Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/59 E. 2020/520 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/59 Esas
KARAR NO : 2020/520

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı …Ş. tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü …E. Sayılı icra dosyası ile Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça müvekkili ve İcra takibinde borçlu görülen diğer borçlu… maddeler- …Aleyhine 260.000,00 TL bedelli, 31.01.2013 tanzim tarihli ve 28.08.2015 vade tarihli senede dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, dava dışı …davalı banka nezdinde kullanacağı kredi için müvekkilinden kefil olarak imza alındığını, daha sonradan davalı banka yetkilileri müvekkilin kredi kartının icra takibinde olması nedeniyle kefilliğinin geçerli olmadığını ve bu nedenle de başka bir kefil göstermesini dava dışı… isimli kişiden istendiğini, nitekim davaya konu senedin tanzim tarihi olan 31.01.2013 tarihinde müvekkilin Kredi Kartı borcu nedeniyle…A.Ş. nezdinde riski bulunduğunu, müvekkilinin kredi kartı borcu nedeniyle takibe alındığı ve bu borcu daha sonradan (07.04.2013) ödendiğine dair 26.08.2013 tarihinde …A.Ş/… Şubesinden alınan İbranameyi ekte ibraz ettiklerini, dolayısıyla müvekkilinin kefilliğinin kabul görmeyeceğini ve başka bir şahsın kefil olarak gösterilmesini davalı banka dava dışı…’dan istediğini, kaldı ki müvekkilinin kefil olarak istenildiği tarihte başka Banka nezdinde icra takibinde olduğu için kefilliği kabul görmediğini, ve kefilliğinin iptal edildiğini, buna rağmen, müvekkile iade edilmesi gereken senet, sonradan rakam kısmı doldurularak müvekkili hakkında kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, ayrıca senedin tanzim tarihinde, senette yazılan miktara tekabül eden, dava dışı …’ya kullandırılmış bir kredi de söz konusu olmadığını, işbu husus davalı banka kayıtları ve dava dışı…’nın kullanmış olduğu krediler ile hesapları incelendiğinde açıkça ortaya çıkacağını, icra takibine dayanak yapılan Senedin tanzim tarihinde dava dışı …’ya davalı bankaca kullandırılan kredi olup-olmadığının, kullandırılmış bir kredi var ise, buna ilişkin banka nezdinde yer alan tüm sözleşme, bilgi ve belgelerin celbini talep ettiklerini, müvekkilinin kefilliğinin kabul edilmediğine ve dolayısıyla Müvekkilinin hem krediye hem de İcra takibine konu senede dair kefilliğinin sona erdiğine dair banka tarafından kendisine mail yolu ile bilgi verildiğini, buna ilişkin davalı Banka yetkilileri ile yapılan yazışmaları ekte ibraz ettiklerini, müvekkilinin Kefilliği iptal edilip sona ermiş olmasına rağmen, davalı Banka tarafından daha önce müvekkilden alınan ve sonradan iptal edilmesine rağmen iade edilmeyen icra takibine konu senet, hukuka aykırı bir şekilde başta rakam kısmı olmak üzere doldurularak ve üstelik aradan 2 yıl geçtikten sonra icra takibine konu edildiğini, davalı Bankanın bu şekildeki işlemi açıkça hukuka aykırı olup, bu husus bile başlı başına müvekkilin mezkur icra takibi bakımından davalı Bankaya borçlu olmadığı açıkça gösterdiğini, Müvekkilinin kefilliğinin kabulü anlamına gelmemek üzere, Davalı Banka tarafından 2013 senesinde müvekkilden bir defa kefil sıfatıyla imza alınmış ve daha sonradan kefil olarak imzanın alındığı kefalet ilişkisi iptal edilmesine ve yine kefilliğinin kabul görmediğine ve iptal edilmiş olduğu hususunun kendisine bildirilmiş olmasına rağmen, sanki kefillik sıfatı devam ediyormuş gibi kötü niyetle işlem yapıldığını, Kredinin asıl borçlusundan her sene için imza alınmasına rağmen, müvekkilin sonradan iptal edilen ve bir defa atılmış olan imzasına dayanılarak hakkında icra takibi yapılması açıkça hukuka aykırı olduğunu, son olarak takibe dayanak yapılan senet nedeniyle borcu olduğumuzun kabulü anlamına gelmemek üzere, senet üzerinde yer alan meblağa ilişkin kısım müvekkili tarafından yazılmadığını, müvekkil kefillik sıfatı iptal edilmesine ve takibe dayanak yapılan senedin iptal edilip müvekkile iade edilmesi gerekmesine rağmen, senet iade edilmemiş ve davalı tarafça senet doldurularak icra takibi başlatıldığını beyanla; İstanbul … İcra Müdürlüğü…E. Sayılı dosyasından başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin durdurulmasına, davanın kabulüne, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava dışı …Kimyevi Maddeler -…tarafindan Müvekkili Bankanın , İstanbul … Şubesi’ nden kullanılan ticari kredilerin ödenmemesi nedeniyle; İstanbul … İcra Müd. …E. Nolu dosyası ile davacı … ve söz konusu borçlu aleyhine 31.01.2013 tanzim tarihli 260.000,00-TL. Meblağlı bonoya dayanarak 18.09.2015 Tarihinde kambiyo takibi başlatıldığını, Mahkemenizde açılan menfi tespit davasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığı gibi sadece Müvekkilin haklı alacağının tahsilinin önlenmesi amacını taşıdığını, Davacı … tarafından ilk olarak ; Bu davada ileri sürülen iddia ve taleplerle aynı nitelikteki talepler ileri sürülerek 09.10.2015 tarihinde İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin … “Esas nolu dosyası ile “icra takibine – borca itiraz” davası açıldığını, söz konusu; İstanbul… İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas no’lu dosyasında davacılar … ve …tarafından “…tedbiren takibin durdurulması ve yargılama bitiminde borçlu olmadıklarına karar verilmesini.’ talep edildiğini, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas no’lu dosyası ile açılan bu davada Mahkemenin 26.01.2016 tarihli… no’lu kararı ile ” Anılan takip dosyasında, davacı takip borçlular hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, senedin zorunlu unsurları taşıdığı, davacıların aval veren olarak keşideci gibi sorumlu oldukları, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının dar yetkili icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceği, senedin teminat amacıyla verildiği ya da karşılığı edimin ifa edilmediği iddiasının ispat edilemediği… ” gerekçesi ile reddedildiğini, bu kararın yasa yoluna gidilmeksizin kesinleştiğini, davacı tarafın aynı iddialar ile açtığı, bu davanın reddedilmesinden 4 yıl sonra hiçbir hukuki temele dayanmayan bir menfi tespit davasını açtığını, zira dava konusu icra takibinin dayanağı davacı tarafından imzalanan kambiyo senedi olduğunu, davacı kambiyo senedi altındaki imzasını kabul ettiğini, takip konusu senedin zorunlu unsurları taşıdığının İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile de sabit olduğunu, davacı tarafın kambiyo takibine karşı açtıkları menfi tespit davasında müşterek ve müteselsil kefil sıfatlarının olmadığını ileri sürdüğünü, Ancak senedin ön yüzüne, senet metninin altına veya alonja yazılan (muhatabın veya düzenleyenin imzası dışındaki) imza AVAL hükmünde olduğunu, TTK 701/3 md ile ” Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır” hükmü gereğince davacının bu davadaki müşterek müteselsil kefil olmadığına ilişkin iddialarının hukuki anlam taşımadığnı, Aval verenin sorumluluğu ikincil değil, müteselsil sorumluluk olduğunu, Davacının kambiyo senedinden kaynaklanan icra takibi nedeniyle açtığı menfi tespit davasında Müvekkili banka ile imzalanan kredi sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil olmadığı bu nedenle borçlu olmadığı yönündeki iddiası hukuki dayanaksız olduğunu beyanla; haksız ve kötüniyetle açılan bu davanın belirtilen nedenle reddine karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesin talep.
DELİLLER:
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası, Genel Kredi Sözleşmesi, 26/08/2013 tarihli ibraname örneğinin dosya arasında olduğu görüldü.
Mahkememizin 10/01/2019 tarihli tensip tutanağının 13 nolu ara kararı ile ‘İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasının durdurulmasını talep etmişse de; İİK’nun 72/3. Maddesi gereğince takibin durdurulması talebinin reddine, ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince; icra dosyasındaki asıl alacağın %15’i oranında teminat yatırıldığında; icra veznesine giren paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına’ kararı verilmişse de davacı tarafından teminat yatırılmadığı, kararın infaz edilmediği anlaşılmıştır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının celp ve tetkikinden; alacaklı …A.Ş. Tarafından borçlular …MADDELER-… ve … aleyhine 260.000,00 TL asıl alacak+780,00 TL %0,30 Komisyon+84,55 TL İhtiyati haciz Masrafı+300,00 TL İhtiyati Haciz Vek. Ücreti olmak üzere toplam 261.164,55 TL üzerinden takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu …’ya ödeme emrinin 06/10/2015 tarihinde tebliğ olunduğu görüldü.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi 28/02/2020 tarihli raporunda sonuç ve özet olarak;
Davacı tarafından ikame edilen huzurdaki menfi tespit davasına dayanak olan 28.08.2015 düzenleme 260.000.00 TL bedelli bonadan dolayı davacının davalı bankaya karşı ödeme yükümlülüğü bulunduğu,
Huzurdaki dava davacının kefaletinin geçerli olup olmadığı noktasında toplandığına göre, davacı vekili tarafından davalı banka yetkilisinin mail ortamında müvekkiline ” …Kefillik İptal Edilmiştir.”şeklinde mail gönderildiğini ve müvekkilinin kefaletinin bulunmadığını beyan ettiği, buna mukabil kefaletin senede verilen avalden kaynaklandığına göre senedin iptal edildiği yönünde bir beyan ve belgenin bulunmadığı dikkate alındığında mailin geçerli kabul edilmesi halinde kefaletinin sona ereceği, mailin geçerli kabul edilmemesi halinde kefaletinin sona ermeyeceği yönünde görüş ve kanaat bildirdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 17/03/2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Davalı vekilinin 24/03/2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
GEREKÇE:
Dava; İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasına dayanak teşkil eden bonodan ötürü borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ihtilaf konusu edilen 28/08/2015 düzenleme tarihli 260.000,00 TL bedelli senet davacı tarafından dava dışı asıl borçlu … Kimyevi Maddeler … lehine düzenlendiği ve davacının kefil olduğu senedin nakden düzenlendiği, davalı alacaklı bankanın senetten dolayı son hamil olduğu anlaşılmış olup, TTK’nun 701/3. Maddesi ile ‘Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır’ şeklinde 702/1. Maddesinde ‘Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.’ şeklinde ve 724/1. Maddesinde ‘Bir poliçeyi düzenleyen, kabul eden, ciro eden veya o poliçeye aval veren kişiler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar’ şeklinde düzenlemeler mevcuttur. Buna göre davacı tarafın dava dışı …Maddeler – … için davalı banka nezdinde kullanacağı kredi için müvekkilinden kefil imzasının alındığı ve mail yolu ile kendisinin kefilliğinin iptal edildiğini ve kefilliğinin geçerli olmadığına yönelik iddiası karşısında az yukarıdaki yasa hükmü gereğince davacının müteselsil kefil olmadığına ilişkin iddiası, aval verenin sorumluluğunun ikincil değil müteselsil sorumluluk olduğu gözetildiğinde; yersiz olduğu, yine davacının davaya konu senedin kullandırılacak genel kredi sözleşmesine istinaden verildiğine yönelik beyanının; senedin teminat senedi olduğu iddiası karşısında senet metninde söz konusu senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmadığı gibi imzalanan kredi sözleşmelerinde söz konusu senedin teminat senedi olarak verildiği veya alındığı yönünde taraflar arasında da herhangi bir yazılı anlaşmaya dair belge davacı tarafından sunulmamış olup, söz konusu senedin bahsi geçen kredi sözleşmelerinden ayrı olarak verildiği ve kambiyo senetlerinin bağımsız borç ikrarını içeren mücerret evrak oldukları gözetilerek davacının davalıya bu senede yönelik ödeme sorumluluğu olduğu anlaşılmış olup, davacının kefilliğinin iptal edildiğine yönelik beyanının kefaletin senede verilen avalden kaynaklandığı ve senedin iptal edildiğine yönelik bir belgenin de bulunmadığı dikkate alınarak; bu haliyle davacı tarafından ileri sürülen iddiaların yersiz olduğu ve açılan dava ispatlanamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmakla kararın infaz edilmediği anlaşıldığından davalı lehine icra inkar tazminat takdirine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin yatırılan 4.460,04 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 4.405,64 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 26.731,52 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/10/2020
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza