Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/750 E. 2021/385 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBU
L 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/750 Esas
KARAR NO : 2021/385

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı yanca kambiyo senedindeki imza inkarına dayalı olarak menfi tespit davası açıldığı ve ihtiyati tedbir olarak müvekkilinin tüm malvarlığının satım tehdidi altında olduğunu, davalı tarafından kötüniyetli olarak müvekkiline ait olan İstanbul İli Maltepe İlçesi, … Mahallesi … ada … parsel bodrum kat -3 no:dükkan niteliğindeki bağımsız bölüm, İstanbul İli …İlçesi …Mah. … Mevki … ada… parsel arsa sayılı taşınmazın satışı için davalı tarafından İstanbul Anadolu Adliyesine talimat yazılmasını talep edildiğini, hali hazırda tüm mal varlığı hacizli ve taşınmazları satış tehdidi altında olduğunu, İstanbul …İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyasından yapılacak satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasını ve bu yönde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesi (3) bendinde dava ve icra takibine konu çeklerde keşideci olarak isminin altına atılmış olan imzaların kendisine ait olmadığını iddia ettiğini, öncelikle yapılacak bilirkişi incelemesi ile imzaların davacıya ait olduğunun tespit edileceğini, ancak davacının beyanlarının devamında “icra takibine konu çek yaprakları boşken sonradan kötü niyetli kimselerce benim adıma doldurularak piyasaya sürülmüştür” şeklindeki açıklamasının anlaşılamadığını, nitekim bu noktada davacının doğrudan imza inkarında mı olduğu; yoksa açığa imzanın kötüye kullanılması yoluyla mı itirazda bulunduğu veyahutta çekin tamamen sahte olarak düzenlendiği hususunda bir itirazı olup olmadığının belirsiz olduğunu, dolayısıyla iddia ve talebe göre ispat külfeti yer değiştireceğinden öncelikle davacının bu hususta iddiasını somutlaştırması gerektiğini, bunun haricinde bir an için davacının imza inkarı ve/veya davaya konu çeklerin kötü niyetli kimselerce doldurulduğu iddiası kabul edilse dahi; ortaya çelişkili bir durum çıktığını, öncelikle davacının söz konusu çeklerin kötü niyetli kimselerce doldurulması hususunda somut hiçbir vakıa sunmadığını, zira somut olayda herhangi bir senetten değil, bankadan temin edilen çek yapraklarından bahsedilmekte olup; davacının, ilgili bankada hesabı olmadığı, çek koçanı almadığı vs. gibi itirazları olmaksızın, doğrudan çek yapraklarının kötü niyetli kişilerce kendisi adına doldurulduğu iddiasını kabul etmenin mümkün olmadığını, davacının davaya konu çeklerden 04/05/2018 tarihinde ödeme emrinin kendisine tebliği ile haberdar olduğunu, yine davacının kendi beyanına göre 5 günlük itiraz süresi içerisinde ilgili icra müdürlüğüne başvurarak, çeklerdeki imzaya itiraz ettiğinin sabit olduğunu, dolayısıyla, davacının tüm bu süreç boyunca, savcılık, karakol vs gibi hiçbir cezai şikayet başvurusunun olmamasının hayatın olağan akışına terst olduğunu, aynı şekilde davacının, neredeyse bir yıl sonra işbu menfi tespit davası açmasının da yine yaşam tecrübesine ters düştüğünü, davacı/borçlunun bir diğer itirazının da müvekkili ile aralarındaki ticari ilişkiyi inkarı olduğunu, ancak bu hususun da tamamen asılsız olduğunu, takip ve davanın konusunun kambiyo senetlerinden “çek” olduğu gözetildiğinde, taraflarının bu hususta hiçbir ispat yükü bulunmadığının sabit olduğunu, ne var ki müvekkili tarafından davaya konu edilen çeklerin iyi niyetle edinildiğini, şöyle ki; müvekkilinin kendisi adına kayıtlı ”Muğla İli Fethiye ilçesi … Mah…Ada … Parsel’de kayıtlı kaim taşınmazda bulunan…Otelinin maliki olduğunu, söz konusu otelin bulunduğu taşınmazın, şu an dava dışı olan…,…ve …’a devri hususunda müvekkili ve zikredilen kişilerin anlaşmış olup; bu hususta taşınmaz karşılığının davaya konu üç adet çekle ödeneceğinin de yine akdedildiğini, buna ilişkin yazılı sözleşme suretinin dilekçe eklerinde olduğunu, nitekim sözleşmenin imzalanmasını müteakip; dava dışı …’ ın, müvekkiline davaya konu üç adet çeki verdiğini ve çeklerin keşidecisi olan davacının kendilerinin yakınları olduğunu, çeklerin karşılığının bulunduğu bilgisinin müvekkiline verildiğine, müvekkilin her ihtimale karşı çekleri …’ta kontrol edilerek teyit aldığını, akabinde ise müvekkilinin maliki olduğu otelin bulunduğu taşınmazı, dava dışı İlknur ve …’ın oğlu…’a davaya konu çekler karşılığında devrettiğini, nitekim müvekkili ile dava dışı kişiler arasında taşınmaz devri gerçekleşmiş olup; davaya konu çeklerin davacı tarafından müvekkili lehine imzalanarak müvekkiline teslim edildiğini, çeklerin temel ilişkiden bağımsız olduğu göz önüne alındığında, müvekkilin davacı ile arasındaki temel ilişkiyi ispat yükümlülüğü de bulunmadığını ifade ederek neticeten haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı/borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine, dava yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
…Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın … E. Sayılı dosya sureti, İstanbul … İcra Ceza Mahkemesi’ nin … E. Sayılı dosya sureti, … , …, Merkezi Kayıt Kuruluşu,… Kaymakamlığı’ nın cevabi yazıları, 09/12/2020 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu ve tüm dosya kapsamı davamızın delillerini oluşturmaktadır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından hazırlanan 09.12.2020 tarihli …-101.01.02-2020/… sayılı raporda, inceleme konusu çeklerde yer alan basit tersimli keşideci imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı, takibe konu çekteki keşideci imzasının sahte olduğunu iddia ederek İİK’nın 72.maddesi gereğince menfi tespit talebinde bulunmuştur.
Hukuki uyuşmazlıklarda ispat yükünün doğru tayin edilmesi sağlıklı karar sürecinde anahtar rol işlevini üstlenmektedir. Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı taraftadır. Ne var ki davaya konu alacak kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa HMK 201. madde gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran veya azaltan hukuki işlemlerin kesin delillerle ispatı gerekir. (İstanbul BAM 16 HD’ nin 2017/4914 Esas, 2020/1237 Karar sayılı ilamı) Mahkememizce alanında uzman Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesin’ den aldırılan bilirkişi raporunda, söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’ ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığının bildirildiği, bu halde davacı tarafın dava konusu çeklerdeki imzaların kendisine ait olmadığını ispat ettiği, bu tespit karşısında dava konusu kıymetli evrakın usulüne uygun olarak düzenlenmiş ve kayıtsız şartsız borç ikrarına havi bir belge olmayacağı ve davacı borçlunun icra takibine konu çeklerden ötürü sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmakla davacının davasının kabulü yoluna gidilmiştir. Her ne kadar davalı vekilince ” taraflarının bu hususta hiçbir ispat yükü bulunmadığı sabit olmakla birlikte, müvekkili tarafından davaya konu edilen çeklerin iyi niyetle edinildiği, müvekkilinin kendisi adına kayıtlı Muğla ili Fethiye ilçesi …Mah… Ada … Parsel’de kayıtlı kaim taşınmazda bulunan …Otelinin maliki olduğu, söz konusu otelin bulunduğu taşınmazın, şu an dava dışı olan …, … ve …’a devri hususunda müvekkili ve zikredilen kişilerin anlaşmış olup, bu hususta taşınmaz karşılığının davaya konu üç adet çekle ödeneceğinin de yine akdedildiği, buna ilişkin yazılı sözleşme suretinin dilekçe eklerinde olduğu ” ifade edilmiş ve yargılama aşamasında davalı vekilince taraflar arasında geçtiği … görüşme kayıtları sunulduğu görülmüş ise de; davalı vekilince cevap dilekçesi ekinde sunulan 15.02.2018 tarihli sözleşmeye davacının taraf olmadığı görülmüş, savcılık dosyaları da mahkememiz dosyasından sonra açıldığından bekletici mesele yapılmamıştır.
Somut olayda, çeklerin kambiyo senedi vasfında olduğu, senede karşı ileri sürülen her iddianın HMK’nın 200. Mad.göre yazılı delille ispatı gerektiğinden davalı tarafın tanık dinletme talebi reddedilmiştir.
Davalı alacaklı aleyhine hükmedilen kötüniyet tazminatı açısından; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 72.maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun “tazminat” isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5.fıkrası aynen “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334, 335).
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 72. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacının üzerindedir.
Bunun yanında kambiyo senetleri keşideci ve lehtar arasında kural olarak birlikte hazır olmaları ile düzenlenir ve imza altına alınır. Bu husus kambiyo senedinin birlikte düzenlendiğini gösterir. Şayet atılan keşideci imzasının sahte çıkması durumunda lehtarın senetlerin keşideci tarafından sahte olarak düzenlenerek kendisine verildiğini ve dolayısıyla senetlerin üzerinde yer alan keşideciye ait imzanın da sahte olduğunu bildiğinin kabulü gerekir. Davaya konu takibe esas çeklerdeki davacının keşideci, davalının ise lehtar/hamil olduğu anlaşılmakta olup mahkememizce yapılan tahkikat neticesinde takibe konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmadığının anlaşılması karşısında davalı aleyhine icra takibindeki tutar göz önüne alınarak % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1- Davacının davasının KABULÜ İLE davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine konu 13/04/2018 tarihli 175.000 TL bedelli, 28/03/2018 tarihli 100.000 TL bedeli, 13/03/2018 tarihli 100.000 TL bedelli keşide yeri İstanbul olan … Şubesinden verilme çeklerden ve ferilerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine,
2- İİK md 72/5 madde ve fırkası gereğince kanunen takibin durmasına ve aynı madde hükmü gereğince 83.256,57 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 25.616,25 TL karar harcından peşin alınan 6.404,07 TL’nin mahsubu ile geri kalan 19.212,18 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davacının yaptığı 516,20 TL posta masrafı, 310,00 TL Adli Tıp gideri, 35,90 TL başvurma harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 6.404,07 TL peşin harç olmak üzere toplam 7.271,37 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 34.700 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, davacı , davalı asil ile davalı vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/04/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır