Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/81 E. 2019/478 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/81 Esas
KARAR NO : 2019/478 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/11/2019
.
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılamalar neticesinde ;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket Müvekkilinin davalıdan alacağının tahsili ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E.Sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, Borçlu, icra takibinde borca, faize ve ferilerine itiraz ettiğini , borçlunun itirazının haksız ve yersiz olduğu, borçlu itirazında kötü niyetli olduğunu,taraflar arasında 15/10/2018 tarihinde sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden…Şube Müdürlüğü’ne bir yazı yazılarak müvekkili şirket tarafından davalı yana sürekli olarak özel güvenlik hizmeti verileceği bildirildiğini, müvekkili hakedişlerini alamadığını bu sebeple 13/11/2018 tarihinde SGK’ya işçilerin işten çıkış bildiriminde ve…Şube Müdürlüğü’ne özel güvenlik hizmetinin 13/11/2018 tarihinde faaliyetin son bulduğuna dair bildirimde bulunulduğunu, taraflar arasında 15/10/2018 tarihinde imzalanan sözleşmeden sonra Ekim ve Kasım ayları için vardiyalı olarak güvenlik hizmeti temin edildiğini, bu yapılan hizmetlerin karşılığında düzenli olarak fatura kesimine başlanıldığın beyan etmekle Borçlunun icra takibine yaptıgı itiraza itirazın iptali ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …E.Sayılı dosyası üzerinden takibin devamına borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesinde; “Davacı taraf dava dilekçesinde, “…borçlunun icra takibine yaptığı haksız ve yersiz itirazının iptaline, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takibin devamına, borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine…” karar verilmesini talep etmiştir. İş bu dava usul ve esas yönden hukuka kanuna aykırıdır dolayısıyla davanın reddi gerekmektedir. Şöyle ki;
1) Davacı taraf dava dilekçesinde itirazının kaldırılarak icra takibinin devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2) Davacının iş bu davayı açmasında korunmasını gerektiren bir hukuki yararı yoktur. Dava dilekçesinde “…taraflar arasında yapılan sözleşme 15/10/2018 tarafından imzalanmıştır. Sözleşmenin içeriğinde ise müvekkil şirket, davalıya güvenlik hizmeti için eleman temininde bulunacaktır. Sözleşmenin içerisinde bir güvenlik personeli için 4.155,00+KDV ödemesi taahhüt edilmiştir…Müvekkil şirket, alması gereken hak edişlerini davalı yandan alamadığı için 13/11/2018 tarihinde SGK’ya işçilerin işten çıkış bildiriminde bulunmuştur… ” denilmiştir.
Öncelikle ve özellikle belirtmek gerekir ki; Müvekkil Kurum, personellerin maaş ödemesinde her zaman titiz ve öncelikli davranmıştır. Müvekkil Kurum, davacı tarafa zamanında ve eksiksiz hak edişleri ödemiştir. Fakat davacı taraf çoğu kez maaş ödemelerini geciktirmiştir. Hatta son zamanlarda ödememeye başlamıştır. İşçilerin maaş ödemelerinde bir temerrüt durumu söz konusu ise bu kesinlikle davacı şirketten kaynaklanmaktadır. Müvekkil kurum ödemelerini yapmıştır. Davacı tarafın işçilerin ödemelerine ilişkin belgeleri sunduğunda bu durum çok net bir şekilde tespit edilecektir. Ayrıca ilgili personeller de tanık olarak dinlendiğinde gecikmenin kimden ve nasıl kaynaklandığı da tespit edilecektir. Davacı taraf işçilerin işlerine son verilmesine sebep olarak Müvekkil Kurum’u göstermişse de maddi gerçeklik bu değildir. Davacı taraf da çok iyi bilmektedir ki işçiler davacı tarafın kusuru nedeniyle işlerini bırakmak zorunda kalmışlardır ya da zorunda bırakılmışlardır. SGK işten çıkış bildirgesinde çıkış kodu 03(istifa) olarak işaretlenmiştir. Personel Bildirim listesinde de bildirim nedeni ayrılma istifa olarak gösterilmiştir. Dolayısıyla Müvekkil Kurum, maaş ödemelerini ödemede temerrüte düşmemiştir; davacı tarafın iddiasının aksine davacı tarafın kendi kusuru nedeniyle işçiler işten ayrılmışlardır.
3) 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun Hukuki İlişkilerin Kapsamı Dürüst Davranma başlıklı 2. Maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” kuralı getirilmiştir. Bir HAKKIN dürüstlük kuralına aykırı olarak KULLANILMASI suretiyle başkasına bir zarar verilmesi HAKKIN KÖTÜYE kullanımını oluşturur. TMK’nun 2/I hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. HAKKIN kullanımı ölçütünü Medeni Kanununa göre dürüstlük kuralları verir. KULLANILMASI sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır. HAKKIN KÖTÜYE kullanılıp kullanılmadığı belirlenirken; o kişinin HAKKIN kullanılmasında geçerli ve haklı bir yararının varlığı, HAKKIN kullanılmasının sağlayacağı yarar ile başkalarına vereceği zarar arasında aşırı oransızlığın olmaması, bir kimsenin kendi ahlaka aykırı davranışına dayanmaması ve uyandırılan güvene aykırı davranışta bulunmaması gibi ölçütler HAKKIN KÖTÜYE kullanılıp kullanılmadığını belirler. Diğer taraftan, kullanılan hak soyut değil somut olaylara dayanmalıdır. Eğer bir olayda, objektif iyiniyet kurallarına aykırılık varsa, burada HAKKIN KÖTÜYE kullanımı söz konusudur. Objektif iyiniyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Hak sahibinin hakkını kullanmada iyi yada kötü niyetli olduğunu saptamak kullananın iç dünyası ile ilgili olduğundan bunu belirlemek oldukça güçtür. Dolayısıyla her somut olayda, iyiniyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir.
Kuşkusuz HAKKIN KÖTÜYE kullanımının kabulü halinde; herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan bir HAKKIN açıkça KÖTÜYE kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı ve evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ilkesi göz önünde bulundurularak varılacak sonuca göre karar verilmelidir. 4) Dava dilekçesinde, “…borçlu şirket, Muavin Defterine işlenen 31/10/2018 tarihli…fatura numaralı…Okulları Tarabya Kampüsü için 2.537,87-TL., 31/10/2018 tarihli …atura numaralı… Okulları … Kampüsü için 2.537,87-TL., 31/10/2018 tarihli 091521 fatura numaralı…Okulları …Kampüsü için 1.532,91-TL.,31/10/2018 tarihli … fatura numaralı …Okulları … Kampüsü için 1.832,91-TL bedelleri, müvekkil şirkette ödememiştir. Dava konusu olan borç miktarı cari hesap alacağından ibarettir…” denilmiştir. Davacı taraf iş bu davayı açmasına dayanak olarak sadece bu beyanda bulunmuştur. Cari hesaba ilişkin hiçbir bilgi ve belge dosyaya sunmamıştır. Dava dilekçesi ile dosyaya sunulan faturalar (okunması bir hayli zor olan) arasında da çelişki bulunmaktadır. Dava dilekçesinde beyan edilen fatura bilgileri ile dosyaya sunulan fatura bilgileri örtüşmemektedir. Bu durumu da ayrıca ve özellikle belirtmek isteriz. Davacı taraf cari hesap iddiasını ispat edememiştir. Davacı tarafın iddiaları soyut, mesnetsiz ve delilsizdir. 5) Davacı tarafın dosyaya delil olarak sunduğu faturalara Müvekkil Kurum zamanında itiraz etmiş ve iade etmiştir. İstanbul … Noterliği’nden 3.12.2018 tarihli…Yevmiye Numaralı ihtarname ile, “13.11.2018 tarih ve…sıra nolu 1.832,91-TL bedelli ve 13.11.2018 tarih ve… sıra nolu 1.832,91-TL bedelli faturalara ilişkin ” itirazlar ve faturaların iadesi davacı tarafa ihtar edilmiştir. Müvekkil Kurum …’nin, …’ne borcu bulunmamaktadır. Ödemelerini tam, zamanında ve eksiksiz yapmıştır. Dolayısıyla davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacı taraf davasını ispat da edememiştir. Hukuka ve hakkaniyete aykırı iş bu davanın itirazlarımız doğrultusunda ve re’sen tespit edilecek nedenlerle reddi gerekmektedir. ” beyan edip davanın esastan reddi ile Alacaklının icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğu ve bu sebeple %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına,
yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına,

karar verilmesini talep edip, davanın reddini savunmuştur.
DELİLLLER VE GEREKÇE:
Davadaki uyuşmazlık; Güvenlik hizmet sözleşmesi gereğince eleman istihdamının yapılarak hizmetin verilip verilemediğinin, hizmet karşılığı düzenlenen fatura alacaklarının doğup doğmadığı, alacak var ise miktarının ne kadar olduğu, taraflar arasında cari hesap ilişkisinin olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dava dilekçesi, İstanbul …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosya sureti, bilirkişi raporu , emniyet CD kayıtları ve dosyadaki tüm belge ve bilgiler incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının suretinin incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 8.741,56 -TL toplam alacak, üzerinden icra takibi yapıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67/2 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce oluşturulan ara kararı gereği dosyanın nihai rapor için bilirkişi S.M. Mali Müşavir …tarafından verilen 26/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda, İncelenen davacı ve davalı şirketlere ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği, defterlerin birbirini teyit ettiği, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı şirketin incelen Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle davalı yandan 8.741,56 TL alacaklı olduğu, Davalı şirketin incelenen Ticari Defter kayıtlarına göre, Takip tarihi itibariyle Davacı yana 5.075,44 TL borcunun bulunduğu, Davalı şirket, Davacı şirketin düzenlemiş olduğu 13.11.2018 tarih ve … numaralı ve 13.11.2018 tarih ve …numaralı faturalara İstanbul … Noterliği 03.12.2018 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarname ile itiraz ettiği, taraflar arasındaki hesap farkının bu faturalardan kaynaklandığı, Taraflar arasında 15.10.2018 tarihli sözleşme imzalandığı, Davacı Şirketin … Paşa No: … Sarıyer-İstanbul adresinde … ve Tarabya Şalcıkır No:… Sarıyer-İstanbul adresinde …’yu 15.10.2018-13.11.2018 tarihleri arasında çalıştırdıkları, çalıştırılan personel için ücret talep edebileceği, Masraf ve vekalet ücreti hususlarındaki taleplerinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, ticari defterlerin kanıt olması, bu defterlerin Ticaret Kanunu’nun öngördüğü şartlar içinde tacirin lehinde veya aleyhinde olarak kullanılması ve ticari bir uyuşmazlığında hükme esas teşkil etmesidir. Böylelikle, ticari bir uyuşmazlıkta ticari defter kaydı, uyuşmazlığın çözümünde yazılı bir kanıt aracıdır. Tacirin tuttuğu bütün defterlerdeki kayıtların birbirine uygun olması; birbirini tutması ve doğrulaması şarttır. Ayrıca ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması yanında tasdike tabi olan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin de Ticaret Kanununda belirtilen sürelerde ve şekillerde yapılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde defterler, sahipleri lehine kanıt olma niteliklerini kaybederler. Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağın olduğunu iddia eden taraf yazılı belgeler ile ispat etmesi gereklidir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddeleri ayrıca HMK Madde 222 de Ticari defterlerinin ibrazı ve delil olması açısından ilgili düzenlemeler mevcuttur. Bilirkişi raporu göz önüne alındığında davacının davalı şirketten takip tarihi itibariyle 8.741,56 TL alacaklı olduğu bu nedenle yapılan icra takibine konu alacak miktarı Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, … merkezi kayıtlarına göre davacı şirket personeli olan …ve …’nun 15.10.2018-13.11.2018 tarihleri arasında davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalıştırıldıkları ve gene …Müdürlüğü … Müdürlüğüne bildirilen personel istihdamına ilişkin listelerde sabittir.
İcra ve İflas Kanunu’ nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Davalı -borçlu tarafından belirlenebilir bir fatura alacağı olup bir kısmının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve bir kısmına da itiraz ettiği sabit olduğundan açılan davanın kabulüne karar verilerek aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
DAVANIN KABULÜ ile;
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin 8.741,56 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek %19,50 oranında ticari temmerrüt faizi üzerinden aynen DEVAMINA,
Asıl alacağın %20 si oranında (1.748,25 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 2.725,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
597,13-TL harcın peşin alınan 105,58-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 491,56 -TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 105,58.- TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili tarafından yapılan 4 adet posta-tebligat gideri toplamı 29,50-TL ile 1 adet bilirkişi ücreti 600.-TL, 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 670,60.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair,
Davacı vekili ile davalı vekilinin ve Davacı şirket yetkilisin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize verilmek üzere bir başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile HMK 341 Maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır