile peşin 12.745,00 Euro karşılığı 66.274,00 TL 20.08.2018 tarihli çekle ödemeyi kararlaştırdıkları, yine sözleşmenin 3.7 maddesinde tahmini döviz kurunun 1 Euro kuru 5,20 TL olarak hesap edildiği ancak çek/senet bedellerinin her bir çekin/senedin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alınarak her biri için Euro cinsine çevrileceği satış bedelinden mahsup edileceği, son ödemeden sonra hesaplama sonucu borç çıktığı takdirde her bir çekin ödeme gününde doğan farkının 3 gün içinde ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın satıcıya nakden ve defaten ödemek zorunda olduğunu, satış bedelinin Euro cinsinden olduğunu, Türk Lirası ile ödeme yapılması halinde aradaki farkın kur farkı olduğunun alıcı tarafından öne sürülemeyeceği kararlaştırılmıştır. Yine raporlarda belirtildiği üzere; davalı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacı yana borcunun bulunmadığı, davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalı yandan alacağının bulunmadığı tespit edilerek kur farkından kaynaklı davacı şirketin ayrıca fatura keşide etmediği, mevcut 22.06.2018 tarihli Seri A Sıra No … Numaralı Jeneratör satımına ilişkin 77.535,00 TL’lik düzenlenen irsaliyeli faturada da mal satışının döviz cinsinden yapıldığını gösterir herhangi bir ibarenin bulunmadığı, peşinatın 7.800,00 TL olarak 20.06.2018 tarihinde davacı alıcı şirketin hesabına ödendiği daha sonrasında sözleşmede kararlaştırılan 20.08.2018 tarihli vadeden 1 ay sonrasına 20.09.2018 keşide tarihli … Şubesine ait … Seri No’lu keşidecisi … lehtarı … A.Ş. Olan 69.735,00 TL tutarında çek verildiği, ödemenin TL üzerinden ihtirazi kayıt düşülmeksizin kabul edildiği bu vesile ile davacı şirketin TL cinsinden ödemeye rıza gösterdiği dolayısıyla malın satışının Euro cinsinden olduğu ve bakiye alacağının bulunduğu iddiasında bulunamayacağı görülmüştür.
Ödemeler çek ile yapılmakla çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olmakla birlikte bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen TL üzerinden çek olarak kabul eden davacı bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceği gibi ayrıca davacı B.K.nun 83.maddesi uyarınca alacağının yabancı para üzerinden isteme hakkına sahip iken tercih hakkını TL üzerinden kullanmış tahsilat yaptığında kur farkından doğan fazlaya ilişkin alacağını saklı tuttuğunu bildirmemiş,uzun süreli olan ticari ilişkilerinde daha önce böyle bir talepte bulunmamıştır. YARGITAY 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/14587 E. – 2013/17996 K sayılı ve 14..11.2013 tarihli içtihadında “Taraflar arasındaki sipariş formunda alım satım akdinin yabancı para cinsinden olduğu belirtilmiş ve ödemelerin Türk Lirası olarak yapılacağı, arada kur farkı doğması halinde bu miktarın da ayrıca ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda, kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de somut olayda dava konusu mal bedeline karşılık TL üzerinden düzenlenen çekler verilmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup, ibrazında tahsil imkanı bulunduğundan verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek çek bedellerinin taraflarca kararlaştırıldığının ve döviz üzerinden çek düzenlenmesi mümkün iken TL olarak çek alan davacının artık kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekir.”, yine YARGITAY 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/12660 E. – 2013/18580 K sayılı ve 20.11.2013 tarihli içtihadında “Her ne kadar vergi mevzuatı gereği faturaların TL olarak düzenlenmesi zorunlu ise de ne miktarda döviz karşılığı olduğunun faturada gösterilmesi gerekmektedir. Davacının, sadece TL bazında fatura düzenlemiş olması sözleşmenin kendisine tanımış olduğu kur farkı alacağını talep etmediğini ve tercihini TL bazında ödeme yapılması noktasında kullandığı anlamına gelir. Nitekim, davalı da daha sonradan düzenlenmiş olan kur farkı faturasını defterine kaydetmeyip iade etmiştir. Mahkemece, bu yön üzerinde durulmadan sadece sözleşmede yer alan kur farkı alacağına dair hükme dayanılarak davanın kabulü yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” yönünde içtihatları doğrultusunda ve yapılan değerlendirmeler ışığında açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
DAVANIN REDDİNE;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 248,94 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 204,54 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/01/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır