Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/62 E. 2019/104 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/26
KARAR NO : 2019/89
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/03/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davanın yapılan açık yargılamaları neticesinde,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin şahıs şirketi olarak deri eşyalar ve seyahat aksesuarları toptan ticareti faaliyeti konusunda ticaret yaptığını ve bu doğrultuda o dönemde yürürlükte olan 507 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu Uyarınca davalı Meslek Odasına … Oda numarası ile kaydını yaptırdığını, akabinde bu ticari faaliyetinin 31/12/1998 tarihinde sonlandırdığını ve bu doğrultuda … Vergi Dairesince terk işlemlerinin de yapıldığını, hukuken ve fiilen mesleki faaliyetini sonlandırmış olmasına rağmen davalı oda tarafından oda sicilinden kaydı silinmediğini ve aidat borcunun tahakkuk ettirilmeye devam edildiğini, ve bu borcun tahsili istemi ile de … İcra Müdürlüğü’nün 2017/29525 takip sayılı dosyası ile aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin bu takipten haberdar olması akabinde davalı meslek odasına başvurarak durumu bildirdiğini ve müvekkiline ödemesi gereken borcun 9.915,00-TL olmayıp esasen 1.877,00-TL olduğunun cevabının verildiğini belirterek; davalı meslek odasının başlattığı haksız takipten ötürü müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %20sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davacının odadan üyeliğinin silinmesine yönelik müvekkili odaya vaki bir talepte bulunmadığını, bu sebeple de tahakkuk eden yıllık aidatlara yönelik itirazın haklı olmadığını, ayrıca müvekkili odanın kamu tüzel kişiliğini haiz kamu kurumu niteliğinde meslek teşekkülü olduğunu, bu sebeple de idari nitelik taşıdığını ve davadaki uyuşmazlığın çözümünün İdari yargıda görülmesi gerektiğinden, yargı yolu yönünden ve ihtilafın ticari bir boyutu olmadığı gerekçesiyle davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde devam edilmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilerek davanın esastan ve usulden reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, oda aidat borçlarının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacının dava şartlarına yönelik olarak ileri sürmüş olduğu sebeplerden birinci olarak incelenmesi gereken yargı yolu itirazı bakımından yapılan incelemede konunun düzenlendiği 5362 sayılı Kanun’un değişik maddelerinde ihtilafların hallinde çözüm yeri olarak Asliye Hukuk Mahkemesinin gösterilmesi karşısında davanın adli yargının görevi kapsamında olduğu anlaşılmakla yargı yolu itirazı yerinde görülmemiştir.
Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup bunlara dava şartları denir. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil davanın esasını girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir. Mahkemelerin görevine ilişkin kurallarda kamu düzeninden olması nedeniyle dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-c)
Asliye Ticaret Mahkemesinin görevini düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 4. ve 5.maddeleri uyarınca özel yasalarda Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna ilişkin belirlemeler dışında bir ihtilafın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevinde olabilmesi için o ihtilafın ya Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir husustan kaynaklanması ya da her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir. Oysa ki dava konusu ihtilaf ne Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir ihtilaftır ne de her iki tarafta tacirdir.
5362 sayılı Kanun uyarınca davanın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla HMK’nun 2.maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, davacının tedbir talebine ilişkin değerlendirmenin görevli mahkemece çözümü gerektiğinden incelenmesi yapılmamıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliğine, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle iki hafta içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevdiine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
2-HMK’nun 20. ve 331/2. maddeleri uyarınca iş bu kararın kesinleşmesine müteakip yasal süresi içerisinde talep üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,
Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize verilmek üzere bir başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Bölge Adliye Mahkemeleri İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2019

Katip …

Hakim …