Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/791 E. 2019/327 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/791 Esas
KARAR NO : 2019/327 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirketinin davalı şirketten ürün satışından kaynaklanan alacağını tahsili amacıyla İstanbul…İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, davalı şirketin icra takibine itiraz etmesi üzerine dava açıldığını, açıklanan nedenlerle talebin kabulüne itirazın iptaline takibin devamına dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere tazminatına masraf ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin davacı şirket ile ticarri ilişkilerini cari hesap üzerinden yürüttüğünü ve 120 ila 180 gün vadeli çalışmalarına rağmen vade gününü beklemediğini, davacı tarafın müvekkil aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün… Esas syılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, takibe konu edilen tutarın haksız bir talep olduğunu ve muaccel olmuş bir borcunun bulunmadığını açıklanan nedenlerle davanın reddine lehe %20’den az olmamak üzere üzere tazminata hükmedilmesine yargılama giderleri ile ücreti vekaletinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizde açılan dava; İİK.nun 67/2 maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Uyuşmazlık konusu; ürün satışından kaynaklı fatura alacağının doğum doğmadığı, doğdu ise alacak miktarının ne kadar olduğu, noktalarında olduğu görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile dosyanın tümü incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası takip dosyasının incelenmesinde; davalı aleyhine toplam 12.275,79 TL üzerinden 17/12/2018 tarihinde icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 20/12/2018 tarihinde tebliğ olduğu, borçlunun 24/12/2018 tarihinde borca, faiz ve fer’ilerine, yetkiye itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67/2 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 26/12/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda davalı şirket fatura alacağından kaynaklı icra takibine yönelik yaptığı yetki itirazında ve davaya cevaplarında ilk itiraz olarak mahkememizin yetkisine itirazlarında davalı şirket adresinin Çekmeköy/İstanbul olduğunu ifade ederek İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir.
“(…) Konusu mal varlığı olan borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerden doğan davalarda yetki HMK’nun 10. maddesinde belirtilen kurallara göre çözümlenir. Örneğin; sözleşmedeki alacağın ödenmemesi, malın teslimi, cezai şartın ödenmesi gibi… Anılan madde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinin yetkisi (aktin icra, ifa edileceği yer) kabul edilmiştir.
Sözleşmenin yerine getirileceği yer öncelikle tarafların açık veya zımni isteğine göre tesbit edilir. Sözleşmede karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer-borcun ödeneceği yer) mal teslimi için açılacak dava teslim yeri mahkemesinde, borcun ödenmesi için açılacak dava ise borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabilir. Ancak sözleşmeden, açık veya zımni olarak sözleşmenin yerine getirileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yer, Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesine göre belirlenir. Yani, davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir.(…)” Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2016/20646 KARAR NO: 2017/12412 12.10.2017 tarihli içtihat
Taraflar arasında yapılmış bir yetki sözleşmesi olmadığından fatura borcundan kaynaklı alacak TBK:89/1 maddesi uyarınca da bir para borcu olup götürülecek borçlardan olduğu değerlendirilerek alacaklı ikametgah yeri de Beyoğlu/İstanbul olması itibarıyla mahkememizin yetkili olduğu kanaatine varılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinde ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olması, defter kayıtlarının birbirini doğrulaması ve bunun yanında diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların da bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
6762 Sayılı TTK’nın 23. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Bu doğrultuda faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın miktar ve fiyat yönünden içeriğini kabul anlamını taşır. Bu durumda faturanın dayandığı temel borç ilişkisinin bulunmadığının faturayı alan kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ancak, faturayı alan kişi, öngörülen süre içinde faturaya ve bununla birlikte temel borç ilişkisine de itiraz ederse, genel hükümler çerçevesinde ispat yükü faturayı düzenleyen tacire ait olacaktır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir (Yücesoy Yılmaz, s:73,74).
Davacı ve davalının tüm delillerinin ikamesine müteakip bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve iddia ve savunmaların değerlendirilmesi, taraf ticari defter ve kayıtları da incelenerek takip tarihi itibariyle varsa alacak ve fer’ilerinin belirlenmesi için bilirkişi olarak Mali Müşavir seçilmiş ve sunulan raporda özetle; davacı ve davalı şirketlere ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği, sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davalı yandan 12.275,79 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davacı yana 12.275,79 TL borcunun bulunduğu, takip tarihi olan 17/12/2018 tarihi itibarıyla işlemiş faiz miktarının 447,87 TL olduğu ve talep edilebilecek miktarın bu kadar olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Taraf ticari defterlerinin TTK:67. Maddesi uyarınca usulüne uygun tutulduğu ve HKM:222 uyarınca sahipleri lehine delil oluşturduğu anlaşılmaktadır. Takibe konu asıl alacak miktarı davacı ve davalının ticari defterlerine usulüne göre işlendiği sabittir. İcra takibine konu faturalarda belirli vade tayin edilmiş edilmemiş ve bu vadelerin takip tarihinden önce dolmuş olduğundan, 6102 sayılı TTK’nın 1530/2. maddesinde yazılı şekilde dosya kapsamında sözleşmede öngörülmüş olan bir tarih veya ödeme süresi tayin edildiğine dair aksine bir delil de bulunmadığından, faturalarla davalının temerrüde düşürülmüş olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı tacir olup, yapılan iş de ticari işletmesi ile ilgili ticari iş olduğundan talep edilen alacağa 3095 sayılı Yasa’nın 2/II. maddesi uyarınca ticari işlerde uygulanan avans faizi isteyebileceği ve davacı da takip talebinde ticari faiz talep ettiğinden, kabul edilen alacağa ticari faiz uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’ nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Somut uyuşmazlıkta; davalı borçlu icra takibine itiraz dilekçesinde tüm borca, faize ve fer’ilerine itiraz etmiş ve cevap dilekçesinde faturalara konu borcun muaccel hale gelmeden icra takibi başlatıldığını ifade ederek savunma yapmıştır. Gene davalı şirket ticari defterlerine takibe konu alacağı kaydetmiştir. Böylelikle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumdadır. İcra inkar tazminatı şartları oluşmuştur. Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 12.275,79 TL asıl alacak ve 447,87 TL faiz alacağı üzerinden devamına,
3-Kabul edilen meblağ üzerinden hesaplanacak %20 (2.455,16 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gerekli 870,37-TL harcın, 153,88-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 716,49-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 153,88-TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 189,78-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı taraftan fazla alınmış icra takip dosyasında peşin yatırılmış olduğundan 63,71 TL harcın davacı tarafa iadesine,
8-Davacı tarafından harç dışında harcanan 459,50-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan (% 99,86 Kabul, % 0,14 Red) 458,86-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair,
Davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize verilmek üzere bir başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile HMK 341 Maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2019

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza