Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/779 E. 2022/760 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/779 Esas
KARAR NO : 2022/760

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile takip borçlusu-davalı arasında 19.08.1997 tarihli “… Servisleri Kontratı” imzalandığını, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkili şirket tarafından verilen hizmet karşılığında faturaların düzenlendiğini, davalı yanca ödemeden imtina edildiğini, müvekkil şirket yetkilisince iade faturası reddedilerek davalı firma muhasebe yetkilisinden kısmi ödeme ve iade faturasına ilişkin bilgi talep edildiğinde ise iptal taleplerinin olduğunu, iptal taleplerinin tarihi olan 2017 itibariyle sözleşmenin sona erdiğini, ödeme yapılmayacağının mail ile bildirildiğini, davalı şirketin iptal talebi sonrasında müvekkil şirket tarafından sözleşmeye istinaden 01.12.2018 tarihine kadar servislerin açık olup faturalandırmanın devam edeceği mail ile bildirilmesine rağmen davalı yanın sözleşme hükümlerini adeta yok sayarak ödeme yapılmayacağını açıkça belirttiğini, muhatabın elektronik ortamda reddettiği 26.06.2018 tarihli… numaralı 15.407,53 TL tutarlı. … numaralı 45.036,09 TL tutarlı. 02/07/2018 tarihli … numaralı 18.298,22 TL tutarlı. … numaralı 53.899,47 TL tutarlı ve … numaralı 181.81 TL tutarlı elektronik fatura sisteminden davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafından elektronik faturanın sistemden reddedilmesi üzerine Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı. 09/08/2018 tarihli ihtarnamesi ile iade edilen fatura tebliğ edilerek cari hesaptan kaynaklı 177.851,15 TL bakiye alacağın tebliğden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağı ihtar edildiğini, muhatabın elektronik ortamda reddettiği 10/10/2018 tarihli… numaralı 35.080,62 TL tutarlı, … numaralı 121,21 TL tutarlı … numaralı 12.198,52 TL tutarlı ve… numaralı 852.36 TL tutarlı elektronik faturaların sistemden davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafından elektronik faturanın sistemden tekrar reddedilmesi üzerine Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı, 10/10/2018 tarihli ihtarnamesi ile iade edilen fatura tebliğ edilerek 226.104,74 TL bakiye cari hesap alacağının ödenmesi ihtar edildiğini, işbu ihtara karşı verilen cevapta ise davalı yanın faturaları iade ederek müvekkil şirkete borcunun bulunmadığını iddia ettiğini, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı borçlu tarafından hizmet bedelinin ödenmemesi sebebiyle temerrüde düştüğünü, davalıya sözleşme gereği üç aylık periyotlar halinde dönemsel faturalandırma yapıldığını, hizmetin iptal talebi 16/11/2017 tarihinde kargo ile iletilmişse de taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer alan 2.2. maddeye göre fesih bildiriminin 01/12/2018 tarihinden itibaren geçerli olacağını, davalı tarafça 2018 yılının ilk çeyreğine ait faturanın kısmen kabul edilerek ödendiği de dikkate alındığında 2018 yılına ait diğer faturaların reddedilerek ödenmemesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, davalının itirazı sebebiyle %20’den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, davaya konu olan sözleşmenin tarafı olmadığı gibi davacı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan 28.10.2014 tarihli “Sistem Satın Alma ve Bakım Anlaşmasında 16.11.2017 tarihinde yapılan bildirim ile 31.12.2017 tarihi itibariyle feshedildiğini, bu fesihten sonra müvekkil şirket tarafından sözleşmeye konu olan hizmetin alınmadığını, davacı tarafın iddialarına dayanak olarak ileri sürdüğü “… Servisleri Kontratı” dava dışı … A.Ş. ile akdedildiğini, müvekkili şirket ile dava dışı…A.Ş.nin iki farklı tüzel kişilik olup her iki şirket arasında hukuki ve fiili bir bağ bulunmadığını, bu nedenle ilgili sözleşme hükümlerinin müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, taraflar arasında münakit 28.10.2014 tarihli sözleşme belirsiz süreli olduğundan ve sözleşmede fesih ihbar öneli bulunmadığından taraflarca her zaman ve tek taraflı feshedilebileceğinin kabulü gerektiğini, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeyi genel hükümler gereğince sözleşme serbestisi ve anayasanın 48. Maddesi hükümlerine göre feshettiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmeyi fesih etme iradesi 45 günlük süre verilerek kullanıldığını, sözleşmenin feshinden itibaren müvekkil şirket tarafından davacı şirkete ait ekranların kullanılmadığını, dolayısıyla müvekkil şirket tarafından faturalara konu olan hizmetin teslim alınmadığını, müvekkil şirketin sözleşmeye konu edimden yararlanmadığı için faturalara konu olan karşı edimi ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkil şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye konu olan hizmetten yararlandığı dönemlere ilişkin tüm faturaları ödediğini, müvekkil şirket tarafından hizmet almadığı döneme ilişkin düzenlenmiş davaya konu faturalara haklı nedenle ve süresi içerisinde itiraz edilmediğini, yine bu faturalara müstenit icra takibine haklı nedenlerle itiraz edildiğini, davaya konu olan sözleşme feshedilmiş olmasına ve sözleşmenin feshinden sonra hizmet alınmamasına rağmen davacı şirketin faturalar tanzim etmesinin ve bu faturaları müvekkil şirketten tahsil etmeye çalışmasının dürüstlük kuralına aykırı olup, hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu beyan ederek davanın reddini ve davacı şirket aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
02/12/2013 tarihli Yurt Dışı Kurumsal Aracılık İşinin…’a Devri Hakkında Bildirim örneği, Bakırköy… Noterliği 09.08.2018 tarih ve… yevmiye nolu ihtarname örneği, Bakırköy … Noterliğinin 10.10.2018 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarname örneği, 19/08/1997 tarihli ‘… Servisleri Kontratı ve Sipariş Formları’ örneği, fatura örnekleri ve cari hesap ekstresi, mail yazışmaları, Beyoğlu …. Noterliğinin 17/10/2018 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarname örneği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasının mahkememiz dosyası arasında olduğu görülmüştür.
Davacı …LİMİTED ŞİRKETİ unvanının … LİMİTED ŞİRKETİ olarak değiştiğine dair sicil kaydının dosyada olduğu görülmüştür.
Davacının Bakırköy … Noterliği kanalıyla takip davalı şirkete keşide ettiği 09.08.2018 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesinde;
‘Keşideci müvekkilim ile muhatap arasında mevcut hizmet tedarik sözleşmesi sebebiyle muhataba Nisan Mayıs ve Haziran ayları dönemi için kesilen 26.06.2018 tarihli… numaralı 15.407,53 TL, … numaralı 45.036,09 TL tutarlı, 02.07.2018 tarihli … numaralı 18.298,22.TL, … numaralı 53.899,47. TL,… numaralı 181,81.TL tutarlı elektronik faturalar sistem üzerinden reddedilmiş olup ekli faturaların muhataba bu ihtarname vesilesi ile tebliğ edilmesi zarureti doğmuştur.
Muhatabın işbu faturalarla birlikte müvekkilim nezdinde oluşmuş cari hesap bakiyesi toplam 177,851,15.TL olmuştur.
Muhatabın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde belirtilen borcunu ödememesi halinde muhatap aleyhine icra takibi başlatılacağını bu işlemler sebebiyle doğacak masraf ve vekalet ücretinin de muhataptan talep edileceğini’ ihtar ve ihbar etmiştir.
Davacının, Bakırköy … Noterliği kanalıyla takip davalı şirkete keşide ettiği 10.10.2018 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesinde;
‘Keşideci müvekkilim ile muhatap arasında mevcut hizmet tedarik sözleşmesi sebebiyle muhataba Ekim, Kasım, Aralık ayları dönemi için kesilen … numaralı 35.080,62 TL tutarlı, … numaralı 121,21 TL tutarlı … numaralı12.198,52 TL tutarlı, … numaralı 852,36 TL tutarlı elektronik faturalar sistem üzerinden reddedilmiş olup ekli faturaların muhataba bu ihtarname vesilesi ile tebliğ edilmesi zarureti doğmuştur.
Muhatabın işbu faturalarla birlikte müvekkilim nezdinde oluşmuş cari hesap bakiyesi toplam 226.104,74 TL olmuştur.
Muhatabın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde belirtilen borcunu ödememesi halinde muhatap aleyhine icra takibi başlatılacağını bu işlemler sebebiyle doğacak masraf ve vekalet ücretinin de muhataptan talep edileceğini,’ ihtar ve ihbar etmiştir.
Mahkememizin 06/11/2019 tarihli tarihli celsesinin 7 nolu ara kararı gereğince dosya üzerinde bilirkişi heyeti marifetiyle inceleme yaptırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti 29/06/2020 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür.
Mahkememizin 11/11/2020 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı gereğince dosya üzerinde yeni bir bilirkişi heyeti marifetiyle inceleme yaptırılmasına karar verilmiş olup, yeni bilirkişi heyeti 21/02/2021 tarihli üst yazı ekinde sundukları raporunda sonuç ve özet olarak;
‘6098 sayılı TBK’nun 207. maddesi hükmünce alım-satımlarda her iki tarafın borçlarını aynı zamanda ifa etmiş olmaları yolunda bir ilke kabul edilmiş ise de davacı tarafından davalıya 2018 yılında kesilen toplam 226.104,74 TL bedelli (11) adet hizmet faturasının davacı tarafından davalının hesabına borç kaydedilmiş olmasına karşılık davalının ticari defterlerinde davacının alacağına kaydedilmemiş bulunduğu, tarafların ticari defter kayıtları ile sabittir.
Takip ve dava konusu 226.104.74 TL bedelli (11) adet hizmet satış faturasına davalının itiraz ettiğinden (TTK.m.21/2) davacının hizmet satış faturalarından mütevellit alacağının kesinleşmediği, fatura muhteviyatı hizmetin davalıya teslimi konusundaki ispat yükünün davacıya ait olduğu, davalının 2018 yılına ait ticari defterlerine kayıtlı olmayan takip ve dava konusu 226.104.,74 TL bedelli (11) adet hizmet satış faturasının davalının ticari defterlerinde davacının alacağına kayıtlı olmaması sebebiyle de hizmet satış faturalarının davalının kabulünde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, sattığı hizmete karşılık (11) adet açık fatura (veresiye satış faturası) düzenlemiş ve davalı dahi aynı faturalara dayanmış olup taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafından satılan hizmetin teslimi noktasında toplanmaktadır. Fatura “açık fatura” (bedelleri ödenmemiş – veresiye) niteliğinde olduğundan bunu tebellüğ eden davalının 6102 sayılı TTK.m.21/2’ye göre (8) gün içinde itirazda bulunduğu, dava dosyası ile sabittir.
Fatura, akit sahfası ile değil icra sahfası ile ilgili bir hesap pusulasıdır (Bkz. Yargıtay İçtihadı Birleştime Kurulunun 27.06.2003/E.2001/1, K.2003/3 sayılı kararı). Taraflar arasında takip ve dava konusu faturaların akdi dayanağının mevcudiyetinin ve fatura muhteviyatı hizmetin tesliminin ispatı da takip alacaklısı davacıya aittir (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.05.2019 gün ve E.2017/19-823, K.2019/553 sayılı kararı).
Takip konusu faturalar, davalı/borçlu şirketin taraf olmadığı 19.08.1997 tarihli ve …nolu … Servisleri Kontratı’nın 01.12.2018 tarihine kadar geçerli olduğu kabulüyle 2018 yılı hizmet bedellerine ilişkin olarak düzenlenmiş olup, taraflar arasında imzalanmış olan 28.10.2004 tarihli Sistem Satın Alma ve Bakım Anlaşması’nın 31.12.2017 itibariyle feshedilmiş olması sebebiyle, takip konusu faturaların sözleşmesel dayanağının bulunmadığı değerlendirilmektedir.
Dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ayrıntıları ve hesaplamaları yukarıda yer aldığı şekilde, hukuki tavsif ve takdir Mahkeme’ye ait olmak üzere, bilirkişi görüşü;
Takip ve dava konusu 226.104,74 TL bedelli (11) adet Hizmet Satış Faturalarının, davalının/borçlunun taraf olmadığı sözleşmeye istinaden düzenlenmiş olması ve davacının taraf olduğu sözleşmenin ise 31.12.2017 itibariyle sona ermiş olması sebebiyle, 2018 yılı hizmet bedellerine ilişkin takip dayanağı faturalar sebebiyle, takip alacaklısı-davacının takip borçlusu davalıdan 226.104,74 TL tutarında alacak talebinde bulunabilmesi için gerekli kanuni ve akdi koşulların oluşmadığı’ yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olduğu görülmüştür.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içerir 17/03/2021 tarih dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını içerir 30/03/2021 tarihli dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
Mahkememizin 08/07/2021 tarihli ara kararı ile davacı vekiline … kayıtlarını sunmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin 07/09/2021 tarihli dilekçesi ile excel çıktısı halinde kayıtlarının sunulduğu, bunun üzerine dosyanın ek rapor düzenlenmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti 09/02/2022 tarihli üst yazı ekinde sundukları ek raporunda sonuç ve özet olarak;
‘Yapılan teknik incelemede ihtilaf konusu veri dağıtım hizmetinin teknik olarak Davalı firmanın kullanımına açık ve kullanılabilir olduğu tespit edilmiştir.
İhtilaf konusu hizmetin teknik olarak dağıtımının Dava dışı … firmasına ait …firması tarafından yönetilen … sunucusu üzerinden yapılmakta olduğu tespit edilmiştir.
Davalı firmanın hizmetin açık olmasına rağmen hizmeti kullanılıp kullanmadığı hususu tespit edilememiştir. Bu hususun tespiti Dava dışı …/… firmasının …sunucularının incelenmesi ile mümkündür. Bu hususta bilirkişi olarak Davalı yanın vekili ile görüşülmüş, çevrimiçi (online) bir toplantı ile yerinde inceleme talep edilmiş ancak rapor yazım anına kadar bu imkan sağlanamamış’ şeklinde ek rapor düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Bilirkişi ek raporunun taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı vekilinin ek rapora itirazlarını içerir 28/02/2022 tarihli dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin bilirkişi ek raporuna karşı beyan ve itirazlarını içerir 07/03/2022 tarihli dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
Mahkememizin 09/03/2022 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı, eksik inceleme ile oluşturulduğu dikkate alınarak yine mahkememizin 14/03/2022 tarihli ara kararı ile dosyanın 3 kişiden oluşan yeni bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve raporlara itiraz dilekçeleri, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri ve tüm dosya kapsamındaki deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle; dava dışı … A.Ş.’nin … kayıtları ile taraflara ait bilgisayar kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davalı tarafın fesih bildiriminin geçerli olup olmadığı, sistemin açık ve kullanılabilir halde olup olmadığı, davalı tarafından hizmetin kullanılıp kullanılmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı ve ferilerinin hesaplanarak rapor tanzim edilmesinin istendiği, yeni bilirkişi heyeti 18/09/2022 tarihli raporuna sonuç ve özet olarak;
Davaya konu fatura döneminde, söz konusu hizmetin; Davalı tarafından iptali talep edilen 3 kullanıcı yönünden erişilebilir durumda olduğu, bununla birlikte sistemin kullanılıp – kullanılmadığına ilişkin kayıtlar, Davacı tarafından tutulmadığı belirtildiğinden bu hususta bir inceleme ve tespit yapılamadığı,
Davaya konu sistem içerisinde yer alan sunucular üzerinde sisteme bağlantı kayıtlarının (login) mevcut olması ve sistemin geliştiricisi konumunda bulunan Davacı tarafından raporlanabilmesinin bekleneceği,
Değerlendirme kısmında belirlenen ihtimaller kapsamında, heyetimiz tarafından kabul gören şekli ile dava dışı … AŞ ile akdedilen 19.08.1997 tarihli sözleşmenin devrinin gerçekleşmediği kabul edildiği takdirde
Davalının kullanımının ispat yükünün davacıda olacağı ve bu yönde ispat yükünün yerine getirilmediği,
Bu ihtimal bakımından davacının alacağının bulunmadığı,
Sayın Mahkemede aksi kanaat oluşur ve üçüncü kişi ile davacı arasındaki;
Davalının 16.11.2017 tarihinde gerçekleştirdiği feshin 15.11.2018 tarihi itibariyle hüküm ifade edeceği ve bu tarihe kadar hizmet bedelini ödemesi gerektiği,
Son dönem faturaların 30.11.2018 tarihine kadar keşide edilmesi karşısında, kalan sürenin mahsubu ile davacının 222.681,49 TL talepte bulunabileceği,
Takip 16.11.2018 takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa uyarınca yıllık %9 Kanuni yasal faiz talep edildiği ve bunun uygun olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin 13/10/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin 31/10/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, sözleşmeye dayalı olarak verilen hizmet sebebiyle kesilen faturalar ve cari hesap İilişkisi sebebiyle ortaya çıkan alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasının tetkikinden; Alacaklı Thomson … LTD. ŞTİ. Tarafından borçlu… AŞ aleyhine 21.11.2018 tarihinde 226.104,74 TL asıl alacak ile asıl alacağın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren işleyecek %9 adi kanuni faiz, icra giderleri ve vekâlet ücreti ile birlikte TBK 100 kapsamında ödenmesi talepli icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 27/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 29/11/2018 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiği, itirazın süresinde olduğu ve takibin durdurulmuş olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki temel ihtilaf, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve takip konusu alacağın hangi sözleşmeye dayandığı ile davalı… A.Ş. tarafından davacı tarafa 16.11.2017 tarihinde tebliğ edilen 15.11.2017 tarihli “Aşağıda kullanıcı bilgileri bulunan 3 adet… veri sağlayıcı ekranının 31.12.2017 tarihi itibariyle iptal edilmesini talep ederiz” şeklindeki fesih bildiriminin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, Davalı taraf buna göre 2017 sonu itibariyle sözleşmeyi feshettiğini, bu sebeple 2018 yılına ilişkin olan dava/takip konusu fatura bedellerini ödemeyeceğini savunmakta, davacı taraf ise aradaki ilişkinin feshin 01.12.2018 tarihi itibariyle geçerli olacağını savunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, taraflar arasında imzalanan 19/08/1997 tarihli “… Servisleri Kontratı” ve bu sözleşme ile bir bütün olan sipariş formları dolayısıyla verilen hizmete istinaden cari hesap ilişkisinin mevcut olduğu ve bu kapsamda Davacı tarafından 2018 yılına ilişkin düzenlenen faturaların Davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatılmış olduğu belirtilmiştir.
Davalı tarafından ise taraflar arasında imzalanan 28/10/2004 tarihli “Sistem Satın alma ve bakım anlaşması” nın 16/11/2017 tarihinde yapılan bildirimle 31/12/2017 tarihi itibariyle feshedilmiş olduğu, fesihten sonra sözleşmeye konu olan hizmetin alınmadığı savunulmuştur. Buna göre Davalı… tarafından, Davalıya 16/11/2017 tarihinde tebliğ olunan 15/11/2017 tarihli yazı ile Eikon veri sağlayıcı ekranının 31/12/2017 tarihi itibariyle iptal edilmesinin talep edilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizce teknik bilirkişilerden aldırılan rapor uyarınca; iptali talep edilen kullanıcıların, … Yatırım Hazine Bölümü kullanıcıları;…@….com. …@….com… Araştırma Bölümü kullanıcısı; …@….com olduğu tespit edilmiştir. Dosyada mevcut bulunan mail yazışmalara göre; Davacı tarafından, 15/11/2017 tarihli mektup ile yapılan 3 adet Eikon terminalinin iptal tarihinin taraflar arasında mevcut bulunan sözleşmeye istinaden 12 aylık ihbar süreci baz alınarak 01/12/2018 olarak sistemlere kayıtlanmış olduğu, bu tarihe kadar servislerin açık olacağı; faturalandırmanın devam edeceği belirtilmiştir. Davacı tarafından, Davalıya verilen hizmetin sistem mimarisi, 09/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda yer almakta olup, bu mimariye göre hizmetin 3 aşamalı bir yapı ile verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Bu aşamaların; Davacı tarafından geliştirilen ve yönetilen … veri dağıtım sunucusu, Davacı tarafından geliştirilen ve barındırması Davalı tarafa ait olan ve … vasıtasıyla Davalı tarafından yönetilen veri dağıtım sunucusu (…), Davalıya ve dava dışı …’ a ait bulunan ve veri hizmeti alan bilgisayarlar, şeklinde olduğu görülmüştür. Dolayısıyla hizmetin sunucu tarafının Davacı tarafından geliştirilmiş olduğu tespit edilmiştir. Buna göre dava konusu fatura dönemlerinde davacının, davalı tarafından sunulan hizmeti kullanıp kullanmadığı ve sistemin kullanıma açık durumda olduğunun tespit edilebilmesi amacıyla her iki tarafın iş yerinde inceleme gerçekleştirilmiş olup yapılan yerinde incelemede Davacı tarafından geliştirilen sunucu hizmetlerinde, sisteme bağlantı (login) kayıtlarının tutulmadığı bilgisi verilmiş ve bu nedenle Davacı tarafta herhangi bir kayıt incelemesi yapılması mümkün olmadığı bildirilmiş olup Davalı iş yerinde yapılan incelemede ise Davacı tarafından geliştirilen ve barındırması Davalı tarafa ait olan ve admin paneli vasıtasıyla Davalı tarafından yönetilen sunucu kayıtlarında, 15/11/2017 tarihli mektup ile iptal edilmesi talep edilen 3 kullanıcının aktivasyon tarihinin 08/03/2017, bu kullanıcıların kapatılma tarihinin (Deaktivasyon) 12/02/2019 olduğu bilirkişilerce tespit edilmiştir. Buna göre davaya konu fatura döneminde İlgili kullanıcıların hesaplarının açık durumda olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu fatura dönemi 2018 yılı olduğundan dolayı da bu dönemde sistemin, 3 kullanıcı için erişilebilir durumda olduğu tespiti yapılmıştır. Bu dönemde ilgili kullanıcıların, sistemi kullanıp kullanmadıklarının anlaşılabilmesi için bağlantı (login) kayıtları incelenmek istenmişse de; Davacı tarafından geliştirilmiş olan bu sistem üzerinde login kayıtlarının tutulmadığı belirtilmiş olup Davalı iş yerinde yapılan incelemede de, sistemin kullanım durumuna ilişkin bir inceleme ve tespit gerçekleştirilmesi mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Buna göre; Davacı tarafından geliştirilen sistemin davaya konu faturalar döneminde kullanılıp kullanılmadığının tespit edilebilmesi için sisteme bağlantı kayıtlarının (login) incelenmesi gerekmekte ise de Davacı tarafından geliştirilen sistem üzerinde bu kayıtların tutulmadığı belirtildiğinden dolayı sistemin kullanılıp kullanılmadığına ilişkin bir tespit yapılması mümkün olmamış olup Ancak sistem üzerinde yalnızca üç kullanıcıya ilişkin aktivasyon tarih bilgisi mevcut olduğundan dolayı yalnızca davaya konu fatura döneminde sistemin bu kullanıcıların erişimine açık durumda olduğu tespiti yapılmıştır.
Davacının iddiası ile 19.08.1997 tarihli sözleşme ile davalıya hizmet verilmeye başlanmıştır. Söz konusu sözleşme incelendiğinde, taraflarının… LTD. ŞTİ. Ve… A. Ş. şekilde olduğu anlaşılmaktadır: Söz konusu taraflar Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden incelendiğinde, 09.07.1997 tarih, 4328 sayılı gazetenin 609. Sayfasında yayınlanan ilan ile kuruduğu, …Ticaret Sicilinin …numaralı sicil kaydında takip edildiği, son işleminin 21.02.2014 tarihli olup, …ve… tarafından işlem izinlerinin kaldırılması ve faaliyetlerinin durdurulmasına ilişkin olduğu görülmektedir. Söz konusu şirketin 16.08.2016 tarih ve 9138 sayılı gazetenin 197. Sayfasında yayınlanan ilana göre unvan değişikliğine gittiği ve … ANONİM ŞİRKETİ unvanının kullanılmaya başlandığı anlaşılmaktadır. 03.12.2015 tarihinde aynı unvanlı bir başka şirket kurulmuş olup, bu şirketin de 31.12.2021 tarihi itibariyle sahip olduğu lisansları üçüncü kişiye devrettiği anlaşılmaktadır: Dava dilekçesinde sunulan bu sözleşmenin davalı ile bağlantılı bulunmadığı savunmasına yönelik olarak, davacı tarafından cevaba cevap dilekçesinde, dava dışı üçüncü kişi durumunda bulunan … AŞ ile olan sözleşmenin davalı… MENKUL KIYMETLER A. Ş.’ye devredildiğini iddia etmektedir. Sözleşme ilişkisinin devri, Türk Borçlar Kanunu md. 205’de düzenlenmiştir. Buna göre; madde 205 uyarınca” Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır. Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır. Kanundan doğan halefiyet hâlleri ile diğer özel hükümler saklıdır.” Belirtilen düzenlemeye göre sözleşmenin devri, üç köşeli bir ilişki olup tüm tarafların katılımı ile veya devreden ve devralanın gerçekleştirdiği sözlemeyse karşı tarafın onay vermesi ile gerçekleşecektir. Davacının iddiası ile davalı tarafından “dava dışı şirketin müşteri numarasının bulunduğu sipariş formunun imzalanması” ile bu devir gerçekleşmiştir. Davacı tarafından sunulan ticaret sicil kayıtları, dava dışı üçünü işi şirketin davalı şirkete devrine yönelik yönetim kuruluna yekti verilmesine dair kayıtlara rağmen, gerek dava dışı şirketin külli olarak davalı şirkete devrine, gerek sözleşme ilişkisinin devrine ilişkin başkaca bir bilgi ve belge bulunmadığı görülmektedir. Belirtilen durum sebebiyle, sadece dava dışı şirketin abone numarası kullanılmak suretiyle hizmet verilmiş olmasının, sözleşmenin devri anlamına gelip gelmeyeceği yönünde değerlendirme, TBK md 205 gereğince bir hukuki işlem bulunması ve bu işlemin taraflarının devreden ve devralan olması karşısında uygun bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacı ile üçüncü kişi arasındaki sözleşmenin davalıya bildirildiği ve bu sözleşme içeriğinden dolayı bilgi sahibi olunduğuna yönelik bir kayıt da yoktur. Bu sebeple dava dilekçesine eklenen sözleşmenin davalı bakımından bağlayıcı olmadığı sonucuna varılmalıdır. Davacı ile davalı arasında bir hizmet ilişkisinin kurulduğu ve buna bağlı olarak hizmetin sağlandığından yana bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalının 16.11.2017 tarihli ihtarı ile 31.12.2017 tarihi itibariyle söz konusu sözleşme ile öngörülen hizmeti almak istemediğine yönelik beyanının, taraflarca sözleşme hükmü ile ortaya konulan bir önel bulunmadığından uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Belirsiz süreli sözleşmelerde, önel öngörülmek suretiyle sözleşmenin sona erdirilmesi kuraldır. Olağan feshin amacı, sürekli borç ilişkisinin sonsuza kadar devam ederek tarafları sözleşme ilişkisinden çıkılmaz bir hale sokmamaktadır. Bu sebeple, taraflara bu sözleşme ilişkisini sonlandırma imkânı tanınmaktadır. Farklı sözleşmeler bakımından kanun koyucunun farklı süreler öngördüğü görülmektedir Kanunda düzenlenmemiş sürekli borç ilişkileri bakımından, taraflarca süre kararlaştırılmaması sonucunda, hangi önel üresinin uygun olacağı sorunu, Hakimin takdir yetkisi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu açıdan davalı tarafından verilen 45 günlük önelin uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından verilen hizmetin niteliği, gereken ön hazırlığın çok sayıda müşteriye hizmet verilmesine imkan tanıması, özellikle davalıya yönelik özel nitelik taşıyacak nitelikte bir hizmet sunulduğuna yönelik bilgi ve belge bulunmaması karşısında, verilen sürenin uygun olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda alacağa konu faturalar incelendiğinde, 02.01.2018 tarihli iki fatura üzerinde 01.01.2018-31.03.2018 fatura döneminin gösterildiği belirlenmekle, bu faturalardan itibaren davalının borcunun bulunmadığı ve 01.01.2018 tarihinden sonra söz konusu hizmetten yararlanıldığına yönelik bir belirleme yapılamadığı ve bu konuda ispat yükünün de davacıda olduğuna yönelik teknik değerlendirmeler ışığında, borcun oluşmadığı kanaatine varılmış olup ayrıca her ne kadar davacı tarafından 31.10.2022 tarihli dilekçesi ekinde bir takım mail yazışmaları sunulmuş ise de süresinden sonra sunulan delilin davalı yanın alınan beyanında muvafakat etmediğini bildirdiği görülmekle mahkememizce bu delil gözetilmeyerek ve mahkememizce aldırılan 18.09.2022 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler uyarınca davanın reddine, şartlar oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Şartlar oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminat isteminin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL Karar ve İlam Harcının, peşin yatırılan 2.730,79 TL’den mahsup edilerek fazla yatırılan 2.650,09 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
5-Davalı tarafından bu dava sebebi ile yapılan 60,50 TL tebligat ücreti, 2.950,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.010,50 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir olunan 34.654,66-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2022

Katip … Hakim …
¸e-imza ¸e-imza