Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/801 E. 2019/457 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/979 Esas
KARAR NO : 2019/452

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 06/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin … sitesi … Blok No:… A-B … İstanbul adresinde İstanbul’dan Erzurum’a taşıma işi yaptığını, müvekkil firmanın faaliyet göstermiş olduğu ve kiracı olduğu taşınmazın 11/09/2014 tarihinde davalı şirket tarafından satın alındığını, davalının söz konusu taşınmazda müvekkil şirket tarafından kullanılmasına muvafakat gösterdiğini ve kira ilişkisini deva ettirdiklerini, 02/01/2018 tarihinde davalı tarafın müvekkil şirkete hiçbir tebligat göndermeden, bildirimde bulunmadan ve süre vermeden müvekkil şirketinde içerisinde yer aldığı nakliyeciler sitesine yıkım işlemi için kolluk görevlilerince birlikte gelinerek 245 anbarın yıkıldığını, yıkımın usule ve Türkiye Nakliyeciler derneği ile davalı arasında yapılan sözleşmeye ve hukuka aykırı şekilde yapıldığını, bu nedenle de müvekkil şirketin evrak ve eşyalarının kaybolduğunu, ve zarara uğradığını beyanla, uğranılan zarardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; söz konusu taşınmazın 6306 sayılı yasa gereğince riskli alan edilmesine ilişkin 10.02.2017 tarih ve 29975 sayılı RG yayınlanan 2017/9867 sayılı Bakanlar Kurulu kararı üzerine taşınmaz üzerinde kanunda sayılan idarelerin görevleri başlamış ve her iki idare tarafından 6306 sayılı yasa ve Uygulama Yönetmenliğinin idarelere yüklediği görevler kapsamında tahliye işlemleri gerçekleştiği, davacının mağduriyetini ileri sürdüğü işlemlerin bu idareler tarafından yapıldığını, bu nedenle davalı şirketin sorumluluğu bulunmadığından davanın pasif husumetten reddini talep ettiklerini, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini beyanla davanın görev yönünden reddini talep ettiklerini, ayrıca kooperatif (…) ile davalı şirket arasında imzalanan 18/08/2014 tarih ve… yevmiye Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine gereğince; davacının 18/08/2014 tarihinden itibaren 9 ay içinde arsa ve yapıları teslim etme borcu bulunmasına rağmen bu borcun ödenmediğini, tahliye davaları açıldığını, en son dava konusu arsanın aynı zamanda idari olarak 6306 sayılı yasaya göre takibi gerektiğinden nüfus ve eşyadan tahliye ve yıkım işlemleri idare tarafından gerçekleştirildiğini, ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun 58. Maddesine göre kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişinin manevi tazminat talebinde bulunabileceğini, davalı şirketin davacı şirkete haksız bir eylemi olmadığını, davacının taahhütlerini ve kiracılık ilişkisi bakımından yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle davanın manevi tazminat yönünden reddinin gerektiğini beyanla; davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davalı vekilinin 10/10/2019 tarihli delil dilekçesi ile davacının yıkım, tahliye v.s. konularda açılan davalara ait gerekçeli kararlar örnekleri dosyaya sunulmuştur.
GEREKÇE:
Dava; davalı şirket tarafından İstanbul Topkapı’da bulunan ambarlar-nakliyeciler sitesinin hukuka aykırı bir şekilde yıkılması iddiasıyla müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmini istemine ilişkindir.
TTK’nın 4. Maddesine göre; her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen davalar ticari davalar sayılır.
Somut olayda dava haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, işbu dava konusu uyuşmazlık mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gibi nisbi ticari dava da olmadığı, salt davalının şirket olması ticari iş anlamına gelmeyeceğinden ötürü davaya bakmakla mahkememizin görevli olmadığı, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla; mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3- 6100 sayılı HMK’nun 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren Mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Bu süre içerisinde başvuru yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
5-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemece hüküm altına alınmasına, açılmamış sayılmasına karar verildiği takdirde bu kararda değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/11/2019

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza