Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/894 E. 2021/809 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/894 Esas
KARAR NO : 2021/809
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 01/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalının 20/11/2014 tarihli 5 yıl sürcli bayilik sözleşmesi ile sıvılaştırılmış petrolgazları(LPG) dağıtım şirketi olan müvekkilinin bayiliğini yaptığını, buna göre sözleşmenin sona erme tarihinin 20/11/2019 olduğunu, davalının LPG alım miktarları incelendiğinde 2017/Mart ve Temmuz ayları hariç düzenli LPG alımı yapmadığını, Ağustos ayında ise hiç LPG alımı yapmadığının görüldüğünü, bu sebeple davalının 28/08/2017 tarihinde gönderilen ihtarname ile LPG alımına başlaması ve düzenli LPG alımına devam etmesi konusunda uyarıldığını, buna rağmen davalının LPG alımını yapmadığını, davalının 30 günden uzun süreyle LPG alımı yapmaması ve satışlarında olağanüstü düşüşler meydana gelmesinin bayilik sözleşmesinin 19.maddesi doğrultusunda müvekkiline sözleşmeyi derhal fesih hakkı vermekte olduğunu, müvekkilinin 05/10/2018 tarihinde sözleşmenin olağan sona erme tarihinden önce haklı olarak feshedildiğini bildirdiği kendisine ait tüplerin iadesini talep ettiğini, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshinine sebebiyet vermekle müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, davalının bayilik sözleşmesinin 21/a maddesine göre uğradığı müspet zararı (Kar Mahrumiyeti) tazmin etmek durumunda olduğunu, sözleşmenin olağan şartlar altında devam etmesi ile davalının LPG satışlarına devam edecek ve bu durumda müvekkilinin de kar etmeye devam edeceğini, sözleşmenin süresinden önce davalının kusuru ile sona ermiş olduğundan müvekkilinin bu kar kaybından mahrum kaldığını, ayrıca davalı taraf sözleşmenin 21/b maddesine göre sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı sözleşmenin feshine neden olduğu için ceza şart ödemekle yükümlü olduğunu beyanla kar mahrumiyeti alacağı ile cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; açılmış olan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemelerin müvekkilinin adresi olan Şanlıurfa Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin 24.md’sinde yer almış bulunan yetki sözleşmesinin geçerli olmadığını, sözleşme akit tarihinin 2014 yılından önce yayınlanarak yürürlüğü girmiş olan 6100 şayılı HMK’nun açık ve net olarak yetki sözleşmesi yapmaya muteber bulunan tarafların tacir olduğunu kabul ettiğini, sözleşmenin ifa yeri Şanlıurfa Mahkemeleri olduğunu ve bu yetki itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde yer almış bulunan hususların hiç birisinin doğru olmadığını, davalının sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından müvekkiline keşide edildiği bildirilen ihtamamedeki hiçbir hususu ve beyanı kabul etmediklerini ve bayilik sözleşmesinin ihlalinin söz konusu olmadığından ayrıca müvekkili tarafından yapılan taleplerinde haklı ve mesnetli olması hatta fiilen bayilik ilişkisinin davacının muavafakatı ile devam etmiş olmasından dolayı hiçbir şekilde her ne nam altında olursa olsun müvekkilinin bir sorumluluğu olmadığını davacınn kar mahrumiyetine yönelik tebliğlerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının muvafakatı ile bayilik sözleşmesini fiilen oğlunun adına devam ettiğinden davacının bilgisi olduğundan müvekkilinin kusuru olmadığını, yine Yargıtay 19 HD. 2008/7836 E. ve 2009/3579 K sayılı ve 2012/12511 E. Ve 2013/10766 K. sayılı kararlarında belirtildiği neticesinde de davacının kar mahrumiyetini talep edemeyeceğini de ortada olduğunu, bu sebeple de davacının davası ve talep hususunun yerinde olmadığını, cezai şart talep edemeyeceğini, haksız ve mesnetsiz taleplerinin ayrıca zaman aşımına uğradığını, taleplerin dava tarihi itibari ile talep edilmesinin yasal olarak imkanının bulunmadığını beyan ederek öncelikle yetki hususuna ilişkin ilk itirazlarının değerlendirilerek ilgili itirazlarının kabulüne, yargılama neticesinde haksız ve mesnetsiz olarak açılmış bulunan davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedilip edilmediği, kar mahrumiyetinin ve cezai şart alacağı şartlarının oluşup oluşmadığı, var ise miktarının belirlenmesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, bilirkişi raporları ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 20/11/2014 tarihli LPG tüplü yetkili satıcı sözleşmesinin, … Noterliği’nin 28/08/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarname suretinin, … Noterliği’nin 05/10/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarname suretinin, LPG ana depo fiyat cetvelinin ve 04/10/2017 tarihli perakende ve tesis çıkış fiyatlarının dosyamız arasında olduğu görülmektedir.
Her ne kadar davalı vekilince mahkemenin yetkisine yönelik itirazda bulunulmuş ise de; davaya konu bayilik sözleşmesinin yetki şartının düzenlendiği 24. maddesinde yetkili mahkeme olarak İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince kararlaştırılan yetkili yer mahkemesi HMK’nın 17. maddesi uyuarınca tacir olan taraflar için bağlayıcı ve geçerlidir.
Şanlıurfa Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, davalının mükellefiyet kaydının bulunduğunun bildirildiği, … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 2014-2018 yılları arasındaki gelir beyannamelerinin gönderildiği görülmüştür.
EPDK’ya yazılan yazıya cevap verildiği, EBYS üzerinden intikal ettirilen Kurumlarının Tarifeler Dairesi Başkanlığı’nın 58433 sayılı yazısı ve eklerinin mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Davacı vekilince davalı bayiye ait LPG satışının hangi fiyatlandırmalarla yapıldığına ilişkin listenin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan bilirkişi heyet incelemesi sonrası düzenlenen 01/06/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç ve özetle; ” davacının, cezai şart olarak 242,394.12 TL ve hesaplandığı gibi süre sonuna kadar net kar mahrumiyeti olarak 38.897,98 TL talep edebileceği, sektörel değerlendirme belirlenen makul süre olarak 1 aylık kar mahrumiyetinin de 2.593,19.-TL hesaplanmış olup, davacının kar mahrumiyeti için şimdilik 5,000,00TL cezai şart olarak davalıdan takas ettikleri irat kaydedilen teminat bedeli 12,000,00.-TL + 11,723.64 USD dava tarihi TCMB kuruüzerinden hesaplanan 62.135,29.-TL’nin mahrumiyeti ile şimdilik 45,000,00.-TL olmak üzere 50,000,00.-TL talep ettikleri… “şeklinde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyet rapor taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 18/06/2020 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşıı beyanlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekili de 12/06/2021 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna itiraz ve beyanlarını içeren dilekçesini sunmuştur.
16/11/2020 tarihli celsede alınan bilirkişi heyeti raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin itirazları doğrultusunda taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak ek rapor alınmasına karar verildiği, 06/04/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; “davacının cezai şart olarak 306,733,30TL olarak hesaplandığı ancak davacının talebi ile bağlı olmasından dolayı davacı cezai şart alacağının 273,430,20.-TL olarak kabulünün gerektiği ve hesaplandığı gibi süre sonuna kadar net kar mahrumiyeti olarak 38.897,98.TL talep edebileceği, sektörel değerlendirme belirlenen makul süre olarak 1 aylık kar mahrumiyetinin de 2.593,19.-TL hesaplanmış olup, davacının kar mahrumiyeti için şimdilik 5,000,00TL,+cezai şart olarak davalıda takas ettikleri irat kaydedilen teminat bedeli 12,000,00TL+11,723,64 USD dava tarihi TCMB kuru üzerinden hesaplanan 62,135,29TL’nın mahrumiyeti ile şimdilik 45,000,00TL olmak üzere 50,000,00TL talep ettikleri, davalının 2017-2018 yılı kurumlar vergisi beyanname ayrıntılı bilanço ve gelir tablosu bilgilerine göre 2018 yılı öz kaynağının 2.004.907,80TL ve dönem karının 217.859,85TL olarak hesaplandığı, davacının cezai şart talebinin davalının mahfına sebep olup olamayacağı hususlarının takdirinin sayın mahkemenize ait olduğu…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyeti ek raporu taraflara tebliğ edilmiştir, davacı vekili 05/07/2021 tarihli bedel artırım dilekçesini dosyaya sunarak, artırdığı bedel üzerinden harç yatırıldığı görülmüştür. Bedel artırım dilekçesinden bir suret davalı yana tebliğ edilmiştir.
Dosyadaki uyuşmazlık ile taraflar arasında düzenlenen sözleşmede tarafların hak ve borçları da göz önüne alınarak; uyuşmazlığın malik- akaryakıt dağıtım şirketi- bayi temellerine dayandığı, bu noktada sözleşmenin bayilik sözleşmesi niteliği taşıdığı anlaşılmıştır. Bu görüşe bağlı kalarak mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde görevli olduğu ve BK md 145- 146 hükümleri de göz önüne alınarak uyuşmazlığın 20/11/2014 tarihli sözleşmeden doğduğu, süresinin 5 yıl olduğu sözleşmede belirtilen son tarihin 20/11/2019 tarihi olduğu, davacının sözleşmeyi 05/10/2017 tarihinde feshettiği, bu halde davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı ve davalı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Ticari defterlerin kanıt olması, bu defterlerin Ticaret Kanunu’nun öngördüğü şartlar içinde tacirin lehinde veya aleyhinde olarak kullanılması ve ticari bir uyuşmazlığında hükme esas teşkil etmesidir. Böylelikle, ticari bir uyuşmazlıkta ticari defter kaydı, uyuşmazlığın çözümünde yazılı bir kanıt aracıdır. Tacirin tuttuğu bütün defterlerdeki kayıtların birbirine uygun olması; birbirini tutması ve doğrulaması şarttır. Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağın olduğunu iddia eden taraf yazılı belgeler ile ispat etmesi gereklidir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddeleri ayrıca HMK Madde 222 de Ticari defterlerinin ibrazı ve delil olması açısından ilgili düzenlemeler mevcuttur. Somut uyuşmazlıkta davacı şirketin ticari defter kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve lehine delil olma vasfı taşıdığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı arasında Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) tüplü Yetkili Satıcı Anlaşması ve Genel Şartnamesinin 20.11.2014 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin;
3.maddesine göre; a-Bayilik ve tüketiciye verilen hizmet, niteliği itibarı ile Bayiin kişisel olarak yürüteceği bir iştir. Bu nedenle Bayii bu sözleşmede yazılı hal ve vecibelerini hakiki veya hükmi başka bir şahsa devredemez ve/veya ortak alamaz. b)… İşbu sözleşmeden doğan hak ve borçlarını, Bayii’nin hakları saklı kalmak kaydı ile başka gerçek veya özel kişiye geçici veya sürekli devredebilir.
14. maddesine göre:a-Bayii’nin tüzel kişi olması durumunda, … tarafından tüzel kişi bayiinin bu sözleşmenin imza tarihindeki hissedarlık ve sermaye yapıları esas alınmıştır. Zamanla hissedarlık veya sermaye yapılarında değişiklik olması halinde … bayiliği sona erdirmek veya devam ettirmek konusunda serbesttir. b-…, bayiin vefatı veya fiilen çalışmasına mani olacak sebeplerin ortaya çıkması halinde Bayiin mirasçıları ve/veya diğer yakınları ile sözleşmeyi devam ettirip ettirmemekte serbesttir.
17. maddesine göre;a-Bayilik sözleşmesi kapsamında Bayiye tanınacak vadelerin tamamı kesin vade niteliğindedir. Bayi tüm borçlarını vadesinde ödemekle yükümlüdür. … ödemelerin gecikmesi halinde LPG ikmalini her hangi bir ihbarda bulunmaksızın durdurma, teminat isteme veya peşin nakit ödeme koşuluna bağlama hakkına sahiptir. Bayiin, her türlü temerrüdü halinde Bayiin borçlarına reeskont faizini 2 kat oranında temerrüt faizi uygulayacaktır. b-Bayi taraflar arasındaki her türlü ihtilaf halinde …’ın mevzuata ve usulüne uygun tutulmuş evrak, bordro, rapor, defter vs. kayıtlarının muteber olacağını, delil olarak münhasıran bunlara dayanılacağını kabul ve taahhüt eder.c-Bayiin sözleşmesi devam ederken muaccel borçlarını vadesinde ödememesi halinde her nevi teminatı … tarafından nakde çevrilerek borçlar karşılanarak, artan miktar nakit teminat olarak tutulmaya devam edilebilecektir Bayii nakdi (döviz dahil) teminat depozito bedelleri için faiz veya kur farkı talebinde bulunamayacaktır.d-Bayii bu sözleşmeden dolayı … lehine bir tazminat, cezai şart vs. talep etme hakkı doğduğu takdirde hiçbir dava ve ihtara hacet kalmaksızın evvelce alınmış ve ileride alınacak olan bu teminatlardan bu haklarını mahsup eylemeye veya bu taleplerle takas –mahsup edilmek üzere tamamen kendi lehine irat kaydetmeye …ın yetkili olduğunu peşinen kabul ve taahhüt eder.” olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin feshi hususu ise Bayiilik Sözleşmesinin 19. Maddesinde açıkça belirtilerek tarafların kabulünde imzalanmıştır.
Bu minvalde davalının düzenli olarak LPG alımı yapmadığı, hatta bazı aylarda hiç alım yapmadığı incelenen ticari kayıt ve belgelerden anlaşılmış, sözleşme hükümlerine uymayan davacının bayiilik sözleşmesinin davalı tarafından Beyoğlu 17. Noterliği’nin 05/10/2017 tarih, 17841 numaralı ihtarname ile haklı olarak feshedildiği kanaatine varılmıştır.
Yine bu sözleşmenin 21. Maddesi ile “… Bayii den sözleşmenin süresinden önce feshi sebebi ile maruz kalacağı zarar, ziyan ve sözleşme süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere mahrum kalacağı tazminat talep edebileceğini Bayii peşinen kabul ve taahhüt eder.” hükmünde olduğu görülmüştür.
İncelenen tüm dosya kapsamı ile, tarafların imzalanan sözleşmenin 19.maddesinde …’a fesih hakkı veren durumlarda …’ın sözleşmeyi feshetmeksizin 21/b maddesinde cezai şart talep etme hakkı olduğu hususunda mutabık kaldıkları hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Sözleşmenin tarafları sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sözleşmenin konusunu ve cezai şartın miktarını belirlemede özgür iseler de bu özgürlük sınırsız ve sonsuz değildir. BK.nun 26, 27, 181. maddeleri bu özgürlüğün sınırını çizmiş olup, TTK 22.maddesi ile tacir olan şahsa ve akidine tanınmış olan sözleşme serbestisi içinde uygulama alanı bulmaktadır. Taraflar, cezanın miktarını tayin etmekte serbest iseler de BK.182 maddesi hükmüne göre hakim, fahiş gördüğü cezaları resen tenkis etmekle yükümlüdür. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle, sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranış ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli, cezai şart miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Davalı sözleşme hükümlerine aykırı hareket ederek sözleşmenin feshine neden olmuştur. Davacı tarafından sözleşme gereği talep edilen cezai şart talebinde hukuka aykırılık olmadığı gibi incelenen kurumlar vergisi beyannameleri de göz önünde bulundurularak talep edilen miktar fahiş sayılmayacağından cezai şart tutarında tenkis yapılması gerekmemektedir.
Bayilik sözleşmesinin süresinden önce haklı bir neden olmaksızın feshedilmesi halinde diğer tarafın kar kaybına uğrayacağı tartışmasızdır. Yargıtay uygulamalarına göre bu durumda karşı tarafın talep edebileceği kar kaybı sözleşmenin kalan süresine göre değil, davacının aynı bölgede benzer bir bayilik kurabilmesi için gerekli makul süre kadar olmalıdır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve mahkememizce aldırılan bilirkişi raporları incelendiğinde; davacının, cezai şart alacağının 306,733,30TL olarak hesaplandığı ancak talebi ile bağlı olmasından dolayı cezai şart alacağının 273,430,20.-TL, net kar mahrumiyeti alacağının 38.897,98 TL olarak hesaplandığı, sektörel değerlendirme belirlenen makul süre olarak 1 aylık kar mahrumiyetinin de 2.593,19-TL olarak belirlendiği görülmüştür.
Tüm bu delillerden ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere davacının davalıdan takas ettikleri irat kaydedilen teminat bedeli olarak belirlenen 12,000,00.-TL+11,723,64.-USD dava tarihi TCMB kuru üzerinden hesaplanan 62,135,29TL toplamı olan 74.135,29-TL’nin mahsubu ile 61.102,02-TL olarak cezai şart alacağı ve 38.897,98-TL kar mahrumiyet alacağı talep edebileceği kanaatine varılarak davanın kabulü ile, 61.102,02.-TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 38.897,98-TL kar mahrumiyeti alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın KABULÜ ile,
-61.102,02.-TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-38.897,98-TL kar mahrumiyeti alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-6.831,00.-TL harcın, peşin ve ıslah harcı olarak alınan 1.707,87-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.123,13.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.707,87-.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- 13.450,00. -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 159,70.-TL, üç bilirkişi ücreti 2.250,00.-TL, 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 2.450,80.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır