Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/672 E. 2019/256 K. 02.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/672 Esas
KARAR NO: 2019/256

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/12/2018
KARAR TARİHİ: 02/07/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dosya üzerinde yapılan incelemeler sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekilinin 25/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle;” Davalı tarafından kasko sigorta poliçesi kapsamında müvekkile ödenen 110.000 tl bedelin hasar tarihi olan 20/07/2018 tarihinden itibaren ödeme tarihi olan 10/12/2018 tarihine kadar işlemiş 3.300 tl yasal faizinin ve davalının sorumlu olduğu 145.100 tl ile müvekkile yapmış olduğu 110.000 tl ödeme arasındaki 35.100 tl bedelin yasal faiziyle birlikte, dava yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin üzerine bırakılmasına, fazlaya ilişkin talep ve haklarımız saklı kalmak üzere, davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini” talep etmiştir.

CEVAP:
Davalının 18/05/2019 tarihli vermiş olduğu cevap dilekçesinde ” uyuşmazlığa konu… plakalı araç, müvekkil şirket nezdinde… kasko poliçe numarası ile sigortalı iken, 20/07/2018 tarihinde sigortalının tek taraflı ve tam kusurlu bir şekilde yaptığı kaza sonrası hasara uğramış ve müvekkil nezdinde … sayılı hasar dosyası açılmıştır.Müvekkil şirket tarafından görevlendirilen ekspertiz tarafından yapılan çalışmalarda aracın kaza nedeniyle uğradığı hasarın kdv dahil net 68.537,07 TL olarak belirlenmiştir. Eksper tarafından belirlenen bu tutara davacı tarafça hiçbir aşamada itiraz edilmemiştir.Böylece eksper, onarım masraflarının aracın rayiç değerini geçmediği tespit etmiş ve oluşan hukuki durum davacı tarafça itiraz edilmeksizin bu surette kesinleşmiştir.Dava ise yeni değer klozu düzenlemesine dayalı olarak sıfır araç ile ödenen tazminat arasındaki farkın (35.100 tl) ve sigorta tazminatının geç ödendiği iddiasına dayalı vade farkı (3.300 tl) istemi ile açılmıştır.Davacı sigortalının onayı ile araç daha sonra pert/total işlemine tabii tutulmuştur. Hasar nedeniyle müvekkil tarafından yapılan tüm incelemeler,işlemler ve ödemeler KASKO SİGORTASI GENEL ŞARTLARINA UYGUN OLARAK yapıldığından istem yersiz ve hukuksuzdur. Davacı kendisine ödenen 110.000 tl na hasar tarihinden 10/12/2018 ödeme tarihine kadar faiz talebinde bulunmuştur;Poliçenin 6. Sayfasında tazminatın, trafikten çekme ve husrda belgeli ruhsat vb. Sunulması halinde ödeneceği yazılıdır.Dava konu aracın, trafikten çekme belgesinin tarihi 23/11/2018 dir. Sigortalıya ödeme ise 10/12/2018 tarihinde yapılmıştır. Bu ödeme mevcut düzenlemeler uygun olup, müvekkilin hiçbir gecikmesi söz konusu değildir.Öte yandan aracın hurdaya çıkarılması trafikten çekme belgesi ise 23/11/2018 tarihinde meydana gelebilmiştir. Ekspertiz raporunda, araçta meydana gelen hasarın, aracın rayiç değeri olan 110.000 TL ve davacının iddia ettiği gibi 145.100 tl olmadığı/olamayacağı açıktır.Bir an için aksi düşünülse bile aracın hasar tarihi itibariyle piyasa rayiç değeri 145.100 tl değildir…. model yılı davacının araç marka model ve donanım bazındaki fiyatının 137.200 tl olduğu , bu fiyatın ise yine davaya cevap dilekçemizin yazım tarihi olan 18/05/2019 tarihi itibariyle hondanın resmi sitesindeki 2018 hasar tarihi araç fiyatı olduğu görülecektir. Eldeki davaya ilaveten 35.100 tl. Talep etmektedir.Davacı ile müvekkil şirket, aracın piyasa rayiç değeri olan 110.000 TL bedel konusunda mutabık kalmıştır. Bunun üzerine müvekkil tarafından söz konusu tazminat ödemesi yapılmıştır. Davacının hasar ödemesinin yapıldığı esnada mevcut irade ve talebi bu şekildeyken iş bu davayı açmasının ve ek tazminat ödenmesi talebinde bulunması hukuki dayanaktan yoksundur. Poliçenin birinci sayfasında; hiçbir kloza atfı yapılmaksızın ve/veya poliçe içerisindeki ayrıksı düzenlemelere yer verilmeksizin sigorta tazminatının aracın rayiç değeri (mutabık kalınan 110.000 tl ile) sınırlı olduğu düzenlenmiştir. Davanın usul ve esasa ilişkin beyanlarımız kapsamında davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini ” talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı maliki olduğu davalı … şirketince kasko sigortalı… plakalı aracı ile 20/07/2018 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, ekspertiz raporu sonucu tamir masraflarının kdv dahil net 68.537,07 TL olduğunun tespit edildiği ve sonrasında pert-total işlemi uygulanarak 10/12/2018 tarihinde davalı … şirketince davacıya 110.000,00 TL ödeme yapıldığı ancak davacı tarafça ödenen hasar tazminatının aracın güncel rayiç değerini karşılamadığı iddiasıyla aracın rayiç değerinin 145.000,00 TL olduğunu, 35.000,00 TL fark alacağının faiziyle ve ayrıca hasar tarihinden ödeme tarihine kadar fark alacağına işlemiş 3.300,00 TL yasal faiziyle birlikte tahsili talepli dava açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmaküzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı kasko sigorta sözleşmesine aykırılıktır. (T.C.Yargıtay 17.HD. ESAS NO: 2016/3411
KARAR NO: 2018/12817, 26/12/2018 Tarihli İçtihadı)
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmakta görevli mahkemelerin Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılmış ve mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …

Hakim …
¸