Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/892 E. 2021/1002 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/892 Esas
KARAR NO : 2021/1002

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında sözleşme bulunduğunu, bu sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davalı şirket tarafından talep edilen ürün ve malları davalı şirkete ve/veya teslim edilmesini belirttiği şubelerine ve/veya mağazalarına fatura karşılığında teslim edildiğini ancak davalı şirketin bahse konu satımlardan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, satış bedellerini usulüne uygun olarak tam bir şekilde ödememiş olduğunu, taraflar arasında mevcut olan ticari ilişki nedeniyle müvekkili şirketin, davalı şirketten takip tarihi itibariyle 1.446.010, 68 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin bu alacağını tahsil edebilmek amacıyla davalı şirket hakkında İstanbul… İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı ilamsız icra takibini başlattıklarını, davalı şirketin bahse konu icra takibinde borcun tamamına ve imzaya herhangi bir sebep göstermeksizin itiraz ettiğini ancak tarafların ticari defter ve belgeleri ile dayanağı faturaların incelenmesiyle müvekkili şirketin, davalıdan dava konusu takip tarihi itibariyle takip tutarı kadar alacaklı olduğunun anlaşıldığını, takip konusu alacak faturadan kaynaklı cari hesap alacağı olduğundan daha açık bir deyişle davalı şirketin itiraz edebileceği herhangi bir imzası bulunmadığından davalı şirket tarafından hangi gerekçeyle hangi belgedeki imzaya itiraz edilmiş olduğunun da taraflarınca anlaşılamadığını, bahse konu takibe haksız olarak itiraz eden davalı tarafın 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 67nci maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesinin de gerektiğini belirterek açıklanan nedenler ile davalı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu usul ve yasaya aykırı borca ve imzaya itirazının iptaline, dava konusu alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davalı tarafın takip konusu alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, itirazın iptali davasının süresinde açılmadığını, bu nedenle zamanaşımı itirazları mevcut olduğunu, itirazın iptali davalarının bir yıllık süre içinde açıldığını ancak karşı tarafın işbu huzurdaki davayı 1 yıllık sürenin sonrasında ikame etmiş olup yasal süreye uymadıklarını, işbu sebeple huzurdaki davanın usulden reddi gerektiğini, huzurdaki davada zamanaşımı itirazları bulunduğunu,“Dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur.” hükümlerinin haiz olduğunu ancak davacı tarafından dava dilekçesi ile herhangi bir delil sunulmamış olduğunu, akabinde davacı tarafından tensip zaptına binaen delil dilekçesi sunulmuş olup davacıya söz konusu tensip zaptının hangi tarihte tebliğ edildiğinin, mahkemece verilen süre içerisinde delil dilekçesi ve eklerinin sunulup sunulmadığının taraflarınca bilinmediğini, müvekkili şirkete yalnızca dava dilekçesinin tebliğ edildiğini, delil dilekçesi ile delil dilekçesine ek olarak sunulan belgelerin ve tensip zaptının müvekkili şirkete tebliğ edilmeyerek işbu kanun hükümlerine aykırı hareket edildiğini, usul ve yasaya aykırı deliller ile delil listesine itirazlarını sunarak davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacının dava dilekçesinin açıkça Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ na aykırı olup davanın usulden reddi gerektiğini, davacının iddialarının hiçbirinin ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılmadığını, davacının dayandığı delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini belirtmesinin zorunlu olduğunu, ancak davacının dilekçesinde yalnızca müvekkili şirketin borçlu olduğu iddiasında bulunduğunu; ancak hangi alacak kalemlerine ilişkin bir borç doğduğunu dahi belirtme zahmeti içine girmediğini, davacı tarafından kanun lafzına ve amacına aykırı bir şekilde hareket edilerek taraflarının savunma hakkının kısıtlandığını, davacı tarafından müvekkili şirkete karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün …Esas sayılı dosyasıyla 1.446.010,68 TL asıl alacak iddiasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacının müvekkili şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından taraflarınca borca, takibe ve sair tüm hususlara itiraz edildiğini, buna binaen davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde huzurdaki itirazın iptali davasının ikame edildiğini, davacının müvekkili şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıya ilgili ödemeler yapılarak işbu tarihe kadar sözleşme uyarınca tüm yükümlülüklerin yerine getirilmiş olduğunu, davacının başlattığı ilamsız icra takibinde borcun sebebi olarak 07.09.2017 tarihli sözleşmeyi dayanak olarak gösterdiğini, söz konusu sözleşmeye istinaden davacının müvekkili şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını belirterek açıklanan nedenler ile itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması gerekiyorken davacı tarafından işbu yasal süreye uyulmamış ve 1 yıllık süre geçtikten sonra işbu dava ikame edilmiş olduğundan zamanaşımı itirazları doğrultusunda davacının davasının usulden reddine, davacının bir cari hesap alacağı iddiasında bulunmuş olup söz konusu alacak iddialarının hiçbir surette kabulü mümkün olmamakla birlikte TTK 101. Maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan huzurdaki davada zamanaşımı itirazları doğrultusunda usulden reddine, davacının delil dilekçesi ile ekleri taraflarına tebliğ edilmemiş olup , dava dilekçesi de HMK’ nın 119. Maddesinin e ve f bentlerine aykırılık teşkil ettiğinden davasının usulden reddine, davacının afaki ve müvekkil şirket ticari defter ve kayıtlarıyla uyuşmayan alacak iddiaları gerçeği yansıtmadığından ve müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığından davanın tümden reddine, taraflar arasında imzalanan çerçeve sözleşme uyarınca davacı şirket üretim hataları, kalite sorunları, ürünlerdeki şişmeler gibi ayıplardan sorumlu olduğundan ve mail yazışmalarıyla görüleceği üzere bu konular kendisinin de kabulünde olduğundan haksız ve mesnetsiz davasının tümden reddine, davacının herhangi bir hak ve alacak iddiasını kabul etmemekle birlikte davacının cari hesap ekstresi olduğunu iddia ettiği evrak bakımından taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmayıp söz konusu cari hesap taraflar arasında kesilmediğinden muaccel olmayıp işbu sebeple davacının davasının reddine, davacının icra inkâr tazminatı talebinin tümden reddi ile davalı tarafa %20’ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin yasal faizi ile birlikte karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce aldırılan 16/11/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı şirketin icra takibine konu ettiği ve alacaklı olduğunu iddia ettiği, 1.446.010,38 TL tutarın, davacı şirket ticari defter ve belgelerinin incelenerek, 2016 yılı devir tutarının, 01/01/2016-17/06/2017 tarihleri arasında cari hesaplara işlenen kesilen fatura gelen ödemeler ve genel gider olarak belirtilen ve dekontların açıklanması neticesinde, alacak olup olmadığı varsa miktarının hesaplanabileceği görüş ve kanaatine varıldığı, bunun ikmalinde bağlı olarak daha sonra diğer hususta da görüş izharı mümkün olacağını, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … Talimat sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda sonuç ve özet olarak, Davalının 2016 ve 2017 yılları ticari defterlerinin e defter olduğu, 2016 yılı defterlerin açılış ve kapanış beratlarının (onaylarının) yasal süresi içinde yapılmadığı, 2017 yılı defterlerinin açılış beratlarının yasal süresi içinde yapılmadığı, defterlerin Nisan 2017 ayına kadar işlendiği, Nisan 2017 dönemine ait beratların süresi içinde yapıldığı, söz konusu yıllara ait Envanter defterlerinin ise sunulmadığı, davacının 2016 yılı ve “01.01.2017-300.04.2017 dönemini içiren defter kayıtlarında; Davacı …Ltd. Şti.” nin Davalı … AŞ” den 30.04.2017 tarihi itibariyle 1.428.207,67 TL Alacaklı gözüktüğü, Davacının, davalı şirkete veya davalının davacıya düzenlediği faturaların incelenmesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu olan faturaların; Davalı tarafça davacı şirkete düzenlenen “Aksiyon- Ciro Primi- Ceza- Analiz – Afiş Destek ve Tesis Kalite Sorunları ” açıklamalı faturaların olduğunun tespit edildiği, bu faturaların tamamının davacı şirket tarafından davalı şirkete yeniden fatura edildiğini, tarafların hesap hareketlerindeki yoğunluk tarafların birbirine düzenledikleri iade faturalarının tekrar tekrar yeniden düzenlenmesinden kaynaklandığını, Raporun G/c bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; davalı tarafından davacı şirkete,” Aksiyon” adı altında dönem içinde sevkiyat yaptığı bölgelere satışa destek adı altında düzenlenen faturalar toplamının 126.266,17 TL olduğu, davacı sevk ürünü yapmadığı bölgelerden de kendisine fatura düzenlendiğini iddia ettiğini, davalı tarafından davacı şirkete, “Ciro Primi” adı altında düzenlenen faturalar toplamının 77.563,24 TL olduğu, davalı tarafından düzenlenen toplam 77.563,24 TL tutarındaki faturalara, davacının TTK 21/2 maddesi hükmüne göre süresi içinde itiraz ettiği, süresi içinde iade faturalarını düzenlediği tespit edildiği, davalı tarafından davacı şirkete, “Afiş Destek” adı altında düzenlenen faturalar toplamının 6.897,67 TL olduğu, davalı tarafından düzenlenen toplam 6.897,67 TL tutarındaki faturalara, davacının TTK 21/2 maddesi hükmüne göre süresi içinde itiraz etmediği, süresinden çok sonra iade faturaları düzenlediğinin tespit edildiğini, davalı tarafından davacı şirkete, “Analiz” adı altında düzenlenen faturalar toplamının 1.080,29 TL olduğu, davalı tarafından düzenlenen toplam 1.080,29 TL tutarındaki faturalara, davacının TTK 21/2 maddesi hükmüne göre süresi içinde itiraz etmediği, süresinden çok sonra iade faturaları düzenlediğinin tespit edildiğini, davalı tarafından davacı şirkete, “Ceza” adı altında düzenlenen faturalar toplamının 1.626,74 TL olduğu, davalı tarafından düzenlenen toplam 1.626,74 TL tutarındaki faturaya, davacının TTK 21/2 maddesi hükmüne göre süresi içinde itiraz etmediği, süresinden çok sonra iade faturasını düzenlediğinin tespit edildiği, ancak davacının, bahse konu ürünlerin sevkinin davalı tarafından yapıldığı yönünden itirazı neticesinde iade faturasını düzenlediğinin görüldüğü, davalı tarafından davacı adına düzenlenen faturada belirtilen geç teslimata ilişkin sevk irsaliyesinin dosya içeriğine kazandırılması gerektiği, davalı tarafından davacı şirkete, “Tesis Kalite Sorunu” adı altında düzenlenen faturalar toplamının 132.252,03 TL olduğu, davalı tarafından düzenlenen toplam 132.252,43 TL tutarındaki faturalara, davacının TTK 21/2 maddesi hükmüne göre süresi içinde itiraz etmediği, süresinden sonra iade faturaları düzenlediğinin tespit edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu olan, Davalı tarafça davacı şirkete düzenlenen “Aksiyon- Ciro Primi- Ceza- Afiş Destek, Analiz — Ceza ve Tesis Kalite Sorunları ” açıklamalı toplam 345.686.,54 TL tutarındaki faturaların hukuki dayanağının taraflar arasında imzalanan çerçeve sözleşmesinin uzman bilirkişi tarafından ayrıca değerlendirilmesi gerektiği, davacının davalı şirkete veya davalının davacıya düzenlediği faturaların incelenmesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu olan diğer faturaların; davalı tarafça davacı şirkete düzenlenen “ürün İadeleri ” ne ilişkin faturaların olduğunun tespit edildiği, bu faturaların tamamının davacı şirket tarafından davalı şirkete yeniden fatura edildiği, tarafların hesap hareketlerindeki yoğunluğun tarafların birbirine düzenledikleri iade faturalarının tekrar tekrar yeniden düzenlenmesinden kaynaklandığı, davacının, davalı şirketin iade faturası olarak düzenlediği 52.171,88 TL tutarındaki faturalarda belirtilen ürünlerin “tarihi geçmiş ürünler” olduğunu iddia ettiği, raporun G/c bölümünde tabloda tarih ve numaraları belirtilen ve iade faturası olarak düzenlediği 52.171,88 TL tutarındaki faturaların da belirtilen ürünlerin “tarihi geçen ürün olup olmadığı “ yönünden bir tespitin yapılabilmesi için davalı şirket tarafından ürünlerin parti seri numaralarını (PSN), son kullanma Tarihi (SKT) veya Üretim tarihi (ÜRT) gösterir davacı tarafa teslimine dair imzalanmış sevk irsaliyelerinin dosya içeriğine kazandırılması gerektiği, davalı tarafından davacı şirkete, “Fatura İçeriği Yazılı Olmayan” fatura toplamının 895,37 TL olduğu, davalı şirket tarafından bu faturanın içeriğinin dosya içeriğine sunulması gerektiği, davalı tarafından davacı şirkete düzenlenen “Ürünlerin Teslim Edilmediğine Yönünden Davalının iade Faturaları” toplamının 37.596,96 TL olduğu, söz konusu faturalara ilişkin bilgilerin raporun G/c bölümündeki tabloda belirtildiği gibi olduğu, davacının, davalı şirketin iade faturası olarak düzenlediği bilgiler raporun G/c bölümündeki tabloda ayrıntısı verilen 60.144,15 TL tutarındaki faturalarda ve irsaliyelerde adet ve kg’ları belirtilen ürünlerin kendisine eksik teslim edildiğini iddia ettiğini, davalı şirketin, iade faturası olarak düzenlediği 60.144,15 TL tutarındaki faturalarda ve irsaliyelerde adet ve kg’ları belirtilen ürünlerin davacıya iade edilip edilmediğinin tespiti için, ürünlerin davacıya teslimatını yaptığını gösteren imzalı sevk irsaliyelerinin dosya içeriğine kazandırılması gerektiği, davacı tarafından, davalı A101 için imal ettirildiği, üretimi yapılan ambalaj malzemesi ve ambalaj fatura bedelinin 275.679,06 TL olduğu belirtilip, davalı şirket adına bu tutarda fatura düzenlediğinin ifade edildiği, ancak bu ürünlerin taraflar arasında kabulüne ilişkin herhangi bir belge ve bilgi dosya içeriğinde bulunmadığı, davalı tarafından ürün teslim edilmediği gerekçesi ile düzenlenen faturalara karşı davacının iade faturalarını düzenlediği, davacının, 41.819,54 TL tutarındaki ürünlerini davalıya teslim ettiğini iddia ettiği, bu nedenle davacı tarafından belirtilen ürünlerin davalıya teslim edildiğine dair davalının kaşe ve imzalarının bulunduğu sevk irsaliyelerinin dosya içeriğine sunulması gerektiği, davacının, davalı şirketin iade faturası olarak düzenlediği bilgiler raporun G/c bölümündeki tabloda ayrıntısı verilen 453.473,05 TL tutarındaki faturalarda belirtilen ürünlerin kendisine “teslim edilmediğini” iddia ettiği, davalı şirket tarafından ürünlerin davacı tarafa teslimine ilişkin davacı tarafından imzalanmış sevk irsaliyelerinin dosya içeriğine kazandırılması gerektiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 19/03/2021 tarihli ek raporda sonuç ve özet olarak, daha önce kök raporda ileri sürülen teknik görüşlerinde bir değişiklik olmadığı, davacı şirket kayıtları ile ilgili inceleme raporunda teknik bir incelemeye rastlanmadığı, tarafların dava dosyasında bulunan beyanlarından bahsedildiği, taraflarınca yapılan teknik inceleme değerlendirmeler sonucu teknik inceleme sonrası davacının sağlıklı ve dayanaklı gıda üretiminde kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
Tanık…mahkememizin 05/12/2019 tarihli celsesinde, ” ben davacı şirketin diğer davalı şirket ile çerçeve sözleşmesi yaptığı sırada davacı şirkette çalışıyordum. İşin takibini davacı şirket adına ben yürüttüm. Davalı şirket … adı ile marketleri bulunan şirkete satılmak üzere 28 bölgedeki mağazalarına bizim tarafımızdan teslim şartı ile kendi standartlarında belirttiği peyniri 3 yıl süre ile teslim ettik. Söz konusu peynirin kalitesi standardı biz üretirken bizzat davalı firma yetkilisinin denetiminde yapıldı çok sıkı denetim yapıldı. Ayrıca bizimde gıda mühendislerimiz var. Şok marketlerede ürün yapıyorduk onlarında uzmanları vardı ben ürünlerin ayıplı olduğunu kabul etmiyorum … mağaza yetkilileri sebepsiz yere iade faturaları kesiyordu. Bizde bunları kaydedip tekrar iade ediyorduk. Bana göre 15/07/2016 darbe girişiminden sonra vade 45 gün iken 120 güne çıkarıldı. Bu anlamda sıkıntı yaşadılar. Bizde köylüden ürünlerimizi alıp işlemek durumunda idik.Bizde Köylüye taahhütlerimizde sıkıntı yaşadık. Yoksa bu iade faturaları yüzünden biz sözleşmeyi tek taraflı feshettik biz ayrıca davalı taraf bizim şirketin tesisine tesisinizi beğenmedik diyerek iade faturası kesiyordu. Bizim şirketin alacakları gerçektir. Biz … in puanlamasında 70 puanın altına düşmüyorduk hatta biz … , …marketler… gibi firmalara gibi ürün verdiğimizde puanlarımız yüksekti ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … mahkememizin 05/12/2019 tarihli celsesinde, ” davalı şirket ile davacı şirket arasında yapılan çerçeve sözleşmesine göre peynir üretme ve paketleme işini …in standardı doğrultdusunda hazırladık. Ve kendisinin Türkiye de bulunan mağazalarına teslim ettik. Biz mallarımızı teslim ederken fatura ve imzalı irsaliye ile teslim ediyor idik. Ancak davalılar bize göndermiş oldukları iade faturalarının ekinde imzalı irsaliye olmadığı gibi malda iade etmeden fatura gönderiyor idi. Biz çalışmış olduğumuz 30 bölge dışında davalı taraf çalışmadığımız bölgelerden bile iade faturası gönderiyor idi. Biz bunları almadık uyardık devam ettiler sonrasında sözleşmeyi feshettik. Davalı şirketin gönderdiği faturalar e fatura sistemi olduğundan defterimize kaydedip hemen iade ediyorduk. Bu sefer onlar iade ediyordu daha sonra noter kanalı ile tebliğ ettik bizim sözleşme gereği son kullanma tarihi geçmiş ürünleri davalı bize iade edemez ancak bunları bile iade ettiklerini gördük. Bozuk ürün iade ettiklerinde bunun yenisini gönderip cariden düşüyoruz biz tedarikçilerimizede belli ödemeler yapmak zorundayız örnek vermek gerekirse davalı her hafta 200.000 TL ödemesi gerekirken 50.000 TL gönderiyordu sebebi sorulduğunda yazışmalar sonucu iadeler var gibi gerekçeler ile bizi oyalıyorlardı sonunda bizim fabrikalar kapandı. Biz … in puanlamasında 70 puanın altına düşmüyorduk hatta biz … , … marketler… Toptan gibi firmalara gibi ürün verdiğimizde puanlarımız yüksekti ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … mahkememizin 05/12/2019 tarihli celsesinde,” ben 2015 yılında … mağazalarının Ümraniyedeki Genel Müdürlüğünde satın almada başkan asistanı olarka göreve başladım. Ürünlerdeki şişme ve ayıplar nedeni ile şikayetler oluyordu. Bunun üzerine ben bölge kalite kontrol sorumlusu ve satın alma grup müdürü olarak habersizce Balıkesir’e fabrikaya gittik. Fabrikanın içerisini incelediğimizde sular akıyor , sinekler ortalıkta uçuşuyor steril bir ortam bulunmuyordu. Bunun üzerine iş yerinin özel firma tarafından denetlenmesini istedik. Firmanın düzenlemiş olduğu rapor bu şirket ile çalışma için elverişli olan puan sağlanamadı ve daha sonra maillerimizden de anlaşılacağı üzere çalışmayı durdurdular . Borç varmı yokmu bilemem ayıplı ürünleri ben gördüm fatura içeriğini bilemem ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık… mahkememizin 13/02/2020 tarihli celsesinde ” ben 2015 yılı Ağustos ayında satın alma asistanı olarak davalı şirkette çalışmaya başladım. Bu olaylar benden önce meyadana gelmiş bizim firmamız Ahir marka peynirin üretimi ile ilgili siparişlerini Türközünden alıyordu. 5000 civarında mağazamıza bu ürünleri satıyorduk.yine öğrendiğim kadarıyla ürünler ayıplı çıkınca satış görevlilerimiz ve kalite kontrol görevlilerimiz ayıplı ürünleri genel merkeze bildiriyordu. Bizde bunları tek tek inceleyip kontrollerini yapıyorduk bunları inceledikten sonra ürünler ayıplı ise bunları iade edebilirsiniz diye bölgelere talimat veriyoruz ayıplı ürünlerin iade edilebilecek olanları iade ediyoruz ancak iadesi mümkün olmayan ürünler akan , kokan vs. Orada imha ediliyor yine yapmış olduğum inceleme ve duyumlarda ve uygulamamızda biz merkez olarak ayıplı ürün olduğunda davacı gibi diğer firmalarıda bu ürün hakkında hemen bilgilendiriyoruz kaldı ki ayıplı ürünler ile ilgili davacı şirketin bize yazmış olduğu maillerde şirketimizde mevcuttur. Ayrıca benim çalıştığım dönemdede biz davalı şirket ile alışverimize devam ettik. Kaşar ve başka bir beyaz peynir alıyorduk. Bu konuda davacı şirketin puanı 70,09 idi. Bu puan 69,99 olduğunda o firma ile ilişkimizi derhal keseriz bunu bağımsız denetim şirketi yapmaktadır. Bir ay sonra yaptırdığımız konrtollerde 80 puana çıktı daha sonraki ayda da 84 puana çıktı ancak biz 2016 yılında bu firma ile ilişkimizi mali yönlerden anlaşamadığımızdan kestik biz mal almadığımız bayilerimizede aksiyon faturası sistem karışıklığından kesildiğini tespit ettik. Davacı ile karşılıklı mutabık kalarak geri aldık olay bu şekildedir ” yönünde beyanda bulunmuştur.
Tanık… Sakarya … Asliye Hukuk Mahkmesinde talimat kanalıyla alınan 20/01/2020 tarihli celsede ” TANIK BEYANINDA: Ben davalı şirkette satın alma müdürü olarak çalışıyordum. Ticaret geliştirme kısmındaki yetkililerden birisiydim. Ben davalı şirkette 2008 yılından beri çalışmaktayım. Davacı şirket ile 2014 sonu 2016 başı arasında çalıştım. Ben… isimli işyerinde çalıştığım için davacı şirketi bu nedenle davacı şirketi 2014 başı 2016 yılı sonlarından tanırım. Biz firma ile mal alırız depolarımıza bu malları alırız daha sonra mağazalarımıza sevk ederiz. Çalışma şeklimize göre firmanın 750 gram … marka beyaz peynir isimli üründe çok ciddi şişme problemleri yaşadık bu peynirlerin henüz son kullanma tarihi dolmamıştı. Firmayı uyardık. Biz önlemlerimizi aldık diye bize bilgi verdiler ancak sorunlar bitmedi. Biz de gıda mühendisi iki arkadaş ile birlikte firmaya habersiz denetim yaptık. Tesisleri nasıl, uygun mu herhangi bir problem var mı diye. Burada da gittiğimiz ortam çok hijyneik bir ortam değildi. Özellikle sinekler uçuşuyordu yerlerde kirli sular vardı, ürünlerin üzerine tavandan akan sular vardı. Biz ortamı öyle görünce şişme problemi yaşadığımız için de özellikle oradan çalışan insanların … örnekleri alınır, orada da çalışanların swap oranları yüksek geldi, personel hijyeni ile alakalı bir sorun olduğu anlaşıldı. Bu durumu görünce biz sizinle bu şartlarda devam edemeyiz, eğer koşulları düzeltirseniz tekrar değerlendirip çalışmayı gözden geçiririz dedik. Firmaya bunu sözlü ve yazılı olarak ilettik. Sonrasında firma ben kendimi düzelttim diye bize iletti ama biz tekrar bu sefer bağımsız bir denetim kurulu olarak TSE’nin gidip orada denetim yapmasını sağlattık. Orada da A’dan D’ye kadar bir skala var bu firma C gibi düşük bir skalada kaldı. Şişme problemleri de devam ettiği için biz firmaya bildirimlerimizi yapıp iadelerimizi sağladık. Biz … marka ürünleri sadece bu firmadan alıyorduk. Bu durumu görünce bu ürünü kendi satışımızdan çıkardık, yanlış bir ürün satmamak için. Ciro kaybını kaliteye tercih ettik. Sonrasında bu firma bize İcra Müdürlüğünde takip başlattı. Biz firmaya son kullanma tarihi geçmiş ürünleri iade etmedik. İade ettiğimiz ürünlerde şişme problemi olduğu için zaten satışa sunulabilecek ürünler değildi. Davacının davaya konu ettiği borç aslında bizim iade ettiğimiz ve kendilerinin de bilgisi olan ürünlere ilişkindir. Davacıya borcumuz bulunmamaktadır. Bölge müdürlüklerindeki kalite kontrol sorumluları sorunun tespitini görsel ve adet bazlı tespit edip, merkez satın almaya bildirimde bulunur, merkez satın alma da firma yetkililerine iade yapılacağını bildirir, çalışma şeklimiz bu şekildedir. Bu firma yetkililerinize de bu bildirim yapılmıştır. İade işlemleri zaten kayıtlıdır. Bilgim ve görgüm bundan ibarettir ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Her ne kadar davalı vekilince hak düşürücü süre itirazında bulunulmuş ise de; icra dosyasının incelenmesinde, itirazın davacıya 27.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 26.12.2018 tarihinde İİK md 67 uyarınca 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca BK 146. madde uyarınca, kanunda aksine bir düzenleme bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabi olmakla talep olunan alacağın 2016-2017 yıllarına ait olup icra takip tarihi olan 07.09.2017 tarihi itibariyle alacağın zaman aşımına uğramadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde, açılan davanın; taraflar arasında mevcut çerçeve satış sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, davacı vekilince dava dilekçesi ile sözleşme uyarınca davalı tarafından talep edilen ürünlerin davalının belirtilen şubelerine teslim edildiğinin, ancak davalının satış bedellerini ödemediğinin iddia olunduğu, davalı vekilince, davacı şirketçe üretimi gerçekleştirilen ürünlerde kalite problemi, hatalı üretim olduğunun iddia edildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK.nın 222.maddesinde ise ticari defterlerin delil olması düzenlenmiş olup; mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının, sahibi aleyhine delil olduğu, taraflardan biri tacir olmasa dahi tacir olan diğer tarafın, ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağı öngörülmüştür. Anılan maddede belirtilen koşullar gerçekleşmedikçe ticari defterlerin sahibi yararına delil olma niteliği bulunmayacağı gibi, hükme dayanak teşkil edemeyecektir. Davacı şirket ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda verilen bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterlerinin e-defter olarak tutulduğu, 2016- 2017 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış beratlarının yasal süreler içinde alınmadığı, 2016 ve 2017 yılı envanter defterlerinin inceleme için ibraz edilmediğinin belirtildiği, bu durumda adı geçen davacı şirket ticari defterlerinin sahibi lehine delil hakkına sahip olamayacağı görüş ve kanaatine varılmıştır. 16.11.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre, davalı şirketin 2016-2017 yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil hakkını haiz olduğu görülmüştür.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre de; davacının ticari defterlerinin lehine delil olarak kabulüne olanak yoktur. Davacı tarafça ileri sürülen alacağın varlığı başka deliller ile de kanıtlanamamıştır. Nitekim teknik inceleme sonrası davacının sağlıklı ve dayanıklı gıda üretiminde kusurlu olduğu kanaati oluşmuştur. Neticeten davacı şirket ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfını haiz olmadığının kabul edildiği, davalı şirketin kayıtlarının doğruluğunun kabul edilmesi gerekeceği, bu durumda davalı şirket kayıtlarının ticari defter kayıtları ile uyumlu olduğu ve birbirleriyle örtüştüğünün belirlendiği göz önüne alındığında 27.07.2017 tarihi itibariyle davalının davacıya bakiye borcunun da olmadığı göz önüne alınarak davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın alacağının tahsilini iddia ederek başlattığı icra takibinde ve iş bu itirazın iptali davasında kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1- Davacının davasının REDDİNE,
2- Davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 17.464,20 TL’nin mahsubu fazla yatırılan 17.404,90 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 83.410,35 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
6- Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır