Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/565 E. 2023/249 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/565 Esas
KARAR NO : 2023/249
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03.11.2018 tarihinde evinin yakınından … Mahallesinde bir adrese gitmek üzere sürücüsü davalılardan … ve maliki davalılardan … olan … plakalı ticari taksiye bindiklerini, müvekkilininin içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı ticari taksinin … Merkez Mahallesi … Bulvarı üzerinden … istikametine seyir halinde iken, süratli ve kontrolsüz bir şekilde yoldan giden başka bir aracı solladığını, daha sonra yol üzerindeki … Kavşağı Üst Geçidinin sağ tarafına çarptığını, takla atarak yolun sol tarafındaki direğe çarparak durduğunu, bu kaza sırasında hem aracın sürücüsünün ve hem de aracın arka koltuğunun sağ tarafında oturmakta olan müvekkilinin yaralandığını, kazadan hemen sonra toplanan vatandaşlarca derhal yoldan geçmekte olan bir başka aracın durdurularak müvekkilinin … Hastanesine kaldırıldığını, müvekkilinin, kazadan ancak 4 gün sonra hastaneden taburcu edilince ifade verebildiğini, … Polis Merkezi Amirliği’ndeki 07.11.2018 tarihli ifadesinde bu durumu aktardığını ve şikayetçi olduğunu belirttiğini, davalılardan sürücü … tarafından bu olayın, yanıltıcı ve gerçek dışı bir ifade ile kendisini başka bir araç sıkıştırmış gibi anlatıldığını, kazanın, davalılardan ticari taksi sürücüsü …’ın kusurunun, trafik kurallarını tamamen yok sayan kontrolsüz, süratli, keyfi ve tehlikeli hareketleri ile meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinden dolayı davalılardan … araç sürücüsü olarak, … ise aracın sahibi/işleteni olarak maddi ve manevi tüm zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin sadece maddi zararlardan poliçe limiti oranında sorumlu olduğunu davalı sürücünün yüksek hızda, kendisinin ve başkalarının hayatını tehlikeye atacak şekilde,yol ve trafik şartlarına tamamen aykırı, kontrolsüz bir seyir durumunda iken yolun sağında bulunan yaya kaldırımına çarptığını, çarpmanın etkisiyle aracın bu kez yolun en solundaki bariyerlere çarptığını, kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğunu, kazadan hemen sonra, kazanın şoku ile bilinçsiz bir halde araç içerisinde yatan müvekkilinin, kaza mahallindeki vatandaşlarca yoldan geçmekte olan bir başka aracın durdurulması ile … Hastanesine acil olarak kaldırıldığını, geçici rapor düzenlendiğini ve derhal ameliyata alındığını, 03.11.2018 tarihinde yapılan ameliyatta müvekkilinin sağ omuz kemiklerinde meydana gelen ve iyileşme/kaynama imkanı olmayan kemik kırıklarının tedavisi için kırık kemiklerin birbirine platin vidalar ile tutturulduğunu, şu anki tıbbi verilere göre; müvekkilinin normalde yapabildiği fiziksel hareketleri yapabilmesinin, kaza öncesi yaşantısında olduğu gibi serbest ve rahat hareket edebilmesi ve bu platinlerin çıkarılmasının mümkün olmadığını, meydana gelen bu kaza nedeniyle ömür boyu bu platin vidaları taşımak ve kısıtlı hareket etmek mecburiyetinde kaldığını, davacının …’ın 1994 doğumlu olup, … İlk Öğretim Okulu’nda zihinsel engelli öğrencilerin eğitiminde “Özel Öğretim Öğretmeni” olarak çalıştığını,davalılar araç sürücüsü … ve aracın sahibi/işleteni …’den manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, müvekkilinin “Özel Öğretim Öğretmeni” olarak görevlerini artık tam anlamıyla yerine getiremeyecek olması veya en azından eskisine nazaran çok daha fazla eforla yapabileceğinden, diğer yandan da 24 yaşında ve evlenme hazırlıkları yapan, fakat kaza sonrası özel hayatına ilişkin tüm planlarını da ertelemek zorunda bırakılan bekar bir genç kız olması bu kazanın etkisini maddi ve manevi olarak uzun yıllar boyunca taşıyacağının kanıtı olduğunu, davalılardan araç sürücüsü … ve aracın sahibi/işleteni …’den müştereken ve müteselsilen 200.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini, ayrıca, davalıların kötü niyetle mal kaçırmalarını engellemek üzere, kazaya sebebiyet verilen … plaka sayılı aracın başkalarına devir ve temlikini önlemek üzere araç üzerinde tercihen teminatsız olarak trafik kaydı üzerine dava kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini beyanlarla müvekkilinin geçirdiği trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik belirsiz alacak davası olarak 1.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili tarafından uzun süreli olarak kiraya verildiğini, müvekkilinin işleten sıfatı bulunmadığından müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, sundukları uzun süreli kira sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere, araç 03.11.2014 tarihinde … ’ya kiralandığını,bu belirli süreli kira sözleşmesini, tarafların sürenin dolmasından sonra kira ilişkisini devam ettirmek suretiyle belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüştürdüklerini, aracın 2014 yılından bu yana kiralayan dava dışı …’nın hakimiyetinde olduğunu, kaza tarihinde …’nın … plakalı aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere ticari taksi olarak işlettiğini, keza araç üzerindeki fiili tasarrufun kiracı da olup, kira sözleşmesinin 16. maddesinde açıkça aracı görüp ve beğenerek kiracı tarafından teslim alındığının beyan edildiğini, kiralanan aracı ticari taksi olarak işleten …’nın bu aracın işletilmesinden ekonomik menfaat elde ettiği kuşkuya yer bırakmayacak bir olgu olduğunu, uzun süreli araç kiralamada işleten sıfatının, araç malikine ait olmayıp, kiracıya ait olduğunu, davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar vermesi gerektiğini, bu sebeple işbu davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının davasını belirsiz alacak davası şeklinde açtığını, somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde dava değeri olarak, 1.000,00 TL maddi tazminat gösterildiğini, davacının eksik geçici talep sonuç ile harç ödeme yükümlülüğünden kurtulmaya çalıştığını gösterdiğini, HMK 120 uyarınca davacıya eksik harcı tamamlaması için 2 haftalık kesin süre verilmesi gerektiğini, tamamlamadığı takdirde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, bu sebeple davacının talep etmiş olduğu fahiş manevi tazminat talebinin kabul edilemez olduğunu, davacının tarafın kazaya ilişkin beyanlarının gerçekleri yansıtmadığını, kaza tespit tutanağı eksik inceleme ve araştırmaya dayandığını, davacı tarafın tedavi giderleri konusunda mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, açıkladıkları ve ispat ettikleri üzere, müvekkilinin huzurdaki davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, bu sebeple işbu davanın müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, beyanlarla yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 31.01.2018-2019 vadeli … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 2918 sayılı Karayolları trafik kanunu 97. Madde 26.04.2016 tarihinde değiştirildiğini, ZMM genel şartlar, KTK 99. Madde ve KTK 97. Madde dikkate alındığında davacı tarafın; usule aykırı olacak şekilde sağlık kurulu raporu ibraz edilmeksizin eksik evrak ile müvekkili şirkete başvuru yaptığını ve usule aykırı olarak dava açtığını, bu sebeple davanın usul yönünden reddi gerektiğini, ayrıca aracın sürücüsünün aleyhine savcılık makamınca yürütülen soruşturma neticesinde savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, ayrıca tekraren söylemek gerekirse davayı kabul anlamına kesinlikle gelmemekle birlikte davacı tarafın da açıkça dava dilekçesinde belirttiği üzere manevi tazminat talebinin teminat dışı olduğundan müvekkili şirketin manevi tazminat talebinden ötürü sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu olayla ilgili olarak ceza soruşturma dosyasındaki tüm delillerin, ifade tutanaklarının, tanık beyanlarının ve nihayet bilirkişi raporunun temininin gerektiğini, sonra meydana gelen kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini talep ettiklerini, diğer yandan kusur durumu ve maluliyet belirlendiğinde dosyanın hesaplama amacıyla, aktüeryal rapor hazırlanabilmesi için aktüer siciline kayıtlı uzman bilirkişiye verilmesini talep ettiklerini, davacının sigortalı araçta hatır için taşındığını, yerleşik yargıtay kararları gereği hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davacının sosyal ve ekonomik durumlarının ve hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına tabi olduğunun sayın mahkemece tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca ZMM Genel Şartları B.2. Maddesine göre temerrütün; hesaba esas tüm belgelerin sigorta şirketine sunulması üzerinden 8 iş günü geçmesiyle gerçekleştiğini, bu durum karşısında, temerrüt tarihi olarak kusur, maluliyet ve hesap raporlarının taraflarına tebliği tarihinin esas alınmasını gerektiğini, ayrıca dava konusu uyuşmazlığın haksız fiil kaynaklı olup, ticari faiz taleplerinin her halükarda reddi gerektiğini beyanlarla öncelikle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 97. ve 99. Madde gereği mezkur evraklarla eksiksiz olarak sigorta şirketine başvuru zorunluluğu ve ZMM genel şartlar yönünden şartlar oluşmadığından davanın usulden reddine, aksi halde; davacı taraf araçta hatır için taşındığından hatır taşıması indirimi yapılmasına, kusur durumu ve yalnız kaza ile illiyeti bulunan fiziki ve sürekli maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesi nezdinde bilirkişi incelemesi yapılmasına ve zarar tespiti yönünden aktüer raporu alınmasına, dosyaya sunulan tüm delillerin taraflarına tebliğine, celp edilmesi gereken delillerinin toplanmasına, kaza tarihinden ve ticari faiz yürütülmesine ilişkin taleplerin her halükarda reddine, her halde poliçe limitini aşan tazminat taleplerinin reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılım sağlamamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, celp edilen dosyalar, alınan ATK ve bilirkişi raporları ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
04/01/2019 tarhli ara karar ile davacı vekilinin tedbir talebinin:” davaya konu tazminatın davalının maliki olduğu aracın aynına ilişkin olmayıp, taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu da olmadığı anlaşıldığından ihtiyati tedbir talebinin reddine.” denmek suretiyle reddine karar verilmiştir. Yine 20/01/2021 tarihli ara karar ile davacı vekilinin dava konusu alacağını teminen uyuşmazlık konusu olmayan menkul üzerine tedbir konulmasını talep etmiş olduğundan ve iddialar yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
… Hastanesi’ne yazılan yazıya cevap verilerek davacının tıbbi raporlarının dosyaya gönderildiği anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından davaya konu kazaya karışan … plakalı araca ilişkin hasar dosyasının ve sigorta poliçe bilgilerinin gönderildiği görülmüştür.
… Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yazılan yazıya cevap verilerek cevabi yazıda;”Merkezimiz sigortalılarından … T.C. kimlik numaralı …’ın 03.11.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle; 03.11.2018-08.12.2018 tarihleri arası istirahati sonucu Merkezimizce adı geçene 1.885,02-TL geçici iş göremezlik ödeneği ödenmiştir.” şeklinde bilgi verildiği anlaşılmıştır.
Gelir İdaresi Başkanlığı
… Vergi Dairesi Başkanlığı
Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğü
tarafından davaya konu söz konusu … plakalı araca tüm yıllarda düzenlenen Trafik İdari Para Cezaları Sorgulama
(bilgileri) mahkememize gönderilmiştir.
… Belediye Başkanlığı’na yazılan yazıya cevap verilmiş, 03.11.2018 kaza tarihinde … plakalı aracın ticari kaydının bulunduğu bildirilmiş, 2018 yılına ait şoför kayıt bilgilerini içeren ekran görüntüsü ve Taksi Çalışma Ruhsatnamesi onaylı suretleri mahkememize gönderilmiştir.
Yine … Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacıya ait düzenlenen rapor ile hastane kayıtları gönderilmiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/… E. Sayılı soruşturma dosyasının celp edildiği, yapılan incelemesinde; müştekinin …, şüphelinin … olduğu, 03/11/2018 tarihinde Taksirle Bir Kişinin Yaralanmasına Neden Olma suçundan “Şüphelinin üzerine atılı müsnet suçtan eylemine uyan, yukarıda yazılı sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi” istemli iddianame düzenlendiği anlaşılmıştır.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/… E. Sayılı dava dosyasının celp edilerek yapılan incelemesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/… E. Sayılı soruşturma dosyasında düzenlenen iddianamenin kabul kararı ile kovuşturma yapıldığı görülmüştür.
… Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı tarafından davacının muayenesinin Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi Kuruluna gönderilmek üzere davacı hakkında 09/10/2020 tarihli rapor düzenlenerek mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davaya konu 03/11/2018 tarihli trafik kazası sebebiyle kusur durumunun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, Alınan rapor ile; “A) Davalı sürücü …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, B) Davacı yolcu …’ın kusursuz olduğu…” tespit edilmiştir.
… tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyete ilişkin raporda:
“1) … kızı, 28.06.1994 doğumlu … ‘ın 03.11.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1 VII (2Aa……….30 )A %34×1/3 = %11.33 E cetveline göre % 9.0(yüzdedokuznoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
2)İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği,
3)Aynı yönetmelik 15. Maddesi çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, iyileşme süresi içinde 2 (iki) ay başka birinin yardımına ihtiyaç duyabileceği…” şeklinde kanaat bildirilmiştir. Taraf vekillerince bu maluliyet raporuna ilişkin beyan ve itirazda bulunulmuştur.
31/05/2023 tarihli celse ara kararı ile dosyanın aktüer bilirkişisine tevdii edilerek aktüerya uzmanı bilirkişi … tarafından 21/06/2021 tarihli rapor dosyaya ibraz edilmiştir. Bilirkişi raporunun taraflara tebliği ile taraf vekillerince bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur. 13/07/2021 tarihli ara karar doğrultusunda dosyanın taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi tarafından 02/09/2021 tarihli ek raporun dosyaya ibraz edildiği görülmüştür. Davalı … Sigorta vekili ile Davalı … vekili tarafından ek bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunulmuştur.
Davacı vekili 05/10/2021 tarihinde ile HMK m 107 uyarınca talep artırım dilekçesi sunarak eksik harcı yatırmıştır. Talep artırım dilekçesinden bir suret davalılara tebliğ edilmiştir. Davalı … Sigorta vekili tarafından 13/10/2021 tarihli dilekçe ile davacı tarafın talep artırımına ilişkin itirazda bulunulmuştur.
08/11/2021 tarihli celsede davacı vekiline dava dilekçesindeki talep ve sonucu açıklamak üzere iki haftalık kesin verilmiş, davacı vekilince 10/11/2021 tarihli dilekçe ile dava dilekçesindaki sonuç ve talep kısmının açıklandığı anlaşılmıştır. Yine işbu beyan dilekçesinden sonra davacının tedavi giderlerine ilişkin hesaplama yapılmak üzere ve davacı vekilinin talep artırım dilekçesinde talep ettiği faizin belirlenmesine ilişkin Aktüerya bilirkişisi Mehmet Domaç’ın yanına bir doktor bilirkişi de eklenerek taraf vekillerinin bütün beyan ve itiraz dilekçeleri de değerlendirilmek üzere ek rapor alınmasına karar verilmiş, düzenlenen 28/02/2022 bilirkişi raporunda;
“1.Davacının geçici iş göremezlik maddi zararı 19.556,82 TL; sürekli iş göremezlik maddi
zararı 400.141,10 TL; bakıcı gideri maddi zararı 4.111,89 TL ve tedavi gideri maddi zararı
17.156,75 TL olmak üzere nihai ve gerçek maddi zararları toplamının 440.966,56 TL olarak
tespit edildiği, ancak; davacının tüm maddi zararları yönünden toplam talebinin
295.330,95 TL’na ıslah olunduğu,
2.10.11.2021 tarihli ıslah dilekçesinde davalılardan kata tarihinden itibaren avans faizi nev’inden
faiz talep edilmekle birlikte dava dilekçesinde faiz talebi olmadığından talep ile bağlı kalınarak
temerrüt başlangıcı ve faiz nev’i yönünden heyetimizce inceleme yapılamadığı …” şeklinde görüş ve kanaat bildirilerek hesaplama yapılmıştır.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili tarafından 08/03/2022 tarihinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren beyan dilekçesi sunulmuştur. Davacı vekili 08/03/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi ek raporuna karşı beyanda bulunarak ilgili rapor doğrultusunda dava dilekçesini ıslah etmiş, harçlandırmış, ıslah dilekçesinden bir suret davalılara tebliğ edilmiştir. Davalı … vekili tarafından da bilirkişi ek raporuna ve ıslah dilekçesine karşı beyan ve itirazda bulunulmuştur.
04/04/2022 tarihli ara karar davanın 200.000.00,-TL bedelle açıldığı, davacı vekilinin 08/03/2022 tarihli dilekçesi ile dava değerinin 640.966,56.-TL’ye yükseltildiği manevi tazminat 200.000,00.-TL ve maddi tazminat 440.966,56.-TL olmak üzere dava değerinin toplam 640.966,56-TL olduğu ve eksik harcın da tamamlandığı, bu minvalde davanın heyetçe yürütülmesine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Sıhhıye SGM tarafından davacı …’a ait tüm dosya muhdeviyatının gönderildiği görülmüştür.
Davacı vekilince 20/09/2022 tarihli dilekçe ile 09/06/2022 tarihli duruşma ara kararı gereğince beyanda bulunulmuştur. Yine davalı … vekili tarafından 23/06/2022 tarihli dilekçe ile 09/06/2022 tarihli ara karar uyarınca beyanda bulunulmuştur.
09/06/2022 tarhli celse ara kararında belirtilen eksikliklerin giderilmesini müteakip dosyanın yeniden ATK … İhtisas Dairesine gönderilerek Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2021/… Esas 2021/… Karar sayılı ilamı uyarınca davaya konu kazanın gerçekleştiği 03/11/2018 tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri uyarınca yeniden maluliyet hususunda rapor düzenlenmesi talep edilmiş, düzenlenen raporda;
“… kızı, 28.06.1994 doğumlu …‘ın 03.11.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik dikkate alındığında;
I-Kas İskelet Sistemi, Omurgaya Ait Sorunlar; Tablo 1.3’e göre Kategori II %8,
II-Kas İskelet Sistemi, Üst esktremiteye ait sorunlar, Şekil 2.10, 2.11 ve 2.12 ‘ye göre %10 olup Tablo 2.3’e göre %6,
Balthazard formülüne göre %13.52,
1)Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %14 (yüzdeondört) olduğu,
2)İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği,
3)Başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içinde 2 (iki) ay boyunca başka birinin yardımına ihtiyaç duyabileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Yine, yeniden tüm eksik hususlar giderildikten sonra dosyanın Aktüer ve Doktor bilirkişisine tevdi ile geçici ve sürekli iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderlerinin hesaplanması noktalarında bilirkişilerden rapor aldırılmasına karar verilerek yeni heyet raporunda sonuç ve özetle;
“Hesap / Rapor tarihi (01/01/2023) itibariyle, Davacının 03/11/2018 tarihinde geçirmiş olduğun trafik kazası sonrası;
– 6 ay süre ile geçici iş göremezlik zararının 11.317,69 TL olduğu, SGK tarafından davacıya ödenen 1.885,02 TL geçici iş göremezlik ödemesinin tenzili ile davalılardan 9.432,67 TL talep edilebileceği,
– 2 ay süre ile geçici bakıcı giderlerinin 4.094,26 TL olduğu,
– % 14 maluliyet oranı dahilinde sürekli maluliyet zararının 733.661,92 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin işbu zarardan poliçe limiti 360.000,00 TL ile sınırlı sorumluluğu bulunduğu, davalı işleten ve sürücünün ise 373.661,92 TL‘lik kısmından müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarından söz edilebileceği,
-Tedavi Giderleri Yönünden; Davacı hastanın … Hastanesinde yapılan tedavilerinin 03.11.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı giderler olduğu, Davacının acil serviste, kırmızı alanda yapılan, acil durumu sona erene kadar yapılan tıbbi işlemlerin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmış olduğu, Sağlık Kurumunun acil, kırmızı alanda yapılan işlemler için hastaya fatura düzenlemediği, Acil halin sona ermesi sonrası yapılan tedavi giderlerinin Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında olanların Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmış olduğu,
Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında bulunmayan giderlerin, faturalandırılmış olup, toplamda 13.941,02 TL tutarında bulunduğu…” şeklinde hesaplama yapılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Taraf vekillerince bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazda bulunulmuştur.
Trafik kazaları nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri asıl olarak haksız fiil sorumluluğuna dayanır. TBK md. 49’a göre kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören karşı tarafın kusurunu ve zarara uğradığını ispat yükü altındadır.
KTK md. 85 ve 88 uyarınca trafik kazası sonucu meydana gelen kazadan aracın işleteni veya aracın bağlı bulunduğu işletmenin sahibi de müştereken ve müteselsilen sorumludur. İşleten veya aracın bağlı bulunduğu işletmenin sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusursuz olması ve kazanın araçtaki bir bozukluktan meydana gelmemesi şartıyla, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya 3. kişinin ağır kusurundan kaynaklandığını ispat ederek sorumluluktan kurtulur. Hem TBK md. 52 hem de KTK md.86/2 uyarınca kazada zarar görenin de kusurunun bulunması halinde tazminat miktarından indirim yapılması gerekir.
TBK md. 54 uyarınca bedensel zarar halinde tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar zarar olarak tazmin edilir.
Zarar gören TBK md. 56 uyarınca manevi tazminat talep edebilir. Manevi tazminatın niteliği konusunda doktrinde tatmin görüşü hâkimdir. Bu görüşe göre manevi tazminat, zararın telafi edilmesini veya zarar verenin cezalandırılmasını değil, zarar görende, uğramış olduğu manevi zararı, acı ve üzüntülerini dindirecek veya hiç olmazsa hafifletip azaltacak bir tatmin fonksiyonu görmektedir.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre manevi tazminat miktarının belirlenmesinde paranın değeri gözetilmeli; zarar gören açısından zenginleşmeye sebep olmayacak, aynı zamanda da sadaka vasfında bir tazminat miktarı belirlenmemelidir. Bunun yanında diğer tarafın da ekonomik olarak mahvına sebep olunmaması gerekir.
Trafik kazasından doğan tazminat davalarında 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri uygulanır. Ancak fiilin cezayı gerektirmesi durumunda, ceza kanununda daha uzun bir zamanaşımı süresinin öngörülmesi şartıyla, bu süre uygulanır.
Somut olayımızda davacı, 03/11/2018 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında bedensel zarara uğradığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Kazaya karışan … plakalı araç ticari taksidir. Davacı kaza anında ticari takside yolcu olarak bulunmaktadır. Davalılardan … aracın sürücüsü, … aracın maliki ve … Sigorta aracın zorunlu trafik sigortacısıdır.
Davalı malik … aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile devrettiğini öne sürmüştür. Bilindiği üzere trafik kazası sebebiyle meydana gelen zarardan aracın işleteni müteselsil olarak sorumludur. Ancak aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile devreden kişi işleten sıfatını haiz olmayacağından, meydana gelen zarardan da sorumlu olmaz. Davalı malik uzun süreli kira ilişkisine ilişkin yalnızca adi yazılı bir araç teslim tutanağını delil olarak sunmuştur. Bu tutanağın haricinde başka bir kira sözleşmesi, vergi beyannamesi, ticari taksi işletmesine ilişkin ruhsat kaydı veya kira ödemelerine ilişkin fatura/dekont sunulmamıştır. Mahkememizce bu hususta yapılan araştırmada da kira ilişkisini gösteren bir olguya rastlanılmamıştır. Bunun yanında davacının sunduğu araç teslim tutanağının incelenmesinde aracın 03/11/2014 tarihinde kiracıya teslim edildiği bilgisinin yer aldığı anlaşılmıştır. Oysa aracın ruhsatında aracın 2016 model olduğu ve 25/01/2017 tarihinde trafiğe çıktığı görülmektedir. Dolayısıyla davalı malikin sunduğu araç teslim tutanağının, kaza yapan araca ilişkin olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu haliyle dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden uzun süreli araç kiralama ilişkisi ispat edilemediğinden, meydana gelen zarardan davalı malikin de sorumlu olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi ise, somut olayda hatır taşımasının bulunduğunu öne sürmüştür. Hatır taşımalarında, taşıma işinin bir menfaat karşılığı yapılmaması sebebiyle tazminattan bir miktar indirim yapılması gerektiği uygulamada ve doktrinde kabul edilmektedir. Hatır taşımasının kabul edilebilmesi için zarar gören davacının karşılıksız olarak taşınması ve taşımanın, zarar gören davacının çıkarına yapılmış olması gerekir. İşletenin ekonomik veya toplumsal olarak menfaatinin bulunması halinde hatır taşımacılığından söz edilemez. Somut olayda da kaza yapan aracın ticari taksi olması ve davacının davalılar ile herhangi bir akrabalık veya arkadaşlık ilişkisinin bulunmaması sebebiyle hatır taşımasının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durumuna ilişkin hazırlanan 06/01/2020 tarihli ATK raporunda davalı sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Kazaya ilişkin yürütülen … CBS 2018/… sayılı soruşturma dosyasında yer alan kusur tespit raporu ile mahkememizce alınan kusur tespit raporu birbiriyle uyumludur. 06/01/2020 tarihli ATK raporunun içeriği itibariyle denetime elverişli olduğu, ihlallerin doğru bir şekilde tespit edildiği ve kusur tayininde bir yanlışlık bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davacının emniyet kemeri takmadığı ve bu sebeple müterafik kusurunun bulunduğuna ilişkin iddiaların değerlendirilmesinde; hem mahkememizce alınan ATK raporunda hem de ceza soruşturmasında esas alınan raporda davacının emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir tespitin yer almadığı, davacının emniyet kemeri takmadığına ilişkin herhangi bir delilin bulunmadığı anlaşıldığından, davacının müterafik kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının maluliyet oranının tespitine ilişkin alınan raporlardan, kaza tarihi itibariyle esas alınması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlanan 26/08/2022 tarihli ATK raporu T.C. YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2021/6210 Esas 2021/8648 Karar sayılı ilamı v.b. yerleşik içtihatlara uygun olarak düzenlenmekle hükümde esas alınmıştır. Bu rapora göre, davacının, dava konusu kaza sebebiyle %14 oranında malul kaldığı, 6 ay iyileşme süresinin bulunduğu ve 2 ay bakıcı ihtiyacının olacağı anlaşılmıştır.
Davacının maddi tazminatının hesaplanması için alınan aktüer raporlarından 21/06/2021, 03/09/2021 ve 28/02/2022 tarihli raporlar, mahkememizce hükme esas alınmayan maluliyet tespit raporuna göre hazırlandığından ve hesapta esas alınan ücret miktarları doğru olmadığından usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce hükme esas alınan, denetime elverişli 03/01/2023 tarihli bilirkişi raporunun YARGITAY 17.HD. 2020/… Esas 2021/… Karar Sayılı ilamı dikkate alınarak TRH 2010 Tablosu ve progressive rant yöntemi kullanılarak hesaplamanın yapıldığı, bu hesaplama şeklinin mevcut kriterlere ve içtihatlara uygun olduğu, buna göre ; davacının 9.432,67 TL geçici maluliyet sebebiyle, 733.661,92 TL sürekli maluliyet sebebiyle, 13.941,02 TL tedavi gideri sebebiyle ve 4.094,26 TL bakıcı gideri sebebiyle zararının bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı, davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Yargılama sırasında 06/10/2021 tarihinde bedel artırım dilekçesi, 09/03/2022 tarihinde de ıslah dilekçesi sunulmuştur. Belirsiz alacak davalarında bedel artırım dilekçesi sunulduktan sonra, davacının ıslah hakkını kullanarak talep sonucunu arttırabileceği kabul edilerek davacının talepleri 09/03/2022 tarihli ıslah dilekçesine göre değerlendirilmiştir. Yukarıda açıklanan 03/01/2023 tarihli aktüerya bilirkişi raporu esas alınarak davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleri kadar olacağı hükümde ayrıca belirtilmiştir.
Davacının manevi tazminat talebinin değerlendirilmesinde; davacının kaza sebebiyle duyduğu elem ve kederinin giderilmesi için manevi tazminat talep edilebileceği kanaatine varılmıştır. Manevi tazminat miktarı belirlenirken kaza sebebiyle meydana gelen maluliyet oranı, iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur durumları gözetilmiş ve 50.000 TL manevi tazminat miktarının makul olacağına karar verilmiştir.
Maddi ve manevi tazminat taleplerine temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir. Davalı malik ve sürücü için kazanın meydana geldiği tarih temerrüt tarihi olarak esas alınmıştır. Davalı sigorta şirketi yönünden ise, davacının 26/11/2018’de sigorta şirketine başvurduğu gözetilerek 07/12/2018 tarihi temerrüt tarihi olarak esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle, 03/11/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının bedensel zarara uğradığı anlaşıldığından, davalıların müşterek ve müteselsil olarak doğan zarardan sorumlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİNE
a)-9.432,67.-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 4.094,26.-TL bakıcı gideri, 13.941,02.-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 27.467,95.-TL’ nin davalı … Sigorta A.Ş’ yönünden 07/12/2018 tarihinden, davalılar …, … yönünden 03/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
b)- 400.141,10.-TL sürekli iş göremezlik tazminatının ( Davalı … Sigorta A.Ş yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) … Sigorta yönünden 07/12/2018 tarihinde davalılar …, … yönünden 03/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİNE,
-50.000,00.-TL manevi tazminatın Davalı …’ dan ve davalı …’ den alınarak davacıya verilmesine, bu bedele 03/11/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Maddi tazminat yönüyle ;
-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 29.209,96‬
-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 2.189,24-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 27.020,72.-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına, (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla 24.279,16‬.-TL’sinden sorumlu tutulmasına, diğer davalılar … ve …’in ise tamamından sorumlu olmak kaydıyla)
-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (Madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 62.865,27.-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalılar … Sigorta A.Ş ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan maddi tazminat yönünden 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
4-Manevi tazminat yönüyle ;
-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 3.415,5‬0‬-TL harcın davalılar … ve …’den alınarak hazineye irad kaydına, (yargılama sırasında yatırılan peşin harcın tamamı 3 numaralı bentteki kararda mahsup edilmiştir)
-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (Madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalılardan … ve … alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan manevi tazminat yönünden 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 35,90-TL Başvuru Harcı, 686,52-TL Peşin/nisbi Harç, 1.005,30-TL Tamamlama Harcı, 497,42-TL Islah Harcı olmak üzere toplam 2.225,14.-TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 6.100,00-TL Bilirkişi ücreti,1.678,80.-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar ile 1.035,00.-TL ATK fatura bedeli olmak üzere toplam 8.813,80-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 6.522,12-TL lik kısmının davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davacı asilin, ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır